13 Mayıs 2020 00:45

Cam işçisi: Sendikamız Mehmet Kürtül'ün ölümüne niye iş cinayeti demiyor?

"İşverenin ve sendikamızın birlikte aldığı kararlar doğrultusunda görevinizi yerine getiriyorsunuz ve sonunda da ölüyorsunuz... Ve bu iş kazası sayılmıyor!"

Fotoğraf, Mehmet Kürtül'ün Facebook hesabından alınmıştır.

Paylaş

Aydın ŞAHİN
Cam İşçisi

Ah be Mehmet’im olmadı ama böyle...

Daha emekli olup köyde bahçe yapacaktık...

Sonra ortasında bir güzel sofra kurup şen şakrak şarkılar söyleyip eskileri yad edecek, tabii en sonunda senin olmazsa olmazın “Aldırma Gönül” şarkısını söyleyecektik avazımız çıktığı kadar bağırarak...

Kelimeler boğazımda düğümleniyor, çok sevdiğin ağabeyinin yanında rahat uyu can dostum, yoldaşım.

10 Mayıs, Anneler Günü’ydü...

Başta yüreği acı ile yanan, evlatlarını veya eşini kaybetmiş anneler olmak üzere, tüm annelerin bu kutsal günü kutlu olsun!

Bir cam işçisi olarak, bugünü yakın zamanda Kovid-19 sebebiyle hayatını kaybeden yoldaşımız, arkadaşımız Mehmet Kürtül’ün eşi ve ailesindeki tüm annelere ithafen kutlamak isterim...

Bildiğiniz üzere virüs ülkemizde kendini göstermeye başladığı gibi, hükümet bir dizi kararlar aldı. İlk alınan kararlar, toplum sağlığını korumak, virüsün etkilerini en aza indirmek yerine, virüsün ekonomiye etkilerini azaltmaya yönelik tedbirler idi.

Haliyle patronların, sermayedarların çıkarlarını korumaktı tek düşünceleri...

İlk yaptıkları iş bir genelge ile “Evde kal” deyip çalışmak zorunda bırakılan işçilerin hayatını kaybetmesi durumunda, sermayedarların etkilenmemesi için Kovid-19’dan hayatını kaybedecek işçilerin, iş kazası kapsamında değerlendirilmemesi oldu!

Oysaki güneşin balçıkla sıvanamayacağı gerçeği gibi, bu da bir gerçek ki; temassız yaşamanın imkansız olduğu birçok işyerinde mutlaka bu illete maruz kalacaktı işçiler...

Bazı sendika ve konfederasyonları tenzih ederek söylemek gerekirse; birçok konuda olduğu gibi çalışanlar adına uygulamaların düzenlenmesinde, ‘Laf olsun diye’ söz söylemenin dışında, sesini yükseltmedi işçi sendikaları ve konfederasyonları.

Fakat ileri görüşlü(!) devlet yöneticilerimiz, perşembenin geleceğini çarşambadan bildiklerinden, buna göre tedbirlerini almışlardı bile! Ve sonunda birçok işyerinde olduğu gibi cam işçileri de Mehmet arkadaşımızın ölümü ile acı gerçeği yaşadı! Mehmet arkadaşımızın çalışırken bu virüse maruz kaldığı apaçık bir gerçektir ve bu nedenle ölüm nedeni de bir iş kazasıdır... Bugün değil ise ne zaman bu yanlış ve de hukuksuz uygulamalara karşı sesimiz yükselecek?

Bunca acı gerçeğin yanında en acısı da nedir biliyor musunuz değerli cam işçileri? Arkadaşımızın ölümünden sonra çalıştığı ve yaşadığı Lüleburgaz’daki birkaç sendika ve siyasi partinin bir bildiri ile bunun bir iş cinayeti olduğu açıklamasının altında, Mehmet arkadaşımızın da yıllardır aidat ödediği sendikamızın imzasının olmaması! İşverenin ve sendikamızın birlikte aldığı kararlar doğrultusunda görevinizi yerine getiriyorsunuz ve sonunda da ölüyorsunuz... Ve bu iş kazası sayılmıyor!

Kendi kurumundan da bir başsağlığı mesajından başka ses çıkmıyor. Bu illetin daha ne kadar devam edeceğini kimse kestiremiyor. Yarın Mehmet’in yerinde olmayacağımızın, maalesef hiçbir garantisi yok. Acaba sendikamız Trakya Şube yöneticileri de mi bunun bir iş kazası olmadığı düşüncesindeler?

Geldiğimiz noktada ve yaşadığımız zaman diliminde, sendikalar ve sendikacılar evrim geçirmiş; işçi hak ve hukukunu göz ardı etmişler... Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukuna boyun eğmişler...

Birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi parçalamış, dirimizi yok saydıkları gibi, ölülerimize bile gerekli saygıyı göstermekten aciz hale gelmişlerdir. Bu düzene dur demek bizim elimizde... Bu yolda yitirdiğimiz tüm arkadaşlarımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun. Allah geride kalanlara sabır versin!

Geçmiş Anneler Günü’nüz kutlu olsun...


MEHMET KÜRTÜL: PARTİNİN İŞÇİLEŞMİŞ HALİ

Aytekin BULUT
Emek Partisi Lüleburgaz İlçe Başkanı

Mehmet’in en önemli yanı, partinin önüne koyduğu görevleri ciddiye alması ve gücü yettiği oranda yerine getirmesiydi. Sınıf mücadelesinin gerektirdiği işçi disiplini, onda en doğal haliyle vardı.

Toplantıya çağrılmışsa, mutlaka gelir, zamanında gelir, gelmemek aklının ucundan dahi geçmezdi. Aidatını aksatmadan ödeyen, açılan dayanışma kampanyalarına, bütçesini zorlayacak düzeyde katkı sunan, parti ve sınıf sorumluluğunu içselleştirmiş bir yoldaşımızdı.

Konuşmayı sevmezdi, bu nedenle çok konuşmazdı. Ama fabrikada yaşananları, işçilerin ruh halini, tepkilerini iyi tahlil eder, birkaç kelimeyle bizlere anlatırdı.

Sınıf dayanışmasının önemini bilirdi. Lüleburgaz’da ve çevremizde gerçekleşen bütün eylemlere katılırdı.

Başından beri, hiç tereddüt etmeden, sendikasında gelişen ‘bürokrat sendikacılık’ anlayışına karşı tavır aldı. Bu uzlaşmacı anlayışa karşı, fabrikada gelişen sınıf sendikacılığı hareketinin içinde yer almaktan çekinmedi. Bu nedenle, sendika yönetimi tarafından zaman zaman hedef gösterildiği de oldu, ama geri adım atmadı.

Son bir şey; işçi arkadaşlarının gönlünde çok geniş bir yer edinmiş olduğunu, ölümüyle daha da net gördük!

ÖNCEKİ HABER

Cemaat karşısında kadının hikayesi: “Unorthodox”

SONRAKİ HABER

HDP’den Sevda Noyan ve Ülke TV yöneticileri hakkında suç duyurusu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...