IPI Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı: Koronavirüs döneminde Ürdün medyasının önemi
Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsünün (IPI) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Daoud Kuttab yazdı: İnsanların gerçek temsilcisi olacak özgür bir basın için medya reformu hayati önem taşıyor.
Fotoğraf: IPI
Görece küçük bir ülke olan Ürdün, ciddi kısıtlamalar altında sokağa çıkma yasağını ilk uygulamaya başladığında, medyanın vaziyeti akla en son gelen konulardandı. Koronavirüs salgını yayılmaya başladığında, Ürdün ilk olarak 21 Mart’ta dört gün olarak ilan edilen ve ardından uzatılan 7/24 bir sokağa çıkma yasağı ilan etti ve ülkesenin 10 milyon sakininin evlerinden çıkmalarını yasakladı. O günden bu yana, alınan önlemler az da olsa gevşetilse de, gazetelerin basımları durduruldu ve bir çok medya kuruluşu gazetecilik yapamaz hale geldi. Basının yokluğundan doğan bilgi akışı boşluğu ise devlete ait televizyon tarafından ve Medya İlişkileri Bakanı Amjad Adalileh ve Sağlık Bakanı Saad Jaber’in günlük açıklamalarıyla dolduruldu. İki bakan bugüne kadar, korkmuş ve endişeli Ürdün halkına sukuneti koruyan ve güven verici bir tavırla bilgi vermeyi başardılar.
Ancak, iki bakan halk tarafından saygı kazanır ve yıldızları hızlıca yükselirken, Milli Kriz Merkezi’nde yapılan günlük açıklamaların ardından soru-cevap hakkının tanınmaması bilgi akışının kontrolünü tamamen hükümetin ellerine bıraktı.
Hükümetin hesap verilebilirlik karşısındaki dokunulmazlığı ise nihayet yarı-hükümete bağlı TV kanalı Al Mamlaka ve yerel halk radyosu Radio Al Balad tarafından bozuldu. Arapça “krallık” anlamına gelen Al Mamlaka, 2015’te kararname ile kurulan ve 2018’de de yayın hayatına başlayan Umman merkezli devlet fonlarıyla kamu yayını yapan bir kuruluş. Ana programlarından birisi olan “Krallığın Sesi” cesur Haber Spikeri Amer Rajoub’un liderliğinde Ürdün’ün ulusal hükümet kanallarının ana haber bültenleriyle aynı saatte yayımlanıyordu. Enerjisi yüksek haber spikeri, ilk önce programında bakanların sorgulamaya tabi olmayan günlük bilgilendirmelerinde değinilmemiş belli sorunlara dikkat çekmeye başladı. Daha sonra güney ili Maan’a kayyum atanmış vali ile seçilmiş vali arasında ciddi problemlerin olduğunu açığa çıkararak sokağa çıkma yasağının tam ortasında büyük ilgi topladı. Her iki valiyi de ekrana getiren gazeteci, valileri kişisel sorunlarını halkın ihtiyaçlarının önüne koydukları için neredeyse azarladı.
Fakat Al Mamlaka’nın başarısı asıl özel okullar birliği başkanını yerel bir öğretmenle karşı karşıya getirmesi ile perçinlendi. Doğu Umman’ın popüler bir mahallesinde çalışan kadın öğretmen, zengin Khalda bölgesinden varlıklı okul sahipleri temsilcisi ile yüz yüze geldi ve öğretmenlerin maaşlarının zamamında ödenmediğinden yakındı. Karşılığında öğretmenleri aşağılayıcı ifadeler kullanan birlik başkanı, ülkedeki zengin sınıfın kibri üzerine iyi bir ayna tuttu. Haber programı sosyal medyada hızlıca paylaşıldı ve kadın öğretmen, ekrandaki tartışmayı yalnız sınıf ayrımına değil aynı zamanda cinsiyet ayrımcılığına dayanan bir saldırı olarak nitelendiren Ürdün Ulusal Kadın Komisyonunun genel sekreteri de dahil olmak üzere pek çok yerden övgüler aldı.
Varlıklı iş insanları ile halk arasındaki sınıf ayrımı, yerel halk radyosu Radio Al Balad’ın bir özel hastane sahibi Dr. Samer Abdel Hadi’yle röportaj yapmasıyla daha da gün yüzüne çıktı. Hadi, hemşire ve çalışanların maaşlarının ödenmediği sorulduğunda radyo kanalına adeta patladı. Bu sözlü saldırı karşısında sakinliğini koruyan Radyo Sunucusu Rawan Jayyousi, hastane yöneticisinin hem medya ve hem kendi hastane çalışanlarıyla ilgili çirkin ifadelerine rağmen bir cevap almakta ısrar etti.
Sosyal medya kontrolü ele aldı ve 300 binden fazla görüntüleme ile radyo programını ve bu aşağılayıcı saldırıları geniş kitlelere ulaştırdı. Her iki olayla kanıtlandı ki, Ürdün’ün çok para kazanmış açgözlü iş dünyası şimdi herhangi bir maddi fedakarlık göstermekten yoksun.
Birkaç başarı hikayesi dışında Ürdün’de çoğunlukla hükümet kontrolündeki medyayı canlı ve bağımsız bir medya ortamına çevirmek çok emek isteyecek. Medyanın genel resmi, hükümet sahipliğindeki kamu kuruluşlarına doğru evrilirken, özel medya kuruluşlarının çoğu ise hükümetle aynı yatağa girmiş durumda. Yukarıda bahsedilen olaylar bir kenara, sosyal medya ülkedeki güncel durumu sarsmak için yüksek kapasiteye sahip ancak gözcü rolünü üstlenip, insanların gerçek temsilcisi olacak özgür bir basın için medya reformu hayati önem taşıyor.