Milli Dayanışma Kampanyası nedir, ne değildir? | Gündem Özel

Gazeteci İskender Bayhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koronavirüse karşı açıkladığı yeni tedbirleri ve "Milli Dayanışma Kampanyası"na yapılan bağışları değerlendirdi.

06 Nisan 2020 12:00
Son Güncellenme Tarihi: 06 Nisan 2020 18:42
Paylaş

Zeliş IRMAK

Gazeteci İskender Bayhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koronavirüse karşı açıkladığı yeni tedbirleri ve "Milli Dayanışma Kampanyası"na yapılan bağışları Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.

İskender Bayhan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Salgının daha fazla yayılma riskinden söz ediliyor. Bu yayılma riskinin önüne geçmeye yönelik tedbirler olarak bir dizi, kademe kademe yeni düzenlemeler gündeme getiriliyor. Son olarak 30 büyükşehir ve Zonguldak, 20 yaş altı gençlerin önce tamamının sokağa çıkma yasağı kapsamına alınması sonra 18-20 yaş arası gençlerin çalışmalarının serbest bırakılması, onlara muafiyet getirilmesi gibi bir uygulamaya geçildi. Böyle bakınca hükümet ve Sağlık Bakanlığı aslında birçok şeyi çok lafta ve çok önde götürüyor, çok ilerden tedbirler alıyormuş, işe çok erken başlamış gibi konuşurken şimdi aslında hep geriden geldiğimiz bir süreç yaşıyoruz. Halk sağlığını, toplumun sağlığını ve bu salgının bir bütün olarak köklü bir biçimde engellenmesini sağlayacak tedbirleri almak yerine maalesef hâlâ sistemin çarkını olabildiğince en son noktaya kadar döndürerek onu gözeterek yol alma tutumunun devam ettiğini görüyoruz.

ÇARKIN DİŞLİLERİ İKİLİ BİR KARAKTER GÖSTERİYOR

Tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinin iktidarının devamı için sömür çarklarının dönmesi lazım. Hâlâ kârlarını ve servetlerini korumak ve olabildiğince az zararla çıkmak için dönüyor çark, işçiler emekçiler içinse maalesef can pahasına yaşam mücadelesini, hayatta kalma mücadelesini sürdürme pahasına dönüyor. Çarkın dişlileri ikili bir karakter gösteriyor.

BAĞIŞ KAMPANYASINDA TOPLANAN PARALAR YİNE HALKIN CEBİNDEN ÇIKMIŞ

Çarklar büyük sermaye için dönüyor, selalar işçiler, emekçiler, halk için okunuyor akşamları 9’da. Başlatılan bağış kampanyası ve onun için yapılan bağışların listesi de bu durumun bir başka açıdan fotoğrafını oluşturuyor. Bağış kampanyasında şimdiye kadar toplanan paraların üçte ikisi yine halkın cebinden çıkmış. İlk beş arasında yer alan kurumun beşi de kamu kurumu. Yani kamu kaynaklarından buraya bağış yapılmış.

Bu bağış kampanyasıyla yeni bir Yenikapı ruhu oluşturma çabası var. “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” sloganıyla aşağıda yurttaşlar arasında sağlanmaya çalışılıyor. Kendi yandaşlarına da buna öncülük etmesi veya öncülük rolü üstlenmeleri için bir rol biçiyor.

Bu bağışların hepsi de vergiden muaf tutuluyor. Yani yine halkın cebinden çıkıyor. Yine toplum için ayrılması gereken kaynaklardan bunlar sağlanmış oluyor. Kızılay Başkanı “Vergi kaçırmak yok vergiden kaçınmak var” demişti. Bu bağış kampanyası bir de hükümetin, devletin eliyle büyük sermaye çevrelerini vergiden kaçındırarak halkın cebine gidecek paraları onların bağışı gibi de propaganda etmesinin vesilesi oluyor.

Cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümet şu veya bu nedenle halktan bağış toplamak üzere böyle bir yöntem izlememiş. Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara hükümetinin almış olduğu kararlar var. Erdoğan’ı da onlarla benzeterek yerlilik ve millilik ruhunu halk arasında pekiştirmek için atak yapıyor ama bu tutmuyor. Bu uymuyor Erdoğan’a. (WEB TV)

Reklam
ÖNCEKİ HABER

DİSK: İşçileri ve ailelerini gözden çıkararak salgınla mücadele olmaz

SONRAKİ HABER

BM: Salgın Arap ülkelerinde milyonları yoksulluğa sürükleyebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...