15 Mart 2020 20:30

Sağlık emekçilerinden ‘koruyucu önlem’ talebi: Maskeler imza karşılığı veriliyor

Hastanelerdeki virüs yoğunluğu sağlık emekçilerini tedirgin ediyor. Sağlıkta en önemli sorunlardan biri de personel yetersizliği. Bu da sağlık çalışanlarına yorgunluk ve direnç düşmesi olarak yansıyor

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Sedat BAŞKAVAK
Mersin

Çin’in Wuan kentinde ortaya çıkan koronavirüs hastalığı bütün dünyaya yayılmaya devam ediyor. Türkiye’de de 6 vaka görülürken ülkenin her yeri gibi Mersin’de de vatandaşlar virüse karşı önlemler alırken, sağlık emekçileri ise tedirgin. Sağlık emekçilerinin yeterince korunmadığını söyleyen Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, “Sağlıkçıların korunması yeterli değil çünkü korunma dediğimizde en başta bağışıklık sisteminin güçlü olması için yeterince dinlenme ve yeterince uyumak korunma önleminin başında sayılmalıdır. Oysa ki sağlıkta en önemli sorunlardan biri personel yetersizliği. Şu anda bütün aciller başta olmak üzere hastanelerde büyük bir yoğunluk var. Bu da sağlık çalışanlarına yorgunluk ve direnç düşmesi olarak yansıyor” dedi. Sağlık emekçilerinin gün içinde çok fazla sayıda kişiyle muhatap olduğunu ifade eden Antmen, “Hekimlerde daha ciddi bir panik havası var. Çünkü günlük 300 hastaya bakılıyorsa acil serviste bu sayının 400-500’e çıkması kaygısı var. Biz oda olarak salgın durumunda acillere çok ciddi yığılma tehlikesi olması nedeniyle basit şikayetler için acillere ve hastanelere değil birinci basamak sağlık hizmeti veren aile hekimlerine başvurulmasını öneriyoruz. Bu durum şimdiye kadar sağlanamadığı için sağlık çalışanları ciddi bir panik yaşıyor” ifadelerini kullandı. 

"MASKELER İMZA KARŞILIĞI VERİLİYOR"

Mersin Şehir Hastanesinden çalışan bir hemşire ise “Maskeler imza karşılığı veriliyor. Ben yoğun bakımda çalışıyorum, sadece kendim için değil hastaların sağlığı için de maske takmam lazım. Stokta maske az kaldı diye maske kullanımının sınırlanması yanlış” diyor. 

“Sağlıkçılar olarak hep çalışıyoruz ancak ne izin var ne de dinlenme” diyen hemşire “Okullar tatil edildi. ‘Sağlıkçıların çocukları ne olacak?​’ sorusuna Sağlık Bakanlığının cevabı yok. Evde bıraksan dert, yanında getirsen dert. Şehir hastaneleri şirket gibi yönetiliyor ve tek dert kâr. Sağlık emekçilerinin sağlığı yine paranın gerisinde kaldı. Serviste yatan hastalarda da korku ve endişe var. O nedenle de maske talebi, tekli oda, özel temizlik gibi istekler arttı. Hem koşullar hem de sağlık ekibinin yetersizliği nedeniyle bunun karşılanma olanağı yok  Bu olmadığında da hasta veya yakınlarının şiddetine maruz kalma riskimiz var. Panik var, bilgi eksikliği çok, çözümsüzlük, çaresizlik hakim” ifadelerini kullanıyor. 

"TEMİZLİĞE DAİR BİLGİ YOK!"

Şehir hastanesinde dört yıldır çalışan bir temizlik personeli ise “Gece ve hafta sonları T kulenin 3 bölümünde bir kişi çalışıyoruz. Üç bölümde 72 hasta ve bir o kadar da refakatçi var. 6 hemşire ve gün içinde gelen giden hepsinin temizliği bir kişiye ait, bu ne kadar gerçekçi olabilir? Geçtiğimiz gün bir arkadaşıma ‘Şüpheli taşındı, asansörü temizle’ demişler. Nasıl temizleyeceğiz, temizlerken biz neye dikkat edeceğiz bunun bir bilgisi yok. Şehir hastanesi dışarıdan çok güzel ama uzun süredir işçi çıkarıyorlar ve her çıkanın iş yükü bizlerin üzerine yıkılıyor. O nedenle de iş yükümüz sürekli artıyor” diyor.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÖLMEK İSTEMİYOR

Abuzer ASLAN 
SES Şişli Şube Eş Başkanı

Okullar tatil edildi...Üniversiteler tatil edildi... AVM’ler boşaldı... Maçların seyircisiz oynanmasına karar verildi... Etkinlikler iptal edildi... Uluslararası sınırlar kapatıldı... İnsanlar birbirine dokunmaya korkar hale geldi... Tüm bunlar olurken sağlık çalışanları artan iş yükü ile beraber 7/24 çalışmaya devam ediyor. Sağlık emekçileri hastaların nabzını kontrol etmek için, tedavilerini yapmak, ihtiyaçlarını karşılamak için, muayene etmek için ve daha bir sürü nedenle hastalara dokunuyor. Öksürük, nefes darlığı olan hastaların akciğer seslerini dinlemek için, tedavilerini yapmak için hastalarla yakın temas kuruyor. Sağlık emekçilerinin kendileri ve yakın çevreleri için büyük endişeleri olsa da ateşi olan, öksüren, nezle olan, hastalarını bırakıp gitmiyor ve görevlerini yerine getirmeye her kriz anında olduğu gibi devam ediyorlar. Çok yüksek risk altında olup geri adım atmayan bir avuç insan topluluğudur sağlık ve sosyal hizmet emekçileri. Bütün bunlara rağmen sokak ortasında yaralı hastaya müdahale ederken katledildik... (Aziz, Şeyhmus ve Eyüp) Hastanede tedavi gören 80 yaşındaki dedesinin ölümünden sorumlu tutuğu doktoru bıçaklayarak öldürdüler, öldürüldük (Ersin Aslan) Dilekçede asılsız bir şikâyet sonucu savunması alınan, onuru zedelenen acil tıp asistanı olarak görev yaptığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 6. katından atlayarak intihara sürüklendi (Melike) Bunlar yetmedi kafamıza vurulan taşlar, vücudumuza saplanan bıçak, vurulan yumruklar, bitmeyen sözel ve psikolojik şiddet... Biz sağlık emekçileri olarak sürekli hedef gösterilmekten; polikliniklerde, acillerde, ameliyathanelerde, hastanelerde her saat başı şiddete maruz kalmaktan mesleğimizi yapamaz hale geldik. Her türlü şiddete uğramaktan darbedilmekten, yaralanmaktan arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı kaybettik, incitildik, onurumuz defalarca kırıldı. Bıktık usandık artık ama asıl görevimiz olan yaşamak ve yaşatmak amacımızdan geri adım atmadık. Elbette diğer büyük salgınlarda olduğu gibi koronavirüsün de kontrol altına alınmasında büyük emekleri olacak, sizlerin göremeyeceğiniz… Neden ‘Sağlıkta Şiddete Hayır’ dediğimizi umarım anladınız. Bütün bu işler yapılırken kimse kimseye lütufta bulunmuyor ama size, yaşam hakkınıza gösterilen saygının karşısında sizin de bize saygı duymanızı beklemek en doğal hakkımız olsa gerek... Yaşatırken hiçbir şiddete maruz kalmak istemiyoruz! Yaşatırken ölmek istemiyoruz!

 

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Hamza Özkan, KHK'lilerin yaşadıklarını kitaplaştırdı

SONRAKİ HABER

Meclis, Dernekler Yasası’nı bu hafta da görüşecek: İfade özgürlüğüne darbe

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...