02 Mart 2020 00:06

Öğrenci mektubu: Derslerde bilimsel bilgilere ulaşamıyoruz

"Üçüncü sınıfı okuduğumuz şu dönemde fakültemizdeki pek çok öğrenci öğretmenlik mesleğine dair herhangi bir bilgi birikimine sahip olmadan mezun olacak."

Fotoğraf: Delwin Steven Campbell/Flickr

Paylaş

YTÜ Eğitim Fakültesi Öğrencisi

Yıldız Teknik Üniversitesindeki eğitimime, başka bir üniversiteden geçiş yapmam nedeniyle ikinci sınıftan başladım. Üniversitedeki ilk yılımı akademik anlamda oldukça verimli geçirmiştim. YTÜ’ye gelirken de aynı beklentilerdi taşıyordum. İkinci sınıfın ilk dersi Türk eğitim tarihiydi. Aslında adı üstünde diyebileceğim bu dersten beklentim Türkiye'nin eğitim tarihine dair bir şeyler öğrenmekti. Bu düşüncelerle ilk derse girdim. Dersi veren hocanın anlattıkları ile dersin içeriği birbirine tamamen zıttı. Türk eğitim tarihini anlatmasını beklediğimiz hoca daha çok günah ve mekruh olan şeylerden bahsediyordu. Yer yer evlilik kurumuna atıf yapıyor, kadının ev içindeki konumunu tamamen ikinci plana atarak kendi fikrince kadının toplumda oynaması gereken rolleri aktarıyordu. Her bir sözcüğü İslami boyutun sınırlarında gezinen hocamız bana dönerek “Sen benim gelinimsin” dedi. Öğretmenlik eğitimi almaya geldiğim 60 kişilik sınıfın içerisinde bir anda gelin oluverdim. Hocamız beni zengin olan vali yeğenine münasip görmüş ve evlenmeme karar vermişti. Ben o sınıfta olmasının nedeni yalnızca programdaki derse ulaşmak olan kadın öğrencilerden biriydim yalnızca. Dersin büyük bölümü bu gibi vaazlar ile devam ediyor, biz hâlâ dinlememiz gereken esas meselelere dair bir şey duyamıyorduk. Aldığımız derslerin bir bölümünde ağırlıklı olarak dini bilgiler vaaz ediliyor, biz almak istediğimiz derse dair çok az şey öğreniyorduk. Genellikle doğru bir ahlak eğitiminin çocukluk döneminde ne kadar önemli olduğuna, anne ve babanın ama özellikle annelerin çocuklarını nasıl yetiştirmeleri gerektiğine dair bir sürü şey telkin ediliyordu. Sunum ve ödevlerimizde genel olarak hocaların isteyeceği cümleleri kullanamaya özen gösteriyorduk.

Derslerde ulaşamadığımız şey ise hâlâ eğitimin pedagojik bilgisiydi. Özellikle sıbyan mektepleri ve medreselere yapılan fikri yönlendirme devamlı bir şeylerin altında kaldığınız tek bir fikrin empoze edilmeye çalışıldığı hissini veriyor. Üçüncü sınıfı okuduğumuz şu dönemde fakültemizdeki pek çok öğrenci öğretmenlik mesleğine dair herhangi bir bilgi birikimine sahip olmadan mezun olacak. İsimleri çok yönlü olan ve kulağımıza farklı gelen derslerimizin birçoğunda bilimsel veya çok yönlü bir bilgiye ulaşamıyoruz. Öğrencilerin tüm bu olanlar karşısındaki tutumu ise genel olarak korkmak ve dersi geçmeye odaklanmak oluyor. Çeşitli nedenlerle yaşanan kaygıların doğallığını anlayabiliriz ancak nitelikli bir eğitime ulaşmak için hiçbir şey yapmadığımızda, nitelikli bir eğitimci olamayacağımız da bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.

ÖNCEKİ HABER

Arap coğrafyasında geçen hafta | Erdoğan Suriye’deki tüm kartlarını kaybetti

SONRAKİ HABER

Bankaların müşterilerden aldığı işlem ücretleri düşürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...