Avcılar Belediyesinde çalışan Özgür Demir: Buna geçinmek denmez, sürünüyoruz

Avcılar Belediyesinde çalışan Özgür Demir “Geçinemiyorum” diyor ve ekliyor: Geçinmek değil bunun adı, sürünmek. Geçinmeye çalışmak, çabalamak ya da…

28 Şubat 2020 01:55
Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

Son günlerde belki de en yaygın kullanılan söz “Geçinemiyoruz.” Sokakta uzatılan her mikrofona konuşanın da hükümet yetkililerinin karşısına çıkabilenin de çaresizlik olduğunu söyleyip kendini yakanın da feryadı oluyor bu söz. Ülke geçinemeyenlerin ülkesine dönmüş durumda. Onlardan biri de Avcılar Belediyesinde çalışan Özgür Demir. O da “Geçinemiyorum” diyor ve ekliyor: “Geçinmek değil bunun adı. Sürünmek. Geçinmeye çalışmak, çabalamak ya da. Geçiniyorum diyenin de ya eşi çalışıyordur ya çocukları çalışıyordur ya da başka bir destekleri vardır, evi kira değildir... Yani mümkün değil. 2 bin 500, 3 bin lirayla geçinmeyi benim mantığım almıyor. Nereden keseceğiz, nereden kısacağız? Ayrıca geçinmek ne demek? Elektrik, doğal gaz, su faturasını ödeyip nasıl giderse gitsin demek mi? Yoksa yetişip gelen 4 tane çocuğum var, onların ihtiyaçlarıydı, sosyal yaşamlarıydı, onları karşılamak mı? Sinemayı bilmeyiz, tiyatroyu bilmeyiz, gezmeyi bilmeyiz. İstanbul’da yaşıyoruz, kızım Kız Kulesi’ni televizyonda gördü. Baba burası neresi, nasıl gideriz diye soruyor. Yani sosyal yaşamla ilgili hiçbir şeyimiz yok.”

SAĞLIKLI BESLENEMİYORUZ

Eşinden 5 yıl önce boşanan Demir, 4 çocuğuyla birlikte Esenyurt’ta 2 artı 1 bir evde yaşıyor. Yol ve yemek paraları dahil ayda 3 bin 50 lira para geçiyor eline. Ancak 2 yıl sürecek olan icra kesintileri nedeniyle 2 bin 600 lirası kalacak kendisine. Doğal gaz, elektrik, su, telefon faturası, mutfak masrafı derken 2 bin 600 lira da yetmiyor, eksilere düşüyor. “Bunun neresini çocuklara harcayayım. Varın bunun hesabını siz yapın” diyen Demir, kızına alması gereken spor ayakkabıyı dahi alamadığını söylüyor. Çocukların bazı ihtiyaçlarının yardımla karşılandığını ifade eden Demir, “Sağ olsun bazı yardım kurumları, arkadaşlar ilgileniyorlar. Her yıl getirip bir şeyler yapıyorlar. Çok ciddi ihtiyaçlarımız var mı, var. Sabah kahvaltı düzenimiz yok. Sağlıklı beslenemiyoruz. En büyük sorunumuz bu” diyor.

ESENYURT BELEDİYESİ BİR ÖĞÜN YEMEK VERİYOR

Demir, mutfaktaki buzdolabını gösteriyor. Buzdolabı Esenyurt Belediyesinin verdiği bir öğünlük yemek dışında neredeyse bomboş. Meyve sebze arada bir giriyor eve. Bakkala ise 900 lira borç var. Demir, “Yarın ne olacağının hiçbir garantisi yok. Ne yiyeceğiz, onu düşünemiyoruz. Bugünü nasıl kurtarırız, ne yaparız da bugünü kurtarırız derdindeyiz.”

FATURALAR KABARIK

“Toparlayamıyorum. İki yakamız bir araya gelmiyor” diyen Demir şöyle devam ediyor: “Kredi kartı kullanamıyorum. Çünkü burada sendika hakkımız için direnirken borçlanmıştım. Ama kredi borçlarım var. Eşimden ayrıldığımda eve eşya almam gerekiyordu. Onu da ödeyemedik 7 bin liralık borç şimdi olmuş 22 bin 500 lira. Dün de icra memurları geldi hatta. Bir beyaz eşyamız var, onu da alacaklar böyle giderse.”

Gelen faturaları ödeyemediğini ifade eden Kaya, “Doğal gaz bu ay 469 lira gelmiş, 440 lira da geçen ay gelmiş. Toplamda 980 lira doğal gaz borcu var. 258 lira su borcu. Zannedersin fabrika işletiyoruz. 4 çocuk ve ben ne kadar su kullanacaksak... Hadi çarçur ediyorlar diyelim, 70 lira, 100 lira olsun. Elektrik borcu 268 lira gelmiş 520 lira da borç var. Elektrik kesik şu anda” diyor.

GEÇEN YIL 250 LİRA GELEN FATURA BU YIL 450 LİRA

Geçen yıl ile bu yılın karşılaştırmasını da yapan Demir, “Geçen sene bu zamanlarda 250 lirayı geçmeyen doğal gaz faturam 450 lira gelmeye başladı. Elektrik desen yine öyle. Geçen yıl ödediğim 80 liralık fatura 150 lira gelmiş bu yıl. Benim maaşıma yüzde 4 zam yaptı. Benden kestiği vergiye de yüzde 4 zam yaptı. Verdiği zammı doğal gaza yaptığı yüzde 34 zam, elektriğe yaptığı yüzde 24 zam ve suya yaptığı zamla geri aldı. Fazlasını da almaya devam ediyor. Minibüse biniyorum, geçen ay 2 lira 25 kuruşa liraya bindiğim minibüs bu ay olmuş 3 lira 25 kuruş.”

İNTİHARA KALKIŞMAM YANLIŞTI AMA KOŞULLAR DEĞİŞMEDİ

Handan Toprak’ın Avcılar Belediye Başkanı olduğu dönemde ücretlerinin aylarca ödenmemesi nedeniyle bunalıma giren Demir intihar girişiminde bulunmuş, arkadaşlarının da müdahalesiyle kurtarılmıştı. Yaptığı şeyin doğru olmadığını ancak bir bunalım anında böyle bir şeye başvurduğunu ifade eden Demir, “Kira borcuydu, elektrik, doğal gaz, çocukların masrafı derken bir birikmişlik vardı. Bir patlama oldu. Şimdi psikolojik olarak daha iyi bir durumda mıyım? Değilim. Hâlâ borçlarım var, iki tane kız çocuğum var. Bırakıp işe gidiyorum. Ne olacak, nasıl olacak, nereye gider, kim gelir, kim rahatsız eder, kim sataşır tedirginliğiyle yaşıyorsun gün boyu. Tüm bunlar da bir patlama noktasına getiriyor insanı. O dönem de bir çıkış bulamayınca öyle bir şey yaptım. Yanlış bir şeydi ama öyle bir şeye de başvurduk” ifadelerini kullandı.

BU SORUNLARI İŞÇİ KENDİ ÇÖZECEK

Belediye-İş Üyesi Demir, tüm bu sorunların ancak örgütlü mücadele ile çözüleceğine vurgu yapıyor: “Bu sorunları işçi kendi çözecek. İşçi kendisine, işine ve birlikteliğine sahip çıkacak. Anladık ki ne devlet bize sahip çıkıyor ne millet, ne işveren ne de eş dost... Bordrolarıma bakın aldığım maaşın büyük bir kısmını vergiye veriyorum. Sistemin değişmesi lazım. Sistemin değişmesi için de işçilerin bir araya gelmesi lazım. İşçiyi temsil eden, işçi temsilcisiyim diyen sendikaların da buna ön ayak olması lazım. DİSK bir tarafa çekiyor, Türk-İş bir tarafa, Hak-İş başka bir tarafa. İşçiyi bir araya getirmedikleri sürece, kendileri bir araya gelmedikleri sürece ne işverenlerin zulmünden kurtulabileceğiz ne de çektiğimiz eziyeti üstümüzden atabiliriz.”

İŞÇİ HAKKINI BİLECEK, KENDİSİNİ YETİŞTİRECEK

Demir, “Sendikaları bu tarif ettiğim hale getirecek olan da işçinin kendisidir. İşçinin el ele tutuşup, omuz omuza verip, ben işçiyim benim hakkımı benden başkası savunamaz demesi lazım. İşçi hakkını bilecek, kendisini yetiştirecek. Milyonlarca işçi bir araya gelirse kendi hükümetini kurar” diyor.

İSTANBUL’U TELEVİZYONDAN GÖRMEKTEN BIKTIM

Demir’in en büyük çocuğu Gözde Eylem Demir, bir taraftan babasının yükünü sırtlıyor: “Babam kötü olduğunda ‘İyi olur merak etme’ diyorum. Çabalarız, olur diyerek yönünü iyi tarafa çekiyorum. Paramız olunca alıyoruz. Olmayınca kader deyip geçiyoruz. Mesela hayalim fotoğraf makinesi almak ama alamıyoruz. Babamın borçlarının bitmesini ve mutlu bir aile ortamı hayal ediyorum. İçimiz rahat olup yaşamak istiyoruz. İstanbul’u gezmiş değilim. Ya halam ya da eniştem götürmüştür. Bir kere gitmişimdir. Boğaz turu yapmayı çok isterim. Kız Kulesi’ni görmek isterim yani. İstanbul’u televizyondan görmekten bıktım.”

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Almanya, Libya’ya silah gönderen ülkelere yaptırım tehdidinde bulundu

SONRAKİ HABER

HT Solar işçisi TİS sürecinin zorlu geçeceğini biliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...