Gazeteci İskender Bayhan, İdlib'de ve Libya'da süren çatışmaları, yaşanan asker ölümlerini ve AKP hükümetinin ısrarcı olduğu savaş politikasını Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Almanya, Fransa, Rusya ve Türkiye görüşme yapacak. İdlib’deki tabloyu bu toplantıya hazırlık sürecine dönüştürdü hükümet.
İdlib’e daha fazla askerle girerek sadece gözlem noktalarını kontrol altına almak değil, doğrudan İdlib’in AKP hükümeti ve TSK birlikleri tarafından devralınması gibi bir hesap olabilir. Türkiye Afrin’de Cerablus’da yakaladığını düşündüğü dengeyi yeniden güçlü bir kartla masada Rusya’nın ve Avrupa’nın önüne koymayı düşünüyor. Yani Erdoğan dörtlü görüşemeye, İdlib’in denetimini tamamen almak gibi bir kartla gidiyor. Ama bunlar çok tehlikeli işler.
TÜRKİYE, “ZAFER HİKAYESİ”YLE GERİ ÇEKİLECEK
İdlib’den, askeri kayıplar yaşarken çekilmek Erdoğan ve hükümetini daha da zora sokacak.
Önümüzdeki süreçte Erdoğan hükümeti yeni bir başarı hikayesi, yeni bir zafer hikayesi üzerinden geri çekilme gerçeğiyle yüz yüze kalacak. “Bir yanlış yaptım geri çekildim” diyemeyecek, “bir hamle yaptım, oturttum herkesi masaya ve yeni bir uzlaşı yaptım” diyerek çekilmeyi gerçekleştirecek.
İdlib politikasının böyle devam etmesi durumunda daha çok kan akacak, çok can yanacak.
KAMUOYUNU, OLACAKLARA HAZIRLAMAYA ÇALIŞIYOR
Erdoğan, “birkaç şehit” diyerek, yaşanacakları halka kabul ettirmeye ve kamuoyunu olacaklara hazırlamaya çalışıyor.
ARTIK BARIŞI YALAN OLARAK BİLE SÖYLEMİYORLAR
ABD, Rusya, “Bu coğrafya yeniden paylaşılacak. Kuzey Afrika, Güney Asya ve Ortadoğu hattı bugün dünyada büyük emperyalist ülkeler (ABD, Rusya), bölgesel güçler (İran, Mısır, İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye) olmak üzere her biri açısından bu bölgeler paylaşılacak” diyor, Türkiye’de bunu diyor.
Emperyalistler diyor ki “bu bölge pasta.” Pasta da doğal gaz var, petrol var, pazar var, enerji yolları var, ucuz iş gücü var. Buna göre yığılıyorlar. Üsler kuruyorlar, yeni askeri birlikler oluşturuyorlar, içerde yatırımlar yapıyorlar, bölgelerin kendi zengin sermaye çevreleri açısından parçalar oluşturuyorlar, çeşitli inanç veya mezhep, kabile gruplarının liderleriyle ilişkilerini yeniliyorlar. Türkiye’de diyor ki “Biz de bu coğrafyadayız, biz de bu pastadan payımızı alacağız.” Ama işte ne Kuzey Afrika pasta, ne Suriye pasta, ne Libya pasta ne Ortadoğu pasta. Buralar toprak, buralar ülke, buralar milyonlarca insanın yaşadığı yerler. Türkiye bu pastadan pay almaya çalışarak yanlış yapıyor. Pasta olarak görmeye devam ettiği sürece de Türkiye ve bölge halklarının çıkarına hiçbir dış politika geliştiremeyecek.
Bölgeye girerken, “Bölgeye barış gelecek, bölge büyüyecek, bölgede refah artacak” diyorlardı. Erdoğan, BOP’un eş başkanlığıyla övünüyordu. Ama bu sözlerin yalan olduğunu ve bu politikaların çok ölüm getireceğini söyledik. 10 yılda olanlar ortada.
Daha çok kan daha çok acı. Şimdi artık barışı yalan olarak bile söylemiyorlar. Açık açık o bölgede bizim de hakkımız var diyerek giriyorlar.
Türkiye Rusya’ya karşı politika yaptığını düşünüyor ya da ABD’ye karşı, batıya karşı politika yaptığını söylüyor.
SÜREÇ, TÜRKİYE’Yİ BATAKLIĞIN DAHA DA DİBİNE ÇEKİYOR
Bölgede Türkiye ne söylediyse emperyalistleri güçlendirdi. Emperyalistlerin bölgedeki planlarını, varlıklarını güçlendirdi. Emperyalistlerin bölgeyi yeniden paylaşım mücadelesine kan taşıdı. O ateşi körükledi. Kendisi de buralara daha çok asker gönderdi, daha çok dışa yayılan birlikler oluşturdu. Şimdi “ne kadar çok asker ölüyor, bunlar sıradanlaştırıldı mı” meselesine geldi. Suriye nasıl paylaşılacak, Libya nasıl paylaşılacak bunun derdine girdiler.
Çözüm için, gerçek anlamda bir antiemperyalist politika, tutulması gereken yoldur. Gerçek bir antiemperyalist politika izleseniz yine acı çekebilirsiniz, kayıplar verebilirsiniz ama ayağa kaldırırsınız o coğrafyayı. O halklar ayağa kalkarlar. Ama Türkiye’nin bugün izlediği politikada ayağa kalkılmaz. Şimdi bataklığın içine daha da dibine çekiyor süreç Türkiye’yi.
(Evrensel WebTV)
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
