17 Şubat 2020 00:30

Avukat İlke Işık: IŞİD’li kadınlar nasıl tahliye edildi?

10 Ekim’in firari sanıklarının yargılandığı duruşmada, IŞİD'in kilit isimlerinin eşlerinin konuşmalarını yorumlayan Avukat İlke Işık, “Bunlar etkin pişmanlıkla nasıl tahliye edildiler?" diye sordu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Burcu YILDIRIM
Ankara

10 Ekim Ankara Katliamı'nın firari sanıklarının yargılandığı son duruşmada, IŞİD'in kilit isimlerinin eşleri konuştu. Kırmızı bültenle aranan, canlı bomba listesinde yer alan, Suriye'nin çatışma bölgelerinde yıllarda yaşayan kadınların tanık olarak dinlenmesini konuştuğumuz Avukat İlke Işık, kadınların neredeyse hiçbir bilgi vermediğine dikkat çekerek “Bu kişiler etkin pişmanlıkla nasıl tahliye edildiler?​” diye sordu.

10 Ekim Ankara Katliamı'nın firari sanıklarının yargılandığı davanın son duruşmasında, sanıkların eşleri tanık olarak dinlenmişti. IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı'nın eşi Hülya Balı, Deniz Büyükçelebi'nin eşi Şengül Büyükçelebi, Ersel Ocak'ın eşi Ayşenur İnci, Mehmet Taşer'in eşi Demet Taşer'in beyanları, IŞİD içerisinde kadınların aldığı konumu gündeme getirdi. Kırmızı bültenle aranan, çatışma bölgelerinde eşleriyle yıllarca yaşayıp diğer evli kadınlarla birlikte “makar” isimli yerlerde kalan, canlı bomba listelerinde yer alan, IŞİD ile alakası olmadığını savunsa da PKK'ye karşı nöbet tuttuklarını söyleyen kadınlar, etkin pişmanlıktan yararlanarak sadece tanık olarak yargılamada yer aldılar. Dava avukatlarından İlke Işık, yargılanmanın geldiği noktaya ilişkin sorularımızı yanıtladı.

KIZ ÇOCUĞUNDAN SAVAŞÇIYA DÖNÜŞTÜREN POLİTİKA

Tanık kadınların ifadeleri, kölelik koşullarına rağmen neden IŞİD'e katıldıkları sorusunu da akıllara getiriyor. Tanık olarak dinlenen Ayşenur İnci ve Demet Taşer’in dini nikahla Suriye’ye gitmelerini örnek veren Işık, şöyle diyor: “Aslında bu kızlar muhafazakar bir çevrede yetişiyor, evlenmek için eğitimini bırakabilecek ama kendi hayatını planlayamayan kız çocukları. Genç kadınların ‘Dinimi yaşamak için gidiyorum’ deyip IŞİD savaşçısına dönüşebilmesi çok mümkün. Belki bilimsel ve objektif olarak değerlendirebilecekleri bir hayatları olsaydı bu kadınlar ne yaptıklarını değerlendirebileceklerdi.”

"NEDEN IŞİD SON KÖYÜNÜ KAYBEDİNCEYE KADAR BEKLEDİLER?"

Ortadoğu’da kadınlar köleleştirilip, alınıp satılırken, askerler yakılırken bu gelişmelerin içinde bulunan tanıkların IŞİD’e bulaşmadığını iddia ettiğini belirten Işık, oysa IŞİD içindeki kadınların da örgütlü olduğunu vurguluyor. “Kocamın zoruyla gittim” diyen tanıkların 4 yıl sonra kaçtıkları yönündeki ifadelerine atıfta bulunan Işık, “Niye dört yıl, IŞİD son köyünü kaybedinceye kadar bekledin?​” diye sorarak, tanıkların etkin pişmanlığının anlamsız olduğunu ifade ediyor.

"TUTUKLUYDU TANIK OLDU"

Kırmızı bültenle aranan ve yıllarca IŞİD'in kilit isimleriyle çatışma bölgelerinde yaşayan eşlerin tanık olarak dinlenmesi tepkilere neden olmuştu. IŞİD'in sınır sorumlu İlhami Balı'nın eşi Hülya Balı’nın bir önceki duruşmada tutuklu olduğunu hatırlatan Işık, şöyle diyor: “Biz de bu süreç içerisinde öğrenmiş olduk ki ‘Etkin pişmanlık’ denilen şey IŞİD’lilerin serbest kalması anlamına gelmiş. Suriye’nin en sıkıntılı çatışma bölgelerinde 4-5 yıl yer almış, artık IŞİD’in kaybettiği en son aşamada Türkiye’ye gelmişler ve hiçbir bilgi vermeden etkin pişmanlıktan yararlanmış oldular. Doğru bilgi vermedikleri belliydi, bilgi sakladıkları çok açıktı. Bunu biz görüyorsak, Adıyaman ve Nizip’te yargılandıkları mahkemeler nasıl fark etmediler ve etkin pişmanlıkla tahliye edebildiler? IŞİD’lilerin tahliye edildiği bir yargı sistemi var. 5 yıl önce ‘Devletin ve yargının IŞİD’e gösterdiği toleransın sonucunda firari sanıklarla birlikte 10 Ekim Katliamı yaşandı’ dediğimiz yere döndük. Bu tanıklıklarla bir kez daha geri dönmüş olduk.”

CANLI BOMBA LİSTESİNDE YER ALIYORLARDI

Son duruşmada SEGBİS ekranında dinlenen tanıklardan Ayşenur İnci ve Demet Taşer ise, daha önce emniyetin canlı bomba listesinde yer alıyordu. Listedeki diğer isimlere dikkat çeken Işık, “Adıyaman grubunda birlikte gittikleri ekipten Yunus Emre Alagöz, Ankara bombacısı. Kardeşi Abdurrahman Alagöz Suruç bombacısı. Orhan Gönder, Diyarbakır Mitingi’nde alana bombayı yerleştiren kişi ve adı onlarla birlikte anılan Ömer Deniz Dündar, Valentina gibi isimler bizim dosyamızın firari sanığı... Bunlar TEM’den gelen yazılarda canlı bomba olarak geçiyor. Hiç rastlantısal bir şeyden bahsetmiyoruz. Canlı bomba olarak yetiştirilip Suriye’ye gönderilen insanlar bunlar” dedi.

"ENGELLENMEYEN IŞİD’LİLER DÜNYANIN BAŞINA BELA OLDU"

Ayrıca tanıkların anlattıklarıyla Türkiye sınırlarının IŞİD’liler tarafından o dönem nasıl kontrol edildiğinin görüldüğünü belirten Işık, “Hem de eşyalarıyla birlikte taşındıklarını anlattılar. IŞİD’in insafında olan sınırlarda kolaylıkla gidip geldiklerinden, Türkiye’deki hastanelerde tedavi olup Suriye’ye döndüklerinden bahsettiler. Bizim dosyadaki firari sanıkların önemli görevleri olduğundan bahsettiler. Yani Türkiye’de yakalanmayan sanıklar, Suriye’de örgütün önemli insanları olup sadece bizim için değil, Ortadoğu ve dünya için büyük bir tehlike haline gelmiş” dedi.

ÖNCEKİ HABER

İmamoğlu’ndan TÜRGEV tepkisi: Bu eşkıyalık duruşu

SONRAKİ HABER

Konya'da bir yurttaş geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa