12 Şubat 2020 07:39

Polis korumasına rağmen saldırıya uğrayan kadın hukuk mücadelesini anlattı

Polis koruması ve uzaklaştırma kararlarına rağmen ayrıldığı erkek tarafından öldürülmek istenen ve bir gözünü kaybeden Y.O. verdiği hukuk mücadelesini anlattı.  

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Berivan ALTAN
Zemo AĞGÖZ

Ankara’da 26 Nisan 2016 tarihinde ayrıldığı Ömer Faruk A. ve kardeşi B.A. tarafından öldürülmeye çalışılan Y.O’nun hukuki mücadelesi 4 yıldır devam ediyor. Davanın ikinci duruşmasında sanık B.A. serbest bırakılırken, 17’nci celsede verilen kararda sanık Ömer Faruk A. hakkında 15 yıl hapis cezası verildi. İndirimler uygulanarak verilen hapis cezası İstinaf Mahkemesi tarafından bozuldu.
 
Y.O., yargılama süreci boyunca sanık, yakınları ve avukatları tarafından sistematik şekilde hakarete maruz kaldı. Y.O., gözünden aldığı yaranın iyileşmesi için de 23 kez ameliyat oldu. 
 
Çektiği fiziksel acılara inat her duruşmaya gelen Y.O., verdiği mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
 
Ömer Faruk A.'nın size yönelik şiddeti nasıl başladı?
 
Ben 2015 yılında Ömer Faruk A. ile birlikteydim, hatta evlenmek üzereydik. Aslında kısa bir süredir birlikte olmamıza rağmen kendimi evlilik hengamesinde buldum. Sonrasında bir yakınımız kardeşime Ömer’in uyuşturucu bağımlısı olduğunu ve çok sayıda yere borçlandığını söylemiş. Kardeşimde bana anlatınca ben Ömer ile görüştüm ve evlenmek istemediğimi söyledim. O da ilk başta gayet olumlu karşıladı ve ayrıldık. 29 Nisan 2015 tarihinde Ömer gece evimin kapısına geldi. Yeğenim ayrıldığımızı bilmediği için kapıyı açıyor. Ben de sesleri duyunca odamın kapısını kilitledim, kapıyı açmayınca kapıdaki camı kırarak, kapıyı açtı ve beni öldüresiye dövdü. Saçımdan tutup, arabaya bindirdi ve Bağlum’da bir araziye götürdü. Beni arabadan indirerek, aşağı atmaya çalıştı. Sonrasında ailem arayıp, tehdit edince beni yeniden arabaya bindirdi ama bir şey söylemedi, nereye götürüldüğümü bilmiyordum. Araç hareket halinde iken Esertepe Polis Karakolu önünde araçtan atladım ve yaralı şekilde karakola sığınarak, yardım talebinde bulundum. Sonrasında darp raporu aldım ve şikayetçi oldum. Ömer ise elini kolunu sallayarak, karakola gelip ifade verdi ve serbest bırakıldı. İlk olarak o zaman koruma ve uzaklaştırma kararı aldım. Sonrasında dava açıldı ve hukuki mücadelem orada başladı.
 
Uzaklaştırma kararı sonrasında size yönelik tehditleri devam etti mi?  
 
Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen sürekli beni araba ile takip ediyor ve trafikte her gün tacize uğruyordum. Bana mesajlar atıyor, ‘çok dolandın evine git’ diye. Bir buçuk yıl böyle yaşadım. Dava açılınca şikayetimi geri almamı istedi, ben kabul etmeyince de o da beni rahatsız etmeye devam etti. Bir gün yine evimden çıkarken, arabasını arabamın arkasına park etmiş. Ben aracıma binince onun olduğunu fark ettim, benden para istedi. Ben de sana veremem deyince sokak ortasında beni darp etti. Darp sırasında kulağımın zarı patladı. O halde karakola gidip, şikayetçi oldum.
 
İkinci şikayetinizde nasıl bir uygulama ile karşılaştınız?
 
Beni Yüzüncü Yıl Polis Merkezi’nde karakolda saatlerce tuttular. Ben içerde iken o sigara içmeye dışarı çıktı. Ben de arkalarından çıktım. Bir tane polis memuru Ömer’in yanına gitti. Sırtını sıvazladı. ‘Ömer’im sen git, bundan hiçbir şey çıkmaz, ben ifadeni yazarım sen daha sonra gelir imzalarsın’ dedi. Ben de polisin yanına gittim, ‘sen onu pohpohla gönder, seni şikayet edeceğim’ dedim. Hemen CİMER'e yazdım. Kamera kayıtlarının olduğunu ve polis memurunun varsa arabası kaskosunun, sigortasının hangi şirkette yapıldığının araştırılmasını istedim. Karakol amirine de şikayet ettim. Şikayetimin ardından polis hakkında soruşturma açıldı, kamera kayıtları incelendi ve arabasının sigorta ve kaskosunun Ömer’in sigorta şirketinden yapıldığı anlaşıldı. Polis açığa alındı. Polis görevden alınınca bir şey değişmedi. Karakoldakiler bana daha çok kıl oldular. 
 
 Vurulduğunuz da sanık Ömer Faruk A., hakkında koruma kararı var mıydı?
 
Vurulduğum gece 6 tane koruma kararım vardı. Vurulduktan sonra da hala devam eden koruma kararlarım var. Kararları ihlal ettiği için hapis cezası aldı. 27 Nisan’da ilk duruşmamız vardı koruma kararını ihlalden tutuklanacaktı. Beni darp etmişti. Akciğerim söndü, kaburgalarım kemiklerim kırıldı ve kulak zarım patladı. Bunları koruma kararı olmasına rağmen yaptı. Hiçbir şeyden tutuklanmazsa bile koruma kararını ihlalden tutuklanacaktı. 25 Nisan 2016 tarihinde beni aradı ve ‘senin kafana sıkacağım o mahkemeye çıkmayacaksın’ dedi. Ben de, ‘konuşmayı kayıt altına alıyorum. 27 sabahı hakime dinleteceğim’ dedim. O da tehdidinin devamında, ‘Hakim de savcı da duysun senin kafana pompalı ile sıkacağım ve sen o duruşmaya çıkamayacaksın. Seni öldürüp ondan sonra içeri gireceğim’ dedi. Ben de telefonu kapattım. Kaydı CD’de aktırdım iki gün sonraki mahkemeye sunmak için. Ama öncesinde savcılığa gidip, koruma kararı olmasına rağmen tehdit edildiğimi söyledim. Savcı bana, ‘Bundan bir şey çıkmaz, diğer dava dosyalarına eklersin, adli mercilerini oyalama’ diye geri gönderdi. 26 Nisan’da sabaha karşı saat 3’te dediğini yaptı ve kafama sıktı.  
 
Ankara 8’inci Ağır Ceza'da kardeşinizi öldürme ve sizi öldürmeye teşebbüsten verilen karar duruşmasına gittiniz mi? Ne hissettiniz?
 
Ben karar duruşmasına gitmedim. Aslında beraat almasını bile bekliyordum. Olayın başından bu yana güvendiğim hukuk sisteminde bir adalet görmedim. Son mahkeme de kardeşimi öldürmeye teşebbüsten 7 ve beni öldürmeye teşebbüsten 7 yıl ceza verdiler. Hatta o gün avukatıma da ‘beni arama, ceza miktarını söyleme’ dedim. Çok çırpındım çünkü. Ne yaptıysam yok ceza almadı. Yıllardır mahkemeler vicdanını hep erkekten yana kullandı. Birçok erkek takım elbise giydiği için iyi hal indirimi aldı. İnanmayacaksınız ama bende ilk duruşmalara takım elbise giyerek gittim. Her kalktığımda da önümü ilikledim. Tepkisel olarak yaptım ama pek işe yaramadı. Ağzım, yüzüm sargılıydı ama bilerek o takım elbise ile protesto ettim. Avukatım gülmekten yerlere yattı, ama yaptım.
 
Peki tedavi süreciniz o ne kadar sürdü? Yaşamınıza etkileri neler oldu?
 
23 ameliyat geçirdim. Bunların 7 tanesini narkozsuz ve anestezisiz oldum. Beni yatırıp elimi ayağımı bağladılar. Çünkü vücudum artık ameliyatlardan dolayı narkoz ve anesteziyi kaldırmıyordu, canlı canlı kesip biçtiler beni. Ameliyatlarda acıdan kendimi sıktığım için sinirlerim sıkıştı. Ayağa kalkamadığım zamanlar oldu. Gerçekten bir insanın şu dünyada çekebileceği acıları en üst seviyede çektim. Ama çok şükür ayaktayım. (Ankara/MA)

ÖNCEKİ HABER

IPI-led international press freedom mission: Turkey must end public ad ban on independent newspapers

SONRAKİ HABER

Suriye Genelkurmay Başkanlığı: Türkiye teröristlerin çöküşünü engelliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...