"Kristal-İş Sendikası özelinde de önümüzde hataların düzeltilmesi için bir süreç var"

Aydın ŞAHİN
Kristal-İş Eskişehir Şube Üyesi
Cam İşçisi

Sevgili emek dostları;

Birçok üretim alanında faaliyet gösteren işletmelere sahip, tam bir emekçi kenti olan, bunun yanında yüksek öğretim fabrikası kenti, ülkemizin göz bebeği kentimiz Eskişehir’den tüm dostlara selamlar ve saygılar sunarak başlamak istiyorum.

Şunu anlamakta güçlük çekiyorum... Kendi aidatlarımız ile bizlerden ayırıp bambaşka bir hayat ve yaşam tarzı imkanı verdiğimiz sendika yöneticilerimize, bu da yetmezmiş gibi neden kul köle oluyoruz? Oysa ki alt tarafı çoktan emekli olmuş, senin benim gibi eski birer işçi aslında!

Bu tespiti yapıp, yine bu soruları kendi kendine soran arkadaşlarım mantıklarına uygun bir cevap bulamıyorlarsa cevap belli: Buna bürokratik sendikacılık, sebep olan duruma da sendikal bürokrasi deniliyor.

Peki bu anlayıştaki sendikacılar işi kuralına nasıl mı uyduruyorlar?

İçlerinden bazılarının kendi tabirleri ile çok demokratik olmayan ama birçoğuna göre demokratik olan iç tüzüklerle!

Son günlerde görsel ve yazılı basında yer alan Eskişehir’deki Kristal-İş üyesi arkadaşlarımız arasında yaşanan tartışmalar, aslında tam da yukarıda izah etmeye çalıştığım sendikal bürokrasi veya bürokratik sendikal yapının “İçinde mi kalacağız yoksa bu düzeni değiştirmeye niyetli miyiz?​” ikileminin yüksek tondan tartışmasıdır.

Aslında bu ikilemin içerisinde sadece Kristal-İş üyeleri bulunmuyor. Ülkemizde birçok sendika üyesi işçi arkadaşımız buna maruz ve olumsuz sonuçlarına da katlanmak durumunda kalıyor. Bunun en yakın örneğini, sözleşmeleri yeni imzalanan metal işkolundaki işçi arkadaşlarımız yaşadı. Genel kurul süreçlerinde toplu iş sözleşmelerinin tabana sorulmadan imzalanmayacağını taahhüt eden Türk Metal Sendikası yöneticileri kıvrak manevralarla TİS’e imza attı. Yine ayni işkolunda Birleşik Metal-İş Sendikası TİS komisyonlarının onay vermediği, tabanın geniş bir bölümünün onay vermediği bir TİS’e imza koyarak işçilere tabiri caizse dayattı. Ve bu süreçte sendikanın en güçlü şubesi olan Gebze Şubesini tüzükten gelen yetkileri ile iki ayrı şube haline getirdi.

Değerli emekçi dostlarım;

Sonuç olarak, nasıl ki ülkemizde özgürlüklerin, liyakatın, her vatandaşa eşit bir muamele yapılmasının ve gelir adaletinin sağlandığı, tek adam iktidarına son verebilecek, toplumun her kesimin onayladığı bir Anayasa istiyorsak; biz işçi sınıfı olarak ilk önce buna evlerimizden yani örgütlü olduğumuz sendikalardan başlamalıyız.

Kurumlarımızın anayasası olan iç tüzüklerimiz daha demokratik olmalı, yetki ve karar sendikacılarda değil, tamamen tabanda olacak şekilde dönüştürebilmeliyiz. Böylece işçilerin sosyal, idari ve ekonomik koşullarının korunması ve ilerletilmesi için o koltuklarda oturan kişiler güçlerini aldıkları tabana hizmet etsinler.

Kristal-İş Sendikası özelinde de önümüzde bu hataların düzeltilmesi adına bir süreç var. Sendikamızın üye yoğunluğunun olduğu iki bölgede (Trakya ve Eskişehir) delege seçimleri gerçekleşecek. Üye arkadaşlarımızın yukarıda izah etmeye çalıştığım durumun biz çalışanlar menfaatine düzelmesi için delege aday tercihlerini, delege listelerinin başındaki isimleri dikkate alarak değil de sınıf adına doğru ilkeleri baz alarak yapmalı. Böyle olursa emin olun kazanan, listelerin başındaki isimler değil kendileri ve de işçi sınıfı olacaktır. İnanıyorum ki geçmişte işçi sınıfı adına birçok başarıya imza atmış Kristal-İş üyeleri arkadaşlarım bu doğrultuda seçimlerini yapıp işin üstesinden gelecektir.

Ayrıca unutmayalım, bizlerden beslenen bu düzeni ancak bizler değiştirebiliriz, yeter ki isteyelim.

Saygı ve sevgilerimle...

Eskişehir'de cam işçilerinden iradelerini yok sayan Kristal-İş yöneticilerine tepki

Kristal-İş Genel Başkanı’na ‘görevden alma’ tepkisi: Pabuç bırakmayacağız