09 Şubat 2020 10:45

Fatih Polat, CHP İstanbul İl kongresini yazdı: CHP, kendi sınırlarını zorlamadı

CHP, hem bünyesel bazı temel özellikleri hem de belki iktidar medyası tarafından çekiştirilebileceği endişesinin baskısı ile kendi sınırlarını pek zorlamadı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Fatih POLAT

CHP’nin 37. Olağan İstanbul İl Kongresi’nin yapıldığı Haliç Kongre Merkezi’ne geldiğimizde salon henüz boş sayılırdı. Önce mekân tasviri ile başlayalım. Kongre merkezine geldiğimizde, daha önce AKP’nin pek çok etkinlik düzenlediği Haliç Kongre Merkezi binasının bilinen girişlerinden farklı bir noktaya yönlendirildik. Otopark olarak kullanılan alana kongre için dev bir çadır kurulmuş. Salona 5 binin üzerinde sandalye konulduğunu öğrendik. Asıl bina ise, bunun yarısı kadar alıyor.

Sahneden başlayarak yan duvarlara kadar kullanılan dövizlerle birlikte salonun sade bir biçimde düzenlendiği söylenebilir. Kongre mekânının düzenlenme biçimi iktidara yönelik olarak şöyle bir mesajı içeriyor gibiydi: “Bu mekânda şaşaadan, israftan uzak bir kongre yapmak mümkün.” Sahnenin iki yanında Atatürk ile Kılıçdaroğlu’nun posterleri var. Sahneden başlayarak salonun içine doğru da Türk bayrağı, Atatürk’ün fotoğrafı ve Türk bayrağı şeklinde devam ediyor. Salonun yan taraflarında, kongrenin temel şiarı olan “İstanbul’dan Türkiye’ye tek yön iktidar” sloganı ile birlikte, ikinci kez İstanbul il başkanlığına aday olan Canan Kaftancıoğlu’nun fotoğraflarıyla birlikte şu cümleler dikkat çekiyor: “Öfke, yoksulluk, kaygı, ümitsizlik sona erecek. Umudun öyküsünü yazacağız. Halkla birlikte halk için”, “Yeni bir siyaseti hep birlikte inşa edeceğiz. Hayallerimizin dahası var”, “İşsizler, beyaz yakalılar, işçiler, stajyerler, öğrenciler, memurlar… Dayanışacağız, Örgütleneceğiz, Birlikte dönüştüreceğiz!”

Divan başkanı Altan Öymen, salona ‘yoldaşlarım’ diye seslendi ve son yerel seçimlerde İstanbul’un sonuçlarının iktidar tarafından kabul edilmemesi sonucu yapılan yeni seçimle verilen yanıtı hatırlattı. Ardından kürsüye gelen Canan Kaftancıoğlu, kısa ve özgüvenli bir konuşma yaptı: “2 yıl önce İstanbul nefes alacak, Türkiye nefes alacak demiştik. Bu kongrede de ‘İstanbul nefes aldı, şimdi Türkiye nefes alacak’ diyoruz!”

KAFTANCIOĞLU’NUN TEK ADAYLIK SÜRECİ

Artık söylenen ve söylenmeyenleriyle kongrenin politik haritasına geçebiliriz.

Şu sorunun yanıtı ile başlayalım: Canan Kaftancıoğlu’nun tek adaylığına nasıl gelindi?

Genel merkez yöneticileriyle ve delegelerle yaptığım sohbetlere, kendi gözlemlerimi de ekleyerek bu sorunun yanıtını şöyle özetleyebilirim. Aslında CHP’de Kaftancıoğlu’na göre daha eski bir geçmişe sahip olan ve örgüt içinde de etkili başka isimler de vardı adaylar arasında. Ancak Canan Kaftancıoğlu genç ve kadın bir il başkanı olarak başarılı bir profil çizdi. Özellikle AKP’nin 25 yıl sonra İstanbul’u kaybettiği son yerel seçimlerde, hem ittifak siyaseti hem de sandıkların takibi gibi bir dizi temel konuda Canan Kaftancıoğlu liderliğindeki yönetim parti tabanından ve yönetiminden iyi not almıştı. Bir genel başkan yardımcısı, Canan Kaftancıoğlu’nun tek aday olmasına ilişkin olarak, “Türkiye’nin geleceğine dair rekabetten uzak, uzlaşmanın öne çıktığı bir umut mesajı vermek istedik” ifadelerini kullandı. Bu arada, çarşaf liste yerine blok liste ile seçime gidilmesinin, bazı delegelerin eleştirileri ile karşılaştığını da ekleyeyim.

Canan Kaftancıoğlu’nun iktidarın sözcüleri ve iktidar medyasının kendisini hedef alması karşısındaki duruşu ve hakkındaki davalar da, onun ismi etrafında birleşmeyi sağlayan faktörler arasında yer alıyor. Bazı delegelerin eleştirisi olsa da, genel olarak gerilimsiz geçen kongrenin bu havasında, Kaftancıoğlu etrafında birleşilmiş olması ve ‘birlik mesajı’ verme hedefinin belirleyici olduğu anlaşılıyor.

Kongrenin eksiklerine gelelim. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında demokrasi, ekonomi ve dış politika bağlamlarında bir iktidar eleştirisi öne çıkarken, HDP belediyelerine ikinci kez atanmış olan kayyumlar ve Kürt siyasetçilerin, eski eş genel başkanları dahil olmak üzere tutuklu bulunması gerçeğini adını koyarak dile getirmemesi kanımca önemli bir eksiklikti. Kılıçdaroğlu’nun “Barışı ve kardeşliği yeniden getireceğiz” vurgusu, yaşanan sorunun ağırlığı karşısında genel bir vurgu olarak kaldı. Kılıçdaroğlu’nun iktidarın dış politikasını eleştirirken, Türkiye’deki Suriyeli nüfusa dair yaptığı vurgu da, savaşın kurbanı olarak göç etmiş olan insanlara dair CHP siyasetindeki sorunlu noktanın aşılamadığının bir ifadesiydi.

Salonun düzenlenmesinde ‘kayyumlar’ ya da Kürt sorununa çözüme dair doğrudan bir vurgunun olmaması da bir başka eksiklikti. Bu temalar, demokrasi genel başlığı altında kapsanıp geçilemeyecek kadar bir özgül ağırlığa sahip ülke siyasetinde.

KAFTANCIOĞLU’DAN "KAYYUM" VURGUSU

Halkın iradesinin açık gasbı ve seçim hukukunun açık ilgası anlamına gelen kayyumların eleştirisi ise Canan Kaftancıoğlu’nun, kısa açılış konuşmasından daha sonra yaptığı ikinci konuşmada geldi. Kaftancıoğlu, “Seçme ve seçilme hakkı gasbedilmiş. Kayyumlar sarayın iki dudağı arasında”, “Fikir hapiste, halkın tercihleri hapiste” vurgusu yaptı. Bu vurgular, kanımca bu kongrenin akılda kalan önemli notlarının başında geliyor.

Tüm bunlarla birlikte CHP, bu kongrede, kutuplaştırılmış siyasete karşı muhalefetin umudu olma iddiasını dile getirirken, hem bünyesel bazı temel özellikleri hem de belki iktidar medyası tarafından çekiştirilebileceği endişesinin baskısı ile kendi sınırlarını pek zorlamadı.

ÖNCEKİ HABER

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu: "Darbe komisyonunu Erdoğan kapattı"

SONRAKİ HABER

Kel dedim, hele bir sor niye dedim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...