1 Kasım 2012 12:15

CPJ, Türkiye’den gelen eleştirilere cevap verdi

Gazeteleri Koruma Komitesi (CPJ)’nin geçtiğimiz hafta Türkiye’deki basın özgürlüğünü inceleyen raporu Türkiye’de ve dünyada geniş yankı uyandırmıştı ve kamuoyunda tartışılmıştı. Adalet Bakanlığı ise bu hafta detaylı bir cevap vereceğini ilan etmişti. Gerek hükümetten gerek de çeşitli gazetelerden gelen tepkiler üzerine CPJ koordinatörü Joel Simon, CPJ’nin internet sitesinden açıklamalarda bulundu.  

‘HİÇBİR GAZETECİ MESLEĞİNDEN ALIKONAMAZ’

Simon, ‘CPJ’in Türkiye’ye dair siyasi bir ajandası var’ iddialarını yalanlayarak şöyle dedi: “Doğru değil. CPJ gazetecilerin haklarını savunmak için 31 yıldır dünya çapında faaliyet göstermiştir. Tarafsızız, ideolojisiziz ve bağımsızız. Hiçbir devletten bağış kabul etmiyoruz. Kendimiz de gazeteci olduğumuz için ilgilendiğimiz yegâne konu, Türkiye medyasındaki meslektaşlarımızın yıldırma veya hapis tehdidi olmaksızın özgürce çalışabilmeleri. Geçmişe bakarsak, organizasyonumuz Türkiye’de en son 1990’lı yıllarda, yetkililer uyguladıkları geniş kapsamlı baskılar neticesinde 78 kadar gazeteciyi hapsettiklerinde faaldi. O zaman hapsedilen gazetecilerin pek çoğu dindar bir perspektiften yazıyorlar ve görüşlerinden dolayı zulmediliyorlardı. Onları tutuklu gazeteciler listemize eklediğimizde - o zaman farklı bir hükumeti olan - Türkiye devleti ve medya yapılanmasının çoğunluğu tarafından sert şekilde eleştirilmiştik. Ger adım atmadık ve hapisteki gazetecilerin her birinin serbest bırakılması için mücadele ettik. Bugün de aynı prensiplerle hareket ediyoruz. Hiçbir gazeteci mesleğinden dolayı hapsedilmemeli.”dedi.

‘TÜRKİYE, TMK’YI KALDIRMALIDIR’

Simon Türkiye’den birkaç köşe yazarının, “Bir önceki raporunuz Türkiye’de sadece sekiz gazetecinin hapiste olduğunu söylediğinden kimse sizin verilerinize güvenemez.”eleştirilerine ilk rapordan sonra yoğun bir biçimde Türkiye’deki davaların incelendiğini söyledi. Simon, “2011 yılının Aralık ayında CPJ 1985 yılından beri hazırlanıp senede bir yayımlanan hapishane sayımını yayımladı. Bu Türkiye üzerine özel bir rapor değil, dünya üzerindeki tüm ülkeleri kapsayan genel bir araştırmaydı. 22 Aralık 2001 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığımız açık mektup vasıtasıyla Türkiye’de sayımda kesinleştirilenlerin dışında da pek çok gazeteci olduğuna inandığımızı söyledik. Suçlananların gerçekten profesyonel gazeteciler olarak gerçekleştirdikleri faaliyetlerden dolayı mı hapsedildiklerini sistematik şekilde araştıracağımızı taahhüt ettik. Şu anda bu araştırmayı tamamlamış ve Türkiye’de 61 gazetecilinin mesleklerinden dolayı hapiste olduklarını kesinleştirmiş bulunuyoruz. Bunun yanı sıra 15 ayrı davayı daha inceledik ancak onları kesinleşmişler içerisinde sınıflandırmadık çünkü ya gazetecilikten dolayı mı hapsedildiklerine dair yeterli bilgi yoktu ya da siyasi faaliyetlerinden dolayı hapsedilmiş olabilirlerdi.
Simon, “ Türkiye’nin basın özgürlüğü sorunları hapis gazetecilerden ibaret değil.”derken ülkede ifade özgürlüğünün kısıtlandığının altını çizdi. “Hapisteki gazeteciler odak noktasında olsa dahi, raporumuz basın özgürlüğüne yönelik tehditleri geniş olarak inceliyor. Haber toplama faaliyetine dair rutin cezai kovuşturmalara maruz kalan gazetecilerin durumunu, hükumetin medyada otosansür amaçlı baskı uygulamasını ve basına karşı sürekli kullanılan muğlak yazılmış ceza ile terörle mücadele kanunlarında değişikliğe gidilmemesini inceliyoruz.” derken bir dahaki raporun Aralık ayında yayınlanacağını söyledi. (MEDYA SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et