28 Ocak 2020 03:29
Son Güncellenme Tarihi: 28 Ocak 2020 10:51

Gezi Davası 6. duruşma | Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi

Gezi Davası'nın 6. duruşmasında, mahkeme heyetini ret talebi kabul edilmeyen avukatlar salonu terk etti. Hukuksuz şekilde süren yargılamada Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Osman Kavala'nın tutuklu, 15 hak savunucusunun ise tutuksuz yargılandığı Gezi Davası'nın 6. duruşması Silivri'deki 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Avukatlar reddihakim talebinde bulunduğu duruşmada mahkeme heyeti bu talebi reddetti. Avukatlar bunun üzerine duruşma salonunu terk etti ancak mahkeme başkanı hukuka aykırı şekilde avukatlar olmadan yargılamayı sürdürdü. Savcının Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamını talep ettiği duruşmada, Ali İsmail Korkmaz'ın ölümüne sebep olan tekmeleri atan şahıslardan biri olan Mevlüt Saldoğan'ın dosyaya mağdur olarak katılmasına yapılan itiraz reddedildi. Mahkeme, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek davayı 18 Şubat Salı gününe erteledi.

AVUKATLAR MAHKEME HEYETİNİ REDDETTİ

Gezi Davası'nın 6. duruşması yargılanan isimle, avukatları ve izleyicilerin salona alınması ile başladı. Duruşmada ilk söz alan Osman Kavala’nın Avukatı Köksal Bayraktar oldu. Usul yönünden 7 ihlal gerçekleştiğini söyleyen Bayraktar, "Usul hakkındaki bu konuşmamız heyetinizin reddine ilişkindir. Dilekçemizde de belirttik ancak aleni olarak açıklamakta fayda var. Usul Kanunu, Murat Papuç'un dinlenmesi ile tam yedi yönden ihlal edilmiştir. Kararınızın dayandığı nokta, kanun maddesinin tıpatıp nakledilmesidir. Böyle gerekçe olmaz. Bu bir gerekçe değildir. CMK 58/3 uyguluyoruz diyorsunuz. Maddeye bakıyoruz, tanık dinlenmesi sırasında ses ve görüntü ile aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır diyor. Siz gerek 25 Aralık 2019 gerek 20 Ocak 2020 tarihli işlemlerde sesli aktarmada bulunmadınız. Soru sorma imkanını bize vermediniz. Görüntülü aktarma yapmadınız. Ayrıca soru sorma hakkı, hazır bulunma hakkı olan kişilere kullandırılmamıştır" dedi.

Mahkeme heyetini reddediyoruz diyen Bayraktar şöyle devam etti:

"Siz diyorsunuz ki sorularınızı yazılı bildirin. Hayır, CMK açıkça söylüyor. Soru sorma hakkı, çapraz sorgunun bir çeşit uzantısıdır. Soru sormanın yazılı olması kanunu dolanma anlamına gelmektedir. Kanuna aykırıdır. Biz hazır bulunma hakkına sahipsek Cumhuriyet Savcısı da sahip. O orada hazır bulunabiliyorsa, biz neden bulunamıyoruz. Bu kararınız, silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Burada hayati tehlike vardır, bu yüzden gizlilik olmalı diyorsunuz, hayati tehlikeyi neden açıklamıyorsunuz. Neden biz bu kişi için tehlike arz edelim. Bunu açıklamanız gerekir.

Bu nedenle bu tanık dinlemeleri kanuna aykırıdır. Bunu asla kabul etmiyoruz. Murat Papuç'un verdiği ifadeler yok hükmündedir. Bu yüzden heyetinizin reddi gerekmektedir. Ayrıca bu söylediklerim Türkiye'nin 12 en büyük barosu tarafından ortaya konmuştur. Sadece baroların değil, kamu vicdanının tespiti de budur. Tanık bizden kaçırılıyor. Nerede dinlendiği belli değil. Kanuna aykırı elde edilen delile dayanılamaz. Bu nedenle yüksek heyetinizi CMK 24 ve 25. maddelerine uyarak reddediyoruz."

"HAYATİ TEHLİKESİ VAR DEDİĞİNİZ KİŞİ AVUKATLARA SOSYAL MEDYADAN DAVET GÖNDERİYOR"

Ardından Avukat Turgut Kazan söz aldı. "Hayati tehlikesi var" denilerek, gizli bir yerde ve avukatlar olmaksızın dinlenen Murat Papuç’un sanık müdafilerine LinkedIn adlı siteden davet gönderdiğini belirten Kazan, "Dilekçemizde Murat Papuç'un LinkedIn isimli siteden sanık müdafilerine davet gönderdiğini açıkladık. Böyle bir tanığın durumunun ne olduğunu merak etmeniz gerekmez mi? Bunu tanığa aktarırken bu bölümü vurgulamanız gerekmez mi? 7 sayfadan ibaret uzman raporunu sunacağım. Çünkü Murat Papuç'u sadece siz değil duruşmayı izleyenler de tanımalıdır. Hayati tehlike var diye gizli dinlediğiniz Papuç sanık müdafilerine davet gönderiyor. Sistemde birisine davet gönderince, sadece güvendiğiniz kişiye davet gönderin diye uyarı çıkıyor. Murat Papuç Avukat Aslı Kazan’a, Evren İşler’e davet gönderiyor. Murat Papuç izlediği birinci yolla mahkemeyi yanıltmıştır ve mahkeme de bu konuda yanlış karar almıştır. İkinci yolla ise, sanık müdafileri açısından tehdit oluşturmaya başlamıştır. Bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunmanız gerekir" dedi.

"ÖZEL OLARAK OLUŞTURULAN HEYETİN UYGULAMALARI TAHAMMÜL SINIRLARINI AŞTI"

İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, Mehmet Papuç’un avukatlar olmaksızın dinlenmesine tepki gösterdi. Durakoğlu, “Avukatların sanığın can güvenliği gerekçesi ile böyle bir sorguda bulundurulması savunmanın can güvenliğini tehdit eden bir unsur olarak görülmesi anlamına gelmektedir. Bunu reddediyorum. Avukatlar asla böyle bir tehlikeyi ifade eden konumda bulunamazlar” dedi.

Mahkeme heyetinin özel olarak oluşturulduğunu söyleyen Durakoğlu, “Heyetinizin özel olarak teşkil edilmesinden sonraki uygulamalarınız bizim açımızdan da usul hukuku açısından da bugün artık tahammül noktasını aşmıştır. Bu hukuka aykırı delilin dosyadan çıkarılmasını, reddihakim talebinin de yerine getirilmesini talep ediyorum" dedi.

AVUKAT DEMİR: BİR KATİLİ ADAM ÖLDÜRDÜĞÜ İÇİN MAĞDUR OLARAK KABUL ETTİNİZ

Avukat Hasan Fehmi Demir, heyetin ilk celseden itibaren hiçbir kurala uymadığına dikkat çekti. Demir, tanık olarak dinlenen Yasin Karasis, Ahmet Güçlü, Emre Bolat ve Erdal Akyüz gibi isimlerin dosyaya katılmak istemiyorum dediğini ancak mahkeme heyetinin bu ‘katılmak istemiyorum’ talebine rağmen bu isimlerin dosyaya katılmasına karar verildiğini söyledi.

Ali İsmail Korkmaz’ın katili Mevlüt Saldoğan’ın dosyaya mağdur olarak katılımının kabul edildiğini hatırlatarak, “Ali İsmail Korkmaz’ın katili, hapis cezası almış, bir katili adam öldürdüğü için mağdur olarak davaya kattınız” dedi.

Mahkeme Başkanı ise "Taş ve sopayla yaralandığı için o yönden katılma kararı verildi" dedi.

Bu sırada Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ayağa kalkarak mahkeme başkanına tepki gösterdi.

Avukat Demir şöyle devam etti: Murat Papuç'la ilgili olarak TEM şube tarafından bir yazı geliyor. Sonraki gün bir başka yazı geliyor. Bu müzekkerelerde bu kişinin soyadını değiştirdiğini ve Eren olarak kaydettirdiğini söylüyorlar. Ancak siz Murat Papuç olarak dinlemeye devam ediyorsunuz. Dinlediğiniz bu kişi ya size sahte kimlik ibraz etti, ya da Murat Eren olduğunu bildiğiniz halde Papuç diye tutanağa geçtiniz. İkisi de suçtur. Sahte bir kişiyi tanık olarak dinlemişsiniz. Üç celse önce tutukluluğun AİHM içtihatına uygun olduğunu söylüyorsunuz, AİHM kararlarına değer verdiğinizi ifade ediyorsunuz, AİHM ihlal kararı verince, kesinleşmemeye sığınarak tutukluluğun devamına karar veriyorsunuz. Bu da başka bir ret sebebidir. Netice itibariyle Murat Papuç/Eren isimli sahte kişinin dinlenmesinden ibaret değil, saydığım ve eklenebilecek birçok hususta heyetiniz kanuna aykırı tutum almıştır. Sizi reddediyoruz.

AVUKAT ERDOĞAN: ALİ İSMAİL’E TEKME ATTIĞI İÇİN AYAĞI YARALANAN KİŞİYİ MAĞDUR YAPTINIZ

Ardından Ali İsmail Korkmaz ailesinin avukatı Ayhan Erdoğan, söz aldı. Mevlüt Saldoğan’ın dosyaya mağdur olarak katılmasına ilişkin konuşan Erdoğan, Mahkeme Başkanı'nın Saldoğan’ın "Taş ve sopayla yaralandığı için o yönden katılma kararı verildi" sözlerine yanıt verdi. Erdoğan, “Az önce bahsedildi, yargılama aşamasında da Korkmaz ailesinin avukatıydım. Taş ve sopa yaralanması nedeniyle olduğunu söylediniz. Gezi ile ilgili şikayeti rapor alması ile elde edilmiş. Saldoğan'ın aldığı rapor, ayak baş parmağının zarar görmesi nedeniyledir. O ayak bir cinayet silahıdır. Ali İsmail’i öldüren o tekmeyi o kadar şiddetli atmış ki ayak parmağı yaralanmış. Aldığı raporun gerekçesi de budur. Taş, sopa diye bir şikayeti de yoktur. Tek şikayeti işlediği cinayet nedeniyle işinden atılması ve mağdur olduğunu iddia etmesidir. Katılma kararına dayanak ettiğiniz sağlık raporuna konu yaralanma, cinayet nedeni ile oluşmuştur” dedi.

"BU BİR SİYASİ HESAPLAŞMADIR"

Avukat Erdoğan, sözlerinin devamında “Bunun başka bir anlamı var. Bu, siyasi bir hesaplaşma olduğunu gösteriyor. Gezi'de suç işleyen kamu görevlilerinin işlediği suçların aklanması anlamına gelir. Bu da bir ret sebebidir” diyerek HSK’ye de heyet ile ilgili şikayette bulunduğunu söyledi.

İLKİZ: SAVCILIĞIN "BİZDE YOK" DEDİĞİ İFADE NASIL OLDU DA DOSYAYA GİRDİ?

Ardından söz alan Avukat Fikret İlkiz, "Avukatlar olmadan ifadesi alınan Murat Papuç’un olmayan ifadesi nasıl olduysa daha sonra dosyaya girdi" diyerek şunları söyledi: 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yazılmış 17 Aralık 2019 tarihli bir yazı var, 'Murat Papuç'un ifadesini bize gönderin' diye. Savcılık bu yazıya ‘ifade bizde yok’ diye yanıt verdi ama sonra nasıl olduysa ifade bir şekilde dosyaya girdi. İfadelere bakınca anlıyoruz ki ifade sırasında pazartesi günü ara verilmiş, ifadenin kalanının tarihi perşembe devam ediyor. O arada ne oldu? Bunun basit bir maddi hata olmadığı açık. Heyetiniz tanığa bunu sormadı. Bunu nasıl sormazsınız diye heyetinize sormuyorum çünkü zaten anlatıldı. 'Bu tanığı niye dinliyorsunuz, rücu edin' dedik. Buna rağmen Murat Papuç sizin için bulunmaz bir tanık haline geldi. Heyetinizi reddediyorum.

"AKIL SAĞLIĞI BOZUK KİŞİ NASIL TANIK OLUYOR?"

Ardından Avukat Özgür Karaduman söz aldı ve "İddianamenin neden mesnetsiz ve adil yargılama yapılmasına olanak tanımadığını bir önceki heyete ayrıntılı biçimde anlatmıştık. Heyetiniz arada değişiklik yaptı, bunu tekrarlamak istemiyorum. Ancak tanık dinleme usulü de dahil olmak üzere pek çok hukuka aykırı kararınızın altında bu iddianame var" dedi.

Tanık olarak dinlenen Murat Papuç'a ilişkin sorular soran Karaduman, Papuç'un TSK'den akıl sağlığı bozuk olduğu için ayrıldığını belirterek "Daha önce bir meslektaşım ifade etti, elinize bir yazı ulaşmış her şeyden önce siz CMK uyarınca bu şahsın gerçek kimliğini tespit etmek için soru sordunuz mu? Ayrıca bizzat tanığın kendi yazdığı kitapta bulunduğu üzere, TSK'dan akıl sağlığı sorunları nedeni ile ayrılmış bir kişi. Bunu bilmeme ihtimaliniz olmadığını düşünüyoruz" dedi.

AVUKATTAN MAHKEME BAŞKANINA: SİZ DE SANIKLAR GİBİ FAKE HESAP MAĞDURUSUNUZ

Karaduman, "Bugün yayınlanan bir haberden sosyal medyayı takip ettiğinizi de gördük. Gezi karşıtı paylaşımları beğendiğiniz iddia ediliyor" deyince Mahkeme Başkanı, "Benim hesabım yok, bana ait değil" dedi. Karaduman bunun üzerine "Siz de sanıklar gibi fake hesap mağdurusunuz o zaman" yanıtını verdi.

Karaduman son olarak şunları söyledi: Eğer savunma bizzat siz yargıçlar tarafından engellenirse, bizim de yargılama adı altındaki bu tiyatroya ortak olmamız beklenemez. Talebimiz, Papuç ifadesinden geri dönülmesi, akıl sağlığının araştırılmasdır. Hukuka aykırı bu delilin dosyadan çıkarılması talebi ile birlikte sizi reddettiğimizi belirtiyoruz.

"MURAT PAPUÇ’UN VERDİĞİ 'BENİM RUH SAĞLIĞIM BOZUK, BENİ DİKKATE ALMAYIN' DİLEKÇESİ NEDEN DOSYADA YOK?"

Daha sonra ise Avukat Tuğçe Duygu Köksal söz aldı. Köksal tanık olarak dinlenen Murat Papuç isimli şahsın kendi kitabında kişilik bozukluğu olduğunu itiraf ettiğini belirtti. Köksal, "İşte bu tanık ortada soruşturma yokken, kendi rızası ile gelip beyanda bulunmak istiyor. Sonra beyanının dikkate alınamayacağını kendisi ilan ediyor. Öncesinde ise savcılığa bir dilekçe verdiğini, ruhsal durumunun yerinde olmadığını söylediğini açıklıyor ve diyor ki, 'Benim beyanlarım dikkate alınamaz’. Bunu basına açıklamış. Üstelik bunu basına fotoğrafını da paylaşarak açıklamış. Fakat bu dosyada bu dilekçeyi göremiyoruz. Mahkemeye bunu sorduk, herhangi bir yanıt alamadık. 'Benim ifadelerim dikkate alınamaz, benim zaten ruhsal bozukluklarım var' dedikten sonra ne hikmetse yine mahkemeye gidip tanık oluyor. Kendiliğinden Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidiyor, bir gaz maskesi teslim ediyor. Şimdi biz bu kişinin beyanını aldığınız tüm kayıtları izlemek ve dinlemek istiyoruz, bahsi geçen tanığın buraya getirilmesini talep ediyoruz ve reddihakim talebimizi de yineliyoruz” ifadelerini kullandı.

"HEYETİNİZ KETENPEREYE GETİRİLİYOR OLABİLİR Mİ?"

Mahkeme, reddihakim talebini değerlendirmek üzere ara vermek isteyince dosyada sanık olarak yargılanan Avukat Can Atalay itiraz etti. Atalay, mahkeme heyetine "Heyetiniz ketenpereye geliyor olabilir mi?" diye sordu. Dosyada bir tutuklunun olduğunu ifade eden Atalay, “Çok ağır bir suçlama ile karşı karşıyayız. Mahkemenizin takip ettiği usul kabul edilemez. Bir an için kabul etsek bile sizin bu dosyadan el çekmeniz gerekir. Siz bu yargılamaya devam edemezsiniz. Esas, usule kurban gitmesin. Biz buradayız, biz bu kadar ağır bir durumun karşısında söylüyoruz. Milyonlarca insan gibi Gezi’nin öznesiyiz, nesnesiyiz. Mevlüt Saldoğan yetmez, ya bu adamla ilgili katılma kararınızdan rücu edin ya da Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün de dosyaya katılmasını talep edin” dedi.

Atalay'ın ardından mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.

REDDİHAKİM TALEBİ REDDEDİLDİ, AVUKATLAR DURUŞMAYI TERK ETTİ

Verilen aranın ardından mahkeme reddihakim talebine ilişkin kararını açıkladı. Mahkeme başkanı reddihakkm talebini reddetti. Avukatlar karara tepki göstererek salonu terk etti. Terk etme kararını açıklayan Avukat Tolga Aytöre, “Karara itiraz ediyoruz. Sayın Baro Başkanının belirttiği gibi tanığın hayati tehlikesine ilişkin karar bizim açımızdan kabul edilemez. Duruşmayı takip etmeme kararı aldık. Duruşmadan ayrılıyoruz” dedi. Avukatlar salonu terk ederken, "Avukatlara muhtaç olacaksınız" diyerek mahkeme heyetine tepki gösterdi.

Avukatların kararı sonrası izleyiciler de alkışlayarak mahkemeyi protesto etti. İzleyicilerin tepkisi üzerine mahkeme heyeti izleyicilerin  salondan çıkarılmasına karar verdi.

Heyet tepkiler üzerine duruşmaya ara verdi.

MAHKEME AVUKATLAR OLMADAN YARGILAMAYA DEVAM ETMEK İSTEDİ, CHP’Lİ TANRIKULU İTİRAZ ETTİ

Aranın ardından mahkeme heyeti Osman Kavala’nın beyanına geçti. Mahkeme başkanı, Kavala’ya Murat Papuç’un ifadelerinin kendisine tebliğ edilip edilmediğini sordu, Kavala tebliğ edilmediğini söyledi. Kavala, Murat Papuç’un beyanlarının usule uygun olarak alınmadığını ve bu nedenle o ifadelere ilişkin beyanda bulunmayacağını söyledi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, Murat Papuç’un beyanlarını aktarmaya başladı.

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, mahkeme usulüne itiraz ederek avukatlar olmadan yargılamaya devam edilemeyeceğini söyledi. Mahkeme Başkanı Sezgin Tanrıkulu’na söz vermediği gibi dışarı çıkarılmasını istedi.

Tanrıkulu yerinden itirazlarını sıraladı, "Avukatlar olmadan yargılama devam edemez, ya ara vereceksiniz ya da erteleyeceksiniz” dedi ve savcının yanına gitti.

CHP Milletvekili Sera Kadıgil ise Tanrıkulu’nun dışarı çıkarılmak istenmesine tepki gösterdi, "Avukatlar olmayacak, tanığı avukatlar olmadan dinleyeceksiniz, karar vereceksiniz ve bunun adına da yargılama mı diyeceksiniz!" dedi

Tartışmalar üzerine mahkeme heyeti bir kez daha salondan çıktı.

HUKUKSUZ YARGILAMA DEVAM ETTİRİLMEK İSTENDİ

Heyet geri döndü ve yargılamanın devam edeceğini belirtti. Mahkeme, Osman Kavala'yı huzura alarak yeniden Papuç'un ifadelerine ilişkin beyanını sordu. Kavala, "Avukatlarım ve diğer sanık avukatları olmadığı ve tanığın beyanları yasaya uygun dinlenmediği için beyanda bulunmuyorum" dedi.

Kavala, savunmasına tahliye talebini yineleyerek devam etti: AİHM'nin açıkça belirttiği gibi bu dosyada suçlamalara dayanak olabilecek bir bilgi yoktur. Dolayısıyla benim hükümete karşı ayaklanma planladığım ve yönettiğime dair hiçbir bulgu yoktur. Yargılananların gizli bir planı gerçekleştirdiklerine dair hiçbir şey de mevcut değildir. Bu nendenle beni suçla ilişkilendirebilecek bir gizli bilginin, delilin olması mümkün değildir. Delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi hak ihlalidir.

AİHM'nin kararını hatırlatan Osman Kavala, "Mahkemenizin AİHM kararındaki kesin ve açık tespitleri gözardı etmesi anlaşılır değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve mahkemenizin kararı değişmezse bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal etmeye devam etmeniz anlamına gelmektedir. Hakkımdaki hukuksuz tutuklama uygulamasına derhal son verilmesi gerektiğine inanıyorum" dedi.

Ardından Mücella Yapıcı'ya söz verildi. Yapıcı, "Müdafim olmadan devam etmeyi uygun bulmuyorum" dedi. Dosyada sanık olarak yargılanan tüm isimler tek tek söz alarak "Avukatlarımız olmadan beyanda bulunmanın hukuka aykırı olacağını düşünüyoruz" dedi.

SAVCI, KAVALA'NIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI TALEP ETTİ

Mahkeme Başkanı, tüm itirazlara rağmen yargılamaya devam etti. Yargılama sırasında söz verilen duruşma savcısı, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamını isteyerek mütaalayı hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme karar vermek üzere duruşmaya ara verdi.

TANRIKULU JANDARMA ELİYLE SALONDAN ÇIKARILMAK İSTENDİ

Verilen aradan sonra Sezgin Tanrıkulu'nun salondan çıkarılma talebini jandarma eliyle Tanrıkulu'na iletilmek istendi. Tanrıkulu bu uygulmaya tepki gösterdi ve "Mahkemede bir kararınız varsa bunu mübaşir ile tebliğ edersiniz, jandarma ile benim işim yok" dedi. Tanrıkulu salondan çıkarıldı.

KAVALA'NIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ

Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Mevlüt Saldoğan hakkında verilen kararın geri alınması talebini reddetti. Savcıya mütalaanın hazırlanması için süre veren mahkeme başkanı, AİHM kararının kesinleşmediğini iddia ederek Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Dava 18 Şubat'a ertelendi.

NE OLMUŞTU?

Davada yargılanan 16 kişi, Gezi Parkı Eylemlerini düzenleyen "tepe yönetim" oldukları iddia edilirken, Osman Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihli “derhal serbest bırakılmalı” hükmüne rağmen henüz tahliye edilmiş değil.
24 Aralık’ta görülen duruşmada mahkeme, AİHM kararının kendilerine henüz ulaşmadığını gerekçe göstererek tahliye taleplerini reddetmiş, Adalet Bakanlığının duruşmadan önceki gün, yargılamanın yapıldığı yerel mahkemeye iletilmek üzere kararı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na kararın çevirisini gönderdiği ortaya çıkmıştı.
Duruşmada bir skandal yaşanmış ve Gezi direnişi sırasında Eskişehir’de darbedilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'a ölümcül tekmeyi attığı gerekçesiyle 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan polis Mevlüt Saldoğan'ın davaya müdahil olma talebini “zarar gördüğü” gerekçesiyle kabul edildi.
Ali İsmail Korkmaz'ın ailesi, cinayette suçlu bulunan polis Saldoğan'ın mağdur olarak Gezi Davasına müdahil edilmesi üzerine Hakimler ve Savcılar kuruluna başvuruda bulunarak kararın iptalini ve kararda imzası olan hakimlere soruşturma açılmasını talep etti.

GEZİ DAVASININ DÜNÜ BUGÜNÜ: AİHM İHLAL DEDİ, KAVALA TAHLİYE EDİLMEDİ

Gezi soruşturması, Gezi eylemlerinin ilk günlerinde başladı. Soruşturmayı yürüten isim Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle yetkili savcı Muammer Akkaş'tı. Yüzlerce sayfalık telefon görüşmeleri, polis fezlekesi, polisin fiziki takip sırasında çektiği fotoğraflar ve elbette sosyal medya paylaşımları dosyanın delilleri arasına girdi. Akkaş soruşturmayı yürütürken 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürüttüğü için görevden alındı.

Gezi Parkı eylemleri nedeniyle aralarında Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun bulunduğu yirmiden fazla kişi evlerinden gözaltına alındı, ancak sorgulandıktan sonra serbest bırakıldılar. 26 kişi hakkında Mart 2014’te ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, 29 Nisan 2015’te tüm sanıkların beraatine karar verdi.

Bu davadan 4 yıl sonra, 6 Kasım 2018'de düzenlenen operasyonla akademisyenler Prof. Dr. Betül Tanbay ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanvekili Yiğit Ekmekçi, Yönetim Kurulu Üyesi Ali Hakan Altınay, Genel Koordinatörü Asena Günal ve film yapımcısı Çiğdem Mater ile Meltem Aslan, sivil toplum çalışanları Yiğit Aksakoğlu, Filiz Telek, Bora Sarı, Yusuf Cıvır, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş gözaltına alındı. Gözaltına alınan 14 kişiden 12'si ifadelerinin ardından serbest bırakılırken Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Osman Kavala zaten aynı soruşturma kapsamında 1 Kasım 2017'den beri tutuklu bulunuyordu.

657 SAYFALIK İDDİANAMESİ, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DA DAHİL 746 MÜŞTEKİSİ VAR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturmada Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yöneticilerinden ve Taksim Dayanışması'ndan Mücella Yapıcı ve Avukat Can Atalay ile şehir plancısı Tayfun Kahraman ile Ahmet Saymadı ve Haluk Ağabeyoğlu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 28-30 Kasım 2018 tarihlerinde ifade verdi.
Soruşturma kapsamında 20 Şubat'ta, artık 'FETÖ' üyesi olmaktan aranan Akkaş'ın topladığı delillerin yer aldığı 657 sayfalık iddianame hazırlandı. 30. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianame kabul edildi.
İddianamede 746 müşteki yer alıyor. Müştekilerin başını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 61. hükümetin bakanları çekiyor. Davada 16 sanığın ayrı ayrı 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapisleri isteniyor.

16 KİŞİYE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİ

İddianamede Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/2)" suçlaması ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istendi.
Bu isimlere ayrıca "Mala zarar verme, nitelikli mala zarar verme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanuna muhalefet, nitelikli yağma (TCK 149), nitelikli yaralama (TCK 86), 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlamaları yöneltildi. 24 Haziran'da görülmeye başlanan davanın ilk duruşmasında Yiğit Aksaoğlu 221 günlük tutukluluğunun ardından tahliye edildi. Osman Kavala ise bugün itibariyle 783 gündür hapis.

AİHM HAK İHLALİ KARARI VERDİ, DERHAL "TAHLİYE" DEDİ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Osman Kavala’nın başvurusunu 10 Aralık’ta değerlendirdi ve hak ihlali kararı verdi. AİHM, Kavala’nın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 18. maddelerini ihlal ettiğine hükmetti. AİHS’in 5. maddesi başvurucunun tutukluluğunun “makul bir şüpheye dayanmadığı”, 18. maddesi ise “hukuki” değil “siyasi” sebeplere dayandığı anlamına geliyor. 

KAVALA, İHLAL KARARINA RAĞMEN TAHLİYE EDİLMEDİ

AİHM kararına rağmen 24 Aralık'ta görülen Gezi davasının dördüncü duruşmasında mahkeme AİHM'in, Kavala'nın tutukluluğu için ihlal kararına ve tanık beyanlarına rağmen Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

ALİ İSMAİL'İN KATİLİ MÜDAHİL OLDU

Son duruşmada ayrıca mahkeme Gezi direnişi sırasında Eskişehir’de darbedilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'a ölümcül tekmeyi attığı gerekçesiyle 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan polis Mevlüt Saldoğan'ın davaya müdahil olma talebini “zarar gördüğü" iddiasıyla kabul etti.
Mevlüt Saldoğan yargılandığı davada kendisini "Vurduğum kişi Ali İsmail Korkmaz değildi. Ben devletimi savundum" şeklinde savunmuştu.

Korkmaz Ailesi ve Ali İsmail Korkmaz Dava Komitesi Avukatları, Mevlüt Saldoğan'ın davaya müdahil olmasına dair bir basın açıklaması yaptı. Ali İsmail Korkmaz'ın ağabeyi Gürkan Korkmaz'ın Twitter hesabından paylaştığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Basına ve Kamuoyuna,

Ali İsmail’i kaybettiğimiz 2013 yılından beri onun anısını yaşatma, düşlerini hayata geçirme mücadelemizin yanı sıra hepinizin bildiği gibi dört yıl süren bir de adalet mücadelesi verdik. Kamu görevlilerinin soruştruma sürecinden başlayarak failleri koruma, olayı örtbas etme çabalarına rağmen avukatlarımzın yoğun emekleri ve basın mensuplarınn ısrarlı takibi sonucu Ali İsmail’in ölümüne neden olan dördü polis 8 kişi yarglandı ve çeştli düzeylerde cezalara mahkum oldu. Bu sanıklardan, dosyada birinci derecede fail olarak yer alan Mevlüt Saldoğan, Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 13 yıl hapse mahkum edildi. Uygulanan indirimle bu ceza 10 yıl 10 aya düştü ve yerel mahkemenin diğer sanıklar hakkında verdiği karar gibi bu karar da Yargıtay tarafından onandı. Bugün Mevlüt Saldoğan’ın İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren “Gezi Davası”na müdahil olarak kabul edilmesi gerçeğiyle karşı karşıyayız. Kendisi 30. Ağır Ceza Mahkemesi talimatıyla 28 Haziran 2019’da verdiği ifadesinde “mesleki itibarını ve kariyerini kaybettiği” iddiasıyla şikayetçi olduğunu belirtmiş, buna karşılık 30. Ağır Ceza Mahkemesi de Saldoğan’ın davaya katılma talebini uygun görmüştür.

Bu karar herhangi bir yargısal işlemin ötesinde anlamlar içermektedir. Bizim açımızdan 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin, iki mahkemenin vermiş olduğu kararı sanığın hanesine “mağduriyet” olarak işlemesi en basit anlamıyla bir suçlunun aklanması, en geniş anlamıyla ise yargının bir hesaplaşma aracı olarak kullanılmasıdır.

Üzerinden yaklaşık yedi yıl geçmesine rağmen 79 ilde en az 2 buçuk milyon insanın katıldığı barışçıl gösterilerin haklılığı orta yerde durmaktadır. Halen Gezi’yle derdi olanların Gezi’de “finansör” ya da “dış mihrak” arama çabaları nafiledir. Barışçıl gösteriler karşısında keyfi güç kullanarak ölümlere yol açan kolluk kuvvetlerini mağdur olarak bu davaya dahil etmek, görevi kötüye kullanmanın ötesinde bir tutumdur. Korkarız ki bu tutum, kamu görevlilerinin karıştığı suçlarda her daim devreye giren cezasızlık zırhını bir kez daha güçlendirecek, suçluları cesaretlendirecektir. Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi ve davanın avukatları olarak 23 Ocak 2020 tarihinde Hakimler Savcılar Kurulu’na (HSK) sunduğumuz şikayet dilekçesi ile bu kararda imzası bulunan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi heyet üyeleri Galip Mehmet Perk, Talip Ergen ve Barış Öztürk hakkında soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığından izin talep edilmesini, “kasten yaralama sonucu ölüme neden olma” suçundan hüküm giymiş Mevlüt Saldoğan’ın davaya katılma kararının ise derhal kaldırılmasını istediğimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bu davanın sonuna dek takipçisi olacağız...

Korkmaz Ailesi ve Ali İsmail Korkmaz Dava Komitesi Avukatları

ÖNCEKİ HABER

Kırıkkale'de 3 Afgan mülteci, karbonmonoksit gazından zehirlendi

SONRAKİ HABER

Dünya Sağlık Örgütü: Hata yaptık, aciliyet yüksek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...