21 Ocak 2020 11:01

Tercan'daki krom madenine dair bilirkişi raporu: İnsan sağlığı olumsuz etkilenebilir

Erzincan Tercan'daki krom madeninin kapasite artırımına karşı açılan davada hazırlanan bilirkişi raporunda, "ÇED gerekli değildir" kararının insan sağlığını olumsuz etkileyebileceği vurgulandı.

Bilirkişi incelemesi | Fotoğraf: MA

Paylaş

Orhan KURUL
Dersim

Erzincan'ın Tercan ilçesine bağlı Konarlı köyünde yürütülmek istenen krom madenciliği projesinin kapasite artırımına ilişkin "ÇED gerekli değildir" kararı verildi. Bu karara dair yürütmenin durdurulması ve iptali talebiyle açılan davada verilen keşif kararı sonrası bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, Konarlı halkının kullandığı su kaynağının maden sahasına oldukça yakın olduğunu ve kirlilikten etkilenmesinin söz konusu olduğu vurgulandı. Raporda ayrıca “ÇED gerekli değildir kararının çevre ve mevzuat uyarınca gerekli kriterleri taşımadığı, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratabileceği düşünülmektedir” denildi. Kararı değerlendiren Av. Barış Yıldırım, "Bu havzanın su kaynaklarının kirlenmesi, kirletilmesi, milyonlarca insanın ve sayısız canlının zarar görmesi anlamına gelir" dedi.

Avukat Barış Yıldırım, Konarlı köyü sınırları içerisinde yürütülmek istenen krom madenciliği projesinin kapasite artırımına ilişkin verilen "ÇED gerekli değildir" kararına karşı Erzincan İdare Mahkemesine yürütmenin durdurulması ve iptali maksadıyla dava açtı. Davada alınan keşif kararı sonrası bilirkişi heyeti, 25 sayfalık bir rapor sundu.

"TANITIM DOSYASINDA BELİRSİZLİKLER VAR"

Bilirkişi raporunda, maden şirketinin proje tanıtım dosyasındaki eksikliklere ve belirsizliklere dikkat çekildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:

"Proje tanıtım dosyasının 19. sayfasında günlük su tüketiminin (kullanım suyu ve toz bastırma) 182,25 ton olacağı belirtilmektedir. Ocaktan çıkacak yeraltı suyunun havuza alınıp çöktürüleceği ve analizlerinin uygun çıkması durumunda sulama amaçlı kullanılacağı belirtilmekle birlikte bu suyun miktarının ne olacağı, sulamaya yetip yetmeyeceği belirsizdir. Ayrıca maden sahasında yer altı suyu drenajı yapılmasının, köy tarafından kullanılan ve maden sahasına yaklaşık 220 metre mesafede olan su kaynağına miktar ve kalite yönünden olabilecek etkisi incelenmemiş ve değerlendirilmemiştir.”

"İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİ YARATABİLİR"

Konarlı halkı tarafından kullanılan su kaynağının, maden sahasına oldukça yakın olduğu belirtilen ve bu suyun kirlenmesi ihtimalinin söz konusu olduğu vurgulanan raporda "Krom, toksik bir metal olup canlılar için tehlikelidir. Sudaki Ph değişimleri de suyun içilebilir özelliğinin kaybolmasına neden olabilmektedir. Bu durumlar değerlendirilmemiştir" denildi.

Raporun sonuç bölümünde de "ÇED gerekli değildir kararının, etki alanındaki yerleşim yerlerine gereği gibi duyurulmaması, iki farklı alanda aynı anda faaliyet gösterilmesi nedeniyle faaliyetin ÇED'e tabi olması gerekirken ÇED gerekli değildir kararı verilmesi, maden alanında kaynaklanacak yeraltı sularının etkisi ve arıtma alternatiflerinin yeterince değerlendirilmemesi hususları göz önüne alındığında; ÇED gerekli değildir kararının çevre ve mevzuat uyarınca gerekli kriterleri taşımadığı, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratabileceği düşünülmektedir” ifadelerine yer verildi.

"KESİN KORUMA ALTINDAKİ TÜRLERİ BARINDIRIYOR"

Raporu değerlendiren Avukat Barış Yıldırım, "ÇED gerekli değildir" kararının çevre ve mevzuat uyarınca gerekli kriterleri taşımadığı, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratabileceği gerekçelerinin ortaya konulduğunu ve projenin iptal edilmesi gerektiğinin kanaat olarak bildirildiğini söyledi.

Yıldırım, Konarlı havzasının ve Şıh Köy Deresi'nin, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesinde tanımlanan ve kesin koruma altında olan flora ve fauna türlerini barındırdığına dikkat çetki.

"FAUNA VE FLORASI GÜÇLÜ BİR BÖLGE"

Bölgede yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, su samuru gibi türlerin bulunduğunu ve bölgenin florasının da oldukça güçlü olduğunu aktaran Yıldırım, "Tercan Bölgesini Munzur florasının bir parçası olarak değerlendirmek gerekiyor. Zaten Munzur havzasında bugüne kadar saptanmış 1900'ü aşkın bitki var. Bu sayı çok yüksek bir sayı. Bölgede çok kaliteli bir bal üretimi yapılıyor, florasındaki zenginlikten kaynaklı. Bu madencilik faaliyetleri şayet yürütülmüş olsaydı, su kaynakları, geri dönüşümsüz olarak zarar görecekti ve arıcılık faaliyetinde zararın meydana gelmesi de kaçınılmazdı” dedi.

"KARASU HAVZASININ EKOSİSTEMİ CİDDİ BİR YIKIMLA KARŞI KARŞIYA"

Bölgede geçmişte yürütülmek istenen bir HES projesinin olduğunu da hatırlatan Yıldırım, “O proje de açtığımız dava kapsamında Sivas İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi" dedi. Fırat Karasu Havzasının alt havzası durumunda olan Şıh Köy Havzası üzerinde geçmişte inşa edilen baraj ve HES projelerinden dolayı ekosistemin çok ciddi bir yıkımla karşı karşıya olduğunu belirten Yıldırım, "Havza üzerinden yürütülmek istenen Armağan HES projesi, Sansa HES projesine aktif bir şekilde müdahale ettik, davalar açtık. Netice itibarıyla Karasu üzerinde şu an İliç bölgesinde yapımı tamamlanmış biri baraj tipi olmak üzere iki tane HES projesi bulunuyor. Bunlar şu an işler durumda” diye konuştu.

"YÖRENİN KORUNMASI GEREKİYOR"

İliç ve Kemaliye bölgesinde yürütülen madencilik projelerinden kaynaklı ekosistem değerlerinde olumsuz anlamda ciddi farklılaşmaların bulunduğunun yöre halkı tarafından ifade edildiğini de sözlerine ekleyen Yıldırım, şöyle devam etti:

“Bizler geçmişte İliç bölgesinde yürütülen altın madenciliği kapasite artırımına ilişkin 'ÇED gerekli değildir' kararına karşı da dava açmış ve iptal kararı almıştık. Fakat halihazırda Kemaliye Bölgesinde -ki ekosistemi güçlü bir saha- madencilik faaliyeti için hazırlıklar yapıldığını, sondajların yapıldığını biliyoruz. Bölge, Avrupa Konseyi ülkeler arasında en güçlü ekosistemleri barındıran Türkiye'deki en önemli sahalardan biri. Yörenin korunması gerekiyor. Fırat havzası sadece Erzincan, Elazığ, Tunceli yöresini değil aynı zamanda Güney ve Doğu Anadolu hatta Ortadoğu’nun tamamını ilgilendiren bir havza. Bu havzanın su kaynaklarının kirlenmesi, kirletilmesi, milyonlarca insanın ve sayısız miktarda canlının bundan zarar görmesi anlamına gelir.”

 

ÖNCEKİ HABER

Çaltılıdere halkı atık depolama tesisinin kapatılmasını istiyor

SONRAKİ HABER

Grev yasakları Anayasaya aykırı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...