18 Ocak 2020 14:27 Güncelleme: 18 Ocak 2020 14:49

JMO İzmir Şubesi, Kanal İstanbul projesiyle ilgili konferans düzenledi

JMO İzmir Şubesinin Kanal İstanbul projesiyle ilgili düzenlediği konferansta konuşan Jeoloji Mühendisi Ali Esen Arpat, projenin İstanbul’un ekolojisine zarar vereceğini söyledi.

GÜNCELLENDİ

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şubesi Kanal İstanbul projesiyle ilgili konferans düzenledi. İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansa konuşması olarak Jeoloji Mühendisi Ali Esen Arpat katıldı. Konferansın açılış konuşmasını Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Alim Murathan yaptı. Kanal İstanbul projesinin tüm itirazlara rağmen ÇED raporunun hızlıca hazırlandığını dile getiren Murathan, akademik araştırmalar ile de bu projenin İstanbul’a zarar vereceğinin ortaya konduğunu hatırlattı.

“YIKIM PROJESİNE BİLİMSEL OLARAK KARŞI ÇIKACAĞIZ”

Murathan, “Rant ekonomisi oluşturuldu ve çok derin yapısal kriz söz konusu. Bu kriz sadece ekonomik değil ülkenin siyasal yapısını da içine aldı. Bu kriz bugün saray rejiminin krizidir. Saray rejimi maalesef cumhuriyet rejimini yok etmiş durumda, adaleti ve hukuku hiçe sayıyor. Bu ülkede yaşayan 45 milyon insan yoksulluk sınırında yaşıyor. Eğitim sistemi çökmüş, tarım sistemi yok olmuş durumda, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri sıradan durumlara geldi. Artık toplu intiharlar gündemimizde ve bütün bunlara karşı çıkanı saray rejimi hain olarak adlandırılıyor. Bizler ise saray rejimine karşı cumhuriyeti, karanlığa karşı aydınlığı savunmaya devam edeceğiz. Bu yıkım projesi anlama gelen projeyi bilimsel olarak konuşarak karşı çıkacağız” diye konuştu.

Hazırladığı sunum ile projenin yapılacağı bölgeyi anlatan Jeoloji Mühendisi Ali Esen Arpat, Kanal İstanbul projesinin su kaynakları ve bulunduğu güzergahın eko sistemini, kanal kazılarını, yamaç duraylılığını, inşaattan çıkacak hafriyat, kıyı dolguları, kanal güzergahı, kanalın bir İstanbul depremi karşısındaki risklerini, İstanbul ulaşımında yaşanacak sıkıntıları anlattı. Projenin boğazda tehlikeli madde taşınmasından dolayı oluşan sorunlara çözüm için yapılmak istendiğinin söylediğini belirten Arpat, İstanbul’un daha öncelikli sorunlarından birisi depremdir. Olabileceği beklenen bir depremin olumsuz etkilerini önlemek için yatırımlar yapılmazken yatırımın bu projeye yapılması gerçekten bu kanal acil mi sorusunu akıllara getiriyor” dedi.

“PROJE KORUNAN BÖLGELERİ YAPILAŞMAYA AÇACAK”

İstanbul’un çevre düzeni planına değinen Arpat, “Bu planlarda İstanbul’un yaşam destek alanlarının kuzeyde yer aldığını ve koruma çabası olduğu ifade edilmiş. Ancak üçüncü köprü, yeni havalimanı bu bölgeye yapılmış durumda ve Kanal İstanbul da kuzeye yapılmak isteniyor. Mega kent denen çarpık yapılaşma ile İstanbul yok oluyor. Mega kent olmanın ağır bedelleri var. Ekolojik değerlerin korunması, sosyal refahın bölgesel olarak paylaşılması ve kentin yaşanabilir bir yer olması şartları var. Ancak kuzeye yapılan ve yapılması planlanan projeler, İstanbul’un sınırsızca büyümesi anlamına gelmektedir. İstanbul’u büyütüp kuzeyle birleştireceğiz demektir bu. Kanal İstanbul bugüne kadar korunmak istenen yerlerin artık yapılaşmaya açılacağı anlamına da gelmektedir” diye konuştu.

“İMZA ATTIĞINIZ SÖZLEŞMELERE GÖRE SUÇLUSUNUZ”

Türkiye’nin doğayı korumak için uluslararası birçok sözleşmeye imza attığını hatırlatan Arpat, “Sözleşmelere göre ekosistemin bu kanaldan zarar görmeyeceğini bilimsel olarak kanıtlamanız lazım. Ama bunlar dikkate alınmıyor. Bilimsel şüphe olduğu zamanlar projenin yapılmaması gerekir. Buna benzer maddelerin altına Türkiye imza atmış durumda. İmza attığınız sözleşmelere göre suçlusunuz” diyerek projenin çevresel felakete yol açacağını ve buna karşı projeye hayır demenin önemine vurgu yaptı. (İzmir/EVRENSEL)

Reklam