08 Ocak 2020 01:26

Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek: Militarist dış politika daha büyük krizler doğuruyor

Putin ve Erdoğan’ın masasındaki Suriye ve Libya krizlerini değerlendiren Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, "Askeri başarısızlıklardan sonra oturulan müzakere masaları daha kötüsüne sürüklüyor" dedi.

Fotoğraf: Kayhan Özer/Cumhurbaşkanlığı/DHA

Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün bir araya gelecek.  Son olarak Türkiye'nin Libya’da askeri destek sağlamak üzere peyderpey birliklerini göndereceği Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) karşı savaşan Tobruk merkezli General Halife Hafter kontrolündeki Libya Ulusal Ordusu’nun Sirte kentini ele geçirdiği öne sürüldü. Hafter güçleri, Mısır, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fransa ve Rusya'dan destek buluyor.

Türkiye-Rusya ilişkileri bakımından Suriye bir dönüm noktasıydı. Bugün gelinen notada ise İdlib operasyonuyla birlikte çıkarların karşı karşıya geldiği bir süreç var. Her ne kadar ilişkiler bozulmuş görülmese de İdlib'de Soçi mutabakatına uymamakla eleştiriliyor Türkiye… Türkiye ve Rusya'nın siyasi olarak müdahil olduğu bir ülke de Libya. Hükümet Libya’ya asker gönderme kararı aldı, ancak Rusya diğer cepheye destek veriyor.

Vladimir Putin böyle krizlerin ortasında Türkiye’ye geliyor. Masadaki gündem başlıklarını Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek ile konuştuk.  Özpek, gerek Suriye, gerek Doğu Akdeniz gerekse Libya konusunda Türkiye’nin, dış politikayı militarist bir yöntem olarak ele almaya başladığına dikkat çekti. Türkiye’nin askeri başarıyla diplomatik kilitleri açabileceğini düşündüğüne vurgu yapan Özpek, “Bu anlayış, haliyle her askeri hamlenin başarılı olması gerektiğine dayanıyor. Barış Pınarı Harekatı gösterdi ki, askeri başarı elde etmek sanıldığı kadar kolay bir iş değil ve askeri başarısızlıklardan sonra oturulan müzakere masaları askeri operasyon öncesinde bulunduğunuz yerden daha kötüsüne sürüklüyor sizi” dedi.

"TÜRKİYE, SURİYE KONUSUNDA RUSYA’NIN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ ALDI"

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinden Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, İdlib konusunda Rusya’nın Türkiye’yi Soçi mutabakatına uymamakla eleştirmesine ilişkin şöyle dedi: Bu açıkçası herkes tarafından beklenen bir sondu. Ankara da meselenin buraya varacağını çok önceden biliyordu. Hatta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 2018 yılının 5 Eylül günü yaptığı bir açıklama var ve HTŞ'nin bahane edilerek İdlib'e bir saldırı planlandığı ifade ediliyor. Dolayısıyla hiç kimse için şok edici bir durum yok ortada. Üstelik, Türkiye, Suriye politikasını Rusya'dan bazı izinler koparmak için büyük yükümlülükler altına girmek gibi bir stratejiye bağlamış durumda. Afrin operasyonu karşılığında birçok şeyin sözü veridi. Mesela İdlib bölgesindeki radikal unsurları kontrol edebileceğinin taahhütünü verdi Türkiye. Ancak bunun gerçekleşmeyeceği bariz bir şekilde ortadaydı ve buna rağmen bölgede (İdlib) barışın sağlanamaması durumunda Rusya ve Şam güçlerinin operasyon yapma hakkını tanıdı. Yani Türkiye birçok metnin altına imza attı. Bunlar arasında Suriye'nin kuzeyinde, Fırat'ın doğusunda devam eden ateşkes anlaşması da var. Yani Türkiye için hem PYD karşıtı ajanda hem de Esad muhalifleri yanlısı ajanda ciddi bir şekilde sınırlandırıldı Rusya tarafından. Burada bir statükonun oluşmasını Rusya arzu ediyor. Bu statükoyu Türkiye'nin bozamayacağını ve birçok problemle karşı karşıya kalacağını düşünüyorum.

"LİBYA İÇ SAVAŞI UZARSA RUSYA YENİ KOZLARINI SUNABİLİR"

Türkiye ve Rusya’nın siyasi olarak müdahil olduğu ülke Libya’ya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özpek, iç savaş uzun sürerse iki ülke arasında bir kriz beklediğini söyledi. Türkiye’nin Libya konusunda siyasi olarak hatalı bir tavır içinde olduğunu söyleyen Burak Bilgehan Özpek, Türkiye’nin iç savaşın devam ettiği, denizaşırı bir ülkede askeri aktivizm içerisine girmek istediğini anlattı. Özpek şöyle devam etti: İç savaş eğer uzun sürerse Rusya elindeki diğer kozları oynayabilir. Rusya hem İdlib'e yoğunlaşıp Türkiye'yi yeni bir göç dalgasıyla baş başa bırakabilir hem de Fırat'ın doğusundaki PYD güçleri vasıtasıyla Kürt sorununun yeniden Türkiye'nin güvenlik açığı haline gelmesini sağlayabilir.

“Birçok devletin çıkarlarının kesiştiği bir nokta Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları. Libya ile beraber düşünüldüğünde Doğu Akdeniz'de müttefiksiz yürüyen bir Türkiye var… Bu görüşmeden Doğu Akdeniz konusunda nasıl sonuç çıkar?​” sorusunu yönelttiğimiz Burak Bilgehan Özpek de şu ifadeleri kullandı: Hafter'i mağlup edip, ulusal mütabakat hükümetinin fiili egemenliğini tesis etmek gerekiyor. Bu durum bile başlı başına sorunları çözmek için yeterli değil. Sadece yeni diplomatik müzakere süreçleri başlatacak. Bunun yerine hukuki ve fiili egemenliğini tesis edebilmeyi başarmış yönetimlerle diplomatik görüşmeler başlayabilir. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi bu gibi sorunların kıyıdaş devletlerin müzakeresi ile çözülmesi prensibine dayanıyor. Akdeniz'e en uzun kıyı şeridine sahip ülke olarak Türkiye bu tip müzakerelerden başarıyla çıkabilir.

"TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI ASKERİLEŞİYOR"

Türkiye’nin dış politikasının ‘askerileşmesine ve militarist bir yöntem olarak ele almasına’ dikkat çeken Özpek, Türkiye’nin askeri başarıyla diplomatik kilitleri açabileceğini düşündüğüne vurgu yaptı Özpek, “Bu anlayış, haliyle, her askeri hamlenin başarılı olması gerektiğine dayanıyor. Barış Pınarı Harekatı gösterdi ki, askeri başarı elde etmek sanıldığı kadar kolay bir iş değil ve askeri başarısızlıklardan sonra oturulan müzakere masaları askeri operasyon öncesinde bulunduğunuz yerden daha kötüsüne sizi sürüklüyor. Bu durum da bizi, askeri müdahalenin bir amaca hizmet etmekten çok bizzat kendisinin bir amaç olduğu noktasına getiriyor. Yani hükümetin bir şekilde siyasi sorunları askerileştirerek bir güvenlik atmosferi, olağanüstü durum yaratma eğilimi olduğunu gözlemliyoruz. Bu şekilde içeride yükselen muhalefeti doğrudan hedef almak zorunda kalmadan, dolaylı olarak bastırabileceğini düşünüyor. Zira, son yerel seçimler gösterdi ki doğrudan hedef alınan siyasi parti veya lider bir popülarite kazanıyor.

ÖNCEKİ HABER

Mektup: Sabaha kadar denizi düşünenlere

SONRAKİ HABER

Aydınlık Genel Yayın Yönetmenine tepki gösterdi, Ulusal Kanal'dan istifa etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...