Gotik’ten beslenen bir roman: Craven Malikanesi

Özlem ERTAN

Hayaletler, ürkütücü yapılar, sisle kaplı ormanlık araziler, dolunayın altında öte dünyaya açılan birer kapı gibi görünen mezarlıklar ve yaşadığımız dünyanın katı gerçekçiliğiyle taban tabana zıt doğaüstü vakalar… Tüm bu saydıklarım Gotik dediğimiz edebiyat türünü tanımlarken kullanılan ifadeler. 

On sekizinci asrın sonlarına doğru Avrupa’da ortaya çıkan Gotik Edebiyat, başta korku olmak üzere polisiye ve bilimkurgu türlerine de temel oluşturan geleneğin adıdır aynı zamanda. Adını Roma İmparatorluğu’nu yıkan kuzeyli “barbar” kavim Gotlardan alan bu edebi türün ilk örneği kabul edilen ‘Otranto Şatosu’, 1764 senesinde basılmıştı. Horace Walpole tarafından kaleme alınan bu roman, yazının girişinde ifade ettiğim özellikleri bünyesinde barındıran bir eserdi.

‘Otranto Şatosu’ başlangıçtı. Akabinde edebiyat tarihine geçmiş ve klasikler arasına girmiş Gotik romanlar geldi. Bunlar arasında Mary Shelley’nin ‘Frankenstein’, Bram Stoker’ın ‘Dracula’, Oscar Wilde’ın ‘Dorian Gray’in Portresi’, Henry James’in ‘Yürek Burgusu’, Shirley Jackson’ın ‘Biz Hep Şatoda Yaşadık’ romanları sayılabilir.

OKURLARA GÖRE "EN İYİ KORKU ROMANI"

Gotik gelenek, edebiyatı özellikle de Korku Edebiyatı’nı beslemeye devam ediyor. Pek çok çağdaş romanda Gotik akımın belirgin biçimsel özelliklerine rastlamak mümkün. Kısa süre önce Çınar Yayınları’ndan çıkan ‘Craven Malikanesi’ de bunlar arasında. Darcy Coates’in imzasını taşıyan romanı Türkçeye Leyla Esen kazandırdı. Editörlüğünü ise korku ve fantazya türlerinde son derece yetkin bir isim olan Yankı Enki yaptı.

Dünyanın her tarafından kitap okurlarını buluşturan Goodreads sitesinde “2018’in En İyi Korku Romanı” seçilen ‘Craven Malikanesi’, hızla okunan ve okurda merak duygusu uyandıran bir korku romanı. Yazarı atmosfer yaratma konusunda da başarılı bulduğumu söyleyebilirim.

Biraz da romanın konusundan bahsedelim.

"BİR ŞANS VER, GECE BURADA KAL"

Geçim sıkıntısı çeken yardımsever bir genç olan Daniel, Bran adında birinden mektupla iş teklifi alır. Ondan istenen etrafı ormanlarla çevrili Craven Malikanesi’nde bahçıvanlık yapmasıdır… Daniel bu alışılmadık teklifin şaka olduğunu düşünse de işe çok ihtiyacı olduğundan, malikaneye gidip bakmaya karar verir. Sık ağaçlarla dolu, yıllardır kullanılmadığından çalılarla kaplanmış patika yolda ilerleyerek malikaneye vardığında son derece tuhaf bir manzarayla karşılaşır. Burada yüzlerce yıldır kimse yaşamıyor gibidir. Ortasında anıtsal bir mezar bulunan bahçede uçuşup duran kargaları saymazsak canlı namına sadece siyah, sıska bir kedi görür. 

Daniel malikanenin salonunda kendisi için bırakılmış bir zarf bulur. İçindeki notta işi kabul ettiği taktirde, onun için hazırlanan bahçıvan konutunda kalabileceği belirtilmektedir. İki tane de eski altın para vardır zarfta. Evde uyulması gereken kurallarla ilgili kısım ise çok ilginçtir.

KEŞFEDİLMEYİ BEKLEYEN NİCE GİZEM VAR

Daniel, gece yarısından sonra asla konutundan çıkmamalı ve perdelerini kapalı tutmalıdır. Kapının ya da pencerelerin çalındığını duysa bile açmamalıdır. Malikaneye dışarıdan birini getirmesi ve konutun en yüksek yerini oluşturan kuleye çıkması ise kesinlikle yasaktır. Her ne kadar bu kurallar ve malikanenin tekinsiz hali Daniel’i korkutsa da işi kabul eder. İlk gece gerçekten de tuhaf sesler duyar ve pencerenin önünde gezinen gölgeler görür. Craven Malikanesi’nde keşfedilmeyi bekleyen nice gizem vardır. Evin sırları yüzlerce yıl öncesinde kalmış cadı avlarından, eski dünyadan taşınan lanetlere, savaş lordlarına, gizemli bir hastalığa ve şekil değiştiren varlıklara kadar uzanmaktadır.

‘Craven Malikanesi’, Gotik Edebiyat geleneğinden beslenen keyifli bir roman. Kurgusu, dilinin akıcılığı ve işlenişiyle korku edebiyatı sevenleri mutlu edecek. Romanın çevirisinin de son derece başarılı olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

Gazeteci ve yazar Özlem Ertan: Müzikle korku her zaman iç içe olmuştur