30 Aralık 2019 00:06 Güncelleme: 30 Aralık 2019 05:13

Çineli maden işçisinin hali: Silikozis olduklarını iş başvurusunda öğreniyorlar

Aydın Çine’deki feldspat ve kuvars madenlerinde çalışan işçiler silikozis olduklarını iş başvuruları sırasında öğreniyor.

GÜNCELLENDİ

Fotoğraf: Evrensel

Reklam

Yoldaş TAŞ
Aydın

Aydın’ın 50 bin nüfusluk Çine ilçesinde Polat Maden, Kaltun Maden, Kömürcüoğlu Madencilik, Microma Madencilik, Eysim Madencilik başta olmak üzere yaklaşık 25 maden işletmesinde 6 bin maden işçisi çalışıyor. Maden işçilerinin anlattıkları, işçilerin çalışma koşullarını ve sömürüyü gözler önüne seriyor:

“Sağlık taramasında çekilen filmlerin sonuçları bizimle paylaşılmıyor. Silikozise yakalanan işçileri hasta olduğunu bile söylemeden işten atıyorlar. İşçiler silikozise yakalandığını başka bir madene iş başvurusu yaparken istenen sağlık raporundan öğreniyor.”

Maden işçileri, bu kötü koşullara karşı Genel Maden İşçileri Sendikasında (GMİS) örgütlenme mücadelesi veriyor.

‘EN BÜYÜK SORUN MESLEK HASTALIĞI’

10 yıldır aynı firmada çalışan, feldspat ve kuvars madenlerini ürettiklerini söyleyen bir işçi, “Bu madenler cam, petrokimya ve demir-çelik üretimlerinde hammadde olarak kullanılıyor. Maddeler çok zehirli olduğu için işçi sağlığı ve güvenliğinin olmadığı yerlerde silikozis başta olmak üzere çeşitli akciğer hastalıklarına yol açıyor” diyor. Çine’nin en büyük probleminin meslek hastalıkları olduğunu dile getiren işçi, “İşveren maliyeti bin 500 lira civarında olan ve bu madende kullanılması gereken maske yerine 10 liralık M3 adında maskeler dağıtıyor” diyor.

Bir başka firmada 6 yıldır çalışan bir işçi de “6 ayda bir sağlık taramasından geçiyoruz, akciğer filmleri çekiliyor fakat bu filmlerin sonuçları işçilerle paylaşılmıyor. Şu an Kaltun’da 25 silikozis hastası işçi var. İşveren silikozise yakalanan işçilere hasta olduğunu bile söylemeden çeşitli bahanelerle işten atıyor” diyor. İşçilerin silikozise yakalandığını başka bir madene iş başvurusu yaparken istenen sağlık raporunda öğrendiğini söylüyor.

‘VAHŞİ MADENCİLİĞE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ’

“Biz burada vahşi madenciliğe karşı mücadele ediyoruz” diyen bir işçi de sözlerine şöyle devam ediyor: “Bunların gözünü kâr hırsı bürümüş durumda. İşçiymiş, insanmış umurlarında bile değil.” Sürekli hakaret ve işten atılma tehdidi ile çalıştıklarını anlatan işçi şunları söylüyor: “Fabrika müdürü, işçilerin işe gelirken kullandığı araçların olduğu bölgeye hayvan pisliği döktürüyor, sırf biz araçlarımızı, motosikletlerimizi koymayalım diye.”

‘KADINLARA DAHA FAZLA HAKARET VE MOBBİNG’

Eşi ile aynı işletmede çalışan bir kadın işçi, çalıştıkları yerin soğuk olduğunu, kadın çalışanlara bot verilmediğini ve hastalandıkları zaman rapor almak istediklerinde ise hemen işten atılma ile tehdit edildiklerini söylüyor. Hakaret ve mobbinge kadınların daha fazla maruz kaldığını ifade eden kadın işçi, “Müdürler sanki bir erkek ile konuşuyormuş gibi konuştukları için bazen kadın olduğumuzu unutuyoruz, bu komik değil acı bir durum. Sürekli tepende hadi hadi sesleri, vardiya başına 100 ton üretim zorunluluğu, akşam eve gittin mi dinlenmek gibi fırsatın da yok” diyor.

‘ÇİNE DENETİMSİZ VE İŞ GÜVENLİĞİ HİÇE SAYILAN BİR YER’

Çine’nin kaçak maden ocaklarıyla dolu olduğunu belirten bir işçi de “Denetimsiz ve iş güvenliği önlemlerinin hiçe sayıldığı bir yer. Mesela Kömürcüoğlu’nda 3 işçi kardeşimiz iş cinayetinde hayatını kaybetti. Ocağın ruhsatının olmadığı açıklandı daha sonra. Bir arkadaşımızın ciğerinde feldspat madeninden ötürü cam oluşmuştu. Eşi ile aynı işletmede çalışan bir arkadaşımızın silikozis olduğu ortaya çıkınca müdür yanına çağırıyor ve ‘Seni işten çıkaralım, ama eşine yüksek ücret verelim sen de işletmeden şikayetçi olma. Temiz ciğeri olan bir akrabanızı da işe alalım konuyu kapatalım’ diyor. Madencinin hali bu işte” diyor.

Başka bir maden ocağında çalışan bir işçi de şunları söylüyor: “3 işçi arkadaşımız silikozise yakalanmış durumda ve halen çalışıyorlar. Çünkü başka geçinebilecekleri bir iş yok.”

Bu ağır çalışma koşulları ve ekonomik krizin etkileri ile sosyal hayatlarının nasıl şekillendiğini sorduğumuz işçiler gülerek tepki veriyor: “Sosyal yaşam bizim için kıraathaneden ibaret, kadınlar içinse ev işlerinden ibaret. Bazen de sendikada bir araya gelip süreci konuşuyoruz. Zaten aldığımız ücret hiçbir şeye yetmediği için sosyal bir etkinliğe ayıracak ne para ne de zaman kalıyor.”

Engelli bir maden işçisi ise örgütlendikten sonra çalışma şartlarının düzeltildiğini söyleyerek, “Örgütlenip sadece kendi koşullarımızı değil, bir maden kenti olan Çine’nin de kaderini değiştireceğiz. İşçilerin birleşince neleri başaracaklarını göstereceğiz.” diyor.

‘PATRONLAR İŞÇİLERİ ZORLA İSTİFA ETTİRDİ’

Maden işçileri, bu kötü koşullara karşı yaklaşık 3 yıldır sendikalaşma çabası içerisinde. Genel Maden İşçileri Sendikası Çine Temsilcisi Burhan Özdemir, ilk örgütlenmeye başladıkları süreçte sendikal faaliyet yürüttüğü için Kaltun Maden’deki işinden atılmış. Açtığı işe iade davasını kazandığını ifade eden Özdemir, “Patron ve müdürler sürekli işçiyi işten atmakla tehdit ediyor. Sendikal faaliyetlerden sonra benim dışımda 14 arkadaşımız da işten atıldı” dedi.

Maden sahiplerinin Çine’de sendikalaşmayı engellemek için yoğun bir çaba içinde olduğunu anlatan Özdemir, “Sendika binamızın olduğu apartmanda bina sahiplerine yapılan baskılar sonucu taşınmak zorunda kaldık. İşverenler işçilerin zorla e-devlet şifrelerini alarak istifa ettirdi. İşverenlerin İzmir’de dernekleri var ve örgütlüler, fakat işçilerin örgütlenmelerine en ufak bir tahammülleri dahi yok” diye konuştu.

Sendikanın adının geçmesinin bile patronların bazı hakları vermeye zorladığını ifade eden Özdemir şunları söyledi: “Ama insanlık dışı çalışma koşulları devam ediyor. 2-3 ay maaşlarımızı vermeyen Kaltun bugün 15 günde bir ödeme yapıyor işçilere. Gece vardiyasında kahvaltı yoktu, vermek zorunda kaldı. Fakat mobbing şekil değiştirerek devam ediyor. İşveren sendikaya üye olmayan işçilere 4 bin TL civarında ücret verirken sendika üyesi işçilere 2 bin 400 TL ücret veriyor. Böylelikle işçileri bölmeye çalışıyor. İşçi arkadaşların anlattığı koşulların düzeltilmesi insanca çalışmak ve insanca yaşayacak bir ücret için mücadele ediyoruz. Şu anda birçok işletmede örgütlenme faaliyeti yürütüyoruz. Polat Maden’de yetki başvurumuzu yaptık, sonuçlanmasını bekliyoruz. Çine’deki bütün maden işçileri Polat Madencilikte yapılacak toplu sözleşmeyi bekliyor. Bir yandan da diğer işletmelerde kurduğumuz komiteler ile işçilerin örgütlülüğünü ilerletmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

‘KANAL’A PARA VAR ASGARİ ÜCRETE YOK’

Yaptığımız görüşmede konu asgari ücret zammına da geliyor. Asgari ücretin 2 bin 324 lira olarak belirlendiğini öğrenen işçiler, yapılan zammı az bulurken asgari ücretten kesilen vergilerin kaldırılmasını istiyor. Bir işçi şunları söylüyor: “Enflasyon yüzde 12 diyorlar ama gerçek enflasyon yüzde 50’yi geçmiş durumda, çocuk kandırdıklarını düşünüyorlar. Kira 600 TL, faturalar, giderler, pazara çıkamıyoruz neredeyse. Ben Türk-İş’in 2 bin 578 TL’lik teklifini bile düşük bulurken, verdikleri zamma bak. 2 bin 400 TL ücret alıyordum, asgari ücrete göre aldığım ücret 2 bin 700 civarına yükselecek muhtemelen ama o para ile geçinmek bile çok zor.”

Başka bir işçi de pazar mesailerinin ödemelerini alamadıklarını, yasaların ve iktidarın patronları koruduğunu söyleyerek, “Sen Kanal İstanbul’a para bulabiliyorsun ama asgari ücrete gelince yok. İşçilere jest yapacağız dediler, jesti patronlara yaptılar” diyor.

Reklam