Hastane mi pastane mi?

Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu (TKHK) Başkan Yardımcısı Uz. Dr.İ.Ahmet Çakır imzasıyla bir duyuru yazısı yayımlandı, geçenlerde.
Hoş geldiniz misafirimizsiniz (hastane girişi, karşılama-yönlendirme, kayıt-kabul vs.). Bizim için değerlisiniz (hastane girişi, karşılama-yönlendirme, kayıt-kabul v.s). Hayat kurtarmak için buradayız (acil), hizmete ulaşmanızı kolaylaştıralım. Sizin için buradayız (giriş, karşılama-yönlendirme, hasta kayıt-kabul vs.), sizin için varız. Sağlığınız için doğru yerdesiniz (Sağlığınıza kavuşmak için doğru yerdesiniz), yalnız değilsiniz (giriş, karşılama-yönlendirme, hasta kayıt-kabul, hasta hakları, sosyal hizmet birimi vs.), Emin ellerdesiniz (poliklinikler,koridorlar vs.), Güveniniz bize güç verir (giriş, karşılama-yönlendirme, hasta kayıt-kabul, hasta hakları, sosyal hizmet birimi vs.), Sağlık çalışanları sizin dostunuzdur (giriş, koridorlar vs.) gibi örneklerin olacağı levhaların “açıkça okunacak ve görülecek şekilde asılması” istenen yazıyla Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 3 Kasım 2012 tarihine kadar geçilecek “birlik” sistemine hızlı bir giriş yapılmıştır.
Hastanelere “sempatik bakış açısı” kazandırmak olarak ifade edilen uygulama, aslında hastaneleri birer ticari işletmeye dönüştürmeye yönelik çabaların son halkası. Nitekim genel sekreter adı verilen CEO’ların başında olacağı kamu hastane birlikleri ; Tıbbi, idari, mali, memnuniyet ve eğitim ölçütleri temel alınarak beş farklı (A’dan E’ye kadar) gruba ayrılacak. Puanı 1.000-800 arasındakiler (A), 700-800 arasındakiler (B), 600-700 arasındakiler (C), 500-600 arasındakiler (D), 500’den düşük olanlar ise (E) grubunda olacak. Bulundukları gruptan düşenler veya belirli bir sürede bir üst gruba çıkamayan birliklerin genel sekreterinin görevine son verilecek.
Puanlama sistemi bile tek başına size de otellere verilen üç yıldızlı, dört yıldızlı, beş yıldızlı otel kategorilerini  çağrıştırmıyor mu?  Yine düşüncelerimizin mantıksal sonucu bize her kategorinin farklı bir bedeli olacağını/olması gerektiğini söylüyor. Ya sizce? Daha somut soracak olursak, Okmeydanı’daki salaş bir pastanede yediğiniz bir dilim çikolatalı pastayı Nişantaşı’daki lüks bir pastanede aynı fiyata yiyebilir misiniz? Bizce hayır.              
Buraya kadar anlatmaya çalıştıklarımız hizmeti alanlarla ya da yeni dilde müşterilerle ilgili. İşin bir de hizmet üretmekle ilgili kısmı var ki bu da daha çok sağlık emekçilerini ilgilendiriyor (Aslında bizce her ikisi de bir madalyonun iki yüzü ;öyle ki sağlık emekçisi aynı zamanda sağlık hizmeti alan halkın bir parçası olduğu gibi sağlık emekçisinin çalışma koşulları da alınan hizmetin kalitesini belirliyor).
Yine Kamu Hastaneler Kurumu Başkan Yardımcısının ilgili yazısında devamla; “karşılama yönlendirme, bilgi işlem, kayıt-kabul, temizlik, yemekhane, kat sekreteri gibi personelin gömlek ve formalarının ön ve/veya arka yüzlerine”, “bana sorabilirsiniz, sizin için buradayız, size nasıl yardımcı olabilirim, sizi dinliyoruz, sizin için varız, yalnız değilsiniz” gibi “bilgilendirici ifadelerin” kullanılması istenmiş. Bu uygulamadaki muratta; “halkımızın hizmete daha kolay ulaşabilmesi... Personellerde aidiyet ve sorumluluk duygusu oluşturacak” şeklinde ifade edilmiş.
Sağlık alanı daha şimdiden 4-c, 4-b, 657’li, işçi, taşeron gibi istihdam biçimlerine bölünmüşken, performansa dayalı döner sermaye uygulamaları ile çalışanlar arası rekabet körükleniyorken, artık sıradanlaşan şiddet olayları can güvenliğine kastederken hangi aidiyet ve de sorumluluk duygusu?! diye sormadan edemiyor insan.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’la, Sivas’ta, Ticaret ve Sanayi Odasında sağlık çalışanlarıyla bir araya gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Bunların içerisinde, klinik ve hastanın temizliğinden tutun da, yemeğine kadar diğer hizmetlerin nasıl olduğu var. Vatandaşın geldiğinde nasıl karşılandığından, nasıl gittiğine varıncaya kadar ciddi biçimde hazırlanmış unsurlar var. Onun için Hastaneler Birliğinin gelişinden dolayı hiçbir tedirginlik duymayın. Sizinle ilgili bir olumsuzluk söz konusu  değildir” demiş. Ama biz yine de tedirginiz. Nasıl olmayalım, hayat bize en acı ilaçların bile albenisi olan kapsüllere girebileceğini öğretti.

*SES Zonguldak Örgütlenme Sekreteri