26 Aralık 2019 00:20

Maltepe’de yoksulluk hali: Doğal gaza para yetmiyor, evi yardımlar ısıtıyor

Maltepe Gülsuyu’da ekonomik kriz birçok şeyi değiştirdi. Doğal gazı karşılayamayan, kömür yardımı alan mahalleli tekrar sobaları kurdu, mahalleye duman hakim oldu!

Gülsuyu Mahallesi

Paylaş

Deniz ÇELEBİ
İstanbul

İstanbul Maltepe’deki Gülsuyu Mahallesi, dik yokuşları, derme çatma evlerin göze çarptığı, emekçilerin el birliğiyle kurduğu bir mahalle. Gülsuyunda bir tarafta işçiler, bir tarafta emekliler ve işsizler var. Ortak noktaları geçinememek ve sosyal yardımlara muhtaç durumda olmak. Son dönemde mahallede bazı şeyler de değişmiş. Kahvehanelerde iş saatinde görülen doluluğun da doğal gazın olduğu mahallede soba dumanı da eksik olmamasının nedeni de ekonomik! Bir diğer çarpıcı değişim de şu: Mahallede eskiden Suriyeli ve Kürtlerin yaptığı atık toplama işine mahalleli de başlamış. Belki bir faturayı ödeyebilmek için!

Doğalgaz faturası el yakınca, doğal gaza da yanaşılamıyor. Kömür de sosyal yardımın bir parçası olunca tekrar kullanılmaya başlanan soba dumanının hakim olduğu mahallede asgari ücret tartışmaları ve ekonomik hali konuşmak için bulunuyoruz. Mahallede yaşayan bir belediye işçisi, “Şu an 2 bin 20 lira asgari ücretle biz aya geriden başlıyoruz. İnsanca yaşayabileceğimiz bir maaşı sağlayacak asgari ücret zammı olmadığı sürece biz bu enflasyonun, zamların altında yine ezileceğiz. Nefes alamayacak, çocuklarımıza istediğimizi alamayacak duruma geldik. Asgari ücrete insanca yaşayabileceğimiz bir oranda zam bekliyoruz ama öyle bir tablo görünmüyor” diye konuştu.

"İZİNLİ OLDUĞUMDA GARSONLUK YAPIYORUM"

Bu şekilde geçinmenin imkansız olduğunu ifade eden işçi, “Eşim de çalışıyor. Çocuklarımız anne-baba sevgisinden mahrum kalıyor böyle olunca. İzinli olduğum hafta sonları garsonluk yapıyorum” dedi. İşçi yoksulluktan dolayı insanların alışkanlıklarını da değiştirmek zorunda olduğunu anlattı: “İnsanlar daha önce paket sigara alıyorsa şimdi tütün alıyor, herkes bir yerden kısmanın derdinde. Giyim, yiyecek ve temel tüketim maddelerinde en ucuzu hangisiyse ona yöneliyorlar. Mesela insanlar pazara girdiklerinde önce tüm pazarı dolaşıp mutlaka bir fiyat değerlendirmesi yapıp en ucuzundan alışveriş yapıyor. Tabi bu esnada kalitesiz ürünler almak zorunda kalmış oluyorlar.”

"KASİYER TUTARI SÖYLEDİĞİNDE ALDIĞIM BİR ŞEYİ GERİ BIRAKTIM"

Mahallede bir evin kapısını çalıyoruz. Yıllardır Gülsuyu’nda yaşayan bir ev kadını karşılıyor bizi. Asgari ücret ile ilgili fikrini soruyoruz. Dertli, “Eşim yıllardır asgari ücretle çalışan bir işçi. 2 çocuğumuzu okutmak için çok zorlanıyoruz. Pazara giderken eskiden daha fazla alışveriş yapabiliyorduk. Şimdilerde idare edebileceğimiz kadar alışveriş yapmak zorundayız” dedi. Geçenlerde gittiği martkette ‘başına geleni’ şöyle anlattı: “Tereyağı, süt ve peynir aldım. 50 TL uzattım kasiyere. Meğerse 54.5 TL tutmuş aldıklarım. Ben farkında değilim tabii, doğal olarak para üstü bekliyorum, kasiyer de benden para bekliyor. İkimiz de birbirimize bakıyoruz, kasiyer ücreti tekrar söylediğinde mecburen aldıklarımdan birini iade ettim.” Bırakmak zorunda olduklarını alabilmek için lif, tülbent oyası gibi şeyler ördüğünü söyledi: “Eşimin aldığı ücretle geçinmemizin imkanı yok. Halimizi görsünler ve ona göre bir zam yapsınlar asgari ücrete.”

GÜNDE 10 SAATE AYDA 1000 LİRA!

Mahalledeki irili ufaklı konfeksiyon atölyelerinden birinde çalışan Ece ile sohbet ediyoruz. Ece 17 yaşında. Okulu yarıda bırakmış ve konfeksiyonda aylık 1000 liraya çalışmaya başlamış. Ortacı olarak atölyede her yere koşuşturduğunu söyleyen Ece, “10 saat civarı çalışıyoruz, geçtiğimiz gün de sabahladık iş yerinde. İşlerin yetişmesi öncelik olduğundan çalışma saatlerimiz düzensiz oluyor” dedi. Ece’nin, asgari ücret tartışmalarından haberi yok. “Sizinle konuşana kadar asgari ücretten haberim yoktu” dedi, “Bu sebeple bir beklentim de yok doğal olarak. Aldığım parayı kendi ihtiyaçlarım için harcıyorum. Arada eve de yardım etmeye çalışıyorum.”

“Aylık 1000 lira ile bir ayı geçirebiliyor musun” sorumuzu, “Maaşım 3-4 güne bitiyor neredeyse. Sonrasında hep avans çekiyorum, bu böyle devam ediyor” diye yanıtladı.

DOĞAL GAZ OLAN EVDE BİLE KÖMÜR KULLANILIYOR

Mahalleli kadınların bir araya geldikleri Gülsuyu Kadın Dayanışma Derneğinin yöneticilerinden Tülin Polat’la görüşüyoruz. Polat, “İnsanların geçimi artık çok zorlaştı, ben de yakın bir zamana kadar asgari ücretle çalışıyordum. Bana beş kuruş para kalmıyordu, anca daha önceki borçlarımın yapılandırma taksitlerini ödeyebiliyordum” dedi.

Eşinin de mahallede esnaflık yaptığını belirten Polat, “Biriken borçlardan dolayı artık devam ettiremiyoruz, dükkanı kapatmayı düşünüyoruz. İki çocuk okutuyoruz. Kızım üniversitede ama aynı zamanda çalışıyor. Oğlum da yaz tatilinde çalıştı kendi ihtiyaçlarını karşılamak için. Çünkü yetişemiyoruz. Gerçekten borçlar hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Parası olanın çarkı dönüyor ötekiler sürünmeye devam ediyor” diye konuştu.

Mahalledeki insanların çoğunun sosyal yardımlarla geçinebildiğini ifade eden Polat şöyle devam etti: “Market yardımı, yakacak yardımı alıyorlar. İnsanların çoğunda doğal gaz olmasına rağmen hâlâ kömür yakıyorlar. Çünkü hem doğal gaz faturasını ödeyemiyorlar hem de doğal gaz ile ısınamıyorlar. Kömür yardımı alabildiklerinden birçok evde sobalar yanmaya başladı bile. Mahalleli kadınlar evlerde yapabilecekleri ek iş arıyor sürekli, aslında herkes perişan vaziyette; kadınlar çocuğa mı yetişsin, ev işlerini mi halletsin yoksa ek iş mi yapsınlar. Hiçbir şeye yetişemiyorlar ancak amaçları az da olsa harçlık çıkartabilmek.”

"EMEKLİNİN DURUMU ORTADA"

Gülsuyu-Gülensu Yaşam ve Dayanışma Derneği’ne geçiyoruz. Dernek Başkanı Yücel Demir ile konuşuyoruz. Dernek 2011 yılında faaliyete başlamış. Mahallenin tüm sorunlarıyla ilgili çözüm önerileri sunmak, mahalleli ile birlikte tartışıp ortak hareket etmek için çeşitli faaliyetler yürütmüş. Derneğin kuruluş süreci kentsel dönüşüm süreciyle başlamış ve bu noktada mahallelinin mağduriyetine karşı örgütlenmeyi hedef almış. “Tüm sorunlar mutlaka önemli ama başımızda bir kentsel dönüşüm belası var hâlâ onunla uğraşıyoruz” diyen Demir şöyle devam etti: “Ekonomik kriz birçok sorunun önüne geçti. Eskiden pazara 100 TL ile gidebilirken şimdilerde 150-180 liraya bir evin ihtiyacını karşılayabiliyoruz, o da ancak minimum tutarlarda tutarsak alışverişi. Ben emekliyim, 1400 lira maaş alıyorum. Duyanlar ‘Yahu bir asgari ücret bile değil’ diyorlar. Asgari ücretlinin geçinmesi zaten mümkün değilken biz emeklilerin durumu da ortada.”

HARÇLIK İÇİN ATIK TOPLAMAYA!

Mahallede işsizliğin çok yüksek olduğunu söyleyen Demir ekliyor: “Bir buçuk yıldır gözlemliyorum, geri dönüşüm atıklarını toplayanlar bu mahalleye dışarıdan gelen yoksul Kürt çocuklarıydı, Suriyeliler gelince onlar bu işi devam ettirdiler. Şimdilerde mahallelinin kendisi bu işi yapıyor. İnsanlar sabahları çocuklarını okula gönderdikten sonra atık toplamaya başlıyorlar. En azından 20-30 TL harçlık çıkarmak zorundalar. Bu parayla belki faturalara destek olacaklar, belki evlerine ekmek alacaklar belki de çocuklarına harçlık verecekler. İnsanların durumu gerçekten çok kötü.”

Mahallede yıllardır çalışma yürüten “Gülsuyu Güzelleştirme Derneği” başkanı Ali Şengül ile oturuyoruz dernek binasında konuşuyoruz. Mahallenin neredeyse tamamını gören bir manzara karşısında koyuluyoruz sohbete. Ali Şengül, “Asgari ücret görüşmeleri yıllardır komedi gibi geliyor bana” diyor: “Yani bir tarafta bizi yönetenler bir tarafta da işçi örgütleri olduklarını iddia edenler var. Elektriğe, doğal gaza ve tüm temel tüketim maddelerine yüzde 50’lere varan zamlar yapılmışken hükümet enflasyon hedefinin yüzde 12 olduğunu söylüyor. Bu enflasyon yüzdesi üzerinden kurgulanan asgari ücret ile asıl plan krizin yükünün emekçilerin sırtına yüklenmesi, faturasının onlara kesilmesidir. Bir tarafta saraylara gözünü bile kırpmadan harcanan milyonlar varken, diğer tarafta lütuf gibi gösterdikleri ücret artışıyla emekçileri sefalet koşullarında yaşamaya mahkum bırakıyorlar.”

Mahallede genel olarak hizmet sektöründe çalışan asgari ücretlilerin yaşadığını, emekli ve işsiz büyük bir kitle olduğunu da dile getiren Ali Şengül, “Hükümetin açıkladığı işsizlik rakamları gerçeği yansıtmıyor, biz bunları mahallemizde gözlemleyebiliyoruz” dedi: “İş saatleri içerisinde kahvehaneler yığınla insanla dolu oluyor. Buna ilaveten önemli sayıda insan da yardımlarla geçinebiliyor. Çünkü işsizlik var ve emekli maaşları da yetersiz. Böyle bir tablo içerisinde insanların tepkileri birikiyor ancak örgütlü bir hal almaktan çok bireysel tepkilerle sınırlı kalıyor. Son zamanlarda duyduğumuz intihar haberleri de bunun bir göstergesi. Çaresizlik içindeki insanlar çıkış yolu bulamıyor. Bu noktada temel tartışma asgari ücretten çok geçim sıkıntısı oluyor. Bugün yoksulluk sınırını geçtim, açlık sınırının altında ücretlerle insanların insanca yaşamalarının imkânı yok. Asıl mesele insanca yaşanılabilecek bir ücretin belirlenmesi.”

 

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu, Erdoğan’ın Libya ile anlaşmasına destek verdi

SONRAKİ HABER

Metal işçileri: İnisiyatif alıp sürecin başına geçmeliyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa