06 Aralık 2019 15:19

Varto'dan Meriç'e

Veysel Otunç, 6 Aralık 1981’de Meriç’ten Yunanistan’a geçerken boğularak can veren ağabeyi Haşim Otunç'un ardından yazdı.

Fotoğraf: Aile albümü

Paylaş

Veysel OTUNÇ

6 Aralık 1981’de devrimci arkadaşlarıyla birlikte Meriç’ten Yunanistan’a geçerken boğularak can veren ağabeyim Haşim Otunç’a....

Seninle 38 yıl önce köyümüz Cıvarka’da Ekim’e kadar birlikteydik. Köylülerimiz, komşularımız, gençler, kadınlar, çocuklar adeta nöbetteydi. Derede, tepede, ekinde, gölgede, yolda, patikada gelen giden kim varsa gözlüyorlardı. Gözü gibi koruyorlardı devrimcileri.

16 Şubat 1981’in ilk kapsamlı operasyonunda arkadaşlarımız yakalanmıştı. Sen gideceğin köye operasyon nedeniyle giremeyip uzaktan izlemiştin, için içini yiyerek. O gün; karlı dağlara, sisli vadilere düştü yolun.

12 Eylül cuntasına doğru Varto’nun birçok köyünde olduğu gibi köyümüzde de zulmün, vahşetin en katmerlisi uygulandı. Öyle ki kimi evlerde operasyona katılan bazı askerlerin gizli gizli ağladıklarını anlatıyordu köylüler. İlk kez polis ve asker ortak bir operasyonda köylerdeydi. Kadın, erkek, yaşlı, genç demeden okula toplanan köylüler işkenceden geçirildi.

Darbe günlerinde bile geceleri kapı altlarına direniş bildirileri dağıtıyordun. Zulanda sakladığın 1 Mayıs afişlerini de cuntaya meydan okurcasına asmıştın yine.

***     

Devrimci mücadeleye katıldığın yıllarda, Cıvarka yoksulluk içindeydi.

Köyün yolu, elektriği, suyu yoktu. Derme çatma deprem barakaları vardı. Yine de mutluydular! Bir arada kardeşçe yaşamanın farkına varmışlardı. Geleceğe dair umutları, birlikte kurtuluşun yolunu, yollarını öğrenmişlerdi. Senin zor karşısında dik duruşun da insanlara güç veriyordu. Bir eylemde Haşim varsa tereddüt etmeye yer yoktu.

Devrimci dalganın yükseldiği yıllarda, köyde; televizyon, telefon yoktu. Evlerde derin muhabbetler vardı. İçten söyleşiler vardı. Kitap, dergi, gazete okuyordu gençler. Köye, senin ilk getirdiğin gazete etrafında çoğalmıştınız. İdeolojik tartışmalar, ayrışmalar da sürüyordu elbet. Yerini almıştın, Halkın Kurtuluşu saflarında.

***

Devrimci mücadelenin fırtınalı günlerinde Cıvarka’da şiirler yazdın. Sararmış notların hala duruyor bende. Sevgiliye yazılmış şiirler de var. Günün, dönemin şartlarından dolayı içindeki sevgiyi, aşkı erteledin mi bilemedim. Kavga şiirleri daha ağırlıklı, devrimci şairlerden seçtiğin şiirleri not defterine yazmışsın. Karalanan birçok şiir var ayrıca.

Şiir kitaplarına, sayfa boşluklarına şiirler yazmışsın. Şiirlerin altlarına şairlerin adlarını… Yine boşluklarda dizeler, dizeler… Meydan okuyan, isyanı, direnişi örgütleyen dizeler.

Genellikle şiir ve roman okurdun. Sovyetler Birliği, Vietnam, Arnavutluk, Bulgaristan ve Çin devrimci mücadelesini anlatan romanları okurken iç çekerdin, yüzündeki ifade değişirdi, öfkelenirdin. Öfkeni o şiirlerde dışa vururdun. Teyp kasetine aldığın, okuduğun o iki şiir duruyor hala. Şiirleri öyle içten, vurguları öyle yerinde yapmışsın ki ne zaman dinlesem hüzünlenirim, geçmişe, geçmişin sıcak günlerine giderim.

***

Faşizme karşı derin bir nefretin vardı. Nerde bir devrimci vurulsa acıyı yüreğinde hissederdin. 12 Eylül darbecilerinin 8 Ekim 1980’de idam ettiği ilk devrimci Necdet Adalı ve yaşı büyük gösterilerek 13 Aralık 1980’de idam edilen yoldaşın Erdal Eren’in kahredici haberini köyde radyoda dinlemiştin. Cunta karabasan gibi ülkenin sokaklarındaydı. Devrimci mücadeleyi gaddarca eziyordu. Köylerde barınma koşulları gün geçtikçe daralıyordu.

Ekim 81’de; emek verdiğin, hayallerini büyüttüğün, acı ve sevinç yaşadığın toprağı terk etmek zorunda kaldın.

Yeni bir hayatı yeni bir dünyayı kurmanın kavgasını verdiğin, direndiğin, hapis yattığın, aşık olduğun, sevdalandığın Varto’dan, Cıvarka’dan istemeyerek, üzülerek ayrıldın.

Meriç Nehri’nde hayatını kaybettiğinin haberini gazeteler yazdı. İstanbul’daydım, ölümüne inanamadım. Köyde yapılan cenaze törenine katılamadım. Sonraki yıllarda Cıvarka Köyü’ne her gidişimde mezarına gelir oturur, oturur düşünürüm. Meriç Nehri’nde son bulan 25 yıllık genç ömrün aklımda, bilincimde.

32 yıl sonra 26 Temmuz 2013’de seninle birlikte karşıya geçen arkadaşlarından biriyle Edirne Uzunköprü’de buluştum. Birlikte, Umurca Köyü’nden çeltik tarlalarından Meriç Nehri’ne gittik.

Bütün devrimciler gibi halkın devrimci mücadelesinde yaşayacaksın.

ÖNCEKİ HABER

Ağrı'da 3.5 büyüklüğünde deprem meydana geldi

SONRAKİ HABER

Belediye işçileri: Olağanüstü kongreyi değil, TİS’i konuşmalıydık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...