02 Aralık 2019 12:45

Basın kartlarının iptaline tepki: Kapalı kapılar ardında toplanılıp bilgi verilmiyor

Basın kartlarının iptal edilmesi açıklamasına meslek örgütlerinden tepki geldi: Kimlerin gazetecilik yapıp yapmayacağını kendileri belirlemek istiyorlar.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gözde TÜZER
İstanbul

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığının 2020 yılı bütçesi görüşüldüğü sırada basın kartlarının iptaliyle ilgili yöneltilen sorunun ardından "milli güvenliğe tehdit oluşturduğu unsuru" ile 685 basın mensubunun kartlarının iptal edildiğini açıkladı. Gazetecilik meslek örgütlerinden açıklamaya tepki geldi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş gazetecilerin gazeteci olduğuna sendikasının karar verebileceğini vurgularken, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, İletişim Başkanlığı’nı gazetecilere karşı yükümlülüğünü yerine getirmeye çağırdı. DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren “Kimlerin gazetecilik yapıp yapmayacağını kendileri belirlemek istiyorlar” derken, RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu basın kartları meselesinin daima siyasi kişiliklerin açıklamaları üzerinden gündeme gelmesinin sektörel yapılanmanın ne denli antidemokratik yürütüldüğünü gösterdiğini söyledi.

“GAZETECİNİN, GAZETECİ OLDUĞUNA SENDİKASI KARAR VERİR”

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş Türkiye’de 40 bin gazeteciden sadece 15 bininin sarı basın kartı olduğunu söyleyerek Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın, 685 gazetecinin basın kartının iptal edildiğini açıklamasını malumun ilanı olarak değerlendirdi. Gazeteciliğin bir kamu yararı olduğuna dikkat çeken Durmuş, bu yüzden Türkiye’de gazetecilerin hiçbir iktidar tarafından sevilmediğini vurguladı. Durmuş şöyle devam etti: “Avrupa ülkelerinde basın kartını sendikalar veriyor. Türkiye’de ise iletişim fakültesinden mezun olsanız dahi 9 ay komisyonun vereceği cevabı beklemek zorundasınız. Gazetecinin, gazeteci olduğuna sendikası karar verir.” dedi.

“KOMİSYON KAPALI KAPILAR ARDINDA GAZETECİLERE BİLGİ VERİLMEDEN TOPLANIYOR”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu İletişim Başkanlığı basın kartları konusunu üstlendiğinden beri, kimin basın kartı aldığı, ya da alacağı, kimin hangi nedenle kartının iptal edildiğinin anlaşılamadığına dikkat çekerken “Basın Kartları Komisyonu da kapalı kapılar ardında gazetecilere bilgi verilmeden toplanmaktadır.” dedi.

Türkiye’de gazetecilerin ağır sorunlarına yeni bir darbenin de İletişim Başkanlığı’ndan geldiğine vurgu yapan TGC şöyle devam etti: “Basın kartı, gazetecilik mesleğini icra eden arkadaşlarımızın önündeki engelleri kaldıracak bir belgedir. Bu açıdan İletişim Başkanlığı’nı bir kez daha konuyla yakından ilgilenmeye, kurumu kamuoyuna açık tutmaya, gazetecilere karşı yükümlülüğünü yerine getirmeye çağırıyoruz.”

“KİMLERİN GAZETECİLİK YAPIP YAPMAYACAĞINI KENDİLERİ BELİRLEMEK İSTİYORLAR”

DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren özellikle OHAL sürecinden sonra çok sayıda gazetecinin basın kartının iptal edildiğini ve bu açıklamanın da bir itiraf olduğunu belirterek “Örneğin benim sürekli basın kartım var ama ne olduğunu bilmiyorum. Hala ‘incelemede’ deniyor. Öyle bir şey yok” diye konuştu. Eren şöyle devam etti: “Burada olan şey şu; kendi istedikleri kişilerin gazetecilik yapmasını, kendi istemedikleri kişilerin de gazetecilik yapmamasını sağlamak istiyorlar. Kimlerin gazetecilik yapıp yapmayacağını kendileri belirlemek istiyorlar. Ama baştan beri şunu söylüyoruz. Sarı basın kartı bir gazetecilik kıstası değildir. Aslında doğrusu şudur; Türkiye’deki gazeteci meslek örgütleri bir araya gelip konuşarak bu kartları vermelidir. Ama ne yazık ki bunu gerçekleştiremedik”   

“YOLA GELMEZ” GAZETECİLERİN BASIN KARTINDAN EDİLDİĞİ SİSTEM

RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu “Medya sektörünün ve gazeteci kurumsallığının işi olması gereken basın kartları meselesinin daima siyasi kişiliklerin açıklamaları üzerinden gündeme gelmesi dahi, sektörel yapılanmanın ne denli antidemokratik yürütüldüğünü ve gazeteci temsilcilerimizin de ikinci plana ittiğini gösteriyor” diyerek gazeteciliğin diyalog ve öz düzenleme yoluyla standart kazanmadığı her durumda, ‘yola gelmez’ gazetecilerin siyasi saikle basın kartından edildiği ayrımcı bir sistemi beslediğini söyledi. Önderoğlu şöyle devam etti: “Türkiye’de sorunun boyutu, kurumsal zorunlu başvurular bakımından kaç basın kartı sağlandığıyla değil, kaç dijital haberci, yerel gazeteci, eleştiren medya temsilcisinin sistem dışına itildiğiyle anlayabilirsiniz. Avrupa’da gazetecilerin yüzde 85-90’ı kendi sendikal örgütlerinin sağladığı basın kartını taşırken Türkiye yetkilileri, “az olsun benim olsun” mantığından hareket etmeyi seçiyor.”

NE OLMUŞTU?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığının 2020 yılı bütçesi görüşüldüğü sırada basın kartlarının iptaliyle ilgili yöneltilen sorunun ardından "milli güvenliğe tehdit oluşturduğu unsuru" ile 685 basın mensubunun kartlarının iptal edildiğini açıkladı.

Fuat Oktay, genel kart değişiminin amacını "usulsüz ve sahte kart kullanımının önüne geçilmesi, basın kartının prestijini artırarak basın mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak" olarak açıkladı. Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün kapatılarak İletişim Başkanlığı'nın kurulduğunu hatırlatan Oktay, tüm basın kartlarının güncellenmesi ihtiyacı doğduğunu belirtti.

ÖNCEKİ HABER

ODTÜ’de “adrese teslim” kadro ilanı

SONRAKİ HABER

ABD gündemi: Özgürlükler daraltılıyor, emek ve gençlik gündemi hareketli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...