30 Kasım 2019 00:35

"Yerel örgütlerin gücünün hissedilmesi sendika genel merkezlerini de zorluyor"

Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’e bağlı sendikaların oluşturduğu İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformunun toplantısı öncesinde, Haber-İş Eski Şube Başkanı Levent Dokuyucu platform deneyimini aktardı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’e bağlı sendikaların oluşturduğu İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu çalışmalarını sürdürüyor. Platform vergi, asgari ücret ve sendikal hareket önündeki engeller başta olmak üzere gündemdeki sorunları konuşmak üzere pazar günü saat 13.00’te Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfında işyeri temsilcileri ve işçilerin katılımıyla toplantı düzenleyecek.

İstanbul’da daha önce de şubeler platformu çalışmaları yapılmış ve bu çalışmalar ülke genelinde işçi sınıfı mücadelesine önemli katkılar sunmuştu. ’90’lı yılların başından 2000’li yılların başına kadar İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformunda görev alan Haber-İş İstanbul 1 No’lu Şube Eski Başkanı Levent Dokuyucu, işsizliğin arttığı, ücretlerin düştüğü, örgütlenme önündeki engellerin bulunduğu bu dönemde bu girişimin önemli olduğunu söyledi. Diğer sendika şubelerinin de katılımının önemine dikkat çeken Dokuyucu, “İşçilerin örgütlenmesi gerekiyor. Yerel örgütlerin gücü hissedilmeye başlanınca sendika genel merkezleri de zorlanıyor” dedi.

"GENEL MERKEZLERİN TUTUMUNA RAĞMEN"

Geçmiş deneyimleri aktararak ’90’lı yılların başından itibaren mücadelenin gelişmesi için, işçi hareketi içerisinde İstanbul’un mücadelenin merkezi olması çabası içinde olduklarını ifade eden Levent Dokuyucu, “Genel merkezlerin bugün kadar olmasa bile işçi emekçi sorunlarına çok duyarsız kaldığı bir süreçti. Biz yaklaşık 10-15 şube İstanbul’da genel merkezlerin tutumuna rağmen yerelde neler yapabiliriz, işçilerle birlikte bu mücadeleye nasıl müdahalede bulunabiliriz diye sorduk. Bu nedenlerden dolayı bir araya geldik” dedi.

Şubeler platformunun özellikle üstten sınırlı bir mücadele yürütmemesi, esasen işyerlerine yaslanması gerektiğini beliren Dokuyucu, “Oradan güç alarak mücadelesini sürdürsün dedik. Bunun için temsilciler kurulu oluşturduk. 800’ü bulan temsilciyle bir araya geliyorduk. Bu çalışma üzerinden Türk-İş’in bölge toplantılarına 10 bin işçinin katılımı oluyordu. O dönem somut olarak önümüzde özelleştirme, toplu sözleşme ve sosyal güvenlik meselesi ve savaş vardı. O toplantılarda kararlar aldırıyorduk” ifadelerini kullandı.

Genel merkezlerin karşı çıkmasına rağmen platformun özellikle İstanbul’da emek platformu bileşenlerinin oluşmasına da katkı sağladığını vurgulayan Dokuyucu, “Böylece doğrudan genel merkezler de işin içine girdi. Türk-İş’in, Hak-İş’in, DİSK ve emek örgütlerinin bir araya gelip iyi işler yapmasını sağladı. Merkezi toplantıların yanı sıra emekçilerin yoğun yaşadığı bölgelerde bölgesel komiteler de oluşturduk. Tabii bu sendikal bürokrasiyi de olağanüstü rahatsız etti. Bizi alternatif bir konfederasyon sürecindesiniz deyip baltalamaya çalışmalarına rağmen sınıf hareketine önemli müdahalelerde bulunduğumuzu ifade edebilirim” diye konuştu.

"ZOR KOŞULLARIN HEPSİ BİR DAYANAK"

Bugün emekçilerin yaşam koşullarının çok daha zor olduğunu dile getiren Dokuyucu şunları söyledi: “Ancak işsizliğin artması, ücretlerin düşüklüğü, örgütlenme önündeki engeller, sendikal bürokrasi... Bütün bunlar böyle platformların genişlemesi için bir dayanak. Mesele biz asgari ücret bildirisi dağıttık geçtiğimiz günlerde. Telekom’da çalışan işçilerle sohbet ederken ‘Sendikanın varlığından yokluğundan haberimiz yok. Sözleşme yapıyor bilgimiz yok’ diyor. İşyerlerinde örgütlenme, mücadele bir ihtiyaç ama sendikalar ona karşılık veremiyor. Örgütlü işçiler örgütsüz işçileri örgütlemeli. Mesela 50-60 temsilciyle birlikte İMES’in önüne gidip örgütlenme çağrısı yapan bildiriler dağıtıyorduk. Örgütsüz işçilerin ihtiyacı var ama şimdi örgütsüz işçilerin yanına gidip onları aydınlatacak bir yapılanma da yok. Bunlar önümüzdeki süreçte şubeler platformu gibi yerel örgütlenmelerin ortaya çıkabilmesine neden olacak şeyler. Ve sadece İstanbul’la sınırlı kalmamalı, diğer sendikaların da katılımıyla birçok yerde harekete geçilmesi önemli. İstanbul’da alınacak kararlar, yerel örgütleri teşvik etmeli. Yerel örgütlerin gücü hissedilmeye başlanınca sendika genel merkezleri de zorlanıyor. Şimdi koltuk, araba, ücret ve lüksle sendika şubelerini tutmaya çalışanların böyle bir faaliyetle bunları yapma şansı da kalmayacaktır.”

ÖNCEKİ HABER

Öncelik sırasına yerleştirilen ihtiyaçlarımız

SONRAKİ HABER

Üniversiteye kirayı ödeyebilmek için koşturmaya mı geldim?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa