11 Kasım 2019 08:13

Ev işlerini, torun bakımını bırakıp tiyatro yapıyorlar

Seferihisar'da hayatlarında hiç tiyatro yapmamış, belki izleme fırsatı bile bulamamış, torunlarını seven, bahçeyle uğraşan kadınlar için tiyatro yaşam biçimi oldu.

Fotoğraf: Melis Karakuzlu/DHA

Paylaş

İzmir'in Seferihisar ilçesinin Ürkmez Mahallesi'nde, daha önce sahneye çıkmamış hatta oyun izleme fırsatı bile olmamış kadınlar için tiyatro, yaşam sevinci oldu. Ürkmez Kadın Tiyatrosu ekibi, 5 yıldır kendi yaşamlarında da karşılaştıkları sorunları sahneye yaşıyor. Kadınlar, sahneledikleri 'Kız Çocuğu' oyunuyla 'En Başarılı Anadolu Tiyatrosu Ödülü'nü aldı.

Seferihisar Belediye Tiyatrosu bünyesindeki tamamı kadınlardan oluşan Ürkmez Kadın Tiyatrosu, 5 yıldır sahnede farkını ortaya koyuyor. Farklı hikayeleri olan 20 kadından bazıları ev işlerini bazıları da baktıkları torunlarını bırakıp, her hafta tiyatro sahnesine geliyor. Kadınlar, bu zamana kadar sergiledikleri 4 oyunda kadına şiddetten çocuk gelin sorununa, toplumsal baskıdan, kadın cinayetlerine kadar birçok konuya değindi. Kadınlar, yaşadıkları sıkıntı ve zorlukları oyunlarda, bazen güldürerek bazen de ağlatarak seyirciye aktarıyor. Daha önce sahneye çıkmamış hatta tiyatro izlemeye fırsatı bile olmamış kadınlar, sahnede olmanın heyecanını hala yaşıyor.

Tiyatro yönetmeni Vedat Murat Güzel'in annesini kaybettikten sonra kadınlarla çalışmak isteyip, kurduğu ekip, Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülleri'nde 2019'un en başarılı Anadolu tiyatrosu seçildi. Kadın hakları savunucusu 2 erkek oyuncunun da oyunlarda eşlik ettiği kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde sergilemek üzere özel oyun hazırlıyor.

'EN BAŞARILI ANADOLU TİYATROSU' ÖDÜLÜ ALDILAR

Oyuncuların, hayat hikayelerini sahnede aktardıklarını belirten Vedat Murat Güzel, "Hepsi hissederek oynadı. Belki de bu sayede 5 yılın sonunda festivallere katılıp, ödüller aldılar. Annemin anısına yazmış olduğum 'Kız Çocuğu' adlı dram oyunuyla 'En Başarılı Anadolu Tiyatrosu Ödülü'nü aldık. Oyun bir kız çocuğunun doğduğu günden ölümüne kadar yaşamış olduğu zorlukları anlatıyor. 5 yılın sonunda oyuncularımın birikimleri de bu oyuna yansıdı, başarılı bir gösteri ortaya çıktı. Hayatlarında hiç tiyatro yapmamış, belki de izleme fırsatı bile bulamamış, Ürkmez Mahallesi'nde yaşayan, bir kısmı inzivaya çekilmiş, torunlarını seven, bahçeyle uğraşan kadınlar için tiyatro yaşam sevinci oldu. Tekrar hayata dört elle sarılıp sanat yoluyla hayatı içselleştirmeye başladılar" diye konuştu.

'BİRBİRİMİZE İLAÇ GİBİ GELDİK'

Ürkmez Kadın Tiyatrosu ile çalışmaya annesini kaybettikten sonra başladığını anlatan Güzel, "Annemi kaybettikten sonra içimde büyük bir boşluk oldu ve bu boşluğu dolduramadım. Kadınlarla çalışıp, onlara destek olmak, farkındalık yaratmak. Tiyatroyu araç olarak kullanıp yaşamlarına fark katmak istedim. Buradaki kadınların hepsinin acı hikayeleri vardı, onlara yardım etmeye karar verdim. Ben annemi buldum onlar da tiyatroyla yaşamı, oğullarını buldular. Birbirimize ilaç gibi geldik" dedi.

'SAHNEDE ÖLMEK İSTİYORUM'

3 çocuk annesi Müjgan Hasdemir (80) tiyatroyla 75 yaşında tanıştığını belirterek, şöyle konuştu: "60 yıllık evliyim, 6 torunum var. Bir süre çalıştım; fakat hobim olmamıştı. Sesim güzeldi, sanat müziği söylemeyi hayal ediyordum. Demek ki ben tiyatrocu olmalıymışım. 5 yıl önce Türk Halk Müziği kursundaydım. Daha sonra 5 arkadaş tiyatroya katıldık. Tiyatroyu çok seviyorum, hocama hayranım. Tiyatroya başladığım için çok mutluyum, sahnede ölmek istiyorum. Buradaki arkadaşlarımın hepsi benim kardeşim, kızım gibi. Bütün kadınlara tavsiyem; evde oturmasınlar, gelsinler, burada çok şey öğreniyoruz. 1 hafta önce 80'inci yaş günümü sahnede kutladık. Unutamayacağım bir gündü. Torunlarım, çocuklarım benimle gurur duyuyor. Ben sahnede kendimi aşıyorum, çok genç hissediyorum. Oyunlarda benim yaşantım var, onu oynuyorum. Oynarken o olayları tekrar yaşıyorum. Çok etkileniyorum ve çoğu zaman çok ağlıyorum. Ayakta alkışlanıyoruz."

'BEN DE ÇOCUK GELİNDİM'

Denizli'de 14 yaşındayken, zorla evlendirildiğini anlatan, emekli Nuray Şanlısoy (63) ise mücadele dolu hayatını sahneye yansıttığını dile getirerek, şunları söyledi: "Sokakta öldürülen Leyla karakteri dışında, oyunun bütün etapları sanki benim kapı komşummuş da benim hikayemi yazmış gibi. Ben de çocuk gelindim. Amcamın bir gün eve gelip, 'Bu kızı okutmayacaksın, elin oğluna kız mı okutuyorsun?' demesiyle liseden alındım. 3,5 ay sonra da 14 yaşında evlendirildim. Küçük yaşta evlilik kötü bir şey, başka çare de yok. Okulu bitirmemiştim, mecburen her şeye katlandım. Yoksulluk, şiddet gördüm. 2 oğlum var, onların geleceğini düşünmek zorundaydım. Ne yapabileceğimi araştırırken, işe girmeye karar verdim. 1985 yılında işe başladım. Devamında liseyi ve üniversitede işletme bölümünü bitirdim. Kadınların çalışması çok önemli, şiddet gören kadın hiçbir güvencesi olmadığı takdirde her şeyi çekiyor. Ben işe girebildiğim için çok şanslıydım. Oyunun finalinde kimsenin arayıp, sormadığı yaşlı kadını ben oynuyorum. Her oyun sonunda hep beraber ağlıyoruz. Tiyatro yoluyla kadına şiddetin yanlış olduğunu insanlara öğretmek için uğraşıyoruz. Bir oyunumuzun sonunda, yaşlı bir amcanın hüngür hüngür ağladığını gördüm."

'HAYATIMIZDAKİ ZORLUKLARI ANLATIYORUZ'

Gençliğinde, ailesinin yasaklarına karşı çıkarak, 1985 yılında Kültürpark'taki gazinolarda 'Filiz Işık' adıyla sahne almaya başlayan Filiz Arslan (58) Hümeyra, Adile Naşit, Ali Poyrazoğlu, Melike Kenter ile turneye çıktığını anlattı. 20 sene Kültürpark'ta çalışan Arslan, eşini 1998'de kazada kaybettikten sonra çok zorluk çektiğini, 3 çocuğunu tek başına büyüttüğünü söyledi. 9 yıl önce Seferihisar'a geldiğini belirten Arslan, "Buraya geldikten sonra tiyatroyla tanıştım. Sahneye tekrar çıkmak, bana güç verdi. Buradaki arkadaşlarımla hayatımızdaki zorlukları anlatan oyunlar oynuyoruz. İnsanlar oyunlarımızdan çok etkileniyor" dedi.

ÖNCEKİ HABER

Mümtaz Soysal hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

11 milyon fidan kampanyasına ormancılardan tepki: 8-9 milyonu zayi olacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...