11 Kasım 2019 00:33

Krizin kadınlara yansıması: En temel ihtiyaçlarımızdan vazgeçmek zorunda kalıyoruz

Menemenli kadınlar, Kadın Emeği ve Kooperatifleşme Çalıştayı'nda, kadın emeğini ve kadın emeği üzerinde yükselen sömürüyü tartıştı.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Eren SARAN
İzmir

İzmir’in Menemen ilçesinde bu yıl ilk defa düzenlenen Kadın Emeği ve Kooperatifleşme Çalıştayı’na katılan kadınlar, kendi yaşam pratikleri üzerinden kadın emeğini ve bu emek üzerinde yükselen sömürüyü tartışma fırsatı buldu. Çalıştayın gündemlerinden biri de kadın emeğinin kooperatifler üzerinden değerlendirilmesi olsa da krizin kadın emeğine yansımaları konu edinen atölye çalışması kadınların günlük yaşamında, krizin etkilerini ciddi oranda fark ettiğini ve bundan çıkış yollarına ilişkin önemli tartışmalara da zemin oluşturdu. 

KADINLAR YEREL YÖNETİMLERDEN ÇÖZÜM BEKLİYOR

Gün geçtikçe alım gücü düşen ve krizin ağır sonuçlarıyla mücadele etmekte zorlanan Menemenli kadınlar hem kendi emeğinin yerel yönetimler tarafından değerli kılınması hem de ilçede kadınlar adına yapılacak her türlü gayrete yanıt vereceklerini çalıştay boyunca yürütülen tüm tartışmalarda ifade etti. Her kadın kooperatifleşme noktasında belediyenin aktif olmayan kadın kooperatifinin kendilerinin yarasına merhem olup olmayacağını, büyükşehir ve ilçe belediyesinin kadınların üreteceği ürünleri satın alması gerektiği yönündeki düşüncelerini dile getirdi.

Sunumların ardından gerçekleştirilen ücretli emek, ev içi emek ve krizin kadınlar üzerindeki yansımalarını içeren atölyelere katılım yüksekti. Krizin kendi hayatlarına yansımalarını tartışırken “nereden başlasak ki” soruları yerini bir anda kendi iş arama süreçlerini, emekli olmalarına rağmen yeniden çalışmak zorunda olduklarını ve işten çıkarılma korkularını anlattıkları birer deneyim aktarımına dönüştü.

"BÜTÇEYİ DENGELEMEK İÇİN KENDİ İHTİYAÇLARIMDAN VAZGEÇİYORUM"

Menemenli kadınlar krizin üzerlerindeki etkisini bertaraf etmenin en önemli aracını yeni bir şey satın almamak ve kendi ihtiyaçlarından vazgeçmekte bulduklarını dile getiriyor. Her biri yaşadıkları bu durumun sorumlusu olmadıklarını ancak baş etmek içinse ellerinden gelenin yalnızca ihtiyaçlardan kısmak olduğunu ifade ediyor.

Doğaköy’de ailesiyle birlikte çiftçilik yapan Seçil Kavas: "Ben ailemin işlerine yardım ediyorum. Düzenli ve kendime ait bir gelirim yok. Kriz bizim işleri de etkiliyor. Evde hiçbir gıda maddesini ekşitmemeye, bozmamaya çalışıyorum. Fazla kalan ürünü dondurucuya atıyorum. Ev ekonomisini ayakta tutmaya çalışıyorum. Lüks hiçbir harcama yapmıyorum. Ek masraf çıkarmamaya çalışıyorum."

Özel bir firmada satış yapan Yasemin Doğan: "Maaşlar artmıyor ama her şeye zam geliyor. Alım gücümüz iyice düştü. İşverenler bize ‘kriz var’ diyor ama kendilerine gelince kriz yokmuş gibi davranıyor. Biz kadınlar temel ihtiyaçlarımızdan vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Pazara gidiyorum geçen yıl elli kuruşa aldığım şey bu yıl bir lira olmuş. Varsa aynısından bir tane daha almıyorum. Ama en çok çocuklarımıza istediğini alamamak zorluyor. Televizyonda, arkadaşlarında gördüklerini istiyorlar ama ona her istediğini alamayacağımı öğretmek dışında bir çözüm bulamıyorum. Okuldan istenen şeyler de bitmiyor. Mutfak bütçesinden kesiyoruz."

"BELEDİYELER ARAZİLERİ KADINLARIN ÜRETİMİNE AÇSIN"

Figen: “Çalışsak da çalışmasak da önce kendimizden kesiyoruz. Erkekler ‘ben kazandım, ben harcarım’ diyebiliyor. Üretimden de koparıldık. Tarım, hayvancılık bitti. Köyümüz yok, eskiden eker biçer bir şekilde karnımızı doyururduk. Hiçbir şey boşa gitmezdi. Belediyemizin arazilerinin kadınların üretimlerine açması gerektiğini düşünüyorum. Geri dönüşüm ve üretimin bir arada gideceği, kadınların çalışabileceği, çocukların da bakımının sağlandığı olanaklar yaratması gerektiğini düşünüyorum.”

Bir başka kadın ise kontrollü harcamanın bir çözüm olmadığını söyleyerek konuya giriyor: “Sanki ihtiyaç fazlası alışverişi kesersek her şey yoluna girer gibi şeyler anlatıyorlar ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Kriz benim alışveriş listemi azaltmamla alakalı bir durum değil. Ben haftalık pazar alışverişini bile göremez hale gelmişim. Bırakın kendime fazladan bir çorap almayı; domates, biber almakta zorluk çekiyorum.”

GENÇ KADINLAR, KENDİ UZMANLIK ALANLARINDA ÇALIŞMAK İSTİYOR

Atölye çalışmasına katılan genç kadınlar ise mezun oldukları işleri yapamadıklarını dile getiriyor. Felsefe bölümü öğrencisi bir kadın: “Felsefe bölümü öğrencisiyim aynı zamanda sosyolojide çift ana dal yapıyorum ancak mezun olan arkadaşlarımla görüştüğümde ya iş arıyorlar ya da kendi uzmanlık alanlarının dışında, hizmet sektöründe asgari ücretle çalışıyorlar. Bunları gördüğüm zaman hem üzülüyorum hem de kendi adıma endişeleniyorum. Ben de aldığım eğitime denk bir işe giremeyeceğimi biliyorum. Ekonomik kriz özellikle biz üniversite öğrencilerini bu anlamda endişelendiriyor.”

SADECE NİYET ETMEKLE OLMAZ!

Bu çalıştayın düzenlenme aşamasında ve çalıştay esnasında dikkat çeken noktalardan birkaç not düşelim; Menemen Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü bu çalıştayı ve Menemen’de kadınlar arasında yürüteceği tüm çalışmaları, seçim öncesi verilen vaatleri hayata geçirmek için kolları sıvadı. Bunu gerçekleştirirken de ilçede çalışan, örgütlü örgütsüz kadınları, sendika ve siyasi parti temsilcilerini dernek çalışanlarını bir araya getirmeyi bir yöntem olarak benimsemiş görünüyor. Bu çaba bir yanıyla yerel yönetimlerin kadın kitleleri içerisindeki çalışmalarını düzenlerken yereldeki kadınların inisiyatifi ile iş yapması anlamında önemli bir adım ancak halen niyeti aşan bir pratikle buluşabilmiş değil. Çalıştay düzenlenmeden önce yapılan toplantılarda Menemen’de atılacak her adımın kadınlarla birlikte atılacağı ifade edilse de toplantıların dar bir çevre ile sınırlı kalması, duyuruların sosyal medya veya mesaj yoluyla gerçekleştirilmesi “biz bu işi birlikte yapmak istiyoruz ama her kadın yanında bir kadın daha getirse olur” niyetini aşamadı. Menemen’in yoksul mahallerine ulaşma, bu mahallelerde kadınlarla irili ufaklı toplantılar yaparak ilçede kadınlar için ihtiyaç olan konularda panel, forum, çalıştay ve türlü etkinlikleri birlikte düzenleme yönünde bir yöntem belirlemek, çevremize duyuralım tavrını aşabileceği gibi belediyelerin kadınlar için samimi çabasını da ortaya koyabilir.

DÜŞÜK ÜCRET, ESNEK ÇALIŞMA, SONUÇ YİNE İŞSİZLİK...

İş arama süreçlerinde esnek çalışma, düzensiz mesai ve düşük ücretlerle karşılaştıklarını dile getiren kadınlar “Bizi işe alıyorlar ama birçok işi aynı anda üzerimize yıkmak istiyorlar. Ücretler düşük, hakaret, küçük görme de cabası” sözleriyle neden çalışma hayatında istikrarlı bir şekilde yer almadıklarını sıralıyorlar.

Üç kişilik işin bir kişiye yüklendiğini ifade eden Gülten Kaplan “Yemek pişireceğim bir yerde 2 bin 400 liraya iş buldum. Başladım ama baktım sadece yemek yapmıyorum, temizlik bende, servis, bulaşık bende. Bütün işler bana yüklenince işten ayrılmak zorunda kaldım. İşveren ‘Nasıl olsa bir başkasını bulurum’ diyerek bu şartları bize dayatıyor” diyor.

Sigorta yapılmadığı, düzenli maaş ödemeleri olmadığı ve prim usulü çalışmanın yaygın olması nedeniyle sürekli işten çıkmak durumda kalan Ayşe Akman “Ben iki çocuğumla yaşam mücadelesi veriyorum. Danışman olarak girdiğim bir şirkette bana primle birlikte 3 bin lira maaş vereceklerini ama sabit maaşımın bin lira olduğunu söylemişlerdi. Böyle bir işte gece gündüz, mesai saatleri önemsenmeden, ‘idare et’ diye diye çalıştırıldım. İş olmayınca da sen suçlusun. Patronlar her zaman bir bahanenin arkasına saklanıyor. Zora gelince de ‘hadi kapı dışarı’ diyorlar. Bu şartlar kadınları yoruyor, iş aramaktan vazgeçip daha çok ev içine itiliyor ve çaresiz bırakılıyoruz.”

"NAFAKA DA MAAŞ DA YETMİYOR GEÇİNMEYE"

Krizin kadınlar için psikolojik etkilerini hatırlatan Yeliz ise “Aslında çalışsak da gelen gideni karşılamadığı için motive olamıyoruz. Efor harcıyorum, uğraşıyorum didiniyorum gel gelelim yine döndüremiyorum. Bu da çok büyük bir baskı. Ben eşimden ayrılalı dokuz yıl oldu ama aldığım nafaka hep aynı. Aylık beş yüz lira ile geçinmeye çalışıyorum. İş buluyorum nafakam kesiliyor, ama kazandığım para geçinmeme yetmiyor. İstikrarlı bir iş bulamıyorum. Bu, insanda sıkışmışlık hissi yaratıyor” şeklinde konuşuyor.

Katılan kadınların bir nevi içini döktükleri ve kendi zorlayıcı deneyimlerini paylaştıkları atölye, özellikle yerel yönetimlerin kadınların kendilerini geliştirebilecekleri, becerilerini arttırabilecekleri eğitim ve olanaklar sunması gerektiği, aynı zamanda kadın istihdamı sağlamaya yönelik adımların atılması, kreş, okul öncesi eğitim ve yaşlı bakım merkezlerinin ilçenin merkez mahallelerinde olduğu gibi daha ücra mahallelerinde de kurulması gerektiği talepleriyle sonlanıyor.

ÖNCEKİ HABER

MSB: Tel Abyad'daki saldırıda 8 sivil öldü, 20'den fazla kişi yaralı

SONRAKİ HABER

Ankara'da alacakları ödenmeyen inşaat işçileri oturma eylemi başlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...