29 Ekim 2019 22:18

Eğitim emekçilerinin durumu, sendikalara bakışı ve arayışı

"Ülkenin içinden geçtiği adaletsiz, hukuksuz süreç, KHK ile işten atmalar, eğitim emekçisini tarihte hiç olmadığı kadar suskunluğa itmiş."

Arşiv | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gülhan ŞİMŞEK
Eğitim Sen Ankara 4 No’lu Şube Başkanı

Yeni eğitim, öğretim yılı hep olduğu gibi heyecanla ve umutla açıldı demek isterdik. Öğretmenler odası yenileniyor olsa da görüntü, altındaki yıkıkla ne kadar uyuşuyor? Uyuşmuyor!

Klasik olarak yapılageldiği gibi sendikacıların konuştuğu, eğitim emekçilerinin dinlediği bir oturum yerine öğretmenleri dinledik. Yaz aylarında bir toplu sözleşme süreci de yaşanmıştı ve eğitim emekçilerinin süreç sonunda ne düşündükleri de önemliydi.

Bir çalışan olarak neyi sorun olarak görüyorsunuz?

  • Okulumuzda çalışanların parasını biz öğretmenler ödüyoruz.
  • Öğrencilerimiz için çektirdiğimiz fotokopilerin parasını biz ödüyoruz, kağıtları bizler alıyoruz.
  • Sabun, tuvalet kağıdı, havlu parasını bizler ödüyoruz.
  • Yeterli çalışan yok, hijyen sorunu var okulumuzda.
  • Kreş yok. Çalışanların ücretsiz kreş hakkı olmalı.
  • Yetiştirme kursları hafta sonu yapılsın diye dayatılıyor. Bu da hem kurslara katılımcı sayısını azaltıyor hem de hafta sonunda okula gelmek zorunda kaldığımız için boş vaktimiz kalmıyor.
  • Vergi dilimi uygulaması yüzünden her ay maaşımız azalıyor.
  • Eğitim giderek tamamen özelleştirilecek.
  • Borçla yaşıyoruz, bankaya borcu olmayan yok.
  • Liyakat yok, mülakatlarda sendika üyeliğine bakılıyor.
  • Okula hiç ödenek gelmiyor, veli yoksul, okulun eksiklerini kendimizin halletmesi isteniyor.
  • Saygınlığımız kalmadı, bunu çözmeden bir şey yapamayız.
  • 25 yıllık öğretmenim, artık mesleğimden hiç keyif almıyorum.

Sizce sorunlarımız neden çözülmüyor, tam tersine artıyor? Sendikalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

  • Umudumuzu kaybettik, korkuyoruz, topluca hareket edemiyoruz.
  • Herkes yapılsın edilsin istiyor, biz yapmazsak kim yapacak?
  • Sorunlarımı konuşmak istemiyorum, bunun faydası olacağına inanmıyorum.
  • Kilidi çevirecek öğretmen, anahtarı çeviremiyoruz. Yanlış eğitim politikalarının, yalanların taşıyıcısı konumundayız.
  • Üstte birileri siyaset yapıyor.
  • Böl, parçala, yönet.
  • Çok siyaset var, hiçbirine üye olmak istemiyorum.
  • İnanmıyorum! Beni ifade edecek bir sendika yok. Sendika önce benim haklarımı savunmalıdır.
  • Sendika hakkımızı korumuyor.
  • Çalışanların sendikalara güveni yok, o yüzden de ilgilenmiyor. Mikrofon arkası konuşmaları herkes duydu.
  • Yapabileceğimiz bir şey yok, sendikalar güdük, sendikalara güvenimiz yok.
  • Eskiden bir araya geldiğimiz örnekler oluyordu. Şimdi siyah-beyaz şeklinde bölündük.  

Ne yapmalı?

  • Sendikalar ortak tutum almalı, zıtlaşmalar bir kenara bırakılmalı, aslında tek sendika olsa…
  • Tek sendikayı başarmanın yolunu bulmalıyız.
  • Sendikalar bir olup, taraf olmalıyız.
  • Sendikalar yukarıda birleşmeliler, yeni bir birlik kurulabilir, federasyon gibi. Ama işlerine gelmiyor galiba.
  • Birlikte mücadele etmenin yollarını bulmalıyız. Sendikalar uzlaşmalı.
  • Ortak metin, ortak imza kampanyası...
  • Birlikte olmak, birlikte ayağa kalkmak gerek.

Anlaşılacağı üzere artık birçok okulumuzda öğretmen eğitimin masraflarını da üstlenmeye başlamış, kamunun karşılaması gereken giderleri maaşından öder duruma gelmiştir. Ülkenin içinden geçtiği adaletsiz, hukuksuz süreç, KHK ile işten atmalar, eğitim emekçisini tarihte hiç olmadığı kadar suskunluğa itmiş. Artık öğretmen odalarında eğitimin ve ülkenin sorunları tartışılmaz olmuş, kendi öz örgütü olan sendikalara yabancılaşmış. Sendikalara güvensizlik derinleşmiş. Sendikaların, emekçilere sormayı bırakarak kararları yukarıdan verir hale gelmesi, üstten yapılan siyaset ve verilen kararların aşağılarda işitilmez olması, sendika yöneticilerine yüksek maaş ayrıcalığı gibi bürokratik tutumları emekçileri sendikal örgütlülükten uzak tutar hale gelmiş.

Bu durumun kabullenilmemiş olduğunu eğitim emekçilerinin tepkiselliğinden anlıyoruz. Sendikalar, egemen sınıflara karşı, sömürülen işçi-emekçi sınıfların hak alma yolunda mücadele aracı, mücadele yol ve yöntemlerini biriktirdiği, öğrendiği okulu olmuştur. Ki öğretmenlerle yaptığımız söyleşilerde bilinçli-bilinçsiz bir birleşme, taleplerde ortaklaşma vurgusunu gördük.

Egemenlerin en büyük gücü ise emekçilerin bölünmüşlüğü olagelmiştir. Yıllardan bu yana körüklenen sendikal rekabet ve buradan elde edilen kırıntılarla beslenen bürokrasi yüzünden de bu bölünmeler yapay bir biçimde sürüp gitmektedir. Ve tepkiyle karşılanmaktadır. Sendikaların gerekli dersleri ne kadar çıkardıkları tartışmalıdır! Bilimsel bir tutum yerine “ya tutarsa” mantığından kurtulduğumuz söylenemez. İş, açık ki mücadeleci sendikacılara, mücadele etmek üzere birleşmek isteyen eğitim emekçilerine düşmektedir.

Siyaset, görüş, cinsiyet, ırk, din, dil ayrımı yapmadan, ortak taleplerde buluşmanın örgütünü yaratmalıyız. Taleplerimizde birleşmenin örgütünü! İhtiyacımız olan sınıf sendikacılığıdır.

ÖNCEKİ HABER

Manisa’da ulaşıma zam yapıldı, öğrenciler tepkili

SONRAKİ HABER

Patronlardan alınmayan vergiler bakanlık bütçelerini geçiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...