11 Ekim 2019 10:34
Son Güncellenme Tarihi: 12 Ekim 2019 08:50

Barış Akademisyenlerinden operasyona karşı barış çağrıları geliyor

Barış bildirisine imza attıkları için yargılanan Barış Akademisyenlerinden TSK'nin Suriye'de başlattığı operasyona karşı barış çağrıları geliyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türkiye’nin Fırat'ın doğusuna yönelik 9 Ekim’de başlattığı operasyona karşı tepkiler gelmeye devam ediyor. Daha önce “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için haklarında dava açılarak ihraç edilen akademisyenlerden Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. Beyza Üstün, Prof. Dr. Nilgün Toker, Dr. Serdar Tekin, Dr. Doğan Emrah Zıraman ve Prof. Dr. Sibel Perçinel, savaşa son verilmesini dile getirdi. 

NİLGÜN TOKER:  İKTİDAR SAVAŞ İDEOLOJİSİ OLMADAN DEVAM EDEMİYOR

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden ihraç edilen Prof. Dr. Nilgün Toker, Türkiye’nin bu savaşa girmesinin nedenlerinden birinin iktidarın savaş ideolojisi olmadan devam etme olanağının olamaması olduğunu kaydetti. Toker, “Türkiye’de son 5 yıldır giderek artan bir savaş ideolojisiyle kendisini konsüle eden bir rejim var. Rejim kendi bekasıyla ilgili bir krize girince savaşa ihtiyacı duydu” dedi. Demokrasi umudunun yeniden yok edilmesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Toker, “Bugün eğer iktidar savaş ilanıyla suç işliyorsa o suça imza atan herkes suç ortağıdır” ifadelerini kullandı.

TEKİN: SAVAŞ KARŞITLIĞI EKSENİNDE TUTARLI VE İLKELİ BİR SES ÇIKARILMALI

KHK ile ihraç edilen Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serdar Tekin de, insanlar arasındaki sorunların ancak barışçıl yöntemlerle çözülebileceğine duyduğu inançla savaşa karşı olduğunu dile getirdi.
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni hatırlatan Tekin, "İnsan hakları adını verdiğimiz değerler manzumesi dünya tarihinden, yaşadığımız savaşlardan çıkardığımız derslerin bir sonucudur. İyi savaş yoktur. Savaş, insanlık değerleri açısından yıkıcı sonuçlara götürüyor. Toplumların ve hakların bir arada yaşama iradesini erozyona uğrattığı için kötüdür. Türkiye’nin içinde bulunduğu savaşı ve siyasi tercihini iyi değerlendirmiyorum. Savaşı, Türkiye toplumu ve halkları için bir kazanım olarak görmüyorum. Türkiye’de insan hakları, hukuk ve demokrasi sorunu var. Tüm bu başlıklar için savaş ve askeri hareketliliğe dönük siyasi irade olumsuz etkiler yaratacak” diye konuştu.

Tekin, bu nedenle Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinden yana olan siyasi muhalefetin ‘savaş karşıtlığı’ ekseninde tutarlı ve ilkeli bir ses çıkarması gerektiğini söyledi.
 
“Demokrasi ve insan haklarının, hukuk devletinin yeniden tesis edilmesi barış ilkelerine bağlılıkla mümkündür” diyen Tekin, bunun da savaşla değil, halklar arasındaki toplumsal barıştan geçtiğini vurguladı.

ZIRAMAN: BARIŞ’I SAVUNMA POZİSYONUMUZ DEVAM EDECEK 

Mimar Sinan Üniversitesi Sosyolojisi Bölümü’nde Dr. Doğan Emrah Zıraman da, “Barış Bildirisi’ne attığımız imzadaki temel eksen hala geçerliliğini koruyor” dedi ve şunları  belirtti: “Savaşın neler getirdiğini Suriye üzerinden son üç yıldır yoğun bir şekilde hissettik. Hem Suriye’deki mültecilerin Türkiye’ye yaptığı akından hem orada yaşanan dramdan biliyoruz. Yeniden bir savaş ortamına girdik. Savaşı durduramadığımızdan bu harekât başladı. Genel anlamda barışı savunma pozisyonumuzun devam ettiğini çok daha rahat bir şekilde söyleyebilirim.”

"SAVAŞIN DURDURULMASI İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPMAYA HAZIRIM"

HDP dışındaki partilerin tezkereyi onaylamasına tepki gösteren Prof. Dr. Beyza Üstün, ekonomik kriz ve işsizliğin yoğun olduğu bir süreçte operasyon düzenlenmesinin durumu daha da kötüleştireceğini belirterek barış talebiyle yan yana gelinmesi gerektiğine dikkat çekti: “Şuan da bütün demokratik kitle örgütleri bu ortaklaşma için çaba içinde. Ben bu savaşın durdurulması için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım.”

"YİNE ACI, ÖLÜM, YARALANMALAR VE SAKATLANMALAR BERABERİNDE GELECEK"

Yaşananların hangi gerekçeyle olursa olsun insanlık için yine acı, yine ölüm, yine yaralanmalar ve sakatlanmaları beraberinde getireceğini vurgulayan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu "1949 Cenevre Sözleşmesi’nde belirlenen bir hukuki durum var. Bu nedir? Bir ülkenin egemenliği altındaki topraklara başka bir ülkenin askeri olarak girmesi ancak o ülkenin çağrısıyla mümkün olabilir. Yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1974 yıllında 3814 sayılı kararla ülkelerin birbirine saldırmamaya davet ediyor" değerlendirmesinde bulundu. Hamzaoğlu, Barış Akademisyeni ve hekim olarak savaşın bir halk sorunu olduğunu ve barış taleplerini dile getirmeye devam edeceklerini belirtti.

"BARIŞTAN YANA TAVIR ALINMASI ÖNEMLİ"

Suriye’de uzun zamandır devam eden savaşlara dikkat çeken Prof. Dr. Sibel Perçinel ise şunları söyledi: “Savaştan en çok çocuklar, kadınlar ve dezavantajlı gruplar etkilenir; yani siviller. Savaş, sivillerin her türlü hak ihlaline en şiddetli şekilde uğradığı dönemdir. İnsan olabilmenin, insan kalabilmenin gereği her türlü savaşa dur diyebilmek, barış koşullarının oluşturulabilmesi için elden gelen her türlü çabayı göstermek ve halkların birbirlerini anlaması ve dayanışmasını sağlamaktan geçer. Toplumsal duyarlılık, dayanışma ve sorumluluk duygularının barıştan yana tavır alınmasında halen önem taşıdığını düşünmek ya da inanmak istiyorum.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

EMEP'ten EATON işçilerine ziyaret: Saldırılara karşı birlikte mücadele edilmeli

SONRAKİ HABER

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği: "Halkın savaşa değil, aşa ihtiyacı"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa