07 Ekim 2019 08:25

Şehir hastaneleri gerçeği: Devlet, hastanesinde kiracı, işletmesinde taşeron

Yapımı bitmek üzere olan İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi 2020 yılında hizmete başlayacak. Ancak hastaneyle ilgili tartışmalar devam ediyor.

İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi inşaatı | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
İzmir

İzmir’den önce farklı şehirlerde kamu özel ortaklığı ile hizmete açılan şehir hastaneleri bütçeleri, hasta garantili sözleşmeleri, kent merkezlerine uzaklıkları gibi sorunlarla tartışmaları da beraberinde getirdi.

SES İzmir Şube Eş Başkanı Op. Dr. Fatih Sürenkök ile vekilliği döneminde Manisa’daki şehir hastanesinin durumunu Meclise taşıyan 26. dönem CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer Evrensel’e değerlendirmelerde bulundu.

Dr. Fatih Sürenkök, şehir hastanelerinin AVM mantığından farksız olduğuna vurgu yaparken, Tur Yıldız Biçer de Manisa Şehir Hastanesi özelinden yola çıkarak “Devlet kendi hastanesinde kiracı, üstelik işletmesinde de taşerondur” dedi.

“SARAY MANTIĞIYLA YAPILIYOR”

SES İzmir Şube Eş Başkanı Op. Dr. Fatih Sürenkök, şehir hastanelerini, devlet adına planlanan ama arkasından yapılacak müteahhitlik işlerinin şirketlere verilen sistemine dikkat çekerek “Denetlemeyi devlet olarak yapmıyorsunuz, başka bir firmadan istiyorsunuz ve bunların hepsini ücretli olarak yapıyorsunuz. O zaman siz devlet olarak nereyi denetleyeceksiniz?​” diye sordu.

Bu hastanelere karşı çıkış noktalarından birinin şehir hastanelerinin çok yataklı olması olduğunu dile getiren Sürenkök “Tüm dünyada hastaneler hem maliyet hem de verimli hizmet sunabilmesi için en fazla 300-600 yatak arasında yapılmaktadır. Bunun altındaki ve üstündeki yatak sayısının yapım ve işletme maliyetini olumsuz etkilediği bilimsel olarak bulunmuş. Türkiye’de sadece 500 yataklı olan Manisa Şehir Hastanesi bu anlamda örnek. Fakat şehir hastanelerinde ikinci bir şey var, yatak başına düşen metrekare. Bu yapım maliyetini ve bakım maliyetlerini de yükseltiyor. Temizliği, elektriği, ısıyı yükseltiyor. Ak Saray’dan başlayan bir saray mantığı var ya her şey şaşaalı, büyük olacak! Ve bu büyüklük maalesef Manisa’da yatak sayısı iyi olsa da metrekare anlamında yine çok fazla ve gereksiz” dedi.

Sağlık çalışanları açısından da “Çalışanlar nasıl çalışacak? İşletmeyi ihaleyi alan firma yapacaksa tüm çalışanların orada özel olarak çalışıyor olması lazım. Çalışanlar ne kadar ücret alacak, bilinmiyor. Ayrıca hastanelere kimler alınacak? Bilinmiyor” dedi. İzmir’in asıl olarak şehir hastanesine değil varolan hastanelerdeki ihtiyaçların karşılanmasına ihtiyacı olduğunu ifade eden Sürenkök “İnanılmaz bir israf var. Engelliler için, Alzheimer hastaları ya da Konak’ta mülteciler için yapılacak işlerde üç kuruşa ihtiyaç varken burada milyonlar harcanıyor. Bu kadar zengin bir ülke değiliz” değerlendirmesinde bulundu.

“AMACI KAMUSAL SAĞLIK DEĞİL, KÂR”

Şehir hastanesini işleten şirketin amacının kamusal sağlık değil kâr etmek olduğunu ve kamusal sağlık adına dair bir uygulamasının olmayacağına işaret eden Sürenkök, “2020’de hangi hastaneler kapanacak, kimler şehir hastanelerinde çalışacak? Siz 2 bin 600 yatağı yüzde 70 doluluğu hiçbir hastaneyi kapatmadan nasıl karşılayacaksınız? Tepecik 1800 yataktan 600 yatağa düştü. Bozyaka, Tepecik, Seyfi Demirsoy, Alsancak, Buca Kadın Doğum Hastanesi küçültülecek veya kapatılacak” diye konuştu.

“ARAZİ DE KİRA DA DEVLETTEN”

26. Dönem CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer de şehir hastanelerinin kamu arazileri üstüne yandaş şirketlere çok büyük imtiyazlar tanınarak yaptırıldığını hatırlatarak “Ama kamuoyunda karşılığı ‘Devletin hastanesi, elbette bu kadar yatırım olacak’ şeklinde oldu. Yani bunu kamusal bir yatırım olarak değerlendirdiler. Ama kamu arazisi yapılan bu binalarda kirayı ödeyen devlet. Yani devlet burada yandaş şirketin kiracısıdır. Bu hastaneler devlet hastanesi değildir, bu nedenle de tabelasında şehir hastanesi yazmaktadır” dedi.

HEM KENTE UZAK HEM MEZARLIK MANZARALI

Manisa Şehir Hastanesine halkın ulaşımının sıkıntılı olduğuna dikkat çeken Biçer, “Hem şehirden uzakta hem de mezarlık manzaralı bir hastane. Burada da ayrıca bir ironi var, ölümü gösterip sıtmaya razı tutmak gibi. Ayrıca denetim meselesi de oldukça sıkıntılı. Bakanlık bile denetleyemiyor harcamaları. Şirket kendi içinde işletmeyi dışarıya kapalı bir sistemle yürütmektedir. Hastaneyi şirket yönetiyor, devlet memuru olan personel de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Hastane yönetiminde söz alamıyor ve denetleyemiyor” diye konuştu.  “Kamu özel ortaklığı, eğer kamu yararına yapıldıysa bu yararın sağlık bakanlığı tarafından kamuya şeffaf bir şekilde açıklanmasını bekliyoruz” şeklinde konuşan Biçer, “Şehir hastaneleri devlet hastanesi değildir, çünkü devlet kendi hastanesinde kiracıdır. Üstelik işletmesinde de taşerondur” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Doç. Dr. Halis Ulaş: Az gelişmişlik ile deprem travması arasında paralellik var

SONRAKİ HABER

Duvarlarında çatlak olan okul önünde eylem: Veliler tedirgin, müdür rahat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa