06 Ekim 2019 19:00

Ege’nin iki yakasında yankılanan tınılar

Müzik grubu Agora Minör: İki kıyıda filizlenmiş rebetiko ve halk şarkılarını rebetikonun farklı farklı dönemlerinde kullanılan çalgılarla yorumluyoruz.

Müzik grubu Agora Minör

Fotoğraf: Mahmut Koyaş

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

Birçok kentin kimliğinin oluşmasında acılar önemli yer tutmuştur. Smyrna yani İzmir de kimliği oluşurken çeşitli acılar çekmiş. Bu acılar da müzikle dile getirilmiş. Bu nedenle müzik, kent kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur.  

1922 büyük yangını ve ardından 1923 ve 1924 yılında yaşanan mübadele yılları ve Küçük Asya Felaketi olarak anılacak küllerin ve acıların izleri... 1922 büyük yangının ardından, Yunanistan’a sadece kırık dökük eşyalar ve acılar değil, büyük bir kültür taşındı. Bütün bu acılar, bir müzik tarzının, bir proleter alt kültürün müziği olarak rebetikoyu ortaya çıkardı. Çeşitli dönemlerde yasaklamalarla karşılaşsa da, İzmir kökenli sanatçıların, Yunanistan’da başlattığı müzik tarzı, Ege’nin iki yakasında sürüp gidiyor.  

Gazetemizin 25. yılı dolayısıyla İzmir’de 19 Ekim’de gerçekleştirilecek dayanışma konserinde, sahne alacak olan rebetiko-rebetika tarzını günümüze taşıyan Agora Minör grubuyla müzik üzerine söyleştik.   

Agora Minör ne zaman, kimlerden ve nasıl kuruldu?

Agora Minör 2018 yılında, rebetiko müziğini seven ve Anadolu’nun eski şarkılarına meraklı, altı müzisyen tarafından kurulmuş. Grup üyeleri bu buluşmadan ve tanışmadan önce hayatlarının belli dönemlerinde rebetiko müziğini araştırmış ve çeşitli sahnelerde icra etmiş insanlar. Grubun basçısı Murat Küçükarslan Avustralya’dan İzmir’e taşındıktan sonra İzmir’in yerel müziklerinin peşine düşmüş. Geçmişte, rebetiko eserleri başka gruplarda, farklı yorumlarla icra etmiş. Hatta Avustralya’da yaşadığı dönemde sokakta bağlaması ile çaldığı rebetiko şarkılar var. Gitarcı Ozan Akdeniz, yine aynı şekilde rebetiko dinlemiş, çalmış. Bir grup kurma peşine düşmüşler ve bu müziği seven diğer müzisyenleri araştırmışlar. Murat bir arkadaşı aracılığı ile solistleri Serap Çiğdem Şahin ile tanışmış. Serap da İzmir’de çeşitli mekanlarda rebetiko, Rumca ve Yunanca şarkılar söylemiş. Hatta bu şarkıları söyleyebilmek için üç yıl dil eğitimi almış. Yunanistan’a gidip gelmiş. Serap aracılığıyla Doğukan Yurt ve İlker Şahin ile tanışmışlar. Doğukan ve Serap üniversiteden arkadaşlar ve birlikte müzik geçmişleri var. Hatta Doğukan kendine bir buzuki yaptırabilmek için üniversite harçlıklarını ve programlarda bağlama çalarak para biriktirmiş. İlker ve Serap kardeşler. Serap’ın rebetiko merakı kardeşine de bulaşıyor. O da şarkılara sesi ve bağlaması ile eşlik ediyor. Selhan Gürhan’la yine aynı dönemde bu arayış üzerine tanışıyorlar. Selhan da ergenliğinden beri rebetiko dinlemiş fakat çevresinde bu müzikle kendisi gibi ilgilenen birini bulamamış. Dolayısıyla böyle bir arayış olduğunu öğrendiğinde o da gruba akordeonu ile katılıyor. Grubu tanıttıktan sonra sorularımıza verdikleri cevaplara geçelim.

Bu müziği sadece icracı olarak değil, araştırmacı gibi de ele alıyorsunuz. Rebetiko üzerine çalışırken neler keşfettiniz?

Rebetikonun kökleri bugün yerli müzik olarak anılan müzik türlerinin hiçbirinden bağımsız değil. Rebetikoyu okudukça, araştırdıkça Anadolu sözlü ve müzik geleneği ile karşılaşıyoruz. Bu geleneğin Anadolu’da yaşamış birçok toplum tarafından paylaşılmış olması ve rebetikoda bunun izlerini bulmamız bizlere bir şey söylüyor. Bu müzik sanılandan daha eski bir döneme yaslanıyor. Rebetikonun içindeki ağıtlar, doğaçlama sözler ve melodiler, uzun taksimler de bunun kanıtı. Buna kültür paylaşımı mı yoksa ortaklaşması mı dersiniz bilemeyiz fakat çaldığımız birçok rebetiko şarkı geçmiş Anadolu toplumlarının kültüründen beslenmiştir.

Müziğinizi nasıl tarif ediyorsunuz?

Kullandığımız bir slogan var: İki Kıyının Şarkıları. İki kıyıda filizlenmiş rebetiko ve halk şarkılarını rebetikonun farklı farklı dönemlerinde kullanılan çalgılarla yorumluyoruz.

 Neden Agora Minör?

Agora bilindiği gibi çarşı, pazar gibi anlamlarının yanında halk meydanı anlamına da geliyor. İnsanların günlük yaşamlarını, politikayı konuştukları bir yer. Biz müzik yaparken kendimizi bu agoranın minör, küçük, bir parçası olarak görüyoruz. Bahsettiğimiz anlatımlı performanslar ve kurduğumuz dostluk ilişkileri ile agoraya karışmış oluyoruz. Başka bir deyişle müziği günlük yaşamdan, kendimizi de dinleyicilerimizden ayırmıyoruz. Agora Minör ismini bu yüzden seçtik.

İzmir’de 19 Ekim’de Evrensel Gazetesi Dayanışma Şenliği’nde sadece Agora Minör sahne almayacak. O gün Agora Minör’le birlikte zaman tünelinden sesleri yankılanacak olan Rita Abacı, Sofia Karivali Roza Eskenazi Marika Papagikler de olacak.

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır'da kayyum eylemleri 49. gününde: Halkın kendini yönetmesinden korkuyorlar

SONRAKİ HABER

CHP'li Ayhan Barut: Yumurtalık turizm bölgesi mi sanayi bölgesi mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...