28 Eylül 2019 03:31
Son Güncellenme Tarihi: 28 Eylül 2019 13:17

CHP’nin Suriye Konferansı: ABD-Rusya ile değil, Suriye ile komşuluk geliştirilmeli

CHP’nin düzenlediği Uluslararası Suriye Konferansı'nda konuşan Kılıçdaroğlu, "ABD ve Rusya’nın çıkarları arasında savrulmamak için iyi komşuluk ilişkilerine dayalı Suriye politikası izlemeliyiz" dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), uluslararası katılımcıların da yer aldığı “Suriye Konferansı” düzenledi. Konferansa, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP milletvekilleri, siyasetçiler, hukukçular, akademisyenler, gazeteciler ve birçok ülkeden diplomat katıldı. Suriye muhalefetinden katılımcıların da yer aldığı konferansa PYD'den herhangi bir yetkili davet edilmedi.

Konferans, “Suriye sorununun uluslararası boyutları”, “Suriyeli sığınmacıların karşılaştıkları sorunlar”, “Toplumsal yaşam ve uyum”, “Bölgedeki aktörlerin stratejik konumları: Suriye’deki güncel duruma askeri ve hukuki açıdan bakış” ve “Yerel yönetimlerin rolü: Sorunlar ve öneriler” başlıkları altında 5 oturumdan oluşacak. Oturumların ardından ise sonuç bölümüyle konferans son bulacak.

"AKP, ÜLKEYİ AÇMAZA SÜRÜKLEDİ"

Açılış konuşmasını yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, konferansın önemine dikkat çekti. AKP’nin Ortadoğu’da izlediği politikanın Türkiye’yi çıkmaza sürüklediğini belirten Ağbaba, “AKP iktidarı genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye için yaptığı çağrıları dikkate alsaydı şimdi kan çoktan durmuştu. Bizler de huzur içinde yaşıyor olurduk. Biz Suriye’nin geleceğine ancak Suriyelilerin karar vereceğini savunuyoruz. AKP’nin izlediği savaş politikalarının ülkemizi bir açmaz içerisine sürüklendiğini bir kez daha söylüyoruz” dedi.

"MÜLTECİLERİ SUÇLAMAK ASLA KABUL EDİLEMEZ"

Daha sonra söz alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, savaştan kaçıp Türkiye’ye daha iyi bir gelecek için gelen mültecilerin durumunu anlatarak, “Mültecileri suçlamak asla kabul edilemez” dedi. İstanbul’da 1 milyonun üzerinde mülteci olduğunu belirten İmamoğlu, “Suriyeli göçmenlerin çoğu bilmedikleri bir savaşa dahil olmak istemedikleri ve savaşı kabul etmedikleri için şuan bizimle birlikte yaşıyorlar. Şuan Türkiye’de 4 milyonu aşkın göçmen ve mülteci yaşıyor. Bize gelen bilgilere göre İstanbul’da 1 milyondan fazla mülteci yaşamaktadır. İstanbul’da sağlıklı bir veriye ulaşmak zor. Hem ekonomide hem de sosyal anlamda bu sorunları çözmek için birlikte çalışmak zorundayız. Suriyeli mültecilerin sadece burada değil her ülkede yaşadığı çeşitli sorunları vardır. Bu sorunlar çok büyük. Halledilmesi güç sorunlar olduğunu kabul etmeliyiz. Bu nedenle ilk seçildiğimizden beri bu soruna ilişkin çok önemli adımlar attık. Suriye’deki sorunun uluslararası arenada çözümü aranmalıdır. Suriye’nin istikrara kavuşması için gereken çaba sarf edilmelidir. Özetle Suriyelileri hiçbir şekilde kendi başlarına terk etmeyeceğiz” diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU: YENİ BİR ANAYASA ŞART

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin barışa ihtiyacı olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Suriye ile bir an önce dostluk ve ilişkilerin iyileştirilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye ve Suriye halklarının barış içinde, bir orman gibi kardeşçe yaşamaları için çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

"İDLİB’DEKİ CİHATÇILARIN TÜRKİYE SIZMA TEHLİKESİ VAR"

Türkiye’nin komşularıyla düşman olduğunu söyleyen CHP lideri, “Komşularımız Türkiye bize niye düşman” sorusunu sorduğunu belirtti. Uluslararası hukuktan yana olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, Suriye için kurulan yeni anayasa komitesini olumlu bularken, komitenin uluslararısı dış müdahalelere uzak durarak, Suriye halkının geleceği ve çıkarları doğrultusunda çalışmalar yapması gerektiğini ifade etti.

Suriye’nin geleceğini Suriye halkının karar vermesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, İdlib’deki gelişmelere dikkat çekti. İdlib’teki cihatçı grupların Türkiye’ye sızma tehlikesine dikkat çeken Kılıçdoğlu, bunun da Türkiye’nin güvenliği için tehlikeli bir durum olduğu uyarısında bulundu.

SURİYE’YE YAPILAN OPERASYONLARA DESTEK VERDİ

Kılıçdaroğlu, iktidarın ‘terörle mücadele’ iddiasıyla Suriye’ye topraklarına yaptığı operasyonlara ise şu ifadelerle destek verdi: "Ülkemizin terörle mücadelesinin elbette ki yanındayız. Ancak, terörle mücadelenin Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız" dedi.

KILIÇDAROĞLU’NDAN ÇÖZÜM İÇİN 5 MADDE

Kılıçdaroğlu, Suriye sorunuyla ilgili çözüm önerilerini 5 maddede özetledi. Kılıçdaroğlu, önerilerini şöyle sıraladı:

  1. Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız,
  2. ABD ve Rusya’nın çıkarları arasında savrulmamak için, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilişkileri ilkelerine dayanan, bütünlüklü ve uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz,
  3. Suriye yönetimi başta olmak üzere, uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu olan bütün aktörlerle, tıpkı burada olduğu gibi konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız,
  4. Bugüne kadar, uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bütün hamlelerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz,
  5. Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra ülkemizdeki sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmeli ve bu amaca uygun politikalar geliştirmeliyiz.

Kılıçdaroğlu sözlerini, usta şair Nazım Hikmet’in “Yaşamak bir ağaç gibi / tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine /bu hasret bizim...” dizeleriyle bitirdi.

Konuşmaların ardından konferansın ilk oturumuna geçildi.

"IRKÇILIK VE ÖN YARGILARIN KIRILMASI İÇİN SINIF MÜCADELESİ ÖNEMLİ"

Konferansta açılış konuşmasının ardından gerçekleştirilen panellerde, Suriyeli mültecilere karşı oluşan ön yargılara dikkat çekildi, mültecilerin entegrasyonunun önemine vurgu yapıldı. Çalışma yaşamına katılan özellikle Suriyeli çocukların durumuna işaret edilirken ırkçılığa ve emek sömürüsüne karşı sınıf mücadelesinin gerekliliğine işaret edilerek sendikal mücadelenin önemine değinildi.

“Suriye sorununun uluslararası boyutu” başlıklı paneli CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz yönetti. Konuşmacı olarak, eski Dışişleri Bakanlarından ve Meclis Başkanı Hikmet Çetin, Avrupa Birliği Delegasyonundan Steven De Wilde, Rusya Türkiye İlişkiler Izmanı Yazar Ivan Starodubtsev, Dr Gholam Ali Chegini Zadeh, Doç. Akel Abbas ve Doç. Amy Austin Holmes konuşmacı olarak katıldı.

Panelde Suriye ilgili ulusalararası alandaki gelişmeler ve aynı zamanda Suriye adına çözüm adı altında uluslararası alanda yapılan girişimler üzerine konuşuldu. Özellikle Astana süreci ve IŞİD'e karşı mücadeleye dair değerlendirmeler yapıldı. Suriye’deki gelişmelerin komşu ülkelere ve özellikle farklı ülkelerdeki Kürtlere yansımasına dair değerlendirmelerin yapıldığı bölümde ABD ve başka küresel güçlerin Suriye’ye güvenlik gerekçesiyle müdahalesi eleştirildi.

"SURİYELİLER KAYIT DIŞI ÇALIŞIYOR"

Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu’nun yönettiği ikinci panelin konu başlığı “Suriyeli sığınmacıların karşılaştıkları sorunlar” oldu. Panele konuşmacı olarak Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır, İnşa ve Değişim İçin Suriye Gençlik Partisi Genel Başkanı Berwin Ibrahim, Prof. Dr. Ayhan Kaya, Doç. Nasser Yassin, Sarkis Kassargian ve Omar Kadkoy katıldı.

Murat Erdoğan, CHP’nin mülteciler konusunda daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini belirtti. Göç olgusu ve Türkiye’de göçlerle ilgili hazırladığı veriler üzerinden sunumu yapan Erdoğan, Türkiye’nin sorunlu bir bölge içerisinde olduğunu ve başkaca sorunların da yaşanabileceğini aktardı. Savaştan dolayı ülkelerinden göç etmek zorunda kalanların durumuna işaret eden Erdoğan, göçle ilgili gerekli politikalar üretilmemesi durumunda nefret söyleminin rahat bir şekilde gelişeceğine işaret etti. Türkiye’nin mültecilerin durumuna ilişkin politikası olmadığına dikkat çeken Murat Erdoğan, bunun doğurduğu sonuçlara işaret etti. Erdoğan, mültecilerin yaşamlarını sürdürmek için çalışmaktan başka çareleri olmadığını belirterek Suriyelerin kayıt dışı çalışmak zorunda kaldıklarını söyledi. Sorunun yerel boyutuna işaret eden Erdoğan, yerel yönetimler yasasının değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

Suriyeli Analist Omar Kadkoy, sunumunu ekonomik uyum konusunda yaptı. Kadkoy, Suriyelilerin Türkiye’deki göçleri hakkında bilgi verdi. Yapılan göçlerin ekonomik odaklı olduğunu belirten Kadkoy, Suriyeli mültecilerin çalışma yaşamına katılım sürecinde karşılaştıkları zorlukların yanı sıra ekonomiye sağladıkları katkılardan da söz etti. Kadkoy’un üzerinde durduğu bir diğer konu ise Suriyeli girişimcilerin durumu oldu.

"TÜRKİYE ÖSO’YA NEDEN DESTEK VERİYOR?"

Metin Çoratabır ise sunumunu mülteci hukuku ve mültecilerin entegrasyonu konusunda hem tarihsel süreci hem de uluslararası anlaşmalar  üzerinden yaptı. Gazeteci Sarkis Kassargian, Suriyeli mülteci kadınların ve çocukların durumuna dikkat çekti. Kadınların pazarlandıklarını ve çocukların da ucuz iş gücü olarak çalıştırıldıklarını belirten Kassargian, Türkiye hükümetinin Suriye politikasına işaret ederek bu politikanın doğurduğu sonuçları hatırlattı.

Hükümetin Suriyeli mültecilerden kurtulmak istendiğini ifade eden Kassargian, Hükümetin ‘güvenli bölge’ ile Suriye’nin demografik yapısını değiştirmek istediğini belirtti. Türkiye’nin silahlı cihatçı grupları desteklemesini de eleştiren Kassargian, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü açıklamasına karşın ÖSO’ya neden destek verdiğini sordu.

Akademisyen Nasser Yassin, Suriye’den göç etmek zorunda kalanların gittikleri ülkelerdeki durumlarını aktardı. Mülteci konumuna düşen Suriyelilerin yaşamda kalma mücadelesi verdiklerini ifade eden Yassin, mültecilerle ilgili yapılan ve ipe tutunma olarak tanımladığı dayanışmanın giderek zayıfladığını belirtti, kamuoyunun desteğinin önemine değindi.

Prof. Dr. Ayhan Kaya ise Suriyeli mültecelerin de koşullarının oluşması durumunda ülkelerine dönmek isteyeceklerini söyledi. Mülteciler ile ilgili sahada yaptıkları çalışmalar üzerinden sunumunu gerçekleştiren Kaya, Esad rejimi olduğu sürece gelenlerin Suriye'ye dönme olasılığının düşük olduğunu belirtti.

Ayhan Kaya, ne pahasına olursa olsun uyum politikasının hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyerek "İktidar ve muhalefet uyumdan nemalanmayacağı için bu politikaya çok sıcak bakmıyor. Kamuoyunun uyum çerçevesinde yaklaşması durumunda gelecekte yaşanabilecek sorunların önüne geçilebilir. Olumlu bir uyum süreci hem ülkedekiler hem de gelen mülteciler için iyi sonuçlar doğuracaktır. Mülteciler konusunda oluşan ön yargıların kırılması için bu gerçeklikle yüzleşilmesi gerek" ifadelerini kullandı.

"ÖN YARGILARIN KIRILMASI GEREKİR"

Konferansa verilen öğlen arasından sonra üçüncü panel Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın yönetiminde yapıldı. “Toplumsal yaşam ve uyum” başlıklı panele Gazeteci Zeynep Bilgehan, Doç. Didem Danış, Dr. Başak Yavcan, Evrensel Yazarı ve Haber Müdürü Ercüment Akdeniz ile Hayata Destek Derneğinden Sema Genel Karaosmanloğu katıldı.

Zeynep Bilgehan, Suriye’de 2017 yılında düzenlenen Şam ve Halep’in yanı sıra Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyon bölgelerine giderek yaptığı haber ve izlenimlerine dair bilgilerini paylaştı. Bilgehan, Suriyelilerin Türkiye’ye yaklaşımları hakkında bilgi verdi.

İnsanların ülkelerini terk etme sebeplerinin unutulmaması gerektiğini söyleyen Didem Danış, Suriyeli mültecilerle ilgili sahada yaptıkları çalışmaları kategorilendirerek sunumunu yaptı. Mültecilerin uyumu ve mültecilerin yasal statüsü konularına değinen Danış, uyum politikalarıyla ilgili kuralsızlık ve şeffaf olmama haline dikkat çekti. Danış, "Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ve uyum konusunda daha net ve kuralları belli olan bir süreç işletilmeli" dedi. Toplumda oluşmuş olan ön yargılara işaret eden Danış, bu ön yargıların kırılmasına yönelik de bir çalışmanın yapılması gerektiğini söyledi.

Dr. Başak Yavcan ise Suriyelilerin geri dönme süreci üzerinde durdu. Suriye’deki savaşın uzun sürmesinden kaynaklı geri dönmek isteyenlerin oranında azalma yaşandığını da belirten Yavcan, uyumun önemini ve Suriyelilerin uyum sürecinde karşılaştıklarını veriler üzerinden aktardı.

"IRKÇI TUTUMUN ALTINDA YOKSULLUK VE UCUZ İŞ GÜCÜ OLMAK YATIYOR"

Ercüment Akdeniz ise sunumunda, Suriyeli mültecilerle beraber Türkiye işçi sınıfın yapısının değiştiğini ve artık Suriyelilerin de Türkiye işçi sınıfının bir parçası olduğunu aktardı. Akdeniz, hazırladığı görsellerle birlikte mültecilerin ve özellikle Suriyeli çocukların zorlu çalışma koşullarını anlattı. Akdeniz, Suriyeli çocukların çalıştırılarak istismar edildiğine işaret ederek çocuk işçiliğinin hem Türkiye hem de Suriyeliler için bir gerçek olduğunu belirtti. Suriyeli ailelerin çocuklarını çok küçük yaştan itibaren çalıştırmak zorunda kaldığını söyleyen Akdeniz, "Mültecilere karşı oluşan ırkçı tutum ve linç girişimlerinin arka planına bakıldığında ucuz emek sömürüsü ortaya çıkıyor" dedi.

Ercüment Akdeniz, Suriyelilerin çalışma şartlarından ve haklarını almak için verdikleri mücadelelerden örnekler verdi. Akdeniz, ırkçılığa ve sömürüye karşı panzehirin işçi sınıfının örgütlenmesi olduğunu vurgulayarak sendikal mücadelenin önemine işaret etti.

Sema Genel Karaosmanoğlu, sahada yaptıkları insani yardım çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ön yargıların kırılmasının önemli olduğunu ve özellikle doğru bilinen ön yargıların kırılması için medyaya önemli görev düştüğünü belirterek yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aktardı. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Edirne Belediyesi, SGK borçlarına karşı 5 arsayı ipotek gösterdi

SONRAKİ HABER

Demokrasi Nöbeti 41’inci gününde: Birlikte direnmeli ve mücadele etmeliyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...