27 Eylül 2019 09:58

İnşaat Mühendisleri Odası: Yapı stoğu için toplanan 60 milyar amaç dışı kullanıldı

Depremlerin yıkıcı sonuçlarının rant için kullanıldığını ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, yapı stoku için toplanan 60 milyarın amaç dışı kullanıldığına dikkat çekti.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul’da yaşanabilecek bir depreme karşı yapı stokuğunun durumu hakkında açıklama yaptı. Gökçe, 1999-2003 yılları arasında İstanbul İl Afet Merkez Kurulu tarafından çadır ve toplanma alanı için belirlenen 493 alanının dörtte üçünden fazlasının AVM ve gökdelenlere dönüştürüldüğünü, yapı stoğunu güvenli hale getirmek için toplanan 60 milyar liranın amaç dışı kullanıldığını söyledi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe İstanbul’da yaşanabilecek bir depreme karşı yapı stoğu hakkında açıklama yaptı. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin İstanbul başta olmak üzere yaşanacak bir depremde yapı stoğunun yüzde 25’inin kullanılamaz duruma geleceğini gösterdiğini belirten Gökçe, temel sorunun plansızlık, çarpık kentleşme, yapı üretim sürecinin ve mesleki uygulamaların niteliksiz olmasının yanında, tüm ülke topraklarının inşaat sektörünün bir arazisi olarak görülmesi, yapı denetiminin yetersizliği olduğunu söyledi.

"TOPLANMA ALANLARININ DÖRTTE ÜÇÜ AVM OLDU"

Gökçe, 17 Ağustos depreminin acı sonuçlarının ardından yapılan bilimsel çalışmalar ve mevzuat değişikliklerinin sonraki dönemlerde birer birer geri alındığını belirterek,  her yerin TOKİ inşaatlarına dönüştüğüldüğüne, kentsel dönüşüm yasası çıkarıldığına, imar affı getildiğine dikkat çekti. Gökçe, 1999-2003 yılları arasında İstanbul İl Afet Merkez Kurulu tarafından 493 çadır kurulacak yer ve toplanma alanının dörtte üçünden fazlasının AVM ve gökdelenlere dönüştürüldüğünü söyledi. Gökçe, “Depremlerin yıkıcı ve acı sonuçları da kullanılarak yeni bir rant düzeni oluşturuldu. İstanbul başta olmak üzere var olan yapı stokunu güvenli bir hale getirmek yerine tüm yaşam alanları inşaatlarla dolduruldu. Toplanma alanları AVM ve gökdelene dönüştü. Yapı stokunu deprem güvenli hale getirmek için toplanan 60 milyar lira da amaç dışı kullanıldı” dedi.

"YAPILAR DEPREME GEREK KALMADAN YIKILIYOR"

Türkiye’de binaların yıkılması için depreme bile gerek kalmadığını, hiçbir etken olmadan dahi yapıların yıkıldığını söyleyen Gökçe, “Kartal`da bulunan Yeşilyurt Apartmanı’nın kendi kendine yıkılması ve 21 insanımızın yaşamını yitirerek 17 insanımızın da yaralanması oldukça manidardır. Üstelik bu yapının üzerinde üç kat kaçak katın bulunması ve İmar Barışı`ndan yararlanmış olması yapı stokumuzun durumunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır” dedi.

"4708 SAYILI YAPI DENETİM YASASI ÇÖZÜMÜN DEĞİL SORUNUN PARÇASI"

Yapı denetim sorununu çözmek için 2000 yılında çıkarılan 595 ve 601 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin bir süre sonra ortadan kaldırıldığını söyleyen Gökçe şöyle dedi: “2001 yılında yürürlüğe giren ve hâlâ uygulamada olan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun da beklentileri karşılayamamıştır. İnşaat ve yapı sektörünün işleyişini ve sorunlarını tam olarak çözemeyen, ilgili kurumlara, üniversitelere, meslek odalarına danışılmadan alelacele hazırlanan kanun, sorunu çözmek bir yana kendisi sorun olarak gündemdeki yerini almıştır. Yapı üretim sürecinin önemli bir parçası olması gereken 'şantiye şefliği' konusu; çözümün değil, sorunun bir parçası olmuştur. Farklı meslek disiplinleri ve uzmanlık alanları dikkate alınmadan şantiye şeflerinin görevlendirilmesi, bilime ve bilgiye aykırıdır. Ayrıca bir şantiye şefinin 30.000 m2‘ye kadar 5 inşaatın şantiye şefliğini yapmış olması doğru değildir”.

"MİMAR VE MÜHENDİSLERİ YOK SAYAN DEĞİŞİKLİKLER YAPILIYOR"

Yakın bir zaman önce ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzalarının kaldırılmış olmasının sahteciliğe çağrı yaptığını, mühendis ve mimarları yok saydığını kaydeden Gökçe, 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapıların denetimini yapacak olan kuruluşların elektronik sistemle belirlenmiş olmasının, denetim yapabilme yeterliliğine sahip olmayan ve yeterli birikime sahip olmayan yapı denetim kuruluşlarının "yapı denetim" sürecinde bulunmalarından başka bir işe yaramayacağını ifade etti.

"7 MİLYON YAPI RİSKLİ"

17 Ağustos 1999 tarihinden bugüne kadar yapılanlara bakıldığında hiç de iç açıcı bir durumun olmadığını kaydeden Gökçe, 1999 depreminde var olan yapı stokunun ancak yüzde 5’inin yenilendiğini, 7 milyon yapının riskli konumda olduğunu söyledi. Gökçe, Türkiye’de 20 milyon yapı bulunduğunu, mevcut binaların yüzde 67’sinin ruhsatsız, yüzde 60’ının 20 yaşından büyük binalar olduğunu belirtti. Gökçe, “Kentsel dönüşüm projeleriyle taraflar açısından beklentileri optimum kılacak koşullar gelişmedikçe yapılar yenilenmemekte, uygulamalar müteahhitlerin insafına terk edilmekten öteye gidememektedir. Bütünlüklü bir planlama yerine parçacı bir anlayışla yapılar yıkılıp yeniden yapılmakta, kentlerin teknik ve sosyal altyapı sorunları ile birlikte iyileştirilmesi olanağını ortadan kaldırmaktadır. Bu durum, kentlerimizin yeni afetlere açık hale getirmektedir” dedi.

"CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YAPI SAHİBİNİN BEYANINA TESLİM EDİLDİ"

Gökçe, imar affıyla hiçbir mühendislik hizmeti almayan yapıların, herhangi bir kontrol mekanizması olmaksızın, kuralsızca, sadece mal sahibinin beyanı ile kayıt altına alınarak yasal statü kazandığına dikkat çekti. Gökçe, TBMM Meclis Araştırma Komisyonu`nun Marmara Depremi`nden sonra yaptığı araştırmada, deprem bölgelerinde hasar gören ya da yıkılan yapıların yüzde 80`inin imar aflarından yararlandığını belirtti. Gökçe, "İmar Barışı" denen bu afla, deprem güvenliği, mühendislik ve mimarlık mesleği hiçe sayılarak toplumun can ve mal güvenliği yapı sahibinin ‘beyanına’ teslim edilmiştir. Su havzaları, dere yatakları ya da hazine arazilerine yapılmış kaçak yapılar bile af kapsamına alınmıştır” dedi.

"APARTMANDAN BOZMA SAĞLIK KURULUŞLARI VE OKULLAR VAR"

Birçok kentin “İl Çevre Düzeni Planı” olmadığına dikkat çeken Gökçe, 3. Köprü, 3. Havalimanı, Avrasya Tüp Tüneli ve birçok AVM ve gökdelenin yapılmasında olduğu gibi kentlerin yeni risk ve afetlere açık hale geldiği, gerek konutların gerekse kamu yapıları ve endüstri tesislerinin deprem güvenliği olmadığını söyledi. Gökçe, “Apartmandan bozma sağlık klinikleri ve okullar önemli ölçüde varlığını sürdürüyor. Bu yapıların güvenli olmadıkları açıklıkla söylenebilir” dedi.

NELER YAPILMALI?

Gökçe, “Mühendis ve mimarların özne olduğu bir yapı denetim sisteminin kurulması, imar barışı gibi yapı güvenliğinin yapı sahiplerinin beyanına bırakıldığı kaçak kat ilaveli veya tümüyle kaçak olan yapıların yıkılması, mevcut yapı stokunun durumu tespit edilerek iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi veya yeniden yapılmasına karar verilmesi, yeni yapılacak olan yapıların, 'Bina Deprem Yönetmeliği' dikkate alınarak bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapılması, ortaya çıkması muhtemel risklerin transfer edilmesi bakımından yapı sigortası ve mesleki sorumluluk sigortası yapılması” gerektiğini vurguladı. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Utku Çakırözer: Gazeteciliği suçlama alışkanlığı, bu "yargı reformu" ile bitmez

SONRAKİ HABER

Ilısu Barajı nedeniyle köyleri boşaltılan köylüler: Geçmişimiz su altında kaldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...