12 Eylül 2019 20:57

ABD gündemi: Bolton’un ayrılması ideolojik değil taktiksel

ABD, sonbaharı, emek hareketinde olumlu gelişmelerle karşıladı. Siyaset sahnesinde ise Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un görevden alınması tartışmalara sebep oldu.

Fotoğraf: ABD Dışişleri Bakanlığı

Paylaş

Ekim KILIÇ
New York

ABD’de son haftalarda gündemde emek hareketine ilişkin olumlu gelişmeler ve veriler ortaya çıkarken John Bolton’un görevden alınması tartışmaları ve adı çocuk istismarı skandalıyla anılan birçok politikacının ilişkili olduğu milyarder Jeffrey Epstein’nın hücresinde ölü bulunması üzerine yeni gelişmeler de gündemde yerini aldı.

BOLTON NEDEN GÖREVDEN ALINDI?

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton hakkındaki “görevden ayrıldı mı, alındı mı” sorusu Amerikan medyasında oldukça yer kaplarken Bolton’un Trump ile niye ayrılığa düştüğü de ayrıca tartışılıyor.

Trump’ın, Camp David’de bir toplantı istemesi ve İran cumhurbaşkanı ile bir toplantıya açık olduğunu belirtmesi üzerine Beyaz Saray’daki İran tartışmaları kızışmıştı. Ayrıca Taliban ve Afganistan Başkanı Ashraf Ghani ile yine Camp David’deki gizli görüşmenin bir Amerikan askerinin Afganistan’daki saldırıda yaşamını yitirmesi üzerine iptal edildiği, Trump’ın sosyal medya hesabından duyurulmuştu. CBS News Beyaz Saray muhabirinin aktardığına göre ise; Trump’ın dikkatini dağıtan başlıca sebep, Bolton’un veya Bolton’a yakın olanların, Trump’la ilgili, "nükleer silahların kasırgaları azaltmak amacıyla kullanılması"na dair bir hikaye sızdırdığına ilişkin olan inancı.

"ÖNCELİKLERİ BAŞKAN’A UYMADI"

Bolton, görev süresi boyunca Afganistan, İran, Kuzey Kore, Rusya, Çin, Suriye ve Türkiye’ye büyük ağırlık vermişti. Beyaz Saray Sözcüsü Hogan Gidley, gazetecilere, Bolton’un “önceliklerinin ve politikalarının başkana uymadığını” söyledi. Gidley, “Herhangi bir başkanın, kendi gündemini yerine getirebilecek birini yerine koyma hakkı vardır” dedi.

Eski bir üst düzey yetkili de CBS News’a, Bolton’un “kendisini dev aynasında gördüğünü” ve “kum havuzunda iyi oynamadığını”, Beyaz Saray’dakiler de dahil olmak üzere “pek çok insanı çılgına çevirdiğini” ileri sürdü.

POMPEO: HİÇ ŞAŞIRMADIM

Bu durumla ilişkili olan bir kaynak da, CBS News’e Bolton’un görevden alınma ihtimalinin geçen ay büyüdüğünü söyledi. Bu kaynağa göre Beyaz Saray’daki kıdemli personel son iki hafta içinde Bolton’un “ince buz” üzerinde yürüdüğünü ve “bir sonraki çıkarılacak kişi” olacağının belli olduğunu söyledi.

The Guardian’ın haberine göre de, bir basın toplantısında Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya gazeteciler Bolton’un görevden alınmasına hazırlıksız yakalanıp yakalanmadığını sorduğunda gülerek “Hiç şaşırmadım” dedi.

"FARKLILIKLAR İDEOLOJİK DEĞİL, TAKTİKSEL"

The Washington Post’tan Carol Morello ise durumu, “Öyle gözüküyor ki (Trump ve Bolton arasındaki) farklılıklar ideolojik değil, daha çok taktikseldi” diye yorumladı. Morello özellikle İran, Kuzey Kore ve Afganistan konularında Bolton’un “çok şahin” bir tutum aldığına dikkat çekti. Örneğin Trump, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile doğru koşullar oluşursa görüşebileceğini söylemişti. İran’ın büyük potansiyele sahip bir ülke olduğunu ve rejim değişikliği ile ilgilenmediklerini belirtmişti. Ancak Bolton, İran’da bir rejim değişikliğinin amaçları olduğunu söyledi. Bolton, aynı zamanda Trump’ın Kuzey Kore ile ilişkiye geçmesini BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlal edilmesi olarak yorumluyordu. Ancak Morello, son günlerde yaşanan Afganistan gelişmesinin çatışmaları ve farklılıkları kamuoyuna tam anlamıyla açması özelliğiyle “son nokta” olduğunun altını çiziyor. Bolton, Taliban’la görüşmeleri sağlayan ABD Özel Elçisi Zalmay Khalilzad’dan Taliban’la yapılacak olan anlaşma taslağının kopyasını istedi. Ancak Khalilzad ve Dışişleri Bakanlığı, “Eğer çok okumak istiyorsan gel oku” diyerek vermeyi reddetti. Bolton, bu anlaşmanın iyi bir anlaşma olmadığını düşünüyordu. Sonrasında, Dışişleri Bakanlığından ve Ulusal Güvenlikten yetkililerin katıldığı bir CIA toplantısına John Bolton davet bile edilmeyerek üzeri çizildi.

İŞÇİLERE SALDIRILAR ARTARKEN EMEK HAREKETİ GÜÇLENİYOR

Öte yandan ABD’nin dört bir köşesinde işçiler ve emekçiler Emek Bayramı’nı kutladı. 29’uncusu düzenlenen ülkenin en görkemli Emek Yürüyüşü, “İşçilerin gücünü hep beraber kuruyoruz” sloganıyla bu yıl yine New York’ta yapıldı. Yıldan yıla yükselen emek mücadelesinin coşkusu alandakiler ile yaptığımız küçük sohbetlerde görülse de elle yazılmış dövizlerin önceki yıllara göre hemen hiç olmaması yürüyüşte sendikal bürokrasinin ağırlığının hissedilmesine neden oldu. Sendika merkezinden belirlenmiş talepleri yansıtan dövizler dahi azdı. Ellerde dolaşan tek tük Bernie Sanders pankartları ise 2020 seçimlerinde nasıl tablonun ortaya çıkacağını hissettiriyordu. Geçtiğimiz 7 Eylül Cumartesi günü sabah 10.00 sularında ABD ulusal marşının okunmasıyla yürüyüş başladı. Büyük ABD bayrakları ve yürüyüşün arka kortejlerinde beliren askeri polisin kullandığı Humvee tipi araçlar, her seneki gibi bu sene de eksik olmadı. Ancak yürüyüşten geriye kalan, yükselen emek hareketinde öne çıkan iki yönü gösteriyordu: Gençlerin sendikalara yoğun katılımı ve Trump karşıtı protestolar.

TRUMP KARŞITI PROTESTOLAR

Donald Trump’ın seçildiği 2016’dan beri her yıl emek yürüyüşünde birçok işçi sendikası ve örgütlenmesi Trump’ın New York’taki kulesi önünde durup politikalarını protesto ediyordu. Bu yıl iki farklı olay gösteriye damgasını vurdu. Birincisi, Birleşik Otomobil İşçileri Sendikasına (UAW) bağlı çeşitli sektörlerdeki emekçiler “Trump’a hayır, KKK’ye hayır, Faşist ABD’ye hayır” pankartıyla kule önünde durup slogan attılar. Öne çıkarılan tema, çoğunluğu Orta Amerikalı olan göçmen emekçilerle dayanışmaydı. Ancak daha ilginç olanı ise inşaat işçilerinden geldi. New Yorklu, sendikalı inşaat işçileri uzun bir süredir Trump’ı destekleme eğilimi içerisindeydiler. Ancak kötüleşen çalışma koşulları, Trump yönetimi tarafından ardı arkası kesilmeyen emek düşmanı saldırılar inşaat işçilerinin son yılların görülen en coşkulu Trump karşıtı protestosunu yapmaya itti. Bunun yanı sıra en kalabalık kortejleri hâlâ hak mücadeleleri süren ve elektrik işçileri sendikası olan IBEW’de örgütlü Spectrum kablo işçileri, tesisat, inşaat, atık toplama ve metal işçileri oluşturdu.

"GENÇLER EMEK HAREKETİNE KATILIYOR"

UAW’da genç bir örgütçü olan Alex Hastings (25) hareket içerisinde gelişmeleri özetledi: “Bugün buraya sendikadaki ve emek hareketindeki arkadaşlarımla ve geçtiğimiz üç yıl boyunca beraber mücadele ettiğim yoldaşlarımla geldim. 2018’de son 30 yıldaki en yüksek grev sayısını gördük. Ciddi ve başarılı birçok emek mücadelesi var. ‘Stop and Shop’ market işçileri grevi, öğretmenler grevi... Bu, emek hareketinde heyecanlı bir an. Özellikle ABD’de sadece Amerikan işçileri için değil, uluslararası işçi sınıfı dayanışması için mücadele ediyoruz. Buna başlamanın çok iyi bir yolu ise iş arkadaşlarınla beraber kendi iş yerini örgütlemekten geçiyor… New York kenti en büyük sendikalaşma oranına sahip kentlerden birisi. Burada çok çeşitli bir emek hareketi var. Çok fazla genç emek hareketine katılıyor.”

Alex’in dediklerini “milenyum kuşağı” olarak adlandırılan kesimlerden ABD’liler de doğruluyor. Serbest Çalışan Yazarlar Dayanışma Projesi’nden sonra Ulusal Yazarlar Sendikası’na (NWU) yeni katıldığını belirten Yazar Haley Mlotek (33) sendikada genel emek hareketiyle ve uluslararası hareketle ilişkilenen etkinlikler örgütlemek istediğini belirtti. Sendikaya yeni katılan Stella Becerril (33) de herkesin sendikaya katılması gerektiğini, her yerin sendikalaştırılması, ve işçilerin yönetmesi gerektiğini ifade etti. Bu yüzden burada olduğunu, 1 Mayıs’ta da alanlarda olacağını ekledi. Yazar ve editör olan Reagan Hofmann (36) da milenyum kuşağının, işçilere çok kötü davranıldığını gördüğünü, 2008 krizini kastederek en kötü ekonomik krizlerinden biri yaşanırken zaman mezun olduklarını söyledi. İşlerin azaldığını ve bundan dolayı çok kötü işler için çabaladıklarını, çalışma hayatından beklentilerin yok olduğunu ve bu durumu tersine çevirmenin tek yolunun sendikalaşmalarından geçtiğini ekledi.

Yazar Yazar Haley Mlotek, NWU’nun serbest çalışanları örgütlemesinin çok önemli olduğunun altını çizdi.

Serbest yazarların ve Uber ile Lyft’ten taşımacılık emekçilerinin içerisinde olduğu esnek ekonomide (gig ekonomisi) güvenceli çalışmaya dair düzenlemeler yok. Geçtiğimiz yıl mayıs ayının ilk haftası Uber ve Lyft taşımacılık emekçileri güvencesiz çalışmaya karşı greve gitmişti.

EMEK BAYRAMINA GİDİLEN KOŞULLAR

Yeni yayınlanan bir Gallup anketine göre “sendikayı olumlama” oranları 50 yılın en yüksek oranı olan yüzde 64’e ulaştı. Trump yönetiminin tüm yasal saldırılarına rağmen, Ekonomik Politika Enstitüsü’nün (EPI) bir raporuna göre, işçilerin sendikalaşma oranı 2017’de yüzde 27’den yüzde 11.7’ye düştü. Çalışma İstatistikleri Bürosuna (BLS) göre bu oran geçen yıl yüzde 11’in altındaydı. Amerikan Emek Federasyonu ve Endüstriyel Örgütler Kongresi (AFL-CIO) Sekreteri Liz Shuler, “2018 yılında, yarım milyon insan grevde yürüdü… İşçiler risk almaya hazır oldukları için bundan cesaretlendik. Ekonomide gördüklerini görmekten ve güçsüz hissetmekten bıktılar” dedi.

Ayrıca toplu pazarlık ve sözleşmelere olan ilgi 1970’lerden beri hep yüzde 60 civarlarında kaldı. Saldırılara rağmen düşmedi.

BAŞKANLIK YARIŞINDA SENDİKALAŞMA

Emek hareketinin toparlanması, 2020 başkanlık seçimlerine yönelik siyasi yarışta da bir konu haline geldi. Başkan Donald Trump, sosyal medya hesabı aracılığıyla paylaştığı bir yazıda Demokratlar tarafından yapılan NAFTA anlaşmasının korkunç bir anlaşma olduğunu söyledi. Sendikaların bu yüzden kaybettiğini, başkanlığı döneminde en düşük işsizlik ve en çok iş olanağının yaratılmasından dolayı 2020’de işçilerin kendisine oy vereceğini savundu.

Öte yandan ğeçtiğimiz 24 Ağustos’da AT&T telekomünikasyon işçilerinin Miami’deki grevi, Kentucky’deki maden emekçilerinin kapatılan madenlerinin arkasından aldıkları tren yolu kesme kararı, günden güne işçinin hayatının önemsiz olduğu boyutunun ortaya çıktığı iş cinayetleri, General Motors otomotiv işçilerinin kapatılan fabrikalarının ardından sendikaları UAW’dan grev kararı beklentileri, ancak UAW önderliğinin FBI tarafından yolsuzluk operasyonuna uğraması, geçtiğimiz yıl ulaştırma güvenlik dairesi emekçilerinin grev kararının federal hükümetin çalışmaları durdurma kararını sonlandırması, Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu’nun işçilerin çalıştığı yerin mülkiyeti çalıştıkları patrona ait değilse örgütlenemezler kararı, yıl boyunca farklı farklı işçi kesimlerinin birbirlerine gösterdikleri dayanışma, vekil Alexandria Ocasio-Cortez’in aşağılamalara rağmen bir garson olmakla gurur duyduğunu belirtmesi ABD işçi sınıfını siyaset sahnesinde yakın bir zamanda açıkça yer alacağının ibareleri olarak karşımıza çıktı.

AMERİKAN EMEK BAYRAMI NASIL ORTAYA ÇIKTI?

ABD’nin ilk Emek Bayramı, 5 Eylül 1882’de New Yorklu duvar ustalarının, matbaacılarının, demir yolu ve sigara işçilerinin sokaklara çıkmasıyla başladı. Ulusal bir bayram olmaktan öte, işçi sınıfının taleplerini dile getirdiği bir gün olarak doğdu.

İlk Emek Bayramı, ABD’de 1877 grevlerinden 1886 Haymarket ayaklanmasına uzanan sürecin bütün ağırlığını taşımaktadır. Ulusal bayram ilan edilmesi de dönemin mücadelesinin getirisidir. Kutlanan ilk Emek Bayramı’nda New Yorklu işçi ve emekçiler “Emek bütün değerleri yaratır”,  “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat boş zaman” taleplerini dile getirdiler.

Ancak 1886’ya doğru olan süreçte Şikago Pullman Demir Yolu işçileri grevinin ülke çapında yayılması ve ardından şiddetle bastırılması ABD’li yönetici sınıflarda 1877 korkusunu tekrar yaşattı. Ardından 1886’da Haymarket Meydanı’nı “8 saatlik çalışma” talebiyle dolduran işçilerin eylemi tekrar şiddetle bastırıldı. 5 Eylül’de sokakları dolduran kalabalıklardan rahatsız olmalarına rağmen, 1 Mayıs’ın ortaya çıkmasına neden olan Haymarket olaylarının devrimci karakterini fark eden eyalet hükümetleri, 1887’de Oregon’dan başlayarak 5 Eylül’ü Emek Bayramı olarak resmi tatil ilan etti. Dönemin Grover Cleveland başkanlığındaki Amerikan hükümeti, 1894’de ülke çapında tanıyan yasalar çıkartarak bayramı resmileştirdi. Böylece Amerikan işçi sınıfının uluslararası dostlarıyla hem buluşmasını engellemiş olacaklar, hem de 1 Mayıs’ın ortaya çıktığı ortamdan Amerikan işçi sınıfının etkilenmemesini sağlayacaklardı. Tabii dönemin Amerikan Emek Federasyonunun liderliğinin tavrı çok farklı değildi. AFL Lideri Samul Gompers Amerikan Emek Bayramı’nın 1 Mayıs yerine daha çok öne çıkartılması gerektiğini savundu.

FBI, EPSTEIN’IN ÖLDÜĞÜ HÜCRE DIŞINDA İKİ KIRIK KAMERA İNCELİYOR

Miami Herald gazetesinden Julie K.Brown ve Emily Michot adlı iki muhabirin, milyarder Jeffrey Epstein skandalını ortaya çıkarmasının ardından Epstein, temmuz ayı başında yargılanmak üzere gözaltına alınmıştı. En küçüğü 14 olmak üzere 18 yaşın altındaki onlarca kız çocuğuna cinsel istismar ile fuhuş ağı oluşturmak suçlarından yargılanacak olan milyarder Epstein, 10 Ağustos Cumartesi günü sabah 7.30’da kaldığı Manhattan Merkez Hapishanesindeki hücresinde ölü bulunmuştu. Epstein’ın intihar ettiği iddialarına halk şüpheyle yaklaşmıştı. Epstein’nın, aralarında Trump, Eski ABD Başkanı Bill Clinton ve İngiltere York Dükü Andrew gibi güçlü isimlerin de bulunduğu çevrelerle yakın arkadaşlığı, tartışma konusu olmuştu.

Reuters’in geçtiği habere göre bir yetkilinin ajansa verdiği demeçte, Jeffrey Epstein’ın çocukları cinsel istismar suçlamasıyla ilgili yargılanmayı beklerken öldüğü hapishane hücresinin dışında hatalı çalışan iki kameranın incelemesi için FBI laboratuarına gönderildiğini söyledi.

Epstein’ın avukatları Reid Weingarten ve Martin Weinberg, müvekkillerinin kendisini öldürdüğü sonucundan şüpheleri olduğunu açıkladı.

İki kamera, 10 Ağustos’ta ölü bulunduğu Manhattan hapishane hücresini görüyordu. Bir kaynak daha önce Reuters’a, iki hapishane gardiyanının her 30 dakikada bir bütün mahkumlar üzerinde ayrı kontrolleri yapmak için gece boyunca bir prosedür izlemediğini söyledi. Ölümünden önce Epstein, intihar edebileceği şüphesiyle tutulduğu gözetimden alınmıştı.

Kameralar, ajanların ve adli tıpçıların delilleri analiz ettiği FBI laboratuarının bulunduğu yer olan Quantico’ya gönderildi.

Washington Post gazetesi ise pazartesi günü, Epstein’ın hücresinin dışındaki koridordaki en az bir kameranın kullanılamaz görüntüye sahip olduğunu bildirdi. Gazete, bölgede başka kullanışlı görüntüler bulunduğunu yazdı.

ÖNCEKİ HABER

Değirmendere'de JES şirketi zeytin ağaçlarını asitle kurutmuş!

SONRAKİ HABER

Kadınlar, Gazi Mahallesi’nde kadına yönelik şiddete karşı yürüdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...