11 Eylül 2019 05:13
Son Güncellenme Tarihi: 11 Eylül 2019 14:44

Çorlu'daki tren katliamı davası 10 Aralık'a ertelendi: Gerçek sorumlular hesap versin

25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı Çorlu tren katliamı davası 10 Aralık'a ertelendi. Duruşmada konuşan aileler, "Gerçek sorumlular hesap versin" çağrısı yaptı.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davadan çekilen heyete dosyanın iade edilmesi sonrası davanın görülmesine devam edildi. Duruşmada konuşan aileler ve avukatları, gerçek sorumlulardan hesap sorulmasını talep etti. Mahkeme heyetinin verdiği ara kararda, bir sanığa adli kontrol tedbiri uygulanması, 2 sanığa uygulanan adli kontrol tedbirinin devamı, bir sanığın da adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına hükmedildi. Dava 10 Aralık'a ertelendi.

Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Çorlu Halk Eğitim Merkezi'nin salonunda dün sabah başlayan ve bugün devam edilen duruşmaya, sanıklar TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Halkalı 14. Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, köprüler şefi Çetin Yıldırım ve hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı. Davanın ikinci gününde aileler konuştu. Yakınlarını kaybeden aileler, yaşananlara seyirci kalan devletin tüm birimlerinden şikayetçi olduklarını söylediler. 

"TÜM YETKİLİLERDEN ŞİKAYETÇİYİM"

Müşteki Ali Koçman, ifadesinde kazada 25 yaşındaki kızını kaybettiğini söyledi. Dünkü duruşmada tüm sanıkları dinlediğini anlatan Koçman, “Bu olayda sorumlular kim, bilmek istiyorum. Tüm yetkililerden şikayetçiyim. Kamu davasına katılmak istiyorum” dedi.

"ÇOCUĞUMU BULMAK İÇİN HASTANE HASTANE GEZDİM"

Kazada 16 yaşındaki kızı Sena Köse'yi kaybeden Aysun Köse ise “Yol bekçileri işten çıkarıldığı için kazanın meydana geldiğini düşünüyordum. Yetkililer bana, yol bekçilerinin işlerinin artık sinyalizasyon sistemiyle yapıldığını, artık bekçilere gerek olmadığını söylediler. Ben daha sonra Ulaştırma Bakanlığının internet sitesine baktım, burada kazanın yaşandığı bölgede sinyalizasyon sisteminin tamamen yapılmadığını öğrendim” dedi.

Köse, kazanın ardından olay yerinde yanlış yönlendirildiğini, çocuğunu aramak için hastane hastane gezdiğini dile getirdi:

“Sabaha kadar evladıma ulaşamamıştım. Benim başka evladım yok. Bu kaza, en başta teknik olarak bu işi yapamayanların sorumluluğudur. Şikayetçiyim sonuna kadar, hepsinin cezalandırılmasını istiyorum. Alt kademeden en üst kademeye kadar, imza yetkisi olan herkes hakkında gereğinin yapılmasını istiyorum.”

"BU KAZA DEĞİL CİNAYET"

Cabbar Laçin de TCDD’nin kendisine “Gelin tazminatınızı alın” yönünde bir yazı gönderdiğini belirterek, “Ben dilenirim yine o parayı almam. Önce bir ‘Geçmiş olsun’ deyin bize. Aç kalsam bile ekmeğe muhtaç kalsam bile almam o parayı. Bu kaza değil cinayet. Devletin bütün görevlileri en alttan en üste kadar suçludur. En büyük suçlular üstteki insanlardır” diye ifade etti.

"BEN O ÜSTTEKİLERİ İSTİYORUM"

“İki gün sonra Cumhurbaşkanımızın bayram günüydü, o yüzden ekranlar karartıldı, her şey örtbas edildi” diyerek kazanın ertesi gününü anlatan yaşamını yitirenlerden Melek Tuna’nın eşi Ekrem Tuna, kazada sorumluluğu bulunan üst düzey yetkililerin yargılanmasını talep etti.

Tuna, “Hızlı tren gelecek diye ağaçları kestiler. Sekiz yıl sürdü. 25 kişinin hayatını kaybetmesi 100-150 kişinin yaralanması için mi sekiz yıl sürdü? Benim bu garibanlarla işim yok. Ben o üsttekileri istiyorum. Gerçek suçlular ceza alsın. İsa Apaydın, Mustafa Karaşahin hepsinden şikayetçiyim” dedi. Kazada ayrıca biletsiz olarak yaşamını yitirenlerin de olduğunu belirten Tuna, kondüktörün kalabalık nedeniyle bilet kesmediğini dile getirdi.

"BAKAN GELİYOR DİYE ÜZERİMİ TEMİZLEDİLER"

Yaşamını yitirenlerden 5 yaşındaki Ömer Alperen Can’ın annesi Melike Can da “Sağlık Bakanının olay yerine geleceğini duyan görevliler yanıma geldiler ve üstümü temizlememi istediler. Bana ameliyat giysisi giydirdiler. Ben o saate kadar çamur içindeydim” dedi.

Kazada eşi Derya ve kızı Beren Kurtuluş’u kaybeden Melih Kurtuluş da ”Burada TCDD’nin olmaması, böyle bir iddianamenin olması çok ayıp. Burada sadece dört kişinin yargılanıyor olması ve TCDD’nin bu davanın dışında tutuluyor olmasını kabul etmiyorum” dedi.

"TCDD GENEL MÜDÜRÜ NEREDE?"

Katliamda kızı Bihter Bilgin’i kaybeden Zeliha Bilgin de “Kızımı ihmaller yüzünden kaybettim” dedi ve şöyle devam etti:

“O makinisti İsa Apaydın’ı karşımızda görmek istiyoruz. Mustafa Karaşahin’i görmek istiyorum. İddianameyi ve o TCDD ile ilişkileri olan kişilerin hazırladığı bilirkişiyi kabul etmiyorum. Pamukova katliamında gerçek adalet yerini bulsaydı, Çorlu katliamı olmayacaktı.  TCDD Genel Müdürü’nü istiyorum. Ben onları ihmal yüzünden ölsünler diye büyütmedim. Benim gibi anneler bir daha ağlamasın.”

"İHALELERİ KİMLERİN ALDIĞI AÇIKLANSIN"

Katliamda hayatını kaybeden Serhat Şahin’in babası Hüseyin Şahin de olay günü yaşananları anlattı. Şahin, “Ben olay yerine vardığımda AFAD ekipleri vardı ama onlar vatandaşları izliyorlardı. Ben hanımın yanına geldiğimde tren altındaki oğlumun bedeni hali sıcaktı. AFAD eğer oraya aletleriyle gelmiş olsaydı, oğlum bugün yaşıyor olacaktı. O kadar görevli vardı ancak ben ve köylüler toprağı kazıyorduk oğlumu kurtarmak için. Onlar da izliyordu. Ben her gün oğlumun mezarına boynu bükük gidiyorum çünkü adaleti halen sağlayamadık. Soruyorum buradaki kişiler vasıfsızsa neden devlette çalışıyor? İhaleleri kimler aldı? Açıklasınlar yapamıyorlarsa da istifa etsinler” dedi.

"KURTARMA ÇALIŞMALARININ DOĞRU DÜZGÜN YÜRÜTÜLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"

Kazada annesi Rubize, babası Gani Kartal'ı kaybeden İsmail Kartal, kazayı haber aldıktan sonra olay yerine gittiğini belirterek, "Oraya geldiğimde katliamı gördüm. Kurtarma çalışması adı altında bir kargaşa vardı. Vincin zincirlerini doğru düzgün bağlayamadıkları için halatlar koptu. İnsanlara elimizi uzatmaya çalışıyor. Ekipler ise bizi uzaklaştırmaya çalışıyordu. Kurtarma çalışmalarının doğru düzgün yürütülmediğini düşünüyorum. Devlette liyakatsiz kişiler var. Sarılar köyünün müthiş bir çabası vardı. 44 yıllık babamı tanıyamadım. Tonlarca bir ağırlığın altında kalan birini nasıl tanıyabilirsiniz ki? Onlar ölmediler. Acı çekerek can verdiler. Asıl sorumlular gerçek suçlular ortaya çıkarılıncaya kadar bu yargılama yapılmalıdır" dedi.

"A,B,C DİYE AYRILAN TORBALARDA OĞLUM VARDI"

Kazada oğlu Oğuz Arda Sel ile eşi Hakan Sel'i kaybeden Mısra Öz, kazanın ardından 1 yıldır yargılamanın yapılmasını beklediklerini belirterek, olay günü yaşadıklarını anlattı.

Olay gecesi oğlu ve eşinin sağ olduklarının kendilerine bildirildiğini, bu yüzden hastane hastane dolaşarak aradıklarını söyleyen Öz, "Gece 23.30 gibi oğlumu kaybettiğimi öğrendim ve baygınlık geçirdim. Bu olayla ilgili hiç kimse beni aramadı. TCDD yetkilisi aramadı. Savcı başsağlığı diledi ve neye dayanarak 25 kişiden daha fazla ölen olduğunu iddia ediyorsunuz dedi. Ben de orada ölü poşetlerinin daha fazla olduğunu anlattım. Bir yıl boyunca bekledik. Bilirkişiler böyle bir katliamda nasıl Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD ile bağı olup da o dosyaya atadılar. Bu iki bilirkişi hakkında şikayetçiyim. Ben bu iddianameyi kabul etmiyorum. Ben 35 yaşında oğlumu kaybetmek için doğurmadım. 25 yaşında doğum yaptım. Ben bir daha evlenmeyeceğim. Bir annenin oğlunu poşet içinde görmesi kadar kötü bir şey yok. 13 no'lu A, B, C diye ayrılan torbalarda benim çocuğum vardı" dedi.

Mısra Öz, bilirkişi raporunu ve iddianameyi kabul etmediğini ifade ederek, "Utanç duyuyorum, oğlumun hakkını aramak için dönemin bakanı, TCDD'nin en üst yönetiminden başlayarak tüm sorumlularından şikayetçiyim, sorumluların bulunup cezalandırılmasını istiyorum" dedi.

"SİZİ SIKIŞTIRACAKLAR BİLİYORUM, HEP İYİ İNSANLAR KAYBEDİYOR"

TCDD Çerkezköy istasyonunda güvenlik görevlisi olan ve kazada ölen Seyfi Ergün'ün hemşire eşi Saliha Ergün, iki çocuğuyla ortada kaldığını gözyaşları dökerek anlattı. Eşinin çok çalışkan bir kişi olduğunu ve davadaki sanıkları tanıdığını belirten Ergün, "Olay günü eşimin cansız bedenini rayların altından aldım. Mahkeme heyetinden adalet bekliyorum. Sizi sıkıştıracaklar biliyorum, hep iyi insanlar kaybediyor. Mahkemeye inanmak istiyorum, adalet istiyorum. Allah'tan sonra size güveniyoruz. Ama sözde olaydan sonra çok oyalandınız. Tüm sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

SAVCI MÜTALAASINI VERDİ

Daha sonra TCDD A.Ş vekili avukatlar ile Tekirdağ Barosu avukatları davaya müdahil olma talebinde bulundu.

Taraf avukatlarının dinlenmesinin ardından cumhuriyet savcısı mütalaasını verdi.

Savcı mütalaasında, TCDD A.Ş ve Tekirdağ Baro Başkanlığının davaya müdahil olma taleplerinin reddini, bilirkişi tespiti açısından üniversitelerden bilirkişi vasfına sahip öğretim üyelerinin isimlerinin belirlenmesini, TCDD 1. Bölge Müdürlüğü Demiryolu Bakım Servis Müdürlüğünde bakım servis müdür vekili Mümin Karasu, Tevfik Baran ve Levent Kaytan'ın dinlenmesini, talep edilen delillerin toplanması için usul ve işlemlerin yapılmasını, kazada yaralananların tedavi gördüğü hastanelere müzekkere yazılarak tedavi evraklarının istenmesini, sanık Turgut Kurt'un adli kontrol altına alınmasını, sanıklar Özkan Polat ve Çetin Yıldırım hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamını, sanık Celalettin Çabuk hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını istedi.  

DURUŞMA 10 ARALIK'A ERTELENDİ

Mahkeme, aranın ardından, TCDD A.Ş ve Tekirdağ Baro Başkanlığının davaya müdahil olma taleplerinin reddine, bilirkişi tespiti açısından üniversitelerden bilirkişi vasfına sahip öğretim üyelerinin isim listelerinin istenmesine, TCDD görevlileri Mümin Karasu, Tevfik Baran ve Levent Kaytan'ın tanık olarak dinlenmesine, suç duyurusunun deliller toplanmasından sonra değerlendirilmesine, talep edilen delillerin toplanması için usul ve işlemlerin yapılmasına, sanık Turgut Kurt'un adli kontrol altına alınmasına, sanıklar Özkan Polat ve Çetin Yıldırım hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamına, sanık Celalettin Çabuk hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına hükmetti.

Duruşma, 10 Aralık'a ertelendi.

CHP SÖZCÜSÜ ÖZTRAK: GERÇEK YETKİLİLERDEN HESAP SORULMASI LAZIM

Bu arada CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, duruşmanın görüldüğü Çorlu Halk Eğitim Merkezi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, davanın bir an önce sonuçlanmasını beklediklerini söyledi.

Davada yargılanan sanıkların sorulan bazı sorular karşısında sessiz kaldığını ifasde eden Öztrak, şunları belirtti:

"Burada sanık sıfatıyla oturan dört kişi, bu ihmallerin kendileri tarafından yapılmadığını... 'Peki bu ihmal kimin tarafından yapıldı?' dendiğinde, susup kalıyorlar. Mağdurların ifadelerinde şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Hem kaza öncesinde hem de kaza sonrasında ciddi eksiklikler var. Bütün bunların hesabının sorulması lazım. Gerçek yetkililerden sorulması lazım. Bu ülke, yetkililerinin sorumluluklarını bildiği ülke olmalıdır."

Öztrak, kazanın ihmalden kaynaklandığını belirterek "Bir an önce bu davanın sonuçlanması ve mağdurlara haklarının verilmesi lazım. Gerçek suçluların dava sonucunda ortaya çıkması lazım. Bunu bekliyoruz. Bunu mecliste de zorladık. Hemen kaza sonrası yazdığımız raporda da zorladık. O raporda bir tespitimiz vardı. Bunun sorumlusu ne yağmurdur, ne de tabi olaylardır. Olağanüstü nitelikli olmayan meteoroloji raporlarına göre, bu yağışlar nedeniyle ortaya çıkan kazanın ortaya çıkmaması için gerekli önlemleri almayan yönetimdir.

NE OLMUŞTU?

Edirne’nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı’ya gitmek üzere hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu yolcu treni, 8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkarak devrildi. Kazada 7’si çocuk, 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi de yaralandı. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu bulunan, TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği’nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

MAHKEME HEYETİ ÇEKİLMİŞTİ

Davanın görülmesine, 3 Temmuz günü Çorlu Adalet Sarayı’nda 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi olarak düzenlenen 130 kişilik Konferans Salonu’nda başladı. Ancak, ölenlerin bazı yakınları ve yaralılar, salonda yer olmadığı gerekçesiyle içeriye alınmayınca arbede yaşandı. Yaklaşık 1 saat süren arbedenin ardından aileler salona aldıktan sonra, ailelerin avukatları duruşmanın başlamasıyla birlikte, yaşanan olayları gündeme getirdi. Avukatlar, mahkeme salonu kapılarının kilitlenerek, ailelerin içeriye alınmadığını, içeride ve dışarıda bulunan aileler ile bazı avukatların, verilen talimatlarla darbedildiğini söyledi. Avukatlar, darbedilme talimatını kimin verdiğinin belirlenmesi için suç duyusunda bulundu. Mahkeme savcısı da suç duyurusunda bulunulması kararını destekleyip, mahkemeden talimatı kimin verdiğinin belirlenmesini istedi. Suç duyurusu ve dilekçe üzerine mahkeme heyeti davadan çekildiğini açıklayarak, dosyayı 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, heyetin davadan çekilme kararını reddetti.

Tren kazası davasının görülmesi için Çorlu’nun Çoban Çeşme Mahallesi Bülent Ecevit Bulvarı üzerinde bulunan Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ndeki 15 Temmuz Salonu, duruşma salona olarak hazırlandı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul'da 91 değnekçi yakalandı; 108 lira ceza ile serbest kaldılar

SONRAKİ HABER

JİTEM davası Avukatı Nuray Özdoğan: Sadece aklamadılar aynı zamanda korudular

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa