05 Eylül 2019 12:26

Mühendislik olsun, ama nasıl olsun?

E o zaman mühendisler neye yarıyor? Tabii ki de sermayedarların cebinin büyümesine…

Paylaş

Onur MERCAN

ODTÜ

Mühendislik denilince hepimizin aklında bir şeyler canlanmaktadır kuşkusuz: akıllı telefonlar, saatler, koca koca binalar ve makinalar gelir akla ilk başta. Bunun nedeni de basittir; sonuçta bunların tasarımı ve geliştirmesi mühendisler tarafından yapılmakta. Bu noktadan baktığımızda mühendislik, tekniğin ve bilimin olabilecek en pratik kullanımı olarak tanımlanabilir o zaman. Peki öyle mi?

TDK “mühendis”i şöyle tanımlamış: İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı yol, köprü, bina gibi bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimse.”* TDK’nın verdiği tanıma göre her şey yerinde gidiyor gibi gözüküyor ama işi gerçek hayata uyarlamaya çalıştığımızda göze çarpan kocaman bir boşluk var. “İnsanların her türlü ihtiyacı...” mevzusu hemen kendini ele veriyor. Zira hem Türkiye’de hem de dünyada mühendislerin ortaya koyduğu emek her zaman insanlık namına faydalı olmuyor, örnek mi istiyorsunuz: Savunma Sanayi’nin inanılmaz(!) inovasyonları, fabrikalardaki üretim bandı geliştirmeleri**, maden ocaklarında alınan/mayan önlemler dizisi ve benzeri bunun içine dahil edilebilir.

E o zaman mühendisler neye yarıyor? Tabii ki de sermayedarların cebinin büyümesine... Olay basit, sermaye denilen kendini her bir adımda daha çok arttıran para var, buna da sahip olan azınlık bir mülk sahibi olan sermayedarlar var. Mühendisler de burada şuna yarıyor: Sermayenin her adımda daha da fazla büyümesini sağlamak.

SERMAYEDARLARIN MÜHENDİSLİĞİ

Her şeyden önce mühendisleri iş bakımından diğerlerinden ayıran önemli bir nokta var, o da mühendislerin yoğun olarak koluyla, adele gücüyle değil; kafasıyla, aklını kullanarak işini yapmasıdır. Bu iş de genellikle AR-GE, kalite kontrol, denetim, tasarım gibi süreçlere ayrılır. Kendilerini işe alan sermayedarların mühendisleri büyüledikleri sözcükler de her reklamın ana konusudur: Verimlilik ve inovasyon. Sermayedarların mühendislere üniversitelerden itibaren fısıldadıkları bu büyülü sözcükler, her türlü derde deva olarak lanse edilir. Peki bu sözcüklerden ne anlamalıyız? Verimlilik denilerek kârlılığın artırılması için mühendislerin inovasyon adlı üretim süreçlerinde geliştirmeleri yapmalarını. Peki mühendislerin bundan kazancı nedir, tabii ki de aldıkları ücret. Gariptir ki bu ücret, yarattıkları değerin yanında küçük bir miktardır. Anlayacağınız günümüz mühendislik anlayışı sermayedarların, sadece sermayelerinin kârlılığını artırmak için değil, bu işi yapan mühendisleri de sömürmeleri için var. Deyimi yerindeyse sermayedarlar bu anlayış ile tek taşla iki kuş vuruyorlar.

TOPLUMCU MÜHENDİSLİK

Sermayedarların mühendislik anlayışından bahsettik, peki bizimki nedir, ya da ne olmalıdır? Bu kadar sermayedarlardan ve onların çıkarından bahsettik ve dedik ki bu çıkar bizim çıkarımız değil. O zaman bizim mühendislik anlayışımız bunun karşısında olmak zorunda: Sermayenin değil emeğin, azınlığın değil çoğunluğun çıkarına. Nasıl ki zamanın Sovyetleri gerek maden endüstrisinde gerek inşaat endüstrisinde gerekse de fabrika düzenlemesinde toplum yararına bir mühendislik anlayışı güdülmüşse günümüz iş cinayetlerine, doğa katliamlarına, halk sağlığına bir numaralı çözüm olsa olsa toplumun çıkarını gözeten bir mühendislik anlayışı, kısacası toplumcu mühendislik olur.

* Mühendislik tanım bakımından mühendislerin yaptığı iş olarak yazılmış TDK’da, o yüzden siz sevgili okurlara ancak böyle bir tanım verebiliyoruz.

** Üretim bandı geliştirmeleri, minimum işçi ile maksimum ürün çıktısı amacıyla yapılır. Bunun fabrika başına düşen işçiyi azaltmanın ötesinde bir işçinin hem değerini hem de sağlığını götürmektedir. Bununla alakalı yazılardan birkaçı:

https://www.evrensel.net/haber/357790/habasta-eriyik-demir-iscilerin-uzerine-dokuldu-1-isci-oldu https://www.evrensel.net/haber/70416/pelsan-fabrika-mi-kisla-mi

ÖNCEKİ HABER

Ankara’da kayyum eylemlerine polis engeli: 42 gözaltı

SONRAKİ HABER

Şiddete sessiz kalma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...