31 Temmuz 2019 00:23

"Yaz kardeşim: Açlık, yoksulluk, işsizlik var"

Adana'da yurttaşlar ile hayat pahalılığı ve ekonomik kriz üzerine konuşurken yanıtlar bizi şaşırtmıyor: "Yaz kardeşim. Açlık, yoksulluk, işsizlik var."

Görsel, Google Street View'den alınan ekran alıntısıdır

Paylaş

Adnan KARATAŞ
Aydın YİĞİT
Adana

Son aylarda artan zam ve hayat pahalılığı memleketin her köşesinde yurttaşların hayatını zorlaştırırken, bu duruma olan şikayet de ivmelenerek artıyor. Evden sabah çıktığınızda karşınıza çıkan kapı komşunuzla ufak bir selamlaşmanın ardından kurulan üçüncü ya da dördüncü cümle temel tüketim mallarına gelen zamlar, ekonomik kriz oluyor. Yine iş yerine giden, çalışan ya da mahallede ‘üç beş tur atan’ iki tanıdık ile sohbetin ana gündemini hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı oluşturuyor.

Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Şakirpaşa Mahallesi’nde yurttaşlar ile hayat pahalılığı ve ekonomik kriz üzerine konuşurken gelen yanıtlar bizi şaşırtmıyor. Görüştüğümüz mahalleliler genel olarak artan zamlardan şikayetçi olduklarını belirtirken, çarşıya gidip gezme fırsatı dahi bulamadıklarını dile getirdi.

"PARA CEBİMİZDE DURMUYOR"

İlk olarak Şakirpaşa Caddesi’nde bir kıraathanenin karşısında Barış ile karşılaşıyoruz. Röportaj yapmak istediğimizi ve konuyu söylediğimizde heyecanlı bir şekilde ‘Tamam yapalım” cevabını alıyoruz. Sokaktaki banka oturuyoruz ve 18 yaşındaki Barış anlatmaya başlıyor. Ortaokulda okulu bırakmış, şu sıralar ise bir barda haftalık 150 TL karşılığında garsonluk yapıyor. Aldığı ücret ile ‘evin geçimine’ katkıda bulunduğunu aktarıyor. “‘Kıyafet almak istiyorum ama alamıyorum” diyor. Geleceğe dair planı ise ‘meslek öğrenip’ yurt dışına çıkmak. Sebebi ise “Türkiye’de paranın cepte durmaması.”

Cadde üzerindeki bir kahvehaneye girerek röportaj yapmak istediğimizi dile getiriyoruz. İlk elden röportaj yapmaya çok istekli olmayan yurttaşlar, söz ekonomi ve ülke yönetimine gelince tepkili olduklarını belli ediyor. “Ekonomi çok kötü, her şey çok kötü”, “Bunlar gitmeden düzelmez…” Bu cümleler kulağımıza ilk çalınanlar oluyor… 48 yaşındaki Serbest Meslek Erbabı Hüseyin Ceyhan, “Yolsuzluk ve hırsızlıkların bir an önce bitmesi lazım, siyasilerin baştan aşağı değişmesi lazım” diyor.

30 LİRA YETERDİ, ŞİMDİ 100 LİRA YETMİYOR

Mahallede bir pastanede çalışan Muhammet Hamuryen ise 31 yaşında. Ekonomiyi sorduğumuzda ilk olarak ağzından, “Yaz kardeşim. Açlık, yoksulluk, işsizlik var. Çalışırsan asgari ücret alıyorsun. Elektrik, su, yakacak masrafları… Nasıl ev geçindireceksin?​” sözleri dökülüyor. Ülkenin geldiği durumu kötü yönetime bağlıyor Hamuryen. “Şimdi hepsi zengin oldu. Yolsuzlukları var” diyor ve mahallede ise insanların Adana çarşıya gezmeye dahi gidemediğini dile getiriyor. Eskiden 30 lira ile pazar alışverişi yapıldığını ancak bugünlerde 100 liranın yetmediğini söyleyerek sözlerini noktalıyor.

ÜNİVERSİTE MEZUNU TÜPÇÜ

İşsizlik denince her zaman ayrı parantez açılan bir kesim var: Üniversite mezunları… Mahallede bir tüpçü dükkanında çalışan 25 yaşındaki bir genç işçi 2 sene önce Çalışma Ekonomisi Bölümünden mezun olmuş. Geçen sene garsonluk, bu sene de ‘tüpçü dükkanında’ çalışıyor. Evli ve bir çocuğu var. Hükümet yetkililerinin zaman zaman dile getirdiği ‘İşsizlik yok, üniversite mezunları iş beğenmiyor’ sözlerini hatırlatıyoruz. Gülümseyerek yanıt veriyor: “İş nerede var? Olan işlerde de ücret çok düşük. Ben kendi bölümümle alakalı iş bulamadım.”

Krizin sebebi olarak TL’nin dolar karşısında değer kaybetmesini gösteriyor. Asgari ücrete yapılan zam da yetmemiş: “Güya zam aldık. Ürünlere, elektriğe, suya daha fazla zam geldi.” Çocuğunun henüz küçük olduğunu ve bez parasını yetiştirmek de dahi zorlandıklarını dile getiriyor ve ekliyor: “Aileyle vakit geçirmek istiyoruz, gezmek istiyoruz ama buna nasıl para dayansın bu krizde?​”

Uluslararası arenada ülkenin sözünün geçmemesinin de bugünlerde etkili olduğunu, “Eyy” ile başlayan cümlelerin ise sadece halkı kandırmaya yönelik olduğunu düşündüğünü dile getiriyor.

"PAHALILIK ÜSTÜNE VERGİ EKLENİYOR!"

Bir restoranda aşçılık yapan 24 yaşındaki İlhan ile karşılaşıyoruz. Askerden yeni geldiğini söyleyince, askerlik öncesi ve sonrası ekonomiye ilişkin gözlemlerini ve yaşadıklarını soruyoruz. İlhan, “Askere gitmeden önce de 2 bin TL kazanıyordum, geldikten sonra da işe girince aynı civarda para alıyorum. Zamlar da olunca bu durumdan dolayı harcamalarımda ciddi bir değişim oldu. Memlekette üretim olmazsa bu hayat pahalılığından kurtulamayız, dışa bağımlı oluşumuz bizi bu hale getirdi” diyor ve ekliyor: “Ayrıca dışarıdan gelen mala bir de devletin vergi eklemesi halkı hiçbir şey alamaz hale getiriyor. Babası ile birlikte market işleten Adil Yılmaz’a esnaf olarak krizden nasıl etkilendiğini soruyoruz. Kısa bir cevapla durumu özetliyor: “Her gün bir ürüne zam geliyor. Müşteri ise gelen zammın tepkisini bize gösteriyor.”

ÖNCEKİ HABER

CIPOML: İran’a emperyalist müdahaleciliğe hayır

SONRAKİ HABER

Erciyes'te hastaların çadırları yıkıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa