26 Temmuz 2019 23:47

1766'da imzalanan ilk toplusözleşme: Kütahya belgesi

Böyle emek düşmanı bir iktidar daha da gelmez bu ülkeye. TÜİK’in yıllık enflasyonu yüzde 20 çıkardığı bir dönemde işçiye verilen zam terbiyesizliktir. Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi Kemal Özcan yazdı.

Machin, Frank Yorkshire madencileri: Frank Machin tarafından yazılan tarih Cilt 1. Barnsley: Maden İşçileri Ulusal Birliği (Yorkshire Bölgesi 1958)

Paylaş

Kemal ÖZCAN
Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi

Emekçiler ortak çıkarlar için birlikte hareket edemiyorlar.

Ancak sermaye öyle mi?

Sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası bir dayanışma içindeler.

Sermayenin milliyeti, dini, mezhebi yok!

Ülkemizde 1 Mayıslar bile darmadağınık kutlanıyor.

Geçmiş yıllarda ortak 1 Mayıs mitingleri yapan işçi ve memur konfederasyonlarının her biri ayrı bir alanda 1 Mayıs kutlar oldu.

Her sendika ayrı ayrı yerlerde, hatta her şehirde, her mahallede kutlamaya başladı.

Özünü kaybetmiş ve içini boşaltmış vaziyette.

Sayısal anlamda en büyük memur sendikası Memur-Sen 2017 yılındaki 1 Mayıs’ı Kütahya’da kutlamıştı.

O yıl 60’ı aşkın ilde 1 Mayıs mitingleri yapıldı.

Memur-Sen, insanlık tarihinde ilk toplu iş sözleşmesinin 13 Temmuz 1766 tarihinde, Kütahya’da yapıldığı için şükranlarını sunmak adına Kütahya’da kutladı.

2019 yılında grevler yasak, toplusözleşmeler Yüksek Hakem denilen bir kurul tarafından bitirilirken, 250 yıl önce ilk toplusözleşme imzalanmış olması bana hiç inandırıcı gelmedi.

İnsanlar durmadan Osmanlı’yı övecek ve aklayacak bir şeyler bulma derdindeler.

Bu iddia 50 yıldır her 13 Temmuz geldiğinde ortaya atılır.

Kütahya belediye başkanı, vali ve son zamanlarda müze müdürü de katıldı bu kervana.

Türk usulü bir sözleşme yapıldığı doğrudur.

Aynı bizim Türk usulü başkanlık sistemi gibi.

Türk usulü başkanlıktan sonra Türk usulü toplu iş sözleşmesi ile tanışmış olduk.

İlk defa 1969 yılında Kütahya belediye başkanı söylemiş bunu.

Belgesini filan da bulmuşlar.

Osmanlı devleti işçi dostu oldu çıktı!

Belge ile ilk toplu iş sözleşmesinin 1815 yılında İngiltere’de imzalandığı iddiasını çürütmeye çalışıyorlar.

İşte bu iddia üzerine Memur-Sen 2017 1 Mayıs'ını görkemli bir şekilde kutladı.

18. yüzyılda Kütahya fincancı esnafı arasında müthiş bir rekabet vardı.

Bu rekabet genelde ücretlere işçi aleyhine yansır. Çünkü maliyeti düşürmek için ilk akla gelen şey, emeği daha ucuza almaktır.

Tarihte ilk toplu iş sözleşme olarak adlandırılan Kütahya belgesi, fincancılar esnafının kendi aralarındaki bir anlaşmadır.

Tutanağın altında sadece devlet yetkililerinin imzası var.

İşçilerin imzası yoktur.

O dönemde işçiler çırak, kalfa, usta olarak yetenek ve tecrübeye göre sınıflandırılmaktadırlar.

Bu sınıflandırma bir jüri önünde gerçekleştirilir ve derece yükseltmeler de kadro açıldıkça sınavla yapılırdı.

1766 tarihli Fincancılar Esnafı Anlaşması’na göre,

  • Bir kalfa en az 100 has fincan işlemesi karşılığı 40 akçe,
  • Bir kalfa en az 150 has fincan işlemesi karşılığı 60 akçe,
  • Bir şakird (acemi işçi) en az 100 bayağı fincan işlemesi karşılığı 24 akçe,
  • Bir şakird en az 250 bayağı fincan işlemesi karşılığı 60 akçe yevmiye alacaktır.

Alınan ücretin piyasa değeri ise şöyle kıyaslanmış.

  • a. En az 100 has fincan işleyerek 40 akçe yevmiye alan bir kalfa, bu yevmiyesi ile, 2 okka (1 okka 1283 gr) et veya 6.5 kıyye (l kıyye: yaklaşık 1 okka: 1282 gr) ekmek ya da 0.55 kıyye zeytinyağı alabilmekte idi.
  • b. Eğer kalfa en az 150 has fincan işleyerek 60 akçe yevmiye alıyorsa, bununla 3 okka et veya 10 kıyye ekmek ya da 0.83 kıyye zeytinyağı alabilecektir.
  • c. Eğer şakird (çırak) en az 100 bayağı fincan işliyorsa 24 akçe yevmiye alacaktır. Bu yevmiye ile 1.2 okka et veya 4 kıyye ekmek ya da 0.33 kıyye zeytinyağı alabilecektir.
  • d. Eğer şakird en az 250 bayağı fincan işliyor ve karşılığında 60 akçe alıyorsa, bununla 3 okka et veya 10 kıyye ekmek ya da 0.83 kıyye zeytinyağı alabilecektir.

1766’dan bugüne pek değişen bir şey yok!

Türk-İş yaklaşık 200 bin kamu işçisi için zam taleplerini hükümete iletti.

Türk-İş, işçilere seyyanen brüt 300 lira zam, ilk altı ay yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylarda enflasyon artı 3 puan refah payı talep etti.

Bu arada şunu da belirteyim,Türk-İş’in sözleşme yapma yetkisi yok.

Hükümetle çerçeve anlaşması yaparak diğer sözleşmelerin önünü açıyor.

Hükümet 10 gün düşündükten sonra vereceği zam miktarını açıkladı.

Son iki yıldır enflasyonun altında ezilen kamu işçisine reva gördüğü, 2019’un ilk 6 ayı için yüzde 5, ikinci 6 ay için yüzde 4 zam teklifidir.

Ayrıca brüt 3 bin 500 liranın altında maaş alan kamu işçisine de 60 lira gibi komik bir artış.

Ama Bülent Arınç’ın maaşına ise utanmadan yüzde 40 zam yapabiliyorlar.

Böyle emek düşmanı bir iktidar daha da gelmez bu ülkeye.

TÜİK’in yıllık enflasyonu yüzde 20 çıkardığı bir dönemde işçiye verilen zam terbiyesizliktir.

Alın teklifinizi başınıza çalın!

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay “Ağustosun sonuna kadar ya masa başında imzalayacağız, ya da greve çıkmak mecburiyetinde olacağız!” dedi.

“Bu teklifin kabul edilebilecek bir tarafı yok!”, “Hükümet çağırırsa geliriz, çağırmazsa bir talebimiz olmaz” dedi kesti attı.

Grev derken, genel grevden bahsediyordu.

Ara sıra cilalı konuşmalar yapar, işçilerin gazını alır.

Yatağan direniş çadırına geldiğinde, “Yatağan Türk-İş’in namusudur” dedi.

Biz mest olduk.

1766 yılından bugüne pek değişen bir şey yok.

Toplusözleşme özgürlüğü o gün de yoktu, bugün de yok!

Burada ilginç olan çalışma yaşamımızda 253 yıl ara ile müthiş benzerliğin bulunması.

Örneğin sözleşme valinin huzurunda imzalanıyor.

Bugün toplusözleşme belgeleri Çalışma Bakanlığının gözetiminde oluşturuluyor.

Çoğunluğu sermayeyi temsil eden Yüksek Hakem Kurulunda bitiriliyor.

Devlet grevleri erteliyor, sözleşmelere müdahale ediyor.

TÜPRAŞ’ta YHK eliyle yapılan gasp ve hükümetin Türk-İş’e yaptığı ücret zammı teklifi 1766’dan çok farklı değil.

Her ikisinde de sermaye hakim ve emekle resmen dalga geçiliyor.

Velhasıl Kütahya belgesi dünyanın ilk toplu iş sözleşmesi değildir.

Öncelikle, bu metin bir toplu iş sözleşmesi değildir.

Kütahya belgesi fincancı esnafının bir lütfudur.

Toplusözleşme lütuf değil, karşılıklı pazarlıkla yapılır.

İşte bu yüzden ilk toplusözleşmenin 1817 yılında İngiltere’de imzalandığı tezi halen devam ediyor.

Türk-İş başkanının ağzından genel grev çıktı.

Nasıl bir genel grev düşündüğünü yaşayıp göreceğiz!

Emek örgütleri her türlü ayrılığı, çelişkiyi bir kenara bırakarak tek hedefle bir araya gelmeyi becerebilmelidir.

Yoksa işsizliğin gün geçtikçe ağırlaştığı, yoksulluğun arttığı ve ekonomik krizin etkilerinin giderek daha fazla hissedildiği bir dönemde, hem ücret gasplarının yaşanması, hem de kıdem tazminatının fonla buharlaştırılması kaçınılmaz olacak.

Karşımızdaki cephe bize enflasyon oranını bile çok görüyor artık.

Krizin faturasının emekçilere ödetmelerine izin vermemeliyiz.

Sözleşme aşamasında olan sendikalar dört gözle Türk-İş’in imza altına alacağı çerçeve anlaşmasını bekliyorlar.

Eğer hükümet hâlâ dalga geçer gibi bir teklifle gelecek olursa Türk-İş genel grev silahını kullanmalıdır.

Kendi belirledikleri enflasyonun altında bir ücret teklifinin ne demek olduğunu görsünler!

Sonuç olarak emeğin kurtuluşu birlikte, omuz omuza mücadeleden geçer.

Hoş kalın, inançla ve dirençle kalın!

ÖNCEKİ HABER

Anayasa Mahkemesi barış akademisyenleri için hak ihlali kararı verdi

SONRAKİ HABER

ABD İzlanda'daki askeri varlığını artırıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...