26 Temmuz 2019 07:34

Akademisyen Mustafa Durmuş: Faiz indirimi batık sermayeyi kurtarma amaçlı

Akademisyen Prof. Dr. Mustafa Durmuş, Merkez Bankasının faiz indirimini değerlendirdi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Merkez Bankası'nın (MB) faiz indirimini değerlendiren Akademisyen Prof. Dr. Mustafa Durmuş, derin ihtiyaçların sert kararlar aldırdığını belirterek, "Faiz indirimleri batık sermaye gruplarını kurtarma amaçlı" dedi. Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise, "Bu tempoda devam edilirse ekonominin ciddi risklerin açık olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), 25 Temmuz'da politika faizini 425 baz puan birden düşürdü. Böylelikle yüzde 24 seviyesinde bulunan haftalık repo ihale faiz oranı, yüzde 19.75'e çekildi. MB’nin faiz indirimi ekonomistler arasında farklı yorumlara yol açtı.

Konuya ilişkin MA'ya değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Mustafa Durmuş, kararın derin ihtiyaçlardan kaynaklandığını söyledi. Söz konusu faiz indiriminin ciddi bir rakam olduğunu ifade eden Durmuş, "Bir seferde yapılan büyük indiriminin aslında sorunun büyüklüğünü gösteriyor" dedi.

"İBRETLİK BİR GEREKÇE"

Durmuş, faiz indirimi kararının gerekçesini iktisat derslerinde okutulacak nitelikte ibretlik olduğunu dile getiren Durmuş, şöyle devam etti: "Karar gerekçesinin en önemli kısmı son cümlede yer alıyor. Bakın orada, 'Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır' şeklinde bir ifade yer alıyor. Yani Kurul şunu söylüyor: 'Biz bu kararı çok özel koşullar altında aldık, bu nedenle de bundan sonraki kararlar çok farklı olabilir.' Şimdi faiz indirimi kararı ve kararda yer alan ifade aslında son haftalarda Torba Yasa’daki MB ihtiyat akçesinin Hazine’ye aktarılması ve MB Başkanının faiz indirimine karşı çıktığı için görevden alınmasıyla birlikte değerlendirildiğinde, kararın ekonomik değil politik olduğunu gösteriyor.”

"POLİTİKA FAİZİ DÜŞÜRÜLDÜĞÜNDE KUR YÜKSELİR"

Ana akım ekonomi teorisinin üzerinde uzlaştığı genel çıkarıma dikkat çeken Durmuş, "Bir ekonomi toparlanıyorsa faiz indirimine gerek kalmaz. Ekonomi resesyonda ve krizdeyse, ya da böyle bir beklenti varsa faiz indirimine gidilir ki; sistemin makinalarını yağlayan unsur olan faiz işe yarasın, ekonomi canlansın. Ama politika faizinin düşüşü ekonominin bütününü etkilediğinden, bu indirimin etkisinin döviz kurunun ve enflasyonun yükselişe geçmesi biçiminde olması beklenir. Öyle ki politika faizi yükseltildiğinde kur düşer, TL değer kazanırken; politika faizi düşürüldüğünde tersi olur. Yani kur yükselir, TL değer kaybeder. Nitekim dünden bu yana bu kararın indirim yönünde olmasını bekleyen piyasalar bunu fiyatlamaya başladı ve ABD doları kararın ardından 5,76’yı gördü. Ancak müdahaleyle tekrar 5,69’a geriledi" diye belirtti.

Durmuş, ekonomi yönetiminin faizi düşürme kararının Türkiye’ye doğru olan uluslararası sermaye girişleri konusundaki beklentiyi de düşürdüğünü belirterek, "Çünkü sıcak paranın yüksek reel faiz ve düşük kur sevdiği bir gerçek. Bu da kısa vadede doların kurunun yükseleceğinin bir diğer göstergesidir” diye konuştu.

İKTİDAR BU KARARI NEDEN ALDI?

Siyasal iktidarın bu kararın almasına neden olan sebepleri irdeleyen Durmuş, şunları dile getirdi: "Öncelikle, son 17 yılın temel sermaye-servet birikim rejimi olan inşaat ve emlake dayalı birikim modeli tıkandı. İnşaat sektörü çok zor durumda. Yine  konutlar, plazalar, AVM’lerdeki dükkânlar satılamıyor. Yüksek faiz yüksek mortgage faizi demek. Bu nedenle de sektördeki batık sermaye gruplarını kurtarabilmek için; ekonominin genel çıkarlarına aykırı da olsa bu çapta bir faiz indirimi kararının alındığını ileri sürmek mümkün.

"EKONOMİYİ RAHATLATABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR"

İkinci neden kanunlaşan Torba Yasa’daki düzenlemeyle ilgili. Merkez Bankası’nın 46 milyar liralık birikmiş ihtiyat akçesi Hazine’ye aktarıldı. Daha önce aktarılmış olan MB kârı ile birlikte bu 90 milyar liranın üzerinde bir kaynak anlamına geliyor. Böyle büyük bir kaynak, bütçe açığını, Hazine nakit açığını kapatmaya yeter diye düşündüklerinden, bu kaynağa el konuldu. Böylece borçlanma gereğini artırmadan, faiz oranlarını yükseltmeden, düşük faiz politikasıyla ekonomiyi biraz rahatlatabileceklerine inanıyorlar. Ancak 2017 yılında ekonominin ucuz KGF kredileriyle hormonlu olarak nasıl yüzde 7,4 büyütüldüğü, sonrasında ise nasıl çakılarak bugünlere geldiği unutulmamalı."

"GÜNÜ KURTARMAK İÇİN"

“Derin ihtiyaçlar sert kararlar aldırdı” tespiti yapan Durmuş, Türkiye'de uzun süreden bu yana politik ihtiyaçların her şeyin önünde yer aldığını vurguladı. Durmuş, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "İktidar bloku açısından, iktidar partisindeki çözülmeyi durdurmak gerekiyor ya da en azından toplumsal muhalefeti güçlendirecek kararlardan sakınarak, popülist kararlar almak gerekiyor. Bu da bugünü kurtarmak için, geleceğin kolayca feda edilmesiyle sonuçlanıyor. Diğer yandan bu yönelim sorunu, sadece ötelemeye yarar. Yani sorunu ortadan kaldırmaz aksine daha da büyütür. Ayrıca devlet maliyesinin bu denli açık verdiği, yani mali sorunların bu denli baskın olduğu bir anda piyasalar nezdinde güvenirliği de tartışılmakta olan MB’nin bu şekilde kullanılması, para politikasının araçlarını da tamamen etkisiz kılar. Kaldı ki bu kaynak (vergi gelirlerinin tersine) sürekli bir kaynak değil. Yani tekrarı yok bunun. Kısa vadede rahatlama sağlasa da, bu gün alınan faiz indirimi kararını desteklese de, sorun birikimli bir biçimde kısa bir süre sonra tekrar karşımıza gelecektir. Yani ne MB kaynağının, ne de bu çapta bir faiz indiriminin tekrarı yok."

"EKONOMİDE CİDDİ ÇALKANTILAR OLABİLİR"

Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası başkanını görevden almasını hatırlatarak, “Bunla 'kumanda benim elimde' mesajı vermişti. ‘Faiz sebeptir enflasyon netice’ diye bir tezi de var. Şimdi ağustos-ekim aralığında toplam enflasyon 2018’de yüzde 11 buçuk civarında olmuştu. Bu baz etkisi diye tabir edilen bu teknik nedenle önümüzdeki aylarda enflasyon ciddi şekilde gerileyecek. O da faiz oranlarını düşürerek, ‘benim tezim doğrulandı’ diye böbürlenme fırsatı bulacak. Dünyada faiz oranları genelde bir düşüş trendinde. O bakımdan şimdilik önemli bir tepki olmadı. Ama önümüzdeki aylarda hızlı faiz düşüşü devam ederse Türkiye’nin de dışarıdan kaynak sağlama zorunluluğu göz önüne alınırsa ‘tezim doğru çıktı’ diye övünmek pahasına ekonomide ciddi çalkantılar olabilir. O açıdan önümüzdeki aylarda ciddi bir faiz düşüşüne bir pay kalmadığını en fazla düşük faiz indirimleri olursa zaten daralan ekonomide yeni bir istikrarsızlık yaratılmayacağı ama bu tempoda devam edilirse ekonominin ciddi risklerin açık olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

(HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Görevi başındaki hekim, ilçe emniyet müdürü tarafından darbedildi

SONRAKİ HABER

Adıyaman'da polis aracına saldırı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa