24 Temmuz 2019 10:40

TİHV: Suriyelilerin zorla ve toplu sınır dışı işlemleri derhal durdurulmalıdır

Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Suriyelilerin zorla ve toplu şekilde sınır dışı edilme işlemlerine dair açıklama yaptı, yaşananların temel hak ve özgürlükler bakımından endişe verici olduğunu vurguladı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) logosu

Paylaş

Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından Suriyelilerin zorla ve toplu sınır dışı işlemleri hakkında yapılan açıklamada, ”Tüm bu yaşananlar ve ifadeler temel hak ve özgürlükler bakımından oldukça endişe vericidir” denildi.

Son dönemlerde göçmenlere, özellikle Suriyelilere karşı ayrımcılığın, nefret söyleminin ve hatta linç girişimlerinin arttığına dikkat çekilen TİHV açıklamasında; ”Göçmenlere zorla ‘gönüllü geri dönüş’ belgesi imzalatıldığı, toplu halde sınır dışı edilerek can güvenliklerinin olmadığı Suriye gibi savaş bölgelerine gönderildikleri medyaya yansıyan haberler ve görüntülerden anlaşılmaktadır. 22 Temmuz’da İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamada bu durum, “düzensiz göçle mücadele çalışmaları” olarak ifade edilmiştir. Ek olarak, İçişleri Bakanı 2019 yılının başından 20 Temmuz’a dek 43 bin kişinin sınır dışı edildiğini ve yılsonuna dek ortalama 80 bin göçmenin sınır dışı edilmiş olacağını belirtmiştir. Tüm bu yaşananlar ve ifadeler temel hak ve özgürlükler bakımından oldukça endişe vericidir” denildi.

‘SÖZLEŞME VE PROTOKOLLERDEN KAYNAKLANAN SORUMLULUKLAR YERİNE GETİRİLMELİ’

İltica hakkı ve seyahat özgürlüğü herkesin temel haklarından olmakla birlikte, göçmenlerin haklarının başta yaşam hakkı olmak üzere, hem uluslararası düzeyde sözleşmelerle hem de ulusal düzeyde yasalarla düzenlenip garanti altına alındığına vurgu yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. Maddesi gereği, “usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşmeleri kanun hükmünde” kabul etmektedir. Bu sözleşmelerin yasalarla uyuşmadığı hallerde ise, uluslararası sözleşme hükümleri esas alınmaktadır. Bu nedenle bir hukuk devleti olarak Türkiye, iltica hakkını konu alan 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve 1967 Ek Protokolü’ne taraf bir ülke olarak bu Sözleşme ve Protokollerden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirmekle mükelleftir. İlgili belgeler uyarınca ise, “mültecilerin ırk, din, sosyal gruba tabiiyeti, siyasi fikirleri nedeniyle ülkesine döndüğünde hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacaksa, sözleşmeye taraf devletler hiçbir suretle mültecileri geri gönderemez veya iade edemez.” Bu durum 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 4. maddesinde de “Geri Gönderme Yasağı” başlığı altında ifade edilmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 4 numaralı Protokol yabancıların toplu halde sınır dışı edilmesini yasaklamaktadır. Zorunlu hallerde yapılacak sınır dışı işlemlerinin, usulüne uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

"İŞKENCE İDDİALARI KAYGI VERİCİDİR"

Zorla ve toplu sınır dışı işlemlerine ilişkin sosyal medyaya yansıyan görüntülerde göçmenlere kelepçe uygulandığı, otobüslerde yerlerde oturtularak seyahat ettirildiğinin görüldüğünün altı çizilen açıklamada;“Yine sınır dışı işlemleri sırasında kaba dayak ve kötü muamele iddiaları öne sürülmektedir ki, mutlak olan işkence yasağının ihlali anlamına gelen bu iddialar bilhassa kaygı vericidir. Göçmenlerin seyahat özgürlüğünün kısıtlanması ve zorunlu ikamet, temel hak ve hürriyetlerin engellendiği anlamına gelmektedir. Göçmenlerin toplu biçimde sınır dışı edilmesinde hukuk ihlallerinin yanı sıra, gerek Türkiyeli gerek Türkiyeli olmayan kişilerde, göçmenlerle ilgili yarattığı toplumsal algı ve bunun etkilerinin dikkatle düşünülmesi gerekir. Bir yandan, hali hazırda yaşamlarının pek çok zorluk, yoksunluk ve endişe içinde geçiren Suriyeliler ve diğer tüm göçmenler için, Türkiye hukuki güvencenin olmadığı ve belirsizliğin arttığı bir ülke haline gelmektedir. Öte yandan Suriyelilerin topluca sınır dışı Türkiye toplumunda göçmenlerin suçlu olarak damgalanmasına neden olmaktadır. Bunun da, Türkiye’de yaşamaya devam eden Suriyelilerin topluma tam katılımının önünde engel oluşturacağı açıktır” denildi.

"HUKUKSUZ UYGULAMALARA SONA VERİLMELİ"

“Göçmen karşıtlığı üzerinden farklı yerlerde gerçekleşen linç olaylarının artışı göz önüne alındığında, devletin hukuki sorumluluklarına ek olarak, toplumsal barış ve huzuru korumak üzere hareket etmesi beklenir. Siyasi aktörlerin, kamu görevlilerinin ve kurumlarının, ayrıştırıcı, kriminalize edici, nefret söylemini körükleyici ifade ve tutumlar yerine; ortak yaşamı kurmaya yönelik, hak temelli söylem üretmesinin ve politikalar izlemesinin gerekliliğinin bir kez daha altını çizmek istiyoruz” denilen açıklamada, bir an önce, hukuksuz uygulamalara sona verilmesi, göçmenlerin ulusal ve uluslararası hukuktan gelen haklarını kullanmalarının zeminin sağlanması, toplumsal barış ve huzurun sağlanması yönünde gerekli tüm adımların derhal atılması çağrısı yapıldı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

CHP'li Tanrıkulu: Bu koşullar altında basının ancak yası tutulabilir

SONRAKİ HABER

OSTİM işçileriyle kriz paneli: Ülkenin kaderini emekçiler değiştirebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...