30 Haziran 2019 23:41

Filistin davası satılık değil!

Ali Karataş ve Yusuf Ertaş, Filistin Çalıştayı ile ilgili Arapça basında yer alan eleştirileri derledi.

Fotoğraf: AA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Ali KARATAŞ
Yusuf ERTAŞ

Bahreyn’in başkenti Manama’da geçtiğimiz hafta bir Filistin Çalıştayı gerçekleşti. Çalıştayda ABD ve Körfez ülkeleri, Filistin davasını “ekonomik bir mesele” olarak ele aldılar. Lübnan’da yayınlanan The Daily Star gazetesi, başyazısında, “Eğer Bahreyn çalıştayı, Trump yönetiminin ‘Yüzyılın Anlaşması’ için bir şey kanıtlayacak olursa o da 70 garip yıl sonra Amerikalıların hâlâ Filistinlilerin gerçekte ne istediklerini anlamadığıdır” ifadesini kullandı. Konferanstaki tartışmalar, “Evleri olmayan Filistinlilere dekorasyon yardımı yapılması”na benzetildi.

Ürdün’de yayınlanan The Jordan Times gazetesinde Ahmad Y. Majdoubeh imzasıyla yayınlanan makalede de benzer bir yaklaşımla, “Yapılması gereken İsrail’in yasadışı işgaline son vermek ve Filistinliler ve Araplara topraklarını ve haklarını geri vermek” denildi.

"İSTANBUL SEÇİM SONUÇLARI BİR DEPREM"

Türkiye’yi yakından takip eden Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçim sonuçlarını “deprem” olarak nitelendirdi. Nureddin seçimi değerlendirdiği makalesinde “İmamoğlu’nun oy oranı yüzde 48’den 54’de yükselirken, Yıldırım’ın oyları yüzde 48’den 45’ düştü” dedi.

SUDAN’DA KARAR SOKAKTA VERİLECEK

Sudan’da halk hareketine önderlik eden Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), Başkent Hartum’daki oturma eyleminin kanlı bir biçimde dağıtılmasından sonra ilk yürüyüşün pazar günü (dün) olacağını duyurdu. Al Araby sitesinde yer alan habere göre Sudan Meslek Odaları Birliği, “Oturma eylemi şehitlerini anmak ve iktidarın sivillere devredilmesini talep etmek” için Hartum, Bahri, Omdurman ve tüm köy ve kentlerde milyonluk yürüyüş düzenleneceğini bildirdi.

TUNUS’TA YİNE TERÖR

Tunus’ta “terör” saldırıları yine gündemde. Geçen perşembe ikisi başkentte olmak üzere çok sayıda hedefe yönelik bir dizi terör saldırısı gerçekleşti. Saldırıda bir polis öldü ve birçok yaralı var. Al Araby haber sitesinde yer alan haberde, “Özellikle turizm sezonun başladığı ve planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden aylar önce gerçekleşen bu saldırılar, şiddetin yeniden canlanmasından, terör saldırılarından ve radikal grupların Tunus’a bir darbe vurmasından duyulan endişeleri gündeme getiriyor” denildi.


BAHREYN’DEKİ FİLİSTİN ÇALIŞTAYI: ARABAYI ATIN ÖNÜNE BAĞLAMAK

The Daily Star
Başyazı

Eğer Bahreyn konferansı, Trump yönetiminin “Yüzyılın Anlaşması” konusunda bir şey kanıtlayacak olursa o da “70 garip yıl sonra Amerikalıların hâlâ Filistinlilerin gerçekte ne istediklerini anlamadığı”dır. Sözün kısası Trump yönetimi “zor bir durum”u para vererek çözmeye çalışmaktadır.

Gerçek şu ki, Filistin sorunu bu şekilde ele alınamayacak kadar ciddi ve karmaşık. Filistinliler onlarca yıldır “geri dönüş hakkı ve kendi kaderini tayin hakkı” taleplerinden vazgeçmeyi reddettiler. Bunca zamandan sonra her zorluk karşısında hâlâ hak ettikleri bir devlet için arayışlarını terk etmedilerse, “birkaç milyar dolar atmak” onların kararlılığını sarsmayacaktır.

Filistinlilerin istediği onurları, küresel sahneye ortak olma ve kendi ülkesi olan insanlar olarak gurur duyma hakları. Yanlış yönlendirilmiş “Yüzyılın Anlaşması” Filistinlilerin mülkiyetleri inkâr edilirken, evin onarımı için gereken fonlarla onları yatıştırmaya çalışıyor. Her şey tersinden tutuluyor, at arabasını atın önüne koyuyor ve şüpheli bir şekilde temel meselelere değinilmiyor.

Başkan Donald Trump, Kudüs’ü işgal etmek, Filistinlilere yardımı kesmek ve Washington’daki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ofislerini kapatmak için ABD Büyükelçiliğini çoktan harekete geçirdi. Bütün bunlar, Amerikalıların bağımsız bir Filistin devletini tanıma niyetinde olmadıklarının göstergesidir.

Dahası Filistin ekonomisinin korkunç durumu, İsrail işgalinin ve Gazze’nin etkin bir şekilde ele geçirilmesinin doğrudan bir sonucudur. Ekonomiyi canlandırmak için yatırılan her türlü fon, sadece kısa süreli rahatlama sağlayacaktır.

Kısaca söylemek gerekirse, Filistinlileri; evleri üzerindeki mülkiyet haklarını kabul etmeyip, eve dekorasyon yapılmasını kabul etmeleri için tatlı sözlerle ikna etmeye çalışmak riyakârlıktır. Filistinliler bu oyuna gelmeyecektir.


FİLİSTİN; PARADAN ÖNCE ADALET!

Ahmad Y. MAJDOUBEH
Jordan Times

Dünyanın bize ait kısmında Trump yönetiminin yaklaşımına veya Arap-İsrail düzeyinde barış sağlamak için istekli olduğu yönündeki “iddiaya” karşı yaygın tepki benzeri görülmemiş derecede olumsuzdur.

Yönetim yanlış bir başlangıç yaptı ve aynı hatalı yolda devam ediyor. Filistin ve Arap-İsrail çatışması konusundaki son derece karmaşık sorunu incelemek ve önceki çaba ve anlaşmalar üzerine ekleme yaparak süreci genişletmek için gereken zamanı ayırmadı. Aksine Trump yönetimi bu bölgede onları sadece yanıltıcı ve zarar verici değil aynı zamanda şeytansı ve kötü niyetli gören çok fazla insanı kızdıran ve kışkırtan bir dizi kötü açıklama, adım ve önlemlere yöneldi.

Bunlar arasında, İsrail’e karşı yalnızca aşırı derecede önyargılı değil, aynı zamanda sert Siyonistler olan, atanmış ABD elçileri ve danışmanları ile Arap-İsrail ihtilaf dosyasının emanet edildiği yetkililer yer alıyor.

Trump yönetiminin Ortadoğu’da “barış yapma” ile ilgili ekibinde kimler güvenilirdir? Barışı yapmak, önceki anlaşmalara ve kararlara dayanan kümülatif bir süreç olmamalı mı?

Filistin’de “tam olarak ve İsrail ile diğer Arap ülkeleri arasında” hepimiz özellikle ne yapılması gerektiğini kesin olarak bilirken neden tekerlek yeniden icat edilir? Yapılması gereken; “İsrail’in yasadışı işgaline son vermek ve Filistinliler ve Araplara topraklarını ve haklarını geri vermek”.

Ancak süreç; Amerikan elçiliğini Kudüs’e yerleştirmek ve İsrail’in Golan Tepeleri’nin yasadışı işgalini “tanımak” gibi aptalca kararları ve büyük hataları da içeriyor. Trump yönetimi bu çapulculara nasıl arka çıkabiliyor ve Filistinlilerden ve Araplardan ona güvenmelerini ve tekliflerini ciddiye almalarını nasıl bekliyor?

Bu da bizi bu hatalı yaklaşımın önemli bir kısmı olan Bahreyn toplantısına getiriyor. Her şeyden önce, Bahreyn konferansı güven eksikliği yüzünden öldü. Buradaki en önemli nokta, bizim dünyamızdaki insanların bunu bir tuzak ve hile olarak görmeleri. Halk, Manama’daki toplantıyı tıpkı Oslo’da olduğu gibi İsrail ve ABD’nin, Filistinlileri ve Arapları maniple etmek için yaptığı başka bir girişim olarak görüyor.

Dahası toprakları İsrail tarafından işgal edilmiş Filistinliler ve Araplar için sorunun ya da önceliğin para olduğunu kim söylüyor? Sorun İsrail işgalidir. Öncelik, işgalin sona ermesidir. Filistin’de ve bölgedeki kalkınmanın ve refahın önündeki engel para eksikliği değil İsrail işgalidir.

İsrail’in Filistin ve diğer Arap topraklarını işgaline son verin! Bölgedeki Filistinlilerin ve diğer herkesin parası olsun veya olmasın kalkınma ve refahı için çalışmasına izin verin! Bu arada Filistinliler ve Araplar, dolarlar karşısında büyülenen ve ağızının suyu akan kapitalistler değiller. Bu yaklaşım, Trump’ın Ortadoğu ekibinin başka bir yanlış varsayımdır. Halkın zekâsına hakaret etmeyin.

Dünyanın bu bölgesindeki insanlar ne istediklerini biliyorlar: Her şeyden önce yasal haklarının tam olarak geri verilmesi!


TÜRKİYE’DE YENİ DÖNEM

Muhammed NUREDDİN
Al Haliç

"Zehri yemek olarak pişirdi". Bu sözün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan daha fazla uyacağı bir örnek yok! Geçtiğimiz 31 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu kazanmıştı. Fark 30 bin oy civarındaydı. Lakin Adalet ve Kalkınma Partisi sonuçlara ve adayı Binali Yıldırımın hezimetine itiraz etti ve yüzlerce sandıkta oyların yeniden sayılmasını istedi. Fark 13 bine indi. Erdoğan neticeyi kabul etmedi. Çevresine, seçimin yenilenmesi durumunda kazanabileceğini söyledi. Kendinden emindi. Yüksek Seçim Kurulu seçimin 23 Haziran’da yenilenmesine karar verdi.

Seçimler geçen pazar gerçekleşti ve sonuçlar mübalağasız bir deprem oldu. İmamoğlu’nun oy oranı yüzde 48’den 54’de yükselirken, Yıldırım’ın oyları yüzde 48’den 45’ düştü.

Erdoğan eskiden sınırlarını aşardı. Ancak  “Sultan”ın bu sefer aldığı yara çok belirgin ve derindi. İlk turda kabul etmiş olsaydı İmamoğlu’nun zaferi çok büyük bir zafer olmayacaktı. Fark sadece 13 bindi.

Ancak Erdoğan’ı karakterize eden kibir, ona her şeyi yapabileceğini düşündürttü. Değişiklikleri ve büyük şehirlerdeki halkın ruh halini okuyamadı. Yenilenen seçimler, “büyücünün sihrini kendisine çevirdi”.

İstanbul’un kaybı bir şehri kaybetmekten çok daha büyüktür:

  1. Erdoğan, muhalefetin bölünmesiyle kazanmaya alıştığı için kaybetti. Ancak muhalefet daha önce hiç olmadığı kadar birleşti.
  2. Tabanının önemli bir kısmı İstanbul’da kendisine isyan etti. Binali Yıldırım’a oy veren 400 bin kişi, iki aydan kısa bir sürede İmamoğlu’na kaydı. Bu durum, en hassas seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’nde Erdoğan aleyhine bir isyan olduğuna güçlü bir mesajdır. Erdoğan, İstanbul hariç herhangi bir şehirde bu isyanı anlayabilirdi. Bu yeni gerçeklik, AKP’nin temelini alacak bağımsız siyasi yapıların oluşumuna yol açacak siyasi kitlesel isyanlara açılabilir.
  3. Erdoğan’ın oyunu açık bir “böl ve yönet” politikası haline geldi. İstanbul seçmeni Erdoğan’ın mahpustaki Öcalan numarasını yemedi. Öcalan’ın yazdığı ve Kürt seçmenleri tarafsızlığa çağrıdan mesajını reddetti. Kürt oyu ilk seçimdeki oydan çoktu.
  4. Ekrem İmamoğlu, Türkiye siyasetinde yeni bir fenomen oluşturdu. İstanbul’daki zaferi, 2023’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a karşı güçlü ve ciddi bir rakip olması için önemli bir adım haline geldi.
  5. Erdoğan yerel seçimlerin sonuçlarını uluslararası kamuoyunda kendisini güçlü bir lider olarak sunmak için kullanıyordu. Bugün, Erdoğan’ın içerdeki zayıf imajı dış politikalarına yansıyacak ve onun üzerindeki baskıyı artıracak.

23 Haziran 2019’dan sonra Türkiye; Ekrem İmamoğlu’nun performansıyla tarihinde yeni bir aşamaya girdi. Muhalefetin değişme isteğiyle ilgili farkındalığı demokrasi, barışı, adaleti ve diğer ülkeleri ülkelerin iç işlerine karışmama isteklerini birleştirdi.

ÖNCEKİ HABER

Elazığ'da askeri yemekhanede çalışan 70 işçi işten çıkarıldı

SONRAKİ HABER

Polis 2 Temmuz Katliamı yürüyüşünü engellemek istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...