24 Haziran 2019 00:05

Midilli mültecileri

Midilli Adasında mülteci çadırları arasındayız. Yaşları 19 ile 22 arası. Hepsinin farklı bir öyküsü var. Hepsine yönelmiş tehdit ise ölüm.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hilal ÜNLÜ

Midilli’nin merkezi Mitillene’deyiz. Mülteciler her yerde... Otobüs durakları, deniz kenarında banklarda... Çeşitli dillerden birbirlerine bağrışıp çocuklar gibi oynaşırken denizde.... Geneli esmer. Duruşlarından buraya ait olmadıkları anlaşılıyor. Memleketten uzak oldukları ötelere bakan gözlerinden okunuyor.

Midilli’de iki mülteci kampı bulunuyor. Birisi belediyenin Karatepe, diğeri ise devlet denetimindeki Moria. Karatepe kampı 2 bin kişilik ve mültecilerin nispeten daha rahat koşullarda olduğu söyleniyor. Moria, 3 bin 500 kapasiteli ancak bir zamanlar 10 bin kişiye ev sahipliği yapmış. Şu anda ise yaklaşık 5 bin kişi kalıyor.

MORİA KAMPINA DOĞRU

Midilli merkezde sorarak Moria kampına giden otobüse biniyoruz mültecilerle birlikte. Bir iki soru soruyoruz; “Kampa girebilir miyiz? Koşullar nasıl?​” türünden; ancak yarım ağızla konuşuyorlar... Konuşmaktan çekiniyorlar.

Etrafı yüksek duvarlar ve dikenli tellerle çevrili kampa vardığımızda kapıda oturan iki sivil bir asker kıyafetli görevliye turist olduğumuzu kampa girmek istediğimizi söylüyoruz. İçlerinden biri çok da nazik olmayan bir tavırla kapıyı gösteriyor “yasak” diyor.

Son otobüs saat 4’te. İki saat vaktimiz var. Hemen, kamp tıka basa dolu olduğu için kampın dışında kurulu olan yaklaşık 40’tan fazla çadırın yer aldığı ve genelde Afganistan ve bazı Afrika ülkelerinden mültecilerin kaldığı alana yöneliyoruz. Çadırlar arasında gezinirken Afganistan’dan olduklarını söyleyen birkaç genç bizi çadırlarının önünde oluşturdukları oturma alanına davet ediyor ve çay ikram ediyorlar. İçlerinde bir de Kamerunlu var. Adı Salam Food, İran’dan Türkiye gelmiş oradan Midilli. Afganistan’dan Ümit Amini, Fayaz Ahmed, Ferit Amir, Harun Enveri’nin Pakistan, İran, Türkiye ve Midilli şeklinde sürmüş yolculukları. Hepsi Türkiye’den Midilli’ye, mafyaya biner dolar ödeyerek botla gelmişler.

ÖYKÜLER FARKLI TEHDİT ORTAK: ÖLÜM

Yaşları 19 ile 22 arası. Hepsinin farklı bir öyküsü var. Hepsine yöneltilen tehdit ortak: Ölüm. Afganlıların birisi terzi, birisi pencere işinde işçi, biri polis. IŞİD ve Taliban’dan kaçtıklarını her an ölümle yüz yüze olduklarını, can güvenlikleri olmadığını söylüyorlar. Afganlıların hayali Fransa’ya gitmek.

Otururken yanımıza Somalili Salih Ahmad geliyor. 33 yaşında, evli ve altı çocuğu var. IŞİD’den kaçmış.

Yedi ay ile bir yıl arası değişiyor orada bulunma süreleri. Kimisini bu Temmuz ayında, kimisini gelecek yıl için mülakata çağırmışlar, kimisi ise çağırmalarını bekliyor. Ada içinde serbestçe dolaşabiliyorlar. İş olsa çalışabileceklerini belirtiyorlar; ama iş yok diye yakınıyorlar.

Kamerunlu Salam Food Kamerun’da bir network şirketinde çalışıyormuş. “İki dilli bir ülke Kamerun. Fransızca ve İngilizce konuşuluyor. İngilizce konuşanlar (Anglofonlar) azınlıkta. Fransızca konuşanlar (Frankofonlar) çoğunlukta benim ülkemde. İki grubun da milisleri var. Frankofonların milisleri (hükümete yakın milisler) bana Anglofon milisleri ile iş birliği yaptığım suçlaması yaptılar ve beni ölümle tehdit ettiler. Köydeki evimize saldırdılar. Çocuklarım ve karım bu nedenle Nijerya’ya kaçmak zorunda kaldı. Geleceğe ilişkin herhangi bir hayalim yok. Ne olacağını bilmiyorum şu anda. Herhangi bir Avrupa ülkesine gidebilirim. Daha sonra çocuklarım ve karımı yanıma alacağım tabi olanaklar elverirse” diyor.

PARA SADECE 10 GÜN YETİYOR

Nasıl geçindikleri ve yaşam koşullarının nasıl olduğu sorumuzda “Bize ayda kişi başı 90 avro veriyorlar. Bu para ancak 10 gün yetiyor. Mecburen kısıyor ve yetiriyoruz. Tuvalet bir gün çalışıyor ertesi gün tıkanıyor ve kapatıyorlar. Boş alanlarda, ormanda görmek zorunda kalıyoruz ihtiyacımızı. Sıcaktan bunalıyoruz. Duş var ancak çok pis. İnternet olanağımız yok denilecek kadar az” şeklinde yanıt veriyorlar.

Buradan kalkıp çadırların aralarında dolaşmaya başlıyoruz.

Kampta çok sayıda çocuk var. Hem kapalı olanda hem dışarıdaki çadırlarda. Bu çocuklar diğer kampta yani Karatepe’de bulunan bir okula servisle gidiyorlar. Eğitim STK’ler tarafından İngilizce veriliyor.

Bu arada kadın aradık konuşmak için. Rastladıklarımız konuşmak istemediler ve çadırlarına girdiler. Duyduğumuz kadarıyla kadınlar için buradaki koşullar iki katı zormuş. Tecavüz vb. iddialardan söz ediliyor. Bu anlamda çekinik davranıyorlar.

AFGANİSTAN-ÇORUM-MİDİLLİ HATTI

Yürürken bir Afganlı genç Muhammed Rıza bizi durduruyor. Muhammed 21 yaşında. 5 ay Çorum’da kalmış. Çalıştığı yerde parasını vermemişler. Türkiye’de kalmak istediğini, vatandaşlık verilmediği için buraya geldiğini söylüyor. “Afganistan’da can güvenliğim yoktu” diyor. Eniştesi polismiş, bir Taliban üyesini gözaltına aldığı için katletmişler. Yetinmemişler misilleme olarak Muhammed’i de öldürmek istemişler. “En yakın arkadaşımı da öldürdü Taliban” diyor.

Çadırına su taşıyan bir kız çocuğuna sesleniyoruz. İyi İngilizce konuşuyor. Adı Parisi İsmail. 14 yaşında ve Afganlı. Başta konuşmak istemiyor. Israrımız üzerine kısa konuşabileceğini söylüyor. Annesinin izin vermediğini belirtiyor. 6 ay önce gelmişler, annesi babası, üç kız ve bir erkek kardeşi ile birlikte. Taliban’dan kaçmışlar ve Almanya’ya gitmek istiyorlar.

Midilli merkeze dönüş yolundayız. Otobüste 4’ü Gazze’den 1’i Hayfa’dan beş Filistinli ile muhabbet ediyoruz. İsrail zulmünden kaçmışlar. Filistin-Ürdün-Suriye-Türkiye ve Midilli şeklinde kaçış rotaları. Hollanda, Belçika ya da Almanya’ya gitmek istediklerini söylüyorlar.

ÖNCEKİ HABER

23 Haziran seçimi | "Ekonomi 31 Mart’tan sonra daha da kötüye gitti"

SONRAKİ HABER

Gezi davasının ilk duruşması görüldü: İddianamedeki tek doğru, sayfa numaraları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...