17 Haziran 2019 00:17

Devlet kanserle boğuşan işçinin yanında değil

Kanser teşhisi konulan Zeynel Özdemir işçilik hayatı boyunca yıllarca vergi ödemesine rağmen şimdi sigortadan faydalanamıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Uğur ZENGİN
İstanbul

Şaşalı otele, dev fabrikaya, kârına kâr katan markete emek veren işçi, şimdi sadece yaşamak için tek başına boğuşuyor. Beş yıldızlı Green Park’ın eski bulaşıkçısı, Çin’in devlet destekli fabrikası CSUN’un kontrolcüsü, A101’in soğuk deposunda ‘grip’ olan işçi: Zeynel Özdemir. Şimdi karaciğer kanseri.

Güneş paneli üreten CSUN fabrikayı kapatıp kaçtı. Diğerlerinden ses yok. Devlete yıllarca verilen vergi ve primin ‘karşılığında’ alınan işsizlik maaşı ve sigorta bitti. Kaymakamlık, kanserin 4. evresinde, eşi engelli, 2 çocuklu işçiye “Heyet raporu getir”, “Üzerinde araba var” dedi. Büyükşehirden yardım çıkmadı. Sosyal Hizmetler’e yapılan başvuru inceleniyor. Bunca yokluğun üzerine AKP Kadın Kollarından gelen 150 liralık market kartı neye yarar?

8-8 YANİ…

2013 yılında girdiği CSUN’da fabrika kapanana kadar çalışıyor: “Kimyasallar vardı fabrikada. İlk başta mesai 12 saatti. Ama ihtiyacım olduğu için mesaiye çok kalıyordum. 8-8 yani. 8 saat çalışıp 8 saat mesaiye kalıyordum. Kızlar okula gidiyordu, ev kira. Sendika (Birleşik Metal-İş) gelince güzelleşti. Sonra fabrika kapandı. 16 saat çalışırken geldiğimde kafayı vurduğumda yatıyordum. 2 ay net böyle çalıştım. 6 yaşındaki kızım, ‘Babam nerede’ diyordu. Borç da vardı. Müdür, ‘Niye bu kadar çalışıyorsun’ diyordu. ‘Kredim var’ diyordum, anlatıyordum, o da bir şey diyemiyordu. Eşim ameliyat oldu. Ev değiştirdik, çocuk masrafları.”

“Yorgunluktan, halsizlikten, ben orada (fabrikada) uzanırdım” demesinin ardından mahcubiyetle şu cümleyi kuruyor: “Tembellik değil de halsizlik yani.”

‘TÜMÖR VAR, 4.EVREYE GELMİŞ’

CSUN’dan çıktıktan sonra A101 deposuna giriyor, ‘soğuk hava’ hastalığını öğretiyor: “Depoda çalışırken üşüyordum, titriyordum. Acile gittim antibiyotik verdi. Hap, ağrı kesici verdi. Sonra buramda (karaciğerin bulunduğu bölgeyi gösteriyor) şişlik oldu. ‘Dahiliyeye git’ dediler. Ultrasona girdim ‘Karaciğerde büyüme var’ dediler. Gastrolojiye gönderdiler, gittim. Yavaş yavaş anladım. Doktor, ‘Hastalığın ağır, maddi durumun nasıl?​’ dedi. ‘Durumum yok’ dedim. Haydarpaşa’ya gittim. ‘Burada yatman lazım’ dediler. Öksürük var, beni bitirdi. Onkolojiye geldim. ‘Tümör var, 4. evreye gelmiş’ dediler. Okan Üniversitesine gittim. ‘Durumun ağır. Tümör karaciğeri komple sarmış hiçbir fonksiyon görmüyor. 1 hafta daha gecikseydiniz çok daha kötü olurdu’ dediler, masraflara eşimin kardeşleri yardımcı oldu. Kemoterapi verdiler. 1-2 yıl arasında varmış bu hastalık.”

3 ayda bir 600-800 lira MR ücreti, sigorta varken her gittiğinde hastaneye 15 günde bir verilen 200 lira ayak bastı parası. Şimdi yoklara sigorta da eklendi: “Sigorta bitti şimdi ne olacak onu da ben bilmiyorum. Bizim yanımızda biri kemoterapiye girdi, 1000 lira ödedi. Emeklerimiz heba olacak.” Bunca emek ve acının heba olmaması için kendisi ve ailesi artık bir şeyler bekliyor.

ÖNCEKİ HABER

Üniversitelerde tacize karşı mekanizmalar ve YÖK’ün tutum belgesi

SONRAKİ HABER

Direnen Aliağa Belediyesi işçilerinden dayanışma çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...