JES’ler ÇED sürecine gerek duyulmadan hayata geçiriliyor
Denizli Barosu Çevre ve Kent Komisyonu’ndan avukatlar Onat Ötnü ve H. Ozan Orpak Denizli'de JES'lerin yangından mal kaçırırcasın ÇED sürecine gerek duyulmadan hayata geçirildiğini belirtti.

Fotoğraf: Evrensel
Hilmi MIYNAT
Denizli
Özellikle son yıllarda Ege Bölgesinin en büyük sorunlarından biri haline gelen JES’lerle ilgili süreçler yangından mal kaçırırcasına, ya yetersiz ÇED raporlarının kabulü yoluyla, ya da ÇED süreçlerine dahi gerek duyulmadan süratle hayata geçiriliyor. 2018 yılının ilk çeyreğinde çıkan torba yasadaki ÇED düzenlemesinin ardından ÇED ‘olumlu’ ve ‘gerekli değildir’ kararları ardı ardına veriliyor.
Denizli Sarayköy İlçesi Sakarya Mahallesindeki bir mevkide Emirler Enerji Elektrik Üretim San. Ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan Jeotermal Kaynaktan Elektrik Üretimi (JES) projesine “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verildi. Denizli Barosu Çevre ve Kent Komisyonu’ndan avukatlar yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı.
Denizli Barosu Çevre ve Kent Komisyonu’ndan davayı açan avukatlar Onat Ötnü ve H. Ozan Orpak ile dava sürecini konuştuk.
‘ ULUSLARARASI İHLAL NİTELİĞİNDE!’
Yaşam savunucularının tepkilerine rağmen geçen Torba Yasa öncesinde ÇED için bilgilendirme toplantısı yapılmasının zorunlu olduğunu fakat artık toplantının yapılamamasının ÇED için olumsuz olduğu anlamına gelmediğini belirten Avukat H. Ozan Orpak; “Çıkan ÇED kararlarını takip edebilmek için o duyuru panosunun önünde yatıp kalmak gerekiyor. İnternetten dahi takip etmekte zorlanıyoruz. Gerali mevkiindeki ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına karşı hem yürütmeyi durdurma hem iptal davamızı açtık. Tekkehamam’da köylülerin ÇED bilgilendirme toplantısı yaptırmadığı santral için de ‘ÇED olumlu’ kararı çıkmış şimdi de ona karşı dava açmaya hazırlanıyoruz” dedi.
İdareye karşı dava açmış olsalar da karşılarında bir şirket olduğunu ifade eden Orpak; “Bizim için A şirketi B şirketi fark etmiyor, maddi beklenti olmadan hukuki destek sağlıyoruz. Çevremiz geleceğimiz için Anayasanın 17. ve 56. maddelerine dayanarak yaşam hakkımızı savunuyoruz ki Avrupa İnsan Haklarının vermiş olduğu da bir karar var yani burada yapılan sadece ulusal değil uluslararası ihlal niteliğindedir” diye konuştu.
‘YAŞAM HAKKINI SAVUNUYORUZ’
JES projelerinin gösterişli biçimlerde kendilerine anlatıldığını fakat gerçeği yansıtmadığını söyleyen Avukat Onat Ötnü: “Geri basma pompaları maliyeti iki katına çıkardığı için şirketler buna yanaşmıyor. Oralar tarım toprağı. Oradaki zehir yediğimiz meyve sebzeye karışıyor. Aydın’daki bir çok ovaya baktığımızda toplam üretimini, ekilen alanla elde edilen ürünü 10 sene öncesiyle karşılaştırınca rakamlar kendini gösteriyor. Bizim dayandığımız en büyük şey yaşam hakkı. Hem kendimiz hem gelecek kuşaklar için mücadeleyi devam ettireceğiz. Bu çevre evimiz. Kimse evinin ortasında delik açılsın, o delikten etrafa pislikler saçılsın istemez. Yuvamızı ve yaşam alanlarımızı savunurken halkın yanında halkla birlikteyiz” ifadelerini kullandı.
KARACA: ÇEVRESEL RİSKLER GÖZARDI EDİLİYOR!’
Fotoğraf: CHP Basın Birimi
Konu ile ilgili Evrensel’e açıklama yapan CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca açıklamasında “Doğa haklarını korumak, insanların sağlıklı bir çevrede yaşamasını teminat altına almak için mevzuatımıza giren (ÇED) süreçleri ülkemizde ne yazık ki hukuki olmaktan çok uzak bir hal almıştır. 1993 yılından bu yana 60.694 proje için ‘ÇED gerekli değildir’, 5288 proje içinse ‘ÇED olumlu’ kararı verilmiş bu kararlara karşın 25 yılda verilen ‘ÇED olumsuz’ kararı ise sadece 53’tür. Son yıllarda sayıları hızla artan projelerin çevresel risklerini gözardı eden bu kararlardan Denizlimiz de nasibi alıyor” dedi.
Özellikle son yıllarda Ege Bölgesi’nin en büyük sorunlarından biri haline gelen JES’lerin, Sarayköy ilçesi başta olmak üzere Denizli’nin kıymetli tarım toprakları için büyük riskler barındırdığını belirten Karaca açıklamasını şöyle sürdürdü; “JES’lerle ilgili süreçler yangından mal kaçırırcasına, ya yetersiz ÇED raporlarının kabulü yoluyla, ya da ÇED süreçlerine dahi gerek duyulmadan süratle hayata geçiriliyor. Oysa JES’ler ilk andan itibaren, sondajlar süresince yer altı suları ve yer üstü canlı yaşamı başta olmak üzere bölge ekosistemine zarar veriyor.”
‘ALIM GARANTİSİ TEŞVİĞİ BİTTİĞİNDE NE OLACAK?’
Şirketlerin, yüksek kâr amacıyla hareket ediyor olabileceğini ancak Bakanlığın görevinin kâr hırsına karşı doğayı, insan sağlığını korumak olduğunu hatırlatan Karaca son olarak şu ifadeleri kullandı: “2020 yılı sonunda alım garantisi teşviği bittiğinde kurulan bu tesisler ne olacak? İnsanlar, bir kaç yıllığına birileri yüksek gelir elde etsin diye tarım arazilerinin, sularının kirlenmesini, sağlıklarından olmayı istemiyor ve bu taleplerinde çok haklılar. Sarayköy halkı da JES’lere karşı haklı mücadelesini sürdürdükçe mutlaka istedikleri sonuçları alacaklardır. Bizler de bugüne kadar olduğu gibi onların yanında olmaya devam edeceğiz.”
Evrensel'i Takip Et