03 Haziran 2019 23:32

Üniversiteliler mültecilerin rekabet gücü yapılmasına karşı

Mersin Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler mültecilerin rekabet gücü yapılmasına ve onları gerekçe göstererek ev kiralarının yükseltilmesine karşı olduklarını dile getirdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mehmet Fırat ÖKSÜZ
Mersin

Mersin Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler, mültecilerin ucuz iş gücü yapılmasına ve onları gerekçe göstererek ev kiralarının arttırılmasına karşı olduklarını söylüyorlar. Kampüste konuştuğumuz üniversiteliler ayrım yapılmadan herkese eşit imkanlar sunulmasını istiyor.

Üniversitelilerin mülteci algısını öğrenmek için Mersin Üniversitesi kampsündeyiz. Makine Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Azad Sülün, yardım etmenin güzel bir şey olmakla birlikte, sığınmacılarla ilgili yeterli denetimin yapılmadığı görüşünde. Güvenlik kaygısını dillendiriyor. 

Mültecilerin çalışma hayatında rekabet gücü yapılmasından şikayetçi olan Azad, “Ben yaz aylarında çalışan biriyim. Mülteciler gelmeden önce günlük 45 TL yevmiye alıyordum. Gelen mülteciler ucuz iş gücü olarak kullanıldığı için bu durum bizi de olumsuz etkiledi” diyor. Ev kiralarındaki artışa da dikkat çeken Azad şunları dile getiriyor: “Ev sahipleri krizi fırsata çevirmek için yüksek fiyatlar çekiyor. Şu anda öğrenciler için ev kirası vermek epey zorlaştı. Özel yurtlar da bu fırsattan istifade etmeye çalışıyor” 

MEDYA ALGISI OLUMSUZ  ETKİLİYOR 

Suriyeli öğrencilerle nadiren aynı ortamları paylaştığını ifade eden Azad, “İnsanlar burada sığınmacı konumundalar ve kendi milletlerinden olan insanlarla bir arada olmak onlara daha güvenli geliyor. Bu tavırlarını haklı buluyorum” diyor. 

Azad’ın, “Sınavsız geçiş hakları olduğuna dair söylentiler var. Bizim yıllarca çalıştığımız sınavlara onların hiç girmeden üniversiteye gimesi zoruma gidiyor” sözleri ise medya algısının bir yansıması. Çünkü "Nereden biliyorsun" sorusuna “Bu konuda kesin bir bilgim yok” yanıtını veriyor. Mültecilerin kalıcı olmaları halinde sorunların daha da büyüyeceğini düşünen Azad, “Saygı ve sevgiyle bütün dünya yaşanır hale gelebilir” ifadesini kullanıyor.

"ŞİMDİYE KADAR HİÇ PROBLEM YAŞAMADIK"

Turizm bölümünden 3’üncü sınıf öğrencisi Selahattin Yıldız, Türkiye’nin mülteci politikasını eleştiriyor. Nedeni ise mültecilere daha çok haklar tanındığına dair söylentiler. Bilgiyi sadece Türkiye medyasından aldığını söylüyor. Ama ne var ki medyaya güveninin de olmadığının altını çiziyor!  Suriyeli öğrencilerle dayanışmanın ise güzel olduğunu ifade ediyor: “Sınıfımızda 6-7 Suriyeli arkadaşımız var. Şimdiye kadar hiçbir problem yaşamadık. Yardımlaşmaya ve dayanışmaya açık arkadaşlarımız var.”

"SUNULAN İMKANLAR ZATEN MÜLTECİLERİN HAKKI"

Uluslararası İlişkiler Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Habibe ise soruna makro düzeyde bakılmasından yana: “Sunulan imkanlar zaten mültecilerin hakkı. Bence yeterli bilgilendirme ve refahın sunulmamasından dolayı ön yargılar var. Bunun için mülteciler Türkiyelilerin gözünde ayrıcalıklı olarak görülüyor. Oysa ki İnsan Hakları Beyannamesi’nin 14’üncü maddesi sığınmacı haklarını içeriyor. Türkiye de beyannameye imza atan ülkelerden ve buna uygun hareket etmek zorunda. Ne yazık ki Türkiye hükümeti Suriyeli sığınmacıları uluslararası politikasında bir koz olarak görüyor. Savaştan kaçmış ve ülkemize sığınmış insanlar üzerinden Avrupa’yı tehdit ediyor.” 

Mültecilerin nereden ve nasıl geldiklerine bakmadan, ucuz iş gücü haline getirilmesine de tepki gösteren Habibe, mülteci işçilerin merdivenaltı atölyelerde köle gibi çalıştırılmasına seyirci kalınmasını da eleştiriyor. Habibe’nin çözüm önerisi ise şöyle: “İktidar, Türkiye’deki halklara ekonomik ve sosyal refah ortamını sunduğu zaman, sığınmacıların hakları ve yaşamları ile ilgili pek çok ön yargının silineceğine inanıyorum.”

SURİYELİ ÖĞRENCİ: SOHBET GÜÇLENİNCE YABANCILIK HİSSETMİYORUM

Kampüs içinde Suriyeli öğrencilerle de konuşmayı deniyoruz. Fakat pek çok öğrenci görüşmeyi reddediyor. Çekingen ve içe kapanık bir durum bu. Ama ısrarımız sonuç veriyor. 4’üncü sınıf Gazetecilik bölümü öğrencisi Shahzanan Farhat ve 2’inci sınıf Gazetecilik öğrencisi  Betul Ankir görüşlerini paylaşmayı kabul ediyor. Her ikisi de Türkiye’nin mültecilere kapı açmasından memnun. Fakat ülkede nefret söylemi ve ayrımcılığa da maruz kalmışlar.

Shahzanan, “Türkçeyi öğrenmemiz gerektiği için buradaki öğrencilerle sohbet ediyoruz. Ders çalıştığımız zamanlarda kaynaşma imkanımız daha fazla oluyor” diyor. Kampüs içerisinde ayrımcılığa maruz kalmadığını söyleyen Shahzanan, ev kiralamak istediğinde sırf Suriyeli olduğu için kendilerine ev verilmediğini söylüyor. 

Betul ise yaşadıklarını şöyle dile getiriyor: “Kimi zaman ise kültürümüzle ilgili sohbetler de ediyoruz. Buna karşın ayrımcılığa maruz kaldığım zamanlar oldu. Türkiye'ye ilk gelişimizde komşularımızdan ayrımcılık gördük. Suriyeliyiz diye bizimle selamlaşmıyorladı, hatta bizden nefret ediyorlardı. Sınıfa ilk geldiğim zaman Suriyeli olduğum için dışlandım. Ama sohbetimiz ve ilişkilerimiz güçlendikten sonra artık kendimi yabancı hissetmiyorum.”

ÖNCEKİ HABER

Van'da borç parayla bayram alışverişi: "Çocuklarımıza elbise bile alamıyoruz"

SONRAKİ HABER

Sendikalaşma mücadelesi veren işçiler bayrama direnişle girdiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...