30 Mayıs 2019 17:26

‘Hayır diyen insan, hâlâ biraz mutludur’ | Ormanlardan Hemen Önceki Gece

Koltés’in, beşinci oyunu olarak eserleri arasında yer alan, 1977 yılında yazdığı “Ormanlardan Hemen Önceki Gece”, tıpkı 1988 yılında yazdığı son oyunu “Roberto Zucco” gibi; biraz trajik bir tat taşır.

‘Hayır diyen insan, hâlâ biraz mutludur’ | Ormanlardan Hemen Önceki Gece

Fotoğraf: Ormanlardan Hemen Önceki Gece oyunu basın bülteni

Doç. Dr. Dilek KURT

“Ormanlardan Hemen Önceki Gece”… Yağmurlu bir gece…  Yabancı olmaya mahkum edilmiş bir insan… Onun korkularını, arzularını, umutsuzluğunu, isyanını haykırışına tanık olmaya bizi davet eden bir ses; çağdaş tiyatronun öncülerinden olarak anılan Bernard Marie Koltés… Çevirisi Ayberk Erkay’a ait olan oyunu, Koltés’in dünyasını iyi anlamış bir oyuncu Rıza Kocaoğlu oynuyor. Reji ve sahne tasarımı,  yine o dünyayla uyumlu ve başarılı, Biriken imzası taşıyor.

Koltés’in, beşinci oyunu olarak eserleri arasında yer alan, 1977 yılında yazdığı “Ormanlardan Hemen Önceki Gece” de tıpkı 1988 yılında yazdığı son oyunu “Roberto Zucco” gibi; biraz trajik bir tat taşır. Serttir Koltés’in oyunları, zaman zaman şiddet dolu, aykırı ve umutsuz… Ancak tüm bunları çevreleyen şiirsellik Koltés’i büyük bir yazar yapmıştır. Şiddeti böyle şiirsellikle dokuyan belki de en önemli yazardır. Oyunlarında kesif bir umutsuzluk sezilse de, aslında kardeş bir insanlık ütopyası umudunu içten içe taşır.

SIĞINAMAZLIK HALİ

Gelelim oyunun bizdeki yansımasını çözümlemeye: Gece… Bir sembol. Belirsizliğin, heyecanın, tehlikenin, mücadelenin sembolü belki de… Biraz da yalnızlaşmaya, yabancılaşıp daha da yalnızlaşmaya bir gönderi. Yağmur; ıslanıp üşümenin getirdiği, sığınamazlık, kimsesizlik, kenarda kalmaya mecbur olmaya bir gönderi.

Oyunun tek ve baş kişisi “Yabancı”. Yabancılaştırılma, ait olamama, dışarıda bırakılmanın öfkesini rejide ve Rıza Kocaoğlu’nun sahne performansında çok dozunda işlendiğini görüyoruz. Yabancı olmanın getirdiği olumsuzluklarla, hayatı boyunca ve bizim onun hayatından bir kesit izlediğimiz oyun boyunca mücadele etmek zorunda kalmanın yorgunluğunu, yoksunluğunu ruhunda taşıyor Yabancı. Onun sözleriyle “Hep daha uzağa itiyorlar. Gittikçe daha yabancısın…”

TEKDÜZELEŞMEYE KARŞI ÇIKANLAR...

Sistemin dışına ittiği, bu şekilde yok etmeye çalıştığı bireyler, tıpkı bir kısır döngüde kalmış gibi, bu çarkın dışına çıkamıyorlar. Tanıdık geliyor mu? Farklı olana düşmanlık ve onu sindirmeye daha da ileri giderek yok etmeye çalışmak bir hastalık sanki. Sistemin herkesi tekdüzeleştirmesi temel amacı sanki. Öyle değil mi? Renkliliklerimiz, farklılıklarımız bütünü zenginleştirmiyor mu? Ama nedense tarih boyunca pek çok “sistem” bundan korkmuş. Ve bedellerini tekdüzeleşmeye karşı çıkanlar ödemiş.

Koltes’in bir sözüyle onun, bu düzeni reddeden, dayatmaya karşı çıkan dünyasına bir selam göndererek satırlarımıza son verelim; “Hayır diyen insan, hâlâ biraz mutludur…”

Evrensel'i Takip Et