Murat Çakır: İşçilerin ölmemek için verdiği mücadeleler büyütülmeli

İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır Gündem Özel'de Zeliş Irmak'ın sorularını yanıtladı. Çakır ile işçi sağlığı önlemlerinin sağlanması, sendika hakkının tanınması ve insanca çalışma koşullarının sağlanması için gerçekleştirilen Kale Kayış direnişini konuştuk. Murat Çakır'In değerlendirmelerinden öne çıkan bölümler şöyle:

"Kale Kayış işçilerinin direnişe çıkma talepleri çok önemli. Çünkü işçiler fabrikada çok ciddi sorunlarla karşılaşıyordu. İşçilerin sağlıksız koşullarda çalışmasına ilişkin fotoğraflar Evrensel'de de yayımlanmıştı.

Patron işçilerin direnişini kırmaya çalışan bir hat izliyor. Bu konuda yalnız da değil. Kale Kayış patronunun pervasızlığına bölgedeki diğer patronlar da destek veriyor. Amaçları bu havzaya sendikaların girmesini önlemek.

Patron eski emekli işçiler ve göçmen işçilerle üretimi sürdürmeye çalışıyor. Sendikanın içeriye müdahale edebilmesi şu anda çok mümkün değil. Ancak sendika direnişteki işçilere sahip çıkıyor. İşçi arkadaşlarımız yalnız kalmıyorlar. Sendika işçilerle nereye kadar gidilecekse gitmek istiyor.

Çalışma koşullarının düzeltilmesi için patronla çeşitli görüşmeler yapıldı. Ancak işveren "Sendika gitsin, siz çalışın" diyor. Ancak sendika ne kadar destek verse de işçiler ekonomik sorunlar yaşıyor ve patron bu şekilde direnişin kırılacağını düşünüyor. Ve patron diğer fabrikaların patronlarıyla dayanışma kuruyor da olabilir.

Ülkede kanserden ölen çok işçi var, ama mesleki kanserden ölen yok her nasılsa. Bunların kayıt altına alınması için devletin herhangi bir çabası da yok. Bu fabrikada işçiler en kötü koşullarda çalıştığı için direniyor. Oysa uluslararası standartların uygulanmadığı her fabrikada direniş olması gerekir. Sağlıklı bir üretimin asgari koşulu olan havalandırma bile yok Kale Kayış'ta. Patron, havalandırma için 500 bin lira vermek yerine çalışan işçilere 5 yıl içerisinde vereeği tazminatı hesaplıyor. Patron ağa gibi davranıyor. İşçiler fabrikadaki keyfiyeti sonlandırdığı için patron bu kadar öfkeli.

Kale Kayış'ta konuştuğumuz işçiler İSG Kurulundan bihaber. Acil durumlarda ne yapılacağını bilmiyorlar. 5 aylık işçi de 10 yıllık işçi de bilmiyor. Demek ki işçi sağlığı ve güvenliği eğitimleri kağıt üstünde yapılıyor. Sendikayı istememelerinin sebeplerinden biri de bu zaten. İSG Kurulunun kağıt üstünde kalmasını istiyorlar. Sorun sadece para sorunu da değil; buranın ağası benim diyor patron.

Kale Kayış patronu iftara konuk olan direnişçi işçi ve ailelerine kalleşçe saldırdı. Onları 'Sizi Silivri'de yaşatmam' diye tehdit etti. Şunu söyleyeyim, bu kadar kolay değil. Hiç kimse işçilere böyle keyfi biçimde saldıramaz.

Peki patron bu gücü nereden alıyor? Daha geçenlerde Soma patronu tahliye oldu. Şimdi elinde purosuyla bizi izliyordur belki. 301 işçiyi öldüren bir patron cezasız kalıyorsa, Kale Kayış patronu da buradan güç buluyordur. Polislerin saldırı sırasında işçileri hırpalaması da devletin kimden yana olduğunu gösteriyor. Hukuk da adalet de zenginlerden ve patronlardan yana işliyor.

Sendikasız işyerlerinde hiç bir şekilde koruma yok; ancak sendikanın bulunduğu iş yerlerinde en azından kurallar hatırlatılıyor. Zaten meslek hastalıkları ve iş cinayetlerine asıl yol açan daha fazla kar ve kuralsız çalışma.

İnşaat ve metal sektöründe sendikalaşmaya karşı ciddi bir baskı oluştu OHAL sonrası. Ancak bu rüzgarın bir süre sonra terse dönmesini bekliyorum. Özellikle 89 bahar eylemleri gibi bir süreç bekliyorum.

Maden deyince bizim aklımıza Zonguldak ve Soma geliyor ama, küçük madenlerde de Soma'da hayatını kaybeden işçi kadar ölüm yaşandı.

İş cinayetleri sonrasında verilen adalet mücadeles elbette önemli ancak, işçilerin ölmemek için verdiği direnişleri artırmak gerekiyor." (EVRENSEL WEB TV)