Diyarbakırlılar: Hükümet çözüm için somut adım atmalı

Fırat TOPAL
Orhan KURUL
Diyarbakır

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 8 yıl sonra avukatlarıyla görüşmesinin ardından bir taraftan gözler sürdürülen açlık grevine daha fazla odaklanırken, diğer taraftan “çözüm süreci” tartışmaları başladı. Gazetemize konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun da “Toplumsal barışın sağlanması için tüm taraflar diyaloğun sürdürülmesi yönünde olmalı. Biz bu politikanın derhal sonlandırılarak, diyaloğa ve çatışmasızlık sürecine girilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi. HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları tecridin kaldırılmasına yönelik somut adımlar atılmadığı sürece açlık grevlerinin devam edeceğini ifade etti. Diyarbakırlı yurttaşlar ise sorunun çözümü için somut adımlar atılması gerektiğini söyledi.

"İKTİDAR BU MESAJI DİKKATE ALMALI"

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 8 yıl sonra yapılan görüşmeyle Öcalan’ın verdiği mesajın iktidar tarafından dikkate alınması ve doğru okunması gerektiğini ifade etti. Zeytun, “İktidarın tecrit ve izolasyonu sonlandırılması için somut adımlar atması gerekiyor. Bu mesajı iktidar dikkate almalı. Mesajda şiddetsiz çözüme yönelik atıflar çok önemli. Bunu siyasi iktidar çok iyi değerlendirmeli. Ciddi bir tıkanıklık ve çözümsüzlük var siyasi iktidarın politikalarında. Bunun çözülmesi adına Öcalan’ın barışçıl iyi niyet mektubu değerlendirilmeli” dedi.

"DİYALOG VE ÇATIŞMASIZLIK SÜRECİNE GİRİLMELİ"

Açlık grevleriyle birlikte ölüm oruçlarının kritik aşamada olduğuna dikkat çeken Zeytun, açlık grevinde olanların taleplerinin karşılanması ve zaman kaybedilmemesi gerektiğini vurguladı. Zeytun, “Kürt illerindeki yoğun baskı hem de sürdürülen politikalar, açlık grevlerine çözüm olarak bu beyanatın katkısı olacaktır. Toplumsal barışın sağlanması için tüm taraflar diyaloğun sürdürülmesi yönünde olmalı. 15 kişi ölüm orucunda bir haftayı geride bıraktı. Kritik eşik aşılmış durumda. Yasal taleplerin dikkate alınması lazım. Acilen giderilmesi gereken bir durum söz konusu. Hukukta bir tıkanmışlık her konuda bir çözümsüzlük ile karşı karşıyayız. Seslerini duyurmak isteyen Barış Anneleri ve mahpus annelerinin sokakta polis şiddetine maruz kalması söz konusu. İnsan hakları savunucuları olarak bizce, bu taleplerinin yerine getirilmesi devleti zor duruma sokmayacaktır. Siyasi iktidar ve ortağının çatışma üzerine bir politikaları var. Biz bu politikanın derhal sonlandırılarak, diyaloğa ve çatışmasızlık sürecine girilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

TECRİT SORUNU HÂLÂ DEVAM EDİYOR

HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları yapılan görüşmenin tecridin kalktığı anlamına gelmeyeceğini belirterek, avukat görüşünün kabulünün de siyasi hamle olduğunu söyledi. Farisoğulları “Görüşme sağlanmış ancak 2 gün sonra yapılan başvuru reddedilmiş. Yani tecridin kaldırıldığına dair net bir bilgi yok. Devlet yetkililerinden kamuoyunu bilgilendirme maksadıyla görüşmelerin normal seyrinde devam edeceğine dair yapılan resmi bir açıklama da yok. Anlaşılıyor ki yapılan görüşme bir taraftan direnişi kırmak diğer taraftan da kamuoyunu yanıltma yaklaşımı taşıyor. Tecrit sorunu hâlâ devam ediyor. Zaten bu direnişi başlatan Leyla Güven ve diğer arkadaşlar da bundan dolayı başlattıkları açlık grevine ve ölüm orucuna devam etme yönünde kararlılar” dedi.

"TAKTİK HAMLELER SONUÇ GETİRMEZ"

Tecridin kaldırılmasına yönelik somut adımlar atılmadığı sürece açlık grevlerinin devam edeceğini belirten Farisoğulları, siyasi manevralarla iktidarın buradan sonuç alamayacağını söyledi. Farisoğulları, “Gerek İstanbul seçiminin iptali olsun gerekse göstermelik avukat görüşü... Hükümet yetkilileri açıklama yapmadan, avukatların, ailelerin periyodik bir şekilde görüşmesi garanti altına alınmadan herhangi bir şey söylemek mümkün değil. Direnişte olanların bu konudaki tutumları nettir, bunu kamuoyuna da deklare ettiler. Bizim beklentimiz kamuoyuna bilgilendirici açıklamaların yapılması ve tecridin ortadan kalktığının duyurulmasıdır. Bu yapılmadığı müddetçe böyle taktik hamlelerin, böyle oyunların sonuç getirmesinin artık mümkün olmayacağını bilmeleri gerekiyor” diye konuştu.

"HÜKÜMETİN GÖRÜŞMENİN ARKASINDA DURMASI GEREKİYOR"

Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan ise Öcalan ve avukatları arasında yapılan görüşmenin tecridin sonlandığı anlamına gelmeyeceğini belirterek, şunları söyledi: “Yarın cezaevlerinde yaşanacak bir kaybın sorumluluğundan AKP kaçamaz. Evet bizler vicdanen bunun sorumluluğunu üstleniyoruz. Siyaseten cevap olamadığımız için belki açlık grevleri başladı ama devlet bunun sorumluluğundan kaçamaz. Hükümetin bu görüşmenin arkasında durması gerekiyor. Öcalan’ın değil yasaların arkasında dursunlar. AKP’nin gerilimi ortadan kaldırma gibi bir derdi varsa bu görüşmenin arkasında durmalıdır. Öcalan’la yapılan görüşmeden dolayı kıyamet kopmadı. Kimse görüşme yapıldı diye eleştirmiyor. Türkiye’de eğer bir barışçıl ve demokratik ortamdan bahsedeceksek bunun baş aktörünün Öcalan olduğu bilinmelidir.”

SORUNUN ÇÖZÜLMESİ NOKTASINDA ADIM ATILMALI

Diyarbakır’ın Ofis semtinde konuştuğumuz İnşaat İşçisi Kadri (38) bu durumun çözülmesi noktasında adım atılması gerektiğini ifade ederek, “İnsanlar ölmemeli. Bu sorun sadece bir kişiden, bir kişinin konuşmasından ibaret değil. Kürtlere ikinci sınıf insan muamelesi yapmaktan vazgeçmeliler. Düşüncelerimizi ifade ederken korkuyoruz. Kürtlerin bir olup bu duruma ses çıkarması lazım ve devletin savaşı bırakıp bu durumu düzeltmesi lazım” dedi.

Konuştuğumuz Baran adındaki bir yurttaş da açlık grevlerinin tek başına çözüm olmadığını Kürtlerin, ortak bir tavır alması gerektiğini ifade etti. Baran, “Açlık grevleri çözüm değil. Devletten bir beklentimiz olmamalı. Bunca ölüme rağmen hâlâ sonuç alınamıyor” dedi.