Ayinesi iştir kişinin...

GÜVEN DÖNEMİNDE HAK İHLALLERİ ARTTI

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız İHD Siirt Şube Başkanı Vetha Aydın, Recep Güven’in açıklamaları bir özeleştiri ve hataların düzeltilmesi yönünde bir adım ise olumlu bulduklarını belirterek, “Ancak Siirt’te çalıştığı süre içerisinde hak ihalleri açısından iç açıcı bir tablo yok. 2011 Temmuz’unda bir HPG militanının taziye çadırına bile polis saldırdı. En ufak bir yürüyüşte ya da cenaze töreninde karşımıza çıkan engellemeler çok fazlaydı. Onun döneminde hak ihlalleri çok yüksekti” dedi. Bunun birebir onun tasarrufu olup olmadığını bilemeyeceklerini belirten İHD Şube Başkanı Aydın şöyle devam etti: “Ama valiliğin ve diğer emniyet amirlerinin sorumluluğu vardır. Kendisinin Siirt’te olduğu dönemde hak ihlallerinde bir azalma olmadı. Tersine gözaltı, tutuklama ve ev baskınlarında, toplumsal olaylara müdahalede artış vardı.”

Güven döneminde İHD Siirt şubesinin de baskına uğradığını, bilgisayarlarına el konulduğunu hatırlatan Aydın, “O dönem insan hakları savunucularına yönelik polislerin müdahaleleri ve saldırılarında artış oldu. Onun döneminde 3 İHD yönetici tutuklandı 1 yıldan fazla tutuklu kaldılar. Bir tanesi hâlâ cezaevinde.  Yaşam hakkı, kişi güvenliği, gözaltı ve tutuklamalarda, çocukların tutuklanmasında artış var. 15-20 kişi toplandığında bile bunu engelleme var” dedi.

FARKLI YAKLAŞIM SORUN ÇÖZMÜYOR

Siirt Eğitim Sen Şube Başkanı Süleyman Beştaş da Güven’in Siirt Emniyet Müdürü olduğu dönemlerde Diyarbakır’daki gibi açıklamaları, özel sohbetlerde yaptığını belirterek “Biz sendikal çalışmalar anlamında bir engelleme ile karşılaşmadık. Yürüyüş vb konusunda. Ama siyasal gösterilere müdahale ediliyordu” dedi.

Bir emniyet müdürünün veya valinin açıklamalarının tek başına bir şey ifade etmeyeceğini de anlatan Beştaş “Önemli olan hükümet politikalarında değişiklik olmasıdır. Emniyet müdürleri politikaları belirlemiyor siyasal iktidar belirliyor. Her valinin, emniyet müdürünün yaklaşımı farklı olabilir ama önemli olan siyasal iktidarın yaklaşımıdır” diye konuştu. (DiyarbakırEVRENSEL)

SORUN ŞİDDETLE ÇÖZÜLMEZ

Recep Güven’in modern bir emniyetçi olduğunu savunan Siirt Baro Başkanı Cemal Acar ise, “En azından devletin, bürokrasinin sorunu, realiteye uygun algıladığının göstergesidir. Bu yaklaşımların siyasal iktidarın yaklaşımını etkileyeceğini düşünüyorum. ‘Dağda ölen kişiye ağlamıyorsanız insan değilsiniz. Yanlış anlaşılmayacağını bilsem giderdim cenazelerine’ dedi. Bu da bürokratların soruna daha gerçekçi baktığını gösteriyor. Biz bu açıklamalara umutla bakıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Bu sorunun şiddetle çözülemeyeceğini vurgulayan Acar, “Demokratik kanalların açılması gerektiğini söylüyoruz. Devlet gerçekten dünya gerçekliğine uygun, tarihi gerçekliğimize uygun bir proje sunarsa ve buna paralel örgüt silahı susturursa bir yıla kadar çok olumlu adımların atılacağını düşünüyorum” dedi.

‘AĞLADIĞI CENAZEYE’ MÜDAHALE İZNİ VERDİ

“Bir teröristin ölümüne ağlamayan insan değildir” açıklamasını yapan Recep Güven Siirt’te görev yaptığı dönemde bir HPG’linin cenazesine, defnedildiği sırada gaz bombaları ve gerçek mermilerle müdahale edilmiş. Cenaze bir süre ortada kalmış. Mezarlıkta yangın çıkmıştı. 21 Ağustos 2010’da da Van’ın Erciş ilçesinde çatışmada yaşamını yitiren HPG’li Feyzullah Koyun’un cenazesi Zevye Mezarlığında toprağa verilmek istendi. Aralarında dönemin Siirt BDP Milletvekili Osman Özçelik’in de bulunduğu kitleye polis müdahale etti. Kitlenin tepki göstermesi üzerine çevik kuvvet ekipleri gaz bombaları kullandı. Sivil polisler tabancalarıyla gerçek mermi kullandı. Kitleyle polis arasında çıkan çatışmada 6’sı polis, 3’ü kitleden olmak üzere 9 kişi yaralandı. Mezarlıktaki defin töreni esnasında polislerin, gaz bombalı ve silahlı müdahalesinin ardından kitle dağılırken, cenaze ortada kaldı. Daha sonra BDP Milletvekili Özçelik, Kurtalan Belediye Başkanı Yılmaz ve birkaç kişi, HPG’li Koyun’un cenazesini defnetti. Polislerin gaz bombalı saldırısı sonrasında mezarlıkta yangın çıkmıştı.

2011’DE İHD SİİRT ŞUBESİNİN VERİLERİ

Gözaltına alınanlar; 30’u çocuk 346, tutuklananlar; 148, işkence-kötü muameleye uğrayanlar  ve tehdit edilenler; 82, mülkiyet hakkının ihlali-kurum ev baskınları; 339, toplumsal olaylara müdahale; 5, yıl içerisinde yapılan polis müdahalelerinde yaralananların sayısı; 50, açılan dava, soruşturma ve ceza sayısı; 86, yasaklanan pankart ve engellenme sayısı; 4, idari para cezası; 4, kapatılan eğitim kurumu sayısı; 5.