25 Nisan 2019 12:50
Son Güncellenme Tarihi: 26 Nisan 2019 23:42

Çernobil'in yıl dönümü: En güvenilir nükleer santral hiç kurulmayandır

Çernobil faciasının yıl dönümü nedeniyle yapılan açıklamalarda ne Sinop'ta ne de Akkuyu'da nükleer istenmediği vurgulandı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Çernobil’de yaşanan nükleer santral felaketinin 33’üncü yıl dönümü nedeniyle pek çok açıklama yapıldı. Açıklamalarda ne Sinop'ta ne de Akkuyu'da nükleer istenmediği vurgulandı, "En güvenilir nükleer santral, kurulmamış olandır" denildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) de Türkiye'nin nükleer santral kurulmadan nükleer patlama yaşayan tek ülke olduğunu ifade etti.

SİNOP'TA ÇERNOBİL'İN YIL DÖNÜMÜNDE EYLEM

 

Nükleer enerji santrali kurulmak istenen Sinop'ta da Çernobil felaketinin 33'üncü yılında toplanan Sinop Nükleer Karşıtı Platform üyeleri, düzenledikleri yürüyüşle nükleer santral planına tepki gösterdi.

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu, 26 Nisan 1986'da meydana gelen Çernobil faciasının yıl dönümü nedeniyle miting ve yürüyüş düzenlendi. Mitinge katılan platform üyeleri, eski otogar mevkiinde toplanarak, 'Nükleere hayır', 'Nükleere inat, yaşasın hayat' sloganları eşliğinde İskele Meydanı'na kadar yürüdü. Çeşitli afiş ve pankartlar taşıyan grup, Türkiye'ye ve Sinop'a nükleer santral yapılmasını istemediklerini söyledi. Mitingde konuşan Sinop Nükleer Karşıtı Platformu Başkanı Zeki Karataş, nükleer santral kurulmasına izin vermeyeceklerini dile getirdi.

Sinop Belediye Başkanı CHP'li Barış Ayhan da verilen mücadeleye omuz vereceğini ifade ederek, "Bir belediye başkanının en asli görevi; o kentte yaşayan insanların mutluluğu, huzuru ve refahıdır. O kentte yaşayan insanların sağlıklı bir çevrede yaşamlarını sürdürebilmeleri ve bu sağlıklı çevreyi bozulmadan gelecek nesillere aktarmaktır. Bu anlamda Sinop gibi bir nükleer santral tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir kentin belediye başkanının bu mücadeleye omuz vermemesi mümkün değildir” dedi.

Öğrencilerin hazırladığı tiyatro gösterimi ile etkinlik sona erdi. (DHA)


İSTANBUL’DA NÜKLEER TEPKİSİ: NÜKLEERE BULAŞMA

Karadeniz İsyandadır Platformu’nun çağrısıyla Çernobil Nükleer Santrali patlamasının 33’üncü yıl dönümünde İstanbul Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen yaşam savunucuları, yapımı devam eden nükleer santrallere ve doğa talanını protesto etti. “33. yılında Çernobil'e lanet, nükleere isyan” pankartı açan kitle “Çernobili unutma, unutturma”, “Nükleersiz bir gelecek yaşamı savunanlarla gelecek”, “Nükleere inat yaşasın hayat”, “Nükleer öldürür, kapitalizm katleder”, “Bir Çernobil daha istemiyoruz” dövizler taşıdı. Yaşam savunucuları sık sık “Nükleer santral istemiyoruz” sloganı attı.

'NÜKLEER SANTRALLER HALK SAĞLIĞINA VE DOĞAYA KALICI ZARARLAR VERİYOR'

Burada ilk konuşmayı TMMOB ÇMO Yürütme Kurulu Üyesi Ömür Yaşayan gerçekleştirdi. “Bugün egemenler dünyanın dört bir yanında kar hırsı için ekolojik yıkım yaratmaktan geri durmayacaklarını pratikleriyle ispatlıyorlar” diyen Yaşayan, “Sermaye birikim hırsı ile ekolojik yıkımın farklı biçimleri yaşanıyor. Akkuyu, Sinop ve İğneada Nükleer projeleri bunun en belirgin ve can alıcı örnekleri. TMMOB ÇMO İstanbul Şubesi adına Nükleer'in temiz ya da ucuz bir enerji olmadığını tam tersi olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Nükleer santrallerin halk sağlığına ve doğaya verdiği kalıcı zararlar veriyor. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmak açısından sorumluluk görüyoruz” dedi.

‘TÜRKİYE' NİN ENERJİ İHTİYAÇI TASARRUF İLE KAZANILABİLİR’

Yaşayan'ın ardından Karadeniz İsyandadır Platformu Özgür Gürbüz, “Karadeniz’de çaya, fındığa, derelere radyasyon yağarken devlet büyüklerinin doğruyu söylemediğini öğrendik. İnsanlara çay için radyasyon kemiklere iyi gelir diyen Kenan Evren, kendi çayını ODTÜ’ye analize gönderdi. Kendi çayında radyasyon vardı ama halka olmadığını söylediler” diye konuştu. Akkuyu ve Sinop Nükleer santral projelerine karşı olduklarını belirten Gürbüz, Türkiye'nin enerji ihtiyacının yüzde 25-30 kadarının tasarruf ile kazanılacağını kaydetti.

'BİLİM İNSANLARI ÇERNOBİL ETKİLERİNİN 11 YIL SÜRECEĞİNİ SÖYLÜYOR'

Platformu adına basın açıklamasını Çağatay Eğilmez okudu.

Eğilmez, 26 Nisan 1986 tarihinde gerçekleşen Çernobil nükleer felaketinin üzerinden 33 yıl geçtiğini hatırlatarak, “33 yıl Çernobil’in neden olduğu hastalıklarla ölümlerle yaşarken hala iktidarların ve sermayenin yaşamı katleden projeleri ile mücadele ediyoruz. 33 yıldır zehirleniyoruz, ölüyoruz. Çernobil önce yağmurlarla yağdı ete, süte, ekmeğe… Toprakla filizlenen çocukluğumuza, gençliğimize, yetişkinliğimize, çocuklarımıza. Radyasyon miktarı yüksek olduğu için Avrupa’nın almadığı fındıklar, sütler sağlıklı nesil parolası ile okullarda çocuklarımıza dağıtıldı. İmha edilmesi dereken kaynakların tüketilebileceği beyan edildi. Devlet eliyle kanser vakaları hepimizin ailesine musallat oldu. Bilim insanları Çernobil’in etkilerinin 11 nesil süreceğini söylüyor” dedi.

“Çernobil’in zehri halen akarken o günlerde doğan çocuklar olarak söylüyoruz, nükleer santral istemiyoruz” diyen Eğilmez, “Yıllar önce Çernobil felaketinin ertesinde dalga geçer bir yüzsüzlükle ve zalimce halkın karşısına geçip ‘Radyasyon kemiklere yararlıdır’ diye açıklamalar yapan Kenan Evren, Turgut Özal, Cahit Aral’ın misyonunu yaşatan bugünün siyasileri; Fukuşima’da ‘Mutfak tüpü de nükleer kadar risklidir’, ‘Bekârlık Nükleerden tehlikelidir’ diyerek yılların siyasi yüzsüzlüğünü, insan yaşamına verdikleri değerin değişmediğini bizlere defalarca göstermiş ve bugün ülkenin üç yanına adeta saatli bomba gibi nükleer santral projelerini yürütmeye koymuşlardır” diye konuştu.

'YAŞAMLARIMIZDAN ELLERİNİZİ ÇEKİN'

Son olarak Eğilmez şunları söyledi:

“Yasa hukuk tanımayan toplumun isteklerini görmezden gelen bu tavır devam ettikçe katliam projelerini duymaya devam edeceğiz. Doğayı yok eden Nükleer, Termik santral, maden aramaları gibi çılgın projeler devam ederken iktidarların iklim değişikliği ile mücadelesinden söz edemeyiz.Bugün burada, yaşamımızı, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar boyunca radyasyon belasına mahkum etmiş olan Çernobil katliamının 33. yılında, HES’lere, termik ve nükleer santrallere kısacası yaşamımızı, kültürümüzü yok eden rant projelerine, yağma, talan ve sömürüye karşı doğayı ve yaşamı savunmak için haykırıyoruz. Şirketler ve taşeron siyasetçileri yaşamlarımızdan ellerini çekinceye kadar isyandayız.” (İstanbul/EVFRENSEL)


EMO ADANA ŞUBESİ: ÜLKEDE ENERJİ İHTİYACI YOK, ENERJİ FAZLASI VAR

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Adana Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mak, facianın 33’üncü yıl dönümünde yazılı açıklama yaptı. Mak, etkilerinin halen tüm bölgede yaşandığını hatırlattı. Ne Sinop’ta, ne Akkuyu’da dünyanın hiçbir yerinde nükleer santraller istemediklerini söyleyen Mak, “Yabancılar tarafından kurulup işletileceği halde santral halkımıza yerli ve milli olarak tanıtılmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları yeterince değerlendirilmeden, ihtiyaç duyulmadığı halde bu tehlikeli enerji zorunluymuş gibi sunulmaktadır” dedi.

Ülkede elektrik üretim santrallerinin kurulu güç açısından enerji fazlası olduğunu söyleyen Mehmet Mak, “Nükleer santral macerası, her açıdan akıl dışıdır. Romalılar nükleer enerji santrali yapmış olsalardı, bizler hâlâ atıklarını saklıyor olacaktık. Dünyada Çernobil ve Fukuşima faciaları yaşanmışken, Akkuyu ve Sinop’ta nükleer enerji santralleri yaparak kara bulutları üzerimize çekmenin anlamı yok” dedi.

Sonuçları itibarıyla ülkemiz ve halk için telafisi mümkün olmayan siyasi tercihin kabul edilemez bir karar olduğunu söyleyen Mehmet Mak, “Nükleer santraller bütün dünyayı tehdit etmektedir, Elektrik Mühendisleri Odası olarak nükleer santrallere karşı aklın ve bilimin ışığında mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. (Adana/EVRENSEL)


TTB: TÜRKİYE'DE NÜKLEER SANTRALSİZ BİLE NÜKLEER PATLAMA OLUYOR

TTB, Çernobil faciasının yıl dönümünde yaptığı açıklamada, Mersin Akkuyu'da yapılmak istenen nükleer santralin tehlikelerine dikkat çekti. Açıklamada, Türkiye'nin radyoaktif ve tıbbi atıklar nedeniyle nükleer santral kurulmadan nükleer patlama yaşayan tek ülke olduğu ifade edildi.

Çernobil faciasının üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen her üç ülke de geniş bir alanın hâlâ yerleşime kapalı olduğu belirtilen açıklamada, daha geniş bir alanda radyoaktif kirlenme nedeni ile tarım ve hayvansal üretim yapılmasına izin verilmediği ifade edildi.

1950’li yıllardan bu yana elektrik üretiminde kullanılan nükleer santrallerden günümüzde yaklaşık 450 tanesinin çalıştığı kaaydedilen açıklamada, “Çalışan bu santraller dünya enerji talebinin yaklaşık yüzde 6,8’ini sağlamaktadır. 1986 yılında meydana gelen Çernobil nükleer kazası sonrası, tüm dünyada nükleer santral yapımı büyük oranda azalmış, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere birçok gelişmiş ülke yapımı tamamlanan nükleer santrallerini dahi üretime almayarak alternatif enerji kaynaklarına yönelmiştir” denildi.

KANSER VE LÖSEMİ RİSKİ ARTIYOR

Nükleer teknolojiye sahip gelişmiş ülkelerin şirketlerinin para kazanmak için doğayı ve sağlığı hiçe sayarak nükleer santral ihalesi peşinde koştuğu belirtilen açıklamada, Uranyum madenleri ve yakınlarında yapılan çok sayıda yapılmış bilimsel çalışmada kanser riskinin arttığı kaydedildi. Bu çalışmalarda 16 nükleer santralin 5 km yakınında yaşayan 5 yaş altı çocuklarda lösemi riskinin 2.2 kat daha fazla olduğununa dikkat çekilen açıklamada, nükleer santrallerde sabotaj, savaş gibi insan kaynaklı, Fukuşima Nükleer Santrali örneğinde olduğu gibi deprem, tsunami gibi doğal nedenlerden dolayı kazaların meydana gelebildiği hatırlatıldı.

NÜKLEER SANTRAL OLMADAN BİLE 3 İLDE NÜKLEER PATLAMA YAŞANDI

Türkiye'de yapılması planlanan Akkuyu, Sinop ve İğneada nükleer santrallerinin ileride geri dönüşümü olmayacak sorunlara yol açabileceği belirtilen açıklamada, “Üstelik ülkemiz nükleer santrali olmadan nükleer kaza yapabilmiş bir ülkedir. 1999’da meydana gelen ve tıbbi atıklardan kaynaklanan ve 13 kişilik bir aileyi etkileyen İkitelli kazası, 2012’de İzmir-Gaziemir’de ortaya çıkan kaynağı bilinmeyen radyoaktif atıklar ve son olarak 2016’da Sakarya’da bir baraj inşaatında meydana gelen ve bir işçiyi etkileyen radyoaktif bir malzeme ile oluşan kaza ülkemizin nükleer santrali olmadan dünyada nükleer kazalara sahne olmuş ‘tek ülke’ durumuna düşürmüştür” denildi.

NÜKLEER ENERJİ ÜRETİMİ DIŞA BAĞIMLI

Nükleer enerji üretiminin ise tamamen dışa bağlı olacağı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Herhangi bir nükleer santralin yakın ve uzak çevresinde yaşayanlar açısından sağlık riskleri her zaman var olacaktır. Bu nedenle ülkemizdeki nükleer santral planlarından derhal vazgeçilmelidir. Ülkemiz için ‘yerli kaynak’ kesinlikle nükleer enerji değildir ve ülkemiz açısından asıl öncelik verilmesi gereken teknoloji gerçek ‘yerli kaynak’ olan güneş, rüzgar, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji türleri olmalıdır.” (Ankara/EVRENSEL)


"İZMİR'İN ÇERNOBİLİ GAZİEMİR'İ UNUTTURMUYORUZ"

Çernobil felaketinin yıl dönümünde Nükleer Karşıtı Platform İzmir Bileşenleri, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP, Gaziemir Çevre Platformu ve İzmir Yaşam Alanları Girişimi; Gaziemir'de bulunun ve radyoaktif kirlilik yayan eski kurşun fabrikasının bulunduğu mahallede basın açıklaması yaptı.

"Nükleere inat yaşasın hayat", "Ülkemizde radyasyon istemiyoruz" sloganlarıyla mahalle içerisinden atığın bulunduğu alana yürüyüş gerçekleştirdi. Açıklamaya Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda da destek verdi.

"ÜLKEMİZ NÜKLEER MACERASINA AKIL ALMAZ BİR HIRSLA DEVAM ETMEKTEDİR"

Kurumlar adına ortak basın açıklamasını okuyan TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanımız Özlem Şenyol Kocaer, Çernobil ve Fukuşima'da yaşananları hatırlattı.

Çernobil nükleer felaketinin etkilerinin hâlâ giderilemediğine dikkat çeken Kocaer "Ülkemiz, kendi nükleer macerasına akıl almaz bir hız ve hırsla devam etmektedir. Bir taraftan nükleer santral inşaatları her türlü hukuksuzluk ve çevresel yıkımla devam ederken ülkemizde tesadüfen keşfedilen nükleer atıklara bile çözüm bulunamamış olması, içerisinde bulunduğumuz kabusun en önemli göstergesidir. Çernobil felaketinin yıl dönümünde İzmir’in Çernobili olan Gaziemir’i, unutanlara hatırlatma sorumluluğunu taşıyoruz" dedi.

"GEREKLİ İŞLEMLER 12 YILDIR YAPILMADI"

Gaziemir'deki nükleer atığın 2007 yılında tespit edildiğini ve aradan 12 yıl geçmesine rağmen gerekli işlemlerin yapılmadığını belirten Kocaer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gaziemir‘deki eski kurşun fabrikasından kaynaklanan radyoaktif kirlilik halen temizlenmemiştir. Manisa Köprübaşı ve Aydın Kisir‘deki terk edilmiş uranyum madenlerinin saçtığı tehlikeye yıllardır önlem alınmamıştır. Nükleer santralle karşılaştırıldığında radyoaktivite yönünden çok daha az risk oluşturan bu tesisler ve sahalarda önlem alınmaması, endişelerimizi doğrulamakta ve arttırmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer başta olmak üzere Karabağlar ve Gaziemir Belediye Başkanlarını da yerellerindeki bu sorunu çözmek ve sorumlularının gereğini yapmak üzere mücadeleye davet ediyoruz."

"BURADA İNSANLARIN YAŞADIĞI UNUTULMASIN"

Daha sonra söz alan Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, "'Doğa dostu Gaziemir olacağız' diye bir sloganla yola çıkmıştık. Ama görüyorum ki en acil müdahale edilmesi gereken yer ilçemde. Gaziemir adına bu soruna sahip çıktığınız için teşekkür ederim. Bu olayın bizde takipçisi olacağız" diye konuştu.

Mahalle Muhtarı Ramazan Arslanalp da "Burada alınan bir güvenlik önlemi falan yok. Bu alanı mahalle halkı, çocuklar kullanıyor, hayvanlar yayılıyor. Biz yıllardır sesimizi duyuramadık. Umarım bu nükleer artik sorunu biran önce çözülür. Burada kentsel dönüşüm düşüncesi var. Bu nükleer artık kaldırılmadan burada kentsel dönüşüm yapılamaz. Önce nükleer artık kalkacak, sonra burada bir şey yapılacak ama ne yapılırsa yapılsın burada insanların yaşadığı unutulmasın" dedi. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Arazilerini dolu vuran Mersinli üreticiler: Zararımız karşılansın

SONRAKİ HABER

CHP, Süleyman Soylu için suç duyurusunda bulunacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...