25 Nisan 2019 11:28

Fransa'da Macron geri adım atmıyor, emekçiler 1 Mayıs’a hazırlanıyor

Fransa’da Macron yönetiminin saldırılarına sendikalar, öğrenciler ve Sarı Yelekliler Paris 1 Mayıs’ıyla yanıt vermeye hazırlanıyor.

Fotoğraf: Eren Araman/Evrensel

Paylaş

Deniz UZTOPAL
Paris

Fransa’da 1 Mayıs’a doğru emekçiler, Emmanuel Macron hükümeti ile çetin mücadelelere hazırlanıyor. Sarı Yeleklilerin 23 haftadır süren direnişine hükümetin polis baskısı ve özgürlük hakkını kısıtlayarak cevap vermesi, öfkenin daha da kabarmasına neden oldu. Mali sermayenin çıkarlarının temsilciliğini üstlenen Macron, Sarı Yelekliler Hareketini kendi lehine çevirebilmek için ülke genelinde “Büyük tartışma” başlattı. Haftalar süren tartışmalar esnasında Macron ceketini bir tarafa atarak her seferinde 6-7 saat süren onlarca toplantıda tüm haber kanallarının canlı yayını sayesinde aslında tüm topluma yönelik kaba bir propaganda yürüttü. Fakat bunun göze batmaması mümkün değildi ve kısa süre içerisinde yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi propaganda kampanyası yürütmekle suçlandı. Böylece Macron’un baştaki hesabı yine tutmadı.

Nihayetinde tartışmalar iki hafta önce bitti ve Macron’un bu tartışmaların bilançosunu çıkartarak “Sarı Yelekliler krizi”ni çözmeye yönelik aldığı kararları kamuoyuna açıklaması beklendi. 15 Nisan’da banttan “Ulusa Sesleniş” konuşması yapacakken Notre Dame Katedralinde yangın çıkması nedeniyle yayın iptal edildi. Beklendiği gibi Macron, yangının doğurduğu toplumsal duyarlılığı kullanmaya çalıştı.

SOSYAL HAREKETİ EZMEYE ÇALIŞIYOR

Sarı Yeleklilerin her cumartesi düzenlediği eylemlerin haklı sosyal taleplerine cevap vermek istemeyen Macron, bir yandan söylemini yumuşatırken, diğer yandan her hafta çıkan çatışmaları bahane ederek eşi nadir görülen bir polis baskısını devreye soktu. Gösterilerde polisin attığı ses bombaları nedeniyle onlarca kişinin parmakları, elleri koptu; kullanılan LBD tüfekleri nedeniyle onlarca kişi kör oldu. Bunlara bir de on binlerce kişinin tutuklanmasını, yüzlercesinin hapis cezasına çarptırılmasını eklemek lazım.

Meclisten geçirilen bir yasa ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ciddi bir kısıtlama getirildi. Valilere “şüpheli” olduğu düşünülen kişilere daha “suç işlemeden” gösterilere katılım yasağı getirme yetkisi verilmek istendi, fakat bu madde Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrildi. Buna rağmen onaylanan yasaya göre, artık izin almadan bir araya gelmek, çatışmaların çıktığı bir yerde olmak, nedeni ne olursa olsun yüzünü ve gözlerini saklamak suç haline geldi.

GAZETECİLERE İLK DEFA BU KADAR ŞİDDET UYGULANIYOR

Üstelik belirtmek gerekir ki tüm bu polis baskısını kameralara yansıtan gazeteciler de nasiplerini aldılar. Ulusal Gazeteciler Sendikası SNJ’nin yaptığı açıklamalara göre, onlarca gazeteci, gösteri esnasında yaşadıkları polis şiddetinden dolayı yargıya başvurdu. Sendikanın Genel Sekreteri Dominique Pradalie’ye göre Fransa’da “Gazetecilerin bu oranda bir şiddete maruz kalması yakın tarihte çok nadir yaşanan bir olaydır.”

SERMAYE SALDIRILARINDA HIZLANMA

Macron yönetimi, bir yandan daha fazla şiddete başvururken, diğer yandan da işçi sınıfının kazanımlarına saldırıların da dozu artmaya başladı.

Sarı Yelekliler Hareketinden sonra başlatılan “Büyük tartışma”dan bir şey çıkacağını kimse beklemiyor, fakat en azından işleri kotarmaya yönelik kimi önlemlerin alınması mümkündü. Notre Dame yangınından dolayı kaydedildiği halde yayımlanmayan Ulusa Sesleniş konuşmasının içeriğinden basına yansıyan ve yalanlanmayan kısımlara bakıldığında, Macron’un sermaye lehine uyguladığı politikalarda bir hızlanmaya gitmek istediği sonucu çıkıyor. Yani Macron, beklenenin tam zıddını yapmak istiyor.

Örneğin hükümet cephesinden son günlerde yapılan “gayriresmi” açıklamalara bakıldığında haftalık yasal çalışma süresi olan 35 saatin uzatılması, tatil günlerinden birinin ortadan kaldırılması ve emeklilik yaşının uzatılması meselelerinin gündeme getirildiği görülüyor.

Tabii ki bu saldırılara bir de emekçi ailelerden gençlerin eğitim hakkının sınırlandırılmasını, taşradaki onlarca hastanenin kapatılmasını, 120 bin memurun işine son verilmesi kararını, başta Paris havaalanları olmak üzere hükümetin yeni özelleştirmelere gitme hazırlığını da eklemek lazım.

İşte İşçi Sınıfının Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, saldırıların yoğunlaştığı böylesi bir ortamda gerçekleşecek.

1 VE 9 MAYIS: MÜCADELE GÜNLERİ

Fransa’da 1 Mayıs gününde sendikalar cephesinde 3 ayrı gösteri gerçekleşiyordu. Saldırıların yoğunluğuna rağmen bu sefer de sendikal bir birlik sağlanamadı. Ulusal düzeyde CGT, Solidaires, FSU gibi işçi ve emekçi sendikalarının yanı sıra öğrenci sendikaları UNEF ve UNL ortak çağrı yaptı. Paris merkezli gerçekleşecek büyük gösteriye bu sendikalara FO sendikasının bölgesel federasyonu da çağrı yaparak en azından ulusal bölünmeyi başkentte kısmen önlemiş oldu. Keza Paris’te gerçekleşen diğer bir önemli gelişme de Sarı Yelekliler cephesinden güçlü bir katılımın bekleniyor olması.

16 Nisan’da bir araya gelen Sarı Yelekliler Hareketi temsilcileri, Paris 1 Mayıs’ına güçlü katılma çağrısında bulundular, fakat yürüyüşün en önünde sendikal kortejle kısmen de olsa mesafe koymak istiyorlar.

Yani eksikliklerine rağmen en kitlesel gösterilerin yaşandığı Paris 1 Mayıs’ında bir mücadele birliğinin sağlanmasına yönelik önemli bir adım atılacak ve bunun da İşçi Sınıfının Birlik ve Mücadele Günü’nde gerçekleşiyor olmasının da ayrı bir önemi var.

Hemen ardından 9 Mayıs’ta da ülkenin tüm memur sendikalarının ortak çağrısı ile kamu sektöründe güçlü bir grev ve eylem günü gerçekleşecek. Şu ana kadar önemli bir ön hazırlığın olduğu belirtilebilir, fakat yine de belirleyici olacak olan 1 Mayıs’ın güçlü geçmesi olacak.

ÖNCEKİ HABER

"En güvenilir nükleer santral kurulmamış olanıdır"

SONRAKİ HABER

Antalya'da 1 Mayıs çağrısı: Yoksulluğa, gericiliğe teslim olmayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa