23 Nisan 2019 23:14

1 Mayıs’a giderken hukuk fakültesi öğrencilerinin sorunları

Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri ortak talepler etrafında birlikte mücadele etme çağrısı yaptı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri

Yaklaşan 1 Mayıs sürecinde GAÜN Hukuk Fakültesi öğrencileri olarak bizim de birkaç sözümüz var.

Hukuk fakültesi öğrencileri arasında gelecek kaygısı başta olmak üzere yaşadığımız sorunlardan bazılarını 1 Mayıs’a yaklaşılan süreçte dile getirmek isteriz. 

Giderek artan hukuk fakülteleri ve bu kontrolsüz artışın sonucu olarak ülkemizdeki çoğu fakülte gibi hukuk fakültelerinin de nitelik ve itibar kaybetmesi zaten bize fazlasıyla yeten gelecek kaygımızı gitgide içinden çıkılmaz bir hale sürüklemektedir. Bir de bunun üzerine hukuk camiasında sürekli tartışılır hale gelen mesleğe giriş sınavı muamması bizi bir bilinmeze itmektedir. Bizim de öğrenciler olarak özünde bu sınava karşı olmadığımızı farz etsek bile kafamızda belli başlı soru işaretleri var.  Bunlardan ilki ülkemizde uygulanan diğer sınavlarda karşılaştığımız güvenilirlik sorunudur. Mesela “Kim denetleyecek bu sınavı?​” , “Yargının 3 sacayağından biri olan savunma makamının temsilcilerini seçecek olan bu sınavın yürütme organının yargı içerisinde kadrolaşmasını sağlamayacağının garantisini biz öğrencilere kim verecek?​” veya “Sınavı hukukçuların çıkarlarını korumakla görevli bir meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliği mi yoksa iktidarın bir uzantısı olan Adalet Bakanlığı mı düzenleyecek?​” Yıllardır süregelen sınav tartışmalarına mevcut hukuk fakültesi öğrencilerinin de dahil edilmesi gerekirken, bu konuda yapılan çalışmalardan bile habersiz bırakılmamız ne kadar meşrudur?

Bahsi geçen sınavın yapılıp yapılmayacağından, yapılacaksa içeriği ve yöntemlerinin nasıl olacağına kadar sınavın birebir muhatabı olan mevcut hukuk fakültesi öğrencileri ve görevli akademisyenlerinin görüşü alınmalı ve yeterli bilgilendirme yapılmalıdır.

Bu sorunu bütünüyle çözdüğümüzü düşünüp sınav sürecini bir şekilde atlattığımızı varsayarsak... Peki bizi bekleyen, teoride bir eğitim süreci olarak tasarlanan fakat zamanla uygulamada kölelik düzenine dönüşen ücretsiz stajyerlik uygulaması üniversiteden mezun olmuş ve kimse tarafından bakılma yükümlülüğü taşımayan yetişkin bireyler için ne kadar adildir? Kısaca, Türkiye’nin bir çok belediyesinde çalışmadığı halde yerel bütçeden karşılıksız ödenek alan binlerce insanın varlığı kanıtlanmışken, günde en az 8 saat hukuk alanında çalışan staj emekçilerine insani yaşam koşullarına uygun bir ücretlendirme isteği hukuk fakültesi öğrencilerinin ve mevcut stajyer avukatlarının 2019 1 Mayıs’ı öncesi öne çıkan, haklı talebidir.

Türkiye Cumhuriyetinin en önemli hukuki kurumlarından olan Adalet Akademisi ve Türkiye Barolar Birliğinin, hukuk fakülteleriyle ilişkilerinin güçlendirilmesi ve bu iki kuruluşun öğrenciler için belirli dönemlerde eğitim ve seminer faaliyetleri yürütmesi sağlanmalıdır. Türkiye Barolar Birliği ve üniversiteler yaz stajyeri temini için öğrencileri tatmin edecek bir iş birliği yapmalıdır.

Hakimlik ve savcılık sınavları için baraj puanın tekrar yükseltilerek, hakkaniyete uymayan büyük bir yanlıştan dönülmesi hukuk camiası tarafından olumlu karşılansa da mülakatların güvenilirliği hususundaki kaygılar devam etmektedir. Bu kaygıların giderilmesi ve toplum vicdanının rahatlatılması adına mülakatlar yapılacaksa bile mülakatların görüntü ve ses kaydı alınmalı. Mülakatı düzenleyen kurumun ve kişilerin şeffaf şekilde denetlenmesi, tespit edilen usulsüzlüklerin idare mahkemelerince adil şekilde yargılanması gerekir.

Bütün bu zorlukları aştığımızı ve meslek hayatımıza bir kamu avukatı olarak başladığımızı varsayarsak şimdi bizleri ne gibi sorunlar bekliyor? Silahların eşitliği ilkesi gereği hakim, savcı ve avukatların özlük haklarının birbirine yakın tutulması gerekirken aynı işverenin yani kamunun ödenekler arasında eşitsiz davranması adli yapıya güveni zedelemektedir. Kamu avukatının idare lehine kazandığı davalardan hak ettiği vekalet ücretinden ilgili birimde görevli, hukukçu olmayan kişilerin de pay alması meslektaşlarımıza yapılmış açıkça bir emek sömürüsüdür. Aynı şekilde vekalet ücretine koyulan maksimum sınırın avukatlar lehine makul bir orana çekilmesi de haklı taleplerden bazılarıdır.

Adalete olan güvenin sağlanması için yargının eşit üç sacayağı arasındaki marangoz hatasının düzeltilmesi mecburidir. Hüküm makamı ve iddia makamının aynı kurulca temsil edilmesi ve aynı yerde görev yapması savunma makamını baskılamakta, adaletin tesisini zorlaştırmaktadır.

İçinde bulunduğumuz süreçte yukarıda belirttiğimiz sorunlar gün geçtikçe daha da can yakıcı bir biçimde önümüze çıkmaktadır. Bu sorunlara karşı yürütülmesi gereken mücadele döneminde 1 Mayıs önemli bir olanaktır. Bu sebeplerle biz Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri olarak işçilerin emekçilerin kadınların ortak mücadele günü olan 1 Mayıs’ta başta kendi fakültemiz olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından hukuk fakültesi öğrencilerini ortak talepler etrafında birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Zonguldak’ta iş cinayeti: Toprak altında kalan işçi öldü

SONRAKİ HABER

Kayyımdan devralınan Hakkari Belediyesi'nin borcu 207,7 milyon TL

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...